Güncelleme Tarihi:
ORMAN ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, yıllardır bir türlü temizlenemeyen Ankara Çayı, Atatürk Orman Çiftliği’ndeki talan iddiaları ve Başkent’in su politikaları konusunda Ankara Hürriyet’e çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Ankara Çayı’nda son yıllara başlayan çalışmalar sonucu koku sorunun yüzde 90 oranında ortadan kalktığını belirten Bakan Eroğlu şöyle konuştu:
“Aslına bakarsanız Ankara Çayı’nı da kapsayan ıslah çalışmalarında Büyükşehir Belediye Kanunu ile bu görev büyükşehirlere verilmiş. Ama bu konuda Sincan’da acil bir konu oldu. Taşkın riski vardı. DSİ’ye talimat vererek bizzat kendimiz düzenlemesini yaptık. Şu anda Ankara Çayı’nın Sincan’dan geçen kısmında muhteşem bir görüntü oldu. Vatandaşımız memnuniyetin sürekli bize bildiriyor. Çalışma yapılmasaydı ilçe merkezi sular altında kalacaktı. Köprüler, korkuluklar, yürüyüş alanları yaptık. Sincan Belediyesi ile birlikte orayı muhteşem bir hale soktuk.
Tabi ki oradaki 2-3 kilometrelik çalışma yeterli değil. Ancak başlangıç olması açısından çok önemli.
Ankaralılar merak etmesin
Şimdi Keçiören Belediyesi ile de örnek bir çalışma yapıyoruz. Keçiören’de çay yerleşim yerlerinden geçtiği için proje biraz vakit alıyor.
Onun dışında Ankara Çayı’nın koku sorunu da yüzde 90 oranında çözüldü. ASKİ ile yaptığımız çalışma sonucunda büyük oradan toparlandı ve kokuda muazzam bir azalma oldu. Ancak hala bazı kaçak kanalizasyonlar karışıyor. Kanalizasyonu kestiğimiz an problem tamamen kaybolacak. Ankara Çayı’yla ilgili bu ay içindeki koordinasyon toplantısında da çalışmaların daha da hızlandırılması talimatını vereceğim. Ankaralı vatandaşlarımız merak etmesinler, Ankara Çayı’nı çok güzel bir hale getireceğiz.
Büyük şehirlerdeki su sıkıntısının AK Parti döneminde sona erdiğini belirten Bakan Eroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
Su konusunu ciddiye almadılar
“Geçmişte büyük şehirler su sıkıntısı çekildi. Bunların bir çoğu su olmamasından değil, yöneticilerin iş bilmemesi ve su konusunda yeteri kadar tecrübeleri olmamasından kaynaklandı. Büyük düşünmediler ve geçici çözümler üretmek suretiyle asıl işi askıya aldılar. Şu anda tanker peşinde koşan yada bidonla su taşıyan insanları hiçbir yerde görmüyorsunuz. En basitinden İstanbul’un susuzluk yaşadığı dönemlerde nüfus 6.5 milyonken, bugün 20 milyona yaklaşan bir nüfusa sürekli, kesintisiz, dünya kalitesinde, Avrupa’nın en iyi suyunu veriyoruz. Bu iş Ankara’da da Diyarbakır’da da Bursa’da da böyle. 2007’deki büyük kuraklık döneminde Ankara’da 4-5 günlük sıkıntının ardından önlemler alındı ve alternatif barajların inşaasına başlandı. Su konusunda büyük eylem planları sunuyoruz. Su kanunu hazırlığı var. Yeni yapılanma ile bakanlık bünyesinde bir Su yönetimi Genel Müdürlüğü oluşturuyoruz.”
AOÇ’yle ilgili iddialar yalan
BAKAN Eroğlu, “AOÇ yeni Başbakanlık için talan ediliyor” iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirterek şöyle konuştu:
“Bahsi geçen Orman Genel Müdürlüğü yerinin AOÇ ile alakası yok. Muhalefet işi bilmeden ortaya bir şey atıyor. Sütte olduğu gibi, Sayın Hayati Yazıcı’nın sahte bir e-mail olayında olduğu gibi. Orası Orman Genel Müdürlüğü tarafından geçmişte istimlak edilmiş ve üzerine tesisler yapılmış. Tesisler güzel değil. Geçmişte yapılmış ama derme çatma, dağınık birbirinden kopuk binalar. Tamamı depreme dayanıksız. Başbakanlık binası şehrin göbeğinde kalmış. Trafiği aksatıyor. Bir yabancı misafir geldiği zaman vatandaşlar bundan rahatsız oluyor. Dünyada yabancı misafirlerin ağırlandığı çok güzel Başbakanlık, Devlet Başkanlığı konutları var. Başbakanlık için de böyle bir çalışma yapılıyor. Yani AOÇ’nin alanı değil, talan değil. ‘Tarihi ağaçlar var’ deniyor, tamamı muhafaza edilecek. Kusura bakmasınlar ama iddiaların tamamı külliyen yalan.”
Twitter’dan ihbar geliyor
SOSYAL medyayı aktif olarak kullanan Bakan Eroğlu özellikle “twitter”dan gelen ihbarları değerlendirdiğini söyledi. Eroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bana gelen e-postalara yanıt veriyorum. 150 bin civarı kişiden oluşan bir mail grubum var. Bakanlık faaliyetlerini e-posta ile gönderiyoruz. Twitter ve facebook gibi sosyal paylaşım sitelerine pek itibar etmiyordum. Bir gün Malezya Başbakan’ı gelmişti. Baktım arada Facebook’a, Twitter’a giriyor ve cevaplar yazıyor. ‘Sayın Başbakanım ben vakit bulamıyorum, sen Başbakan olarak nasıl vakit buluyorsun?’ diyerek takıldım. O da, ‘Bende sana hararetle tavsiye ederim. Toplumun nabzını öğrenmek ve toplumla ulaşabilmek açısından faydalı. En azından Twitter’dan başla’ yanıtını verdi. Bizde başladık. Facebook’ta var ama Twitter’ı sık kullanıyorum. Resimler yükleyerek, vatandaşla selamlaşıyoruz. Zaman zaman kaçak avlanma ve ağaç kesenleri ihbar ediyorlar. Biz de gereğini yapıyoruz.”