Oluşturulma Tarihi: Ocak 08, 2008 00:00
Keçirören Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Klinik Şefi Doç. Dr. Gonca Yılmaz, koruyucu sağlık hizmetlerinin önemli parçası olan taramaların, Türkiye’de de sağlık politikalarının önemli bir ağırlığını oluşturduğunu söyledi.
Doğumdan hemen sonra başlayan tarama testlerinin tanı amaçlı testlerle karıştırılmaması gerektiğini belirten Yılmaz, "Taramalar, belirli bir hastalığın sağlıklı görünen bir çocukta olup olmadığının kontrol edilmesidir" dedi.
Yılmaz, bebeklerin dünyaya gelir gelmez tarama testlerinden mutlaka geçmesi gerektiğini ifade ederek, "Doğumdan sonra, fenilketonüri (kalıtsal bir metabolik hastalık), hipotiroidi (tiroid bezinin az çalışması hastalığı), işitme, boy-kilo-baş çevresi ölçümü gibi taramalar sağlam çocuk bölümlerinde yapılmalı" diye konuştu.
Taramalarda öykü, gözlem, fizik muayene ile pek çok hastalığın erken dönemde belirlenebildiğini kaydeden Yılmaz, ayrıntılı fiziki muayene ile yarık damak, dudak, katarakt, kalça çıkığı, inmemiş testis gibi problemlerin erken dönemde fark edilebileceğine işaret etti. Yılmaz, yeni doğan döneminde yapılan taramalarla hipertansiyon gibi olası hastalıkların da tespit edilebilineceğini söyledi. Yılmaz, bunun hem sağlıklı bireylerin yetişmesi hem de erken tedavi ile hastaya ve devlete önemli ölçüde maddi kazanç sağlayacağını belirtti.
Bebeklerde işitme kaybının, erken dönemde tanımlanıp tedavi edilmediğinde dil gelişimine zarar verdiğine dikkati çeken Yılmaz, işitme kaybının, bin canlı doğumunda 1-3 görülme sıklığı ile en yaygın görülen doğumsal bozukluk olduğunu söyledi.
Yılmaz, işitme kaybının erken dönemde yapılan taramalarla belirlenebileceğine dikkati çekerek, "İşitme kaybı saptanan çocuklardan işitme desteği alabileceklerin belirlenmesi ve 6 aydan önce gerekli müdahalelerin yapılması durumunda, bu çocuklarda 3 yaşında uygulanan dil testlerinde normal sonuçlar alındığı göz ardı edilmemeli" dedi. A.A.