Güncelleme Tarihi:
Taha AYHAN/ ANKARA, (DHA)- CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, "K-pop'u çok iyi bilen ama Cem Karaca'ya, Barış Manço'ya, Neşet Ertaş'a, Kayahan'a ve daha nice bu toprakların sesi- soluğu olan sanat yıldızımıza aşina olmayan gençlerimizi gördükçe elbette endişeleniyoruz, üzülüyoruz, kendimizi sorguluyoruz. Çünkü bizler, hemen her alanda insanlık tarihine mührünü vurmuş zengin kültür varlığına sahip bir milletiz" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde, 'Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri ve Yaşayan İnsan Hazineleri Ödül Töreni'nde konuştu. Erdoğan, model kültür endüstrisinin tüm araçlarıyla milletin ve farklı toplumların kültürel birikimine saldırdığı bir dönemi yaşadıklarını söyledi. Erdoğan, "Bugünlerde sanatçılarımızın kültür mirasımızı ve medeniyet değerlerimizi yaşatmak adına verdiği bu mücadeleyi son derece kıymetli buluyorum. Türkiye'nin her vilayetinde, her ilçesinde yaşayan insan hazinesi vasfını haiz nice insanımız, değerimiz mevcut. Bu insanlarımız becerileriyle ortaya koydukları ürünlerle ülkemize ve dünyaya eşsiz eserler kazandırıyorlar. Her fırsatta hatırlatıyorum. Aslında gönülle yapılan, alın teriyle üretilen, emekle, sabırla ve göz nuruyla işlenen her şey sanattır. Asli değerlerimize, mirasımıza sahip çıkan onu yaşatmak, yeni kuşaklara aktarmak için ömür harcayan insanlarımızın her biri de esasen yaşayan birer hazinedir. Başlattığımız çalışma neticesinde 2008- 2022 yılları arasında toplam 67 miras taşıyıcımızı yaşayan insan hazinesi ilan ettik. Bu kıymetli isimlerin 15'i şaheser niteliğindeki eserlerini bizlere miras bırakarak ebediyete irtihal etti. Kültürümüzü yaşatan, yeniden yorumlayan ve geniş kitlelere ulaştıran bu ustalarımızı bugün bir kez daha rahmetle yad ediyorum" dedi.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, ÖDÜL KAZANAN SANATÇILARI TEBRİK ETTİ
2024 yılında da çeşitli alanlarda başarılı eserler yapan 25 yeni usta ve sanatçıyı yaşayan insan hazinelerine dahil ettiklerini kaydeden Erdoğan, "Ödüllerini takdim edeceğimiz bu isimleri sizlerin ve bizi ekranları başında izleyen milletimizin huzurunda tek tek zikretmek istiyorum. Kendilerine minnettar olduğumuzu özellikle ifade etmek istiyorum. Hattat Mehmet Özçay'ı; nakkaş ve müzehhibe Dürdane Ünver'i, nakkaş Nilgün Gencer'i, ipek hereke halı dokunma ustası Nuray Kıvanç'ı, çömlek ustası Ahmet Taş Homcu'yu, çilingir ve metal işçiliği kapı süsleme ustası Hüseyin Şahin Özdemir'i, baston yapım ustası Cumali Birol'u, talika yapım ustası Özcan Abacı'yı, buldan bezi dokuma ustası Selahattin Kaçanoğlu'nu, sim sırma nakış işleme ustası Nur Dikilitaş'ı, kutnu dokuma ustası Abdülkadir Metkki'yi, ahşap oyma ustası Osman Nergiz'i, geleneksel kapı ve kapı süsleme ustası Şerif Mehmet Akgün'ü, taş işleme ve model yapım ustası Dursun Köroğlu'nu, karagöz ustası Hayali Recep Şinasi Çelikkul'u, keçe sanatçısı Celalettin Berberoğlu'nu, çini ve seramik sanatçısı Adil Can Güven'i, geleneksel müzik ve delbek icracısı Gülay Diri'yi, mahya ustası Kahraman Yıldız'ı, sıcak demir ustası Yusuf Bay Yiğit'i, sedefkar altın gümüş kakma ustası Mehmet Zeki Kuşoğlu'nu, tesbih yapım ustası Bünyamin Korucu'yu, geleneksel tığ ve şiş örme ustası Asime Koşal'ı, hadim bezi dokuma ustası Müjgan Akdemir'i, tulum icracısı ustası Remzi Bekar'ı canı gönülden tebrik ediyorum. Ayrıca Kültür ve Turizm Bakanlığı özel ödüllerini tevcih edeceğimiz Anadolu El Sanatlarını Yaşatma ve Geliştirme Derneği'ni, İbrahim Alimoğlu Müzik Müzesi'ni ve Sadberk Hanım Müzesi'ni kutluyorum. Gösterdiğiniz üstün gayretler, ortaya koyduğunuz eserler için sizlere ülkem ve milletim adına teşekkür ediyor. Rabbimden muvaffakiyetler diliyorum" diye konuştu.
'UNUTULMAYA YÜZ TUTMUŞ DEĞERLERİMİZİ AŞK İLE AYAKTA TUTUYOR AŞK'
Erdoğan, konuşmasının devamında, "Şeyh Sad-i Şirazi'nin 'Bostan' ve 'Gülistan' isimli eserinde hikmet ehli bir zatın çocuklarına şöyle bir nasihati yer alıyor, 'Canım yavrularım; hüner öğrenin. Dünya malına, altına, gümüşe, makam ve mansıba itimat etmeyin. Zira hüner suyu kesilmez bir çeşmedir. Ebedi bir devlettir. Hünerli kimse nereye gitse şerefiyle izzetiyle gider ve meclisin başköşesine oturur.' Dilimizde ustalık, maharet, marifet, beceriklilik anlamında kullandığımız 'hüner' kelimesinin bir anlamı da sanattır. Milletimiz manevi ihtiyaçları karşılayan eserlerin ustalarına 'sanatkar', maddi ihtiyaçları karşılayan eserlerin ustalarına ise 'zanaatkar' demeyi tercih etmiştir. Sanat da zanaat gibi insanlık tarihi kadar derin bir maziye sahiptir. Millet olarak biz de sanatın birçok dalında tarihin en iddialı eserlerini vücuda getirmek suretiyle asırlar içinde Türk sanatını inşa ettik. Bizim sanat tarzımız tıpkı hayat tarzımız gibi inanç ve düşünce tarzımız gibi millet olmamızı sağlayan temel unsurlardan biridir. Büyük bir gururla ifade etmek isterim ki; hattatların kalemleriyle, nakkaşların fırçalarıyla, ustaların çekiçleriyle, ozanların mızraplarıyla yaptıkları dokunuşlar tam bin yıldır bu topraklara milletimizin mührünü, ruhunu değerlerine nakşediyor. 'Bir sanat hakkında fikir sahibi olmak için o sanatı var eden ve maharetle işleyen milleti tanımanız icap eder' derler. Bakınız hat, tezhib, ebru, talika, minyatür, sedefkarlık, çömlekçilik, çinicilik, dokumacılık, kispet, kaval, tulum, bağlama ustalığı gibi onlarca sanat iletişim teknolojilerinin yön verdiği bir çağda hala yaşıyor, hala nesilden nesle aktarılmaya devam ediyor. Bundan ne kadar memnuniyet duysak azdır. Bunun sırrının da şu olduğuna inanıyorum. Allah vergisi maharetlere sahip nice sanatçı üstadımız görüyor ki, unutulmaya yüz tutmuş olan değerlerimizi aşk ile ayakta tutuyor, aşk. Kişinin sevdiğinde yok olmasıdır. Öyle bugünkü gibi aşk değil, kişinin sevdiğinde yok olması. Gerçek aşk bu. Yüreklerindeki aşkı ellerindeki maharetle birleştiren bu sanatkarlarımızın Rabbim sayılarını artırsın, bize yokluklarını göstermesin diyorum" ifadelerini kullandı.
'YAPAY ZEKANIN YAPABİLDİĞİNİ, HEYECANLA, ENDİŞEYLE TAKİP EDİYORUZ'
Erdoğan, her şeyin çok hızlı tüketildiği bir çağda yaşadıklarını aktararak, "Teknoloji devrimiyle birlikte insanın hayata, çevreye, dünyaya ve sanata yönelik yaklaşımlarında da köklü değişimler gerçekleşiyor. Dijitalleşme, ekonomiden finansa, kültürden haberleşmeye her alanı adeta kuşatmış durumda. Yapay zekanın hangi işleri yapabildiğini, neleri başarabildiğini kimi zaman heyecanla, kimi zaman da endişeyle takip ediyoruz. İletişim ve ulaşım imkanlarının ilerlemesinin sonuçlarından biri dijital tekno- kültürdür. Bu yaygınlaşıyor. Bu kültürün ayırıcı özelliği ise 'trend' denilen tek tipleşmedir. Tüketime dayalı neoliberal sistem yerel zenginliği, bu çeşitliliği, müktesebatı ya yok saymakta ya da ticari meta haline getirerek içini boşaltmaktadır. Küreselleşmeyle birlikte kültürel bir yozlaşma da tüm dünyayı etkisi altına almaktadır" dedi.
'TEK TİPLEŞMENİN VARACAĞI YER KÜLTÜREL ÇORAKLAŞMADIR'
Zenginliğe, çok sesliliğe, farklı geleneklere sahip çıkmanın aynı zamanda maziden, atiye köprü kurmak demek olduğunu söyleyen Erdoğan, "İster para, ister çıkar, ister ideoloji adına yapılsın tek tipleşmenin varacağı yer kültürel çoraklaşmadır, çölleşmedir. Biz bir dönem bunun açısını çekmiş, faturasını ödemiş bir ülkeyiz. Milletine tepeden bakan, kendi değerlerinden kültüründen adeta tiksinen batıdan çok batıcı zihniyetin Türkiye'nin kültür hayatında açtığı yaralar halen kapanmadı. Kültürel inkar politikalarının en büyük zararı maalesef zihinlerde oldu. Bugün Avrupa'nın, Amerika'nın Uzak Doğu ülkelerinin müzik listelerini ezbere bilen sanatçılarını tanıyan ama kendi tarihinden bir kaç bestekarın, aşığın, söz ve saz üstadının ismini bilmeyen insanlarımızı gördükçe belli bir döneme damgasını vuran inkar politikalarının yol açtığı tahribatı evet, çok daha net görebiliyoruz. K-pop'u çok iyi bilen ama Cem Karaca'ya, Barış Manço'ya, Neşet Ertaş'a, Kayahan'a ve daha nice bu toprakların sesi- soluğu olan sanat yıldızımıza aşina olmayan gençlerimizi gördükçe elbette endişeleniyoruz, üzülüyoruz, kendimizi sorguluyoruz. Çünkü bizler hemen her alanda insanlık tarihine mührünü vurmuş zengin kültür varlığına sahip bir milletiz. Vatanımızın her köşesinde çeşitli medeniyetlerin izlerini taşıyan eserler, şaheserler, sanat ürünleri bugün de görenleri kendine hayran bırakıyor" diye konuştu.
'İHMALKARLIĞA SON VERDİK'
Mimari eserlerle, musiki gelenekle, el işi sanatlarla, edebi ve kültürel ürünlerin yalnızca mücavir coğrafyada değil dünyada da parmakla gösterilen bir konumda olunduğuna işaret eden Erdoğan, "Haklı bir şöhrete sahibiz. Son 100- 150 yılda maruz kaldıkları talana, yıkıma ve kültürel soykırıma rağmen ecdat yadigarı eserler Balkanlardan Afrika'ya, Kafkaslardan Orta Doğu'ya kadar gönül coğrafyamızın dört bir köşesini aydınlatıyor. Daha burada saymaya kalksak saatler alacak nice özgün değerle, kültür varlığı ve eserle mücehhez bir ülkeyiz. Tek eksiğimiz uzun yıllar boyunca elimizin altındaki bu eşsiz hazinenin kadr-ü kıymetini yeterince bilemedik. Hükümetlerimiz döneminde attığımız adımlarla bu ihmalkarlığa son verdik. Eserlerimizin korunmasını, muhafaza altına alınmasını, restore edilerek tüm insanlığın istifadesine sunulmasını kültür ve medeniyetimizin omuzlarımıza yüklediği sorumluluklardan biri olarak gördük" dedi.
'12 BİN TARİHİ ESERİMİZİ AİT OLDUĞU BU TOPRAKLARLA BULUŞTURDUK'
Ecdadın mamur ettiği şehirlerdeki mimari eserleri ve kültür mirasını yaşatmak adına önemli faaliyetler gerçekleştirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Vakıflar Genel Müdürlüğü, TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Yurtdışı Türkler Başkanlığı gibi kurumlarımızın çalışmalarıyla kültür mirasımızı koruyoruz. Sadece yurt dışında değil, Anadolu'da da saklı bulunan bu kültürel mirasın gün yüzüne çıkarılması için canla başla çalışıyoruz. Bilhassa arkeoloji alanında tarihimizin en yoğun çalışmalarına imza attık. Kazı faaliyetlerimizde 60 yılda tamamlanabilecek arkeoloji çalışmalarını sadece 4 yıla sığdırdık. Yurt dışına kaçırılan binlerce tarihi eserin yerlerini tespit edip, bu eserleri tekrar ülkemize getirmek için gerekli çalışmaları hızla başlattık. Böylece toplam 12 bin tarihi eserimizi ait olduğu bu topraklarla milletimizle buluşturduk. Bundan sonra da bize ait olanı korumaya, çalınanı bulup getirmeye, yurt dışındaki müşterek kültür varlığımızı ihya etmeye devam edeceğiz. Nasıl bir ağaç kökleriyle yaşarsak işte biz de millet olarak köklerimize sıkı sıkıya tutunmaya çalışıyor, değerlerimizle bağımızı sağlam diyoruz" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, konuşmasını şöyle noktaladı:
"Sizler, kültürel bakımdan geçmişin hatalarıyla birlikte küresel olarak da çok yönlü bir kuşatma altında olduğumuz bugünlerde kültür mirasımızın devam etmesi, yaşatılması noktasında çok hayati roller üstlenmektesiniz. Aşkla, tutkuyla, yüksek bir sorumluluk bilinciyle icra ettiğinize inandığım sanat faaliyetlerinizle sizler tüm kalbimle ifade etmek isterim ki, bizim milli kültürümüzü yeşerten hayat pınarlarımızsınız. Rabbim ortaya koyduğunuz tüm eserleri kalıcı, müessir ve bereketli kılsın. Gelecek nesillere daha güçlü ve daha zengin bir kültür hazinesi bırakmayı bizlere nasip eylesin diyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından ödül kazanan sanatçılara ödüllerini takdim etti. (DHA)
FOTOĞRAFLI