Güncelleme Tarihi:
ANKARA (DHA) - CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun iddialarına ilişkin konuştu. Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun iddialarına ilişkin, "İddia edildiği gibi yurtdışına giden tek kuruş yok. Dolayısıyla bu zatın söylediği yalan mı, yalan. Bu zat bir kez daha müfteri durumuna düştü. Bu durum karşısında yüzü kızaracak mı? Hiç sanmıyorum. 'İspat et bu görevi bırakacağım başbakanlığı bırakacağım' dedim. Şimdi yine aynısını söylüyorum; İspat ettiğin anda ben Cumhurbaşkanlığını, siyaseti bırakacağım. Ama sen de CHP'nin başına, bu milletin başına bela olmaktan çekil. Söylediklerinin hiç birisinin doğru olmadığı ortaya çıkmış olmasına rağmen özür dilemeyi aklından geçirmiyor. Böyle vicdansızlık olur mu?" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım, Orman Bakanlığı Toplu Açılış Töreninde konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısındaki iddialarına ilişkin, "İddia edildiği gibi yurtdışına giden tek kuruş yok. Dolayısıyla bu zatın söylediği yalan mı, yalan. Bu zat bir kez daha müfteri durumuna düştü. Bu durum karşısında yüzü kızaracak mı? Hiç sanmıyorum. Dün grup toplantısında çıktı, 'cumhurbaşkanı ve ailesi yurt dışındaki bir takım hesaplara milyonlarca dolar para gönderdi' diye bir takım yine sözler söyledi. Biz de kendisini müfteri ilan ederek iddialarını ispata davet ettik. Elindeki bir tomar kağıdı sallayarak da 'işte dekontları da bunlar' dedi. Tabi dekont dediği kağıtları, ne gazetecilere ne adli makamlara vermedi. Avukatlar hemen anında kendisine bunu ilgili savcılığa lütfen veriniz, medyaya veriniz dedi. Ve o kağıtların ne olduğunu şimdilik bir kendisi, bir de onları bu zatın eline tutuşturanlar biliyor. Tabi bu zatın elinde bilgi belge olmadan ilk yalan söyleyişi ilk iftira atışı da değil. Bir ara şahsımla alakalı İsviçre'de hesaplarım olduğunu söyleyip durdu, ispata davet ettiğimde belge gösteremedi, rezil kepaze oldu. Ben bunun peşinde gidenlere şaşıyorum. 'İspat et bu görevi bırakacağım başbakanlığı bırakacağım' dedim. Şimdi yine aynısını söylüyorum; İspat ettiğin anda ben Cumhurbaşkanlığını, siyaseti bırakacağım. Ama sen de CHP'nin başına, bu milletin başına bela olmaktan çekil. Söylediklerinin hiç birisinin doğru olmadığı ortaya çıkmış olmasına rağmen özür dilemeyi aklından geçirmiyor. Böyle vicdansızlık olur mu?" diye konuştu.
"BEN MİLLETİMİN KARŞISINA BU TARZ KONULARLA ÇIKMAKTAN İNANIN UTANIYORUM"
Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısındaki iddialarına ilişkin şu ifadeleri kullandı: "Maalesef ülkemizin bunca sıkıntısı arasında bir de ana muhalefet partisindeki zatın hezeyanlarına cevap vermek zorunda kalıyoruz. Ben milletimin karşısına bu tarz konularla çıkmaktan inanın utanıyorum. Ama karşımdaki zatta aynı kafadaki kesimlerde utanma, arlanma, hakka hukuka riayet anlayışı olmadığı için mecburen bu konulara girmek zorunda kalıyoruz.
BİZİM ARDIMIZDAN GİDENLER BİLE ŞUNU SORUYOR 'ACABA?'
Ben siyasete girmeyeceğim dedi, ertesi gün siyasete girdi. Başka bir zaman televizyon kanalında, 'Erdoğan'nın Baykal'ın kasetini izlediğini gördüm' diye bir şeyler geveledi. Bizim ardımızdan gidenler bile şunu soruyor 'acaba?'
ONUN İÇİN MİLLET BUNA ÇARKÇI KEMAL DİYOR
Bunu ortaya koyacağız ki sizler de bunu bilmeyenlere anlatmanız lazım ki, bu ülke müfterilerin siyasetinde bu kadar yorulmasın. 'Öyle bir şeyi hatırlamıyorum' diye çark etti. Onun için millet buna çarkçı Kemal diyor.
CHP'Lİ İKİ TANE MİLLETVEKİLİ ŞU ANDA ABD'DE KURULAN KUMPASIN BİZZAT İÇİNDE
Grubumuzda bilmem kaç tane FETÖ'cü vekili açıklayacağını söylemiş, bu sözünü yutmuştu. Şimdi Amerika'da FETÖ'cü vekillerin hangi partiden olduğu ortaya çıkıyor. Yargının yakalama kararı verdiği CHP'li iki tane milletvekili şu anda ABD'de kurulan kumpasın bizzat içindeler. Bunun adı, daha ileri gitmeyeyim. Ana muhalefet bunun yükünü daha çekemez, çekmemeli. Bunun adı ana muhalefet değil, ana hıyanettir.
MİLLİ VE YERLİ DURUŞA SAHİP CHP'LİLER ADINA ÜZÜLÜYORUZ
Davalara belge bilgi taşıdığını biliyoruz. FETÖ'nün ellerine tutuşturduğu belgeleri kendileri kullanan, kimi zaman da yurtdışına teslim eden bu kişilerin ülkemize yaptıkları ihanetin hesabı mutlaka sorulacaktır. Aslında bu durum bizim işimize geliyor ama ülkemiz adına üzülüyoruz. Milli ve yerli duruşa sahip CHP'liler adına üzülüyoruz. İnsan mindere çıktığı zaman dengi sayılabilecek bir rakip görmek istiyor. Siz sıkı bir siyasi mücadele için ortaya çıkıyorsunuz, karşınızda karikatür tipli birini buluyorsunuz. Ne yapalım artık kader deyip işimize bakacağız.
MADEM TÜM BELGELERİN ELİNDE KÜRSÜDEN SALLAMAYI BIRAK. MİLLETİMİZLE PAYLAŞ, GİT SAVCILIĞA TESLİM ET
Dün şahsımın ve iddialar ismi geçen arkadaşlarımızın avukatı bir açıklama yaptı. Tüm milletime sesleniyorum, iddialar yalanlanarak belge olduğu öne sürülen kağıtların derhal savcılığa verilmesi, en azından medyayla paylaşılması çağrısında bulunuldu. Bir saat öncesine kadar avukatlara sordum, durum nedir? 'Henüz bu yönde bir gelişme olduğunu duymadık' dediler. Aynı çağrıyı tekrarlıyorum. Madem tüm belgelerin elinde olduğunu söylüyorsun, kürsüden sallamayı bırak. Milletimizle paylaş, git savcılığa teslim et. Öyle mi? suçlu varsa ortada git teslim et. Ondan sonra çok daha rahat tepinirsin.
İFADE EDİLEN İSİMLERİN ÇOĞU, TİCARETLE UĞRAŞAN, ŞİRKETLER KURAN İŞ ADAMLARIDIR
O kürsüden salladığın her kağıt, ya yalan ya yanlış çıktı. Bu defa kendisini kimin nasıl hangi sahte belgelerle aldatıp o kürsüye çağırdığını bilmiyoruz. Bizim için önemli olan şahsımıza ve ailemize yapılan bu saldırının cevapsız kalmamasıdır. İfade edilen isimlerin çoğu, ticaretle uğraşan, şirketler kuran iş adamlarıdır. Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı değilken, başbakan değilken de bu insanlarla ticaretle uğraşıyor, milyonlarca liralık işler yapıyordu. Bu zat önce, şahsımın, çocuklarımın, dünürümün, eski özel kalem müdürüm diye ifade ettiği o şahıs benim özel kalem müdürüm hiçbir zaman olmadı. Böyle bir yalan olur mu? Zerre kadar sende şahsiyet varsa, Mustafa Gündoğan bana ne zaman özel kalem müdürlüğü yapmış, çık bunu ispat et.
TİCARETLE UĞRAŞAN BİRİSİ YURTDIŞINDA DA ŞİRKET ALIR SATAR, PARA HAVALE EDER, HAVALE ALIR
İspat edemezsen de o yerde durma artık, çekil git. Ve bu zat bir işadamıdır, ve bir şirkete milyonlarca dolar para gönderdiğini iddia etti. Bir takım isimler, tarihler ve rakamlar zikretti. İddiası da bu paraların yurtdışındaki şirkete gönderildiği. Aslında ticaretle uğraşan birisi yurtdışında da şirket alır satar, para havale eder, havale alır. Ömründe sadece her işe taş koymayı görev edinmiş birisine bunları anlatmanın zorluğunu elbette biliyorum.
BU 5 İSİM, ASLA O ZİKRETTİĞİ ŞİRKETE VE YERE PARA GÖNDERMİŞ DE DEĞİL
Kaldı ki bu 5 isim, asla o zikrettiği şirkete ve yere para göndermiş de değil. Tam aksine mevcut şirketlerini satmaları sebebiyle onlara para geldi. Az buçuk ticareti, tüccarlığı, girişimciliği bilenler için bu yapılan işlerde hiçbir sorun yoktur. Buradaki tek sorun ortada bu zatın ifade ettiği gibi yurtdışına giden tek kuruş para olmayışıdır.
YURTDIŞINA GİDEN TEK KURUŞ YOK
Belki anlamamış diye bir kez daha tekrarlıyorum. Yurt dışına giden tek kuruş yok. Dolayısıyla bu zatın söylediği yalan mı? Yalan. Bu zat bir kez daha müfteri durumuna düştü mü? Düştü. Peki yüzü kızaracak mı? hiç sanmıyorum. Maşallah kendisinde manda derisi gibi yüz var. özür dileyecek mi? Gereğini yerine getirecek mi? bugüne kadar yapmadı, yapacağını da sanmıyorum.
15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİYLE ALAKALI DA BU ZATIN EN UFAK BİR DERDİ YOKTUR
Bu zat dün bir de Suriyelilere harcanan 30 milyar doları soruyordu. Bu zatın, Gezi olaylarında ekonomideki dalgalanma sebebiyle Türkiye'nin kayıplarını sorduğunu duymadık. Bölücü örgütün çukur eylemlerinin yol açtığı milyar dolarlık zararı sorduğunu duymadık. Ha şunu da söyleyeyim. 15 Temmuz darbe girişimiyle alakalı da bu zatın en ufak bir derdi yoktur, bunu da biliniz. Bu zatın son günlerde, ülkemizin maruz kaldığı aleni ekonomik saldırılar karşısında milletimizin hakkını savunan iki çift laf ettiğine de şahit olmadık.
KAFAYI SURİYELİLERE HARCANAN PARAYA TAKMIŞ
Kafayı neye takmış? Suriyelilere harcanan paraya takmış. Türkiye Suriyeliler için AFAD eliyle yaklaşık 2,3 milyar dolar. Belediye hizmetleri 6 milyar dolar. STK vasıtasıyla 1,2 milyar dolar harcama yapmıştır.
ULUSLARARASI STANDARTLARA GÖRE YAKLAŞIK YAPILMIŞ 30 MİLYAR DOLARLIK MEBLAĞ ÇIKIYOR
Sınırlarımız içinde ve dışında verilen eğitim ve sağlık hizmetleri ki bunlar sınırsız olmuştur. Personelin maliyeti vardır. Kamu düzeni için işlerin maliyeti vardır. Amortisman ve diğer maliyetler vardır. Suriyelilere sadece kamu kuruluşları, STK'lar yardım etmiyor. Asıl büyük yardımı milletimiz yapıyor. Tüm bunları topladığımızda karşımızda uluslararası standartlara göre yapılmış yaklaşık 30 milyar dolarlık meblağ çıkıyor. AFAD, Maliye Bakanlığı'nın hesaplama yöntemleriyle ortaya çıkmaktadır.
BU ZAT, MESELEYE HARCANAN PARA GÖZÜYLE BAKIP HESAP SORMAYA KALKIYOR
Dünyanın neresine gidersek gidelim, hangi liderle görüşürsek görüşelim, Türkiye'nin sığınmacılarla ilgili işlerini konuşuyor. Bir tek bu zat, meseleye harcanan para gözüyle bakıp hesap sormaya kalkıyor. En insani konulara bile böyle yaklaştığına göre, diğer hususlarda kafayı parayla bozmuş olmasına şaşmamak lazım. Halbuki biz parayla kafayı bozmuş bu zatın, SSK'yı yönettiği dönemde ülkemizi nasıl milyarlarca dolar zarara uğrattığını da unutmadık. Daha bir yaşına girmemiş torununu, ortaokul çağındaki oğlunu nasıl SSK'lı yaptığını unutmadık. Hele hele Bilkent Hastanesi Şubat ayında hizmete giriyor. 3 bini aşkın yatak kapasitesiyle, sadece Türkiye'nin değil Avrupa'nın en büyük hastanesini göreceğiz. Lafla peynir gemisi yürümez, güneş balçıkla sıvanmaz.
TİCARETLE UĞRAŞMAK, KENDİSİ KAZANIRKEN ÜLKESİNE DE KAZANDIRMAK ASLA UTANILACAK ŞEY DEĞİLDİR
Hakikatler gün gibi ortada. Ticaretle uğraşmak, kendisi kazanırken ülkesine de kazandırmak asla utanılacak şey değildir. Asıl utanılması gereken, böyle bir geçmişe sahip olmasına rağmen, yalanla sahtekarlıkla insanları itham etmektir.
BEN DE AYRICA TEKRAR BUNA YENİDEN BİR DAVA AÇACAĞIM
Bizim de milletimizin de eli her zaman bu zatın yakasında olacaktır. Şu anda beş kişilik, ismi geçen beş kişi, beş arkadaşımız onlar en üst düzeyden zaten davalarını açacaklar ve hukuki olarak bu işin mücadelesini verip yakasından bu adamın düşmeyecekler. Yargı da bu hak aranacaktır. Ve ben de ayrıca tekrar buna yeniden bir dava açacağım. Ben de hukukta hakkımızı yeniden aramanın peşinde olacağım. Sizlerin ve milletimizin vaktini böyle bir konuyla ve zatla aldığım için haklarınızı helal etmenizi istiyorum."
"CUMHURBAŞKANIMIZIN YAKINLARININ ÜZERİNDEN BİR İTİBAR CİNAYETİ İŞLEMEYE KALKMIŞTIR"
Başbakan Binali Yıldırım, Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarına ilişkin şu ifadeleri kullandı: "Bildiğiniz gibi dün ana muhalefet partisi Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu grup toplantısında eline bir tomar kağıt alarak, heyecanla şevkle sayın cumhurbaşkanımızın yakınlarının üzerinden bir itibar cinayeti işlemeye kalkmıştır. Yalan yanlış belgelerle, aklı sıra akrabalar üzerinden cumhurbaşkanımızın itibarını zedeleyeceğini zannediyor.
HER ZAMANDA DA HER SEFERİNDE DE ŞAPA OTURMUŞTUR
Mal bulmuş mağribi gibi şiddetle, celalle cumhurbaşkanımızın şahsına hakaret etmeye devam ediyor. Geçmişte Sayın Kılıçdaroğlu buna benzer onlarca asılsız iddiada bulunmuş, her zamanda da her seferinde de şapa oturmuştur. Bugün de durum bundan farklı değildir. Hemen bu açıklamaların arkasından suçladığı insanların avukatları kendisini bu iddiayı ispata davet etmiş, elindeki bilgi ve belgeleri zaman geçirmeden savcılığa iletmesini aynı zamanda da yazılı görsel medyalara vermesini istemiştir.
24 SAAT GEÇTİ SES SEDA YOK, TIS ÇIKMADI
Aradan 24 saat süre geçmesine rağmen, büyük büyük iddialar ortaya koyan genel başkanından ve onun partisinden ses seda yok, tıs çıkmadı. Sayın Kılıçdaroğlu bu çıkışı ile aklı sıra cumhurbaşkanımızın itibarini zedeleyeceğini zannediyor. Ama çok yanılıyor. Sayın cumhurbaşkanımız 40 yılı aşan siyasi hayatı boyunca bu ülkeye hizmet etmek için gecesini gündüzüne katmış, millet sevdalısı bir insandır. Senin yalanlarınla, yanlışlarınla cumhurbaşkanımıza olan millet sevgisi bir gram bile azalmaz Sayın Kılıçdaroğlu. Aslında sen cumhurbaşkanımıza yönelik yalan yanlış iddialarla yapmaya çalıştığın şey çok açıktır. O da son günlerde ülkemiz aleyhine başlatılan küresel kara propagandanın yapanların değirmenine su taşımaktan başka hiçbir amaca hizmet etmediğin açık ve seçik ortadadır. Üzerinde oynanan, değiştirilen aslı astarı olamayan eline tutuşturulan belgeler ile çıkarsanız ondan sonra olacağı budur. Bu iftiralar seçim kazanmaya yetmiyor. Gel bu yanlış yoldan dön millete teslim ol. Millet için hayırlı şeyler söyle belki bir gün sen de iktidar olursun kim bilir."
(FOTOTOĞRAF)