Güncelleme Tarihi:
Hürriyet Ankara her hafta bir kadın kooperatifine konuk oluyor, kadınların başarı hikâyelerini dinliyor. Bu hafta Çankaya Belediyesi’nin destekleriyle üreten ve kent ekonomisine katkı sunan Zeytindalı Kadın Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi’ndeydik. Atölye Sorumlusu Nurcan Yalçın kooperatifi Hürriyet Ankara’ya anlattı.
ATÖLYELER BAKIŞ AÇIMIZI DEĞİŞTİRİYOR
Kooperatifinizi tanıyabilir miyiz?
Merkezi Bahçelievler’de olan kooperatifimiz 2004’te kuruldu. Gönüllü bir ortaklık söz konusu. Kooperatifimizin başkanlığını Sayın Menşure Işık yürütüyor. Kendisi bize bu yolda güç veriyor. Kooperatifçilik ruhu çok farklı bir şey. Özellikle kadın kooperatiflerinin sosyal ayağı biraz daha güçlü. Şu an için dört tane atölyemiz var, beşincisi ise yolda. Gümüş atölyesi Ayrancı’da. Ham gümüşü kolye haline getiriyorlar. İkinci atölyede bizler tekstil işiyle uğraşıyoruz. Üçüncü atölyemiz Tunus Caddesi’nde giyim ve konfeksiyon üzerine. Son atölyemiz ise gıda atölyesi. Atölyeler, hayata bakış açımızı değiştiriyor.
Üretmek kadar güzel bir şey yok. Bunun illa somut bir şey olması gerekmiyor. Bir ‘fikir’ üretebilirsin en basiti. Aslında o kadar bilinçli, yaratıcı kadınlar var ki bunu bir türlü ortaya çıkaramıyorlar, saklıyorlar kendi içlerinde. Ben maddi bir sıkıntı yaşamadım fakat bir şeyler üretemediğim için çok mutsuzdum. Eskiden işi biz arardık şimdi iş bize geliyor. Önceden nerede bir toplantı, nerede bir iş varsa hemen koşuyorduk. Kendimizi tanıtmaya çalışıyorduk ama şimdi iş bize geliyor. Bu his tarifsiz. Bu da yaptığımız işin kalitesinden kaynaklanıyor. Asla kaliteden ödün vermiyoruz. İşimiz bu. Yani ürettiğimiz ürünün ilki de sonuncusu da aynı kalitede.
ÖNCE EĞİTİM SONRA ÜRETİM
Ne tür faaliyetler yapıyorsunuz?
Kooperatif olarak yılda iki kez farkındalık eğitimi veriliyor. Kadınlarımız, hem eğitim hem de ekonomik anlamda güçlenmeli. Toplumsal cinsiyet algısı, kadına şiddetin önlenmesi, kadının karar mekanizmasındaki yeri gibi pek çok konu hakkında kadınların farkındalığını arttırmaya yönelik çalışmalar düzenliyoruz. Tüm bu eğitim ve çalışmalardan sonra üretime geçiyoruz. Biz daha çok çanta üretiyoruz. Sloganımız ise ‘naylon poşete hayır.’ Bu anlamda bez çantalar üretmekteyiz. Her şey tamamen ortaklaşa ve dayanışma içerisinde oluyor. Genellikle evden üretim gerçekleştiriyoruz. Diyelim, üretime katılmak isteyen kişinin evinde dikiş makinesi yok o zaman bizler, ‘gelin atölyede çalışın, üretin size makine desteği verelim’ diyoruz. Atölyede kullandığımız makineleri de bize Almanya Büyükelçiliği sağladı ve bu imkânı bizlere sağlarken de ‘her kadın gelip burada makineleri kullanma hakkına sahip olacak’ denildi ve bir protokol imzaladık. Almanya Büyükelçiliği’ne ayrıca teşekkür ediyoruz.Dünya Bankası, Uluslararası Çalışma Örgütü, Birleşmiş Milletler ve üniversitelerin kadın birimleri ile de çalışıyoruz. Örneğin, şu anda bez çantalarını hazırladığımız bir sivil toplum örgütü var. Kadın odaklı çalışıyoruz. Zeytindalı Kadın Kooperatifi, Çankaya Belediyesi’ne bağlı bir kooperatif. Bu anlamda belediyenin destekleri sonsuz. Sayın Alper Taşdelen ve Sayın Gülsün Bor Güner, özellikle kadın istihdamına hassasiyetle yaklaşıyor. Aynı şekilde belediyenin Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü’nden Sayın Ülkü Karaalioğlu’na da teşekkür ederiz.
KIZILAY’I , ULUS’U GÖRMEMİŞ KADINLAR VARDI
Kooperatif kadınlara neler kazandırıyor?
Kadınları buraya ilk geldikleri zaman bir de üretime dâhil olduktan sonra gözlemliyoruz. Arada gerçekten gözle görülür farklar oluyor. İlk başta düzenlediğimiz eğitimlerin organizasyonunu otellerde gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Böylece kooperatifimize eğitime gelen kadınlar evden çıkmış oluyor, diğer insanlarla etkileşim içine giriyor. Sosyalleşiyor, eğitim sonunda bir de gezi olursa daha da mutlu oluyorlar. Bunlar herkes için kıymetli şeyler. Bu fırsatı ben yakaladıysam ve gördüysem başka kadınlar da görsün, faydalansın istiyorum. Hiç unutmuyorum yaklaşık 25 yıl önce bu tarz eğitimlere katıldığımda çevremde gördüğüm pek çok şey vardı. Kendi telefon numarasını bilmeyen, Ankara’da yaşayıp da hiç Kızılay’ı ,Ulus’u görmemiş kadınlarımız vardı. Şimdi farkındalık düzeyi daha yüksek. Kadınlar, kooperatifimize sadece herhangi bir iş veya eğitim görmek için değil aynı zamanda rahatlamak için, sosyalleşmek için de geliyor. Ve geldikçe içindeki varsa o yalnızlık duygusu çözülüyor. Ev içinde en ufak bir psikolojik şiddet görüyorsa anlatmaya başlıyor. Yani kadınlarımız, kooperatife gelip gittikçe ve ekonomik anlamda güçlendikçe kendi içlerindeki değişim başlıyor. Hiç unutmuyorum, bir gün önceden iş hayatında hiç bulunmamış ve atölyemize gelen bir kadın bana şöyle demişti; ‘Bugün bu parayı aldım ve hemen markete gidip iki ekmek alıp eve gideceğim’. Kendi ayakların üzerinde durabilmekten başka güzel ne var bu dünyada. Onun hazzı, mutluluğu bambaşka. Artık kadınlar, her eğitimde ‘beni çağırın’ diyorlar. Yani bu geri dönüşü almak bile çok değerli bir şey. Tekrar tekrar dinlemek ve o anı, yeniden yaşamak istiyorlar. Eğitime gelen kadınlardan biri yakın zamanda eşini kaybetmişti ve uzun süredir uykusuzluk sorunu yaşıyordu. Eğitimlerden ve bir şeyler ürettikten sonra, ‘Burası bana ilaç gibi geldi, artık uykusuzluk yaşamıyorum’ demişti. Üretmek her şeyin çaresi, ilacı. Bunu duyunca o kadar mutlu olduk ki.
Son olarak kadınlara nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
Ne yazık ki dünya genelinde yoksulluktan etkilenen kesimlerin başında kadınlar ve çocuklar gelmekte. Yoksulluk bize verilen bir şey değil ama bu yoksulluğu az da olsa gidermek bizim elimizde. Bu yüzden, kadınlara sesleniyorum, lütfen üretelim. Ben ilkokul mezunuyum ama 25 yıl boyunca geldiğim noktayı düşünürsek evet bugün bu dalda adeta üniversite mezunuyum.
ÜRETMEK TERAPİ GİBİ
ZeytindalI Kadın Kooperatifi ortaklarının değerlendirmeleri ise şöyle oldu:
Hülya Ülger: Her şey, üretimden ve geri dönüşümden geliyor. Genel olarak maliyetler arttı ve dünyamızın kaynakları azalıyor. Bu yüzden her şeyi değerlendirmek, israf etmemek ve üretmek gerek.
HAFTAYA CUMARTESİ: KEÇİKOOP