Güncelleme Tarihi:
Ersin ERCAN/ANKARA, (DHA)- CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, "Demokrasi her şeyin iyi, güzel, hoş olduğu günlerde değil, işte böyle zamanlarda test edilir. Türkiye bu testi vesayetinden darbesine, teröründen mültecisine kadar tüm boyutlarıyla yaşamış ve alnının akıyla tamamlamıştır. Artık hiç kimse ülkemize demokrasi, özgürlükler dersi vermeye kalkamaz. Avrupa ve ABD için söylenecek söz, medeniyet makyajının aktığı ve altındaki gerçek yüzlerinin ortaya çıkmaya başladığıdır" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, parti genel merkezinde ‘Dünya İnsan Hakları Günü’ kapsamında düzenlenen ‘İnsanlığın Medeniyeti’ programında konuştu. Erdoğan, haklarını kullanamayan insanların şahsiyet kazanamayacağını, insanlara haklarını kullandırmayan toplumların da medeni olamayacağını söyledi. Batı’nın insan hakları konusuna bakışını eleştiren Erdoğan, "Bugün dünyada ‘insan hakları’ diye en çok bağıranların eskiden beri insan hakları konusunda en kötü sicile sahip olmaları tesadüf değildir. Kendilerine kurdukları huzur ve refah dünyasında insan hakları üzerine ahkam kesenlerin, konu diğer coğrafyalara, diğer toplumlara geldiğinde bir anda renk ve karakter değiştirdiklerini görüyoruz. İstanbul’da yaşanan sokak eylemlerinde, Gezi eylemlerinde insan hakları savunuculuğuna özellikle soyunanlar, Paris’te yaşananlar karşısında kör, sağır ve dilsiz hale dönüştüler. Dünyadaki yazılı ve görsel medya da Fransa’daki hadiseleri izlemedi, Hollanda’yı izlemedi, Brüksel’i izlemedi. Neredesiniz? Ama Gezi eylemleri için dünyayı ayağa kaldırdınız. Niye? Burası Türkiye olduğu için mi? Şimdi de aynı şekilde anlatın, yayınlayın. Yayınlamadılar. Niye? Dürüst değiller, samimi değiller" dedi.
MÜLTECİ ELEŞTİRİSİ
Batılı ülkelerin mültecilere kapılarını kapattığını hatırlatan Erdoğan, "Türkiye’ye milyonlarca sığınmacı akın ederken bizi sınırlarımızı açmaya davet edenler, kendi topraklarına yönelen aynı insanları dikenli teller ve duvarlar başta olmak üzere en sert tedbirlerle karşıladılar. Kim insan hakları savunucusu, biz mi onlar mı? Onlar dünyada hala bir vahşet sergilemekten öte bir şey yapmıyorlar. Terör örgütleri ülkemize saldırırken bizi demokrasi sınavına tabi tutanlar, bombaların ve silahların namluları kendilerine yöneldiğinde demokrasiyi de insan haklarını da askıya almaktan çekinmediler. Dünyanın tüm kaynaklarını sömürerek kendi topraklarının hayat seviyesini yükseltmek için çalışanlar, Afrika’daki açların, Asya’daki mazlumların sadece edebiyatını yapmakla yetindiler. Biz böyle bir riyakarlığa asla başvurmadık, başvurmayız" diye konuştu.
‘GÖNLÜMÜZ ZENGİN’
Bugün Türkiye’nin, Dünya’nın 17’nci büyük ekonomisine sahip olduğuna vurgu yapan Erdoğan, "İnsani yardımlarda ilk sıralarda yer alıyorsak, sebebi paramızın çok oluyor olması değil, gönlümüzün zengin olmasıdır. İnancımız ve tarihimiz bize mazlumların sığınağı olmamızı, mağdurların elinden tutmamızı, imkanlarımızı onlarla paylaşmamızı söylüyor. Eğer bugün Türkiye yaşadığı bunca badireye rağmen hala dimdik ayaktaysa, işte bu paylaşmanın bereketi, el uzattığı insanların duaları sayesindedir. Türkiye olarak, AK Parti olarak bizim insan haklarına bakışımız işte budur. Rabbim bizleri bu yoldan ayırmasın" dedi.
'İNSAN HAKLARI UYGULAMALARINDA EN MODERN ADIMLARI ATTIK'
Türkiye’nin insan hakları uygulamaları konusunda modern çağın yaklaşımlarına uygun en önemli adımları AK Parti iktidarları döneminde attığını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
"Cumhuriyet döneminde, gerek tek parti CHP devrindeki o faşist anlayış sebebiyle, gerekse daha önceki yıllarda darbeler ve cuntalar eliyle milletimiz çok ağır baskılara maruz kalmış, acılar çekmiştir. 1960 darbesinin ardından rahmetli Menderes ve arkadaşlarının maruz kaldığı haksızlık, 1980 darbesi aynı şeklide milletimizin vicdanını kanatan manzaralara yol açmıştır. 1997 yılında post modern yöntemler kullanılarak milletimizin hakkı, hukuku, değerleri saldırıya maruz bırakılmıştır. Milletimizin bu kötü sicile layık olmadığına inandığımız için hükümete gelir gelmez demokraside ve ekonomide büyük reformlar başlattık. Bir yandan başlattığımız yatırımlar, getirdiğimiz hizmetlerle milletimizin hayat kalitesini yükseltirken, diğer yandan da hak ve özgürlüklerin çıtasını sürekli yukarıya taşıdık."
'KIZLARIMIZIN BAŞÖRTÜSÜ SORUNUNU ÇÖZDÜK'
Erdoğan, 28 Şubat müdahalesi gibi müdahalelerin demokraside açtığı yaraları tedavi ederken aynı zamanda başörtüsünden dolayı üniversite kapılarından geri çevrilen, okullarını yarım bırakmak zorunda kalan kız öğrencilerin de sorunlarını çözdüklerini vurgulayarak, "Ülkemizde hiç kimsenin kökeninden, inancından, düşüncesinden, meşrebinden, kıyafetinden, ibadetinden, insani tercihlerinden dolayı horlanmadığı, ötekileştirilmediği bir yaklaşımı hakim kıldık. Cinsiyet ayrımcılığından engellilerin haklarına kadar her alanda bu anlayışla çok önemli düzenlemeleri hayata geçirdik. Cebinde ay yıldızlı kimlik taşıyan herkesi hayatının tüm alanlarında bu ülkenin birinci sınıf vatandaşı olarak muamele görebilmesini sağladık. Tabii bu süreçte çok büyük direnişle karşılaştık. Önümüze çıkartılan engelleri sabırla ve kararlılıkla birer birer aştık. Kurulan tuzakları dikkatle ve dirayetle bozarak yolumuza devam ettik. Yeri geldi statükonun temsilcilerini, yeri geldi terör örgütlerinin, yeri geldi darbecilerin saldırılarına maruz kaldık. Ama milletimizden aldığımız güç ve destekle hepsinin de üstesinden gelmeyi başardık" dedi.
‘MEDENİYET MAKYAJLARI AKTI’
"Buldukları her fırsatta Türkiye’nin demokrasisine, insan haklarına, özgürlüklerine laf edenler, bugün kendi imtihanlarıyla başbaşalar" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Demokrasi her şeyin iyi, güzel, hoş olduğu günlerde değil, işte böyle zamanlarda test edilir. Türkiye bu testi vesayetinden darbesine, teröründen mültecisine kadar tüm boyutlarıyla yaşamış ve alnının akıyla tamamlamıştır. Artık hiç kimse ülkemize demokrasi, özgürlükler dersi vermeye kalkamaz. Sadece darbe girişimi karşısında gösterilen duruş ile şehirlerimizde misafir ettiğimiz milyonlarca sığınmacıya gösterdiğimiz kardeşlik bizi insan hakları ve demokrasi konusunda ibra etmeye yeter. Bundan sonra demokrasi ve insan hakları denilince sorun aranacak yer asla Türkiye değildir. Her iki hususta da bakılacak yer Suriye’de, Irak’ta, Yemen’de, Libya’da, Myanmar’da insanlığı yıkıntılar altında bırakanlardır. Bakılacak yer Afrika’nın her köşesinde insanlığı açlığın ve susuzluğun pençesine terk edenlerdir. Hiçbir fiyakalı söz, hiçbir parıltılı söylem, hiçbir şaşalı hayat biçimi, Batı’nın insan hakları ve özgürlükler konusundaki iki yüzlülüğünü gizleyemez. Biz başından beri neysek bugün de oyuz. Ama özellikle Avrupa ve ABD için söylenecek söz, medeniyet makyajının aktığı ve altındaki gerçek yüzlerinin ortaya çıkmaya başladığıdır."
‘GÖZÜ ŞAHSİ ÇIKARINDAN BAŞKA BİR ŞEY GÖRMEYENİN AK PARTİ’DE YERİ YOK’
AK Parti’nin, Türk siyasetinde daima hakkın, haklının, hukukun, insanın yanında yer aldığını ifade eden Erdoğan, şöyle dedi:
"Biz halka hizmeti hakka hizmet olarak gören bir siyasi geleneğin temsilcileriyiz. Aslına bakılırsa bugüne kadar girdiğimiz 14 seçimde milletimizin karşısına özünde sadece bu taahhütle çıktık. Önümüzdeki seçimlerde de milletimize sözümüz aynıdır. Milletimize efendilik yapmaya değil, hizmetkar olmaya geldiğimizi söylüyorum. Kibir ve büyüklenme bataklığına düşen, erişilemeyen ve konuşulamayan kişi durumuna gelen, istişareden uzaklaşan, gözü şahsi çıkarından başka hiçbir şey görmeyen kimsenin AK Parti çatısı altında yeri yoktur. AK Parti şu veya bu kişinin, şu veya bu dar kadronun değil, bizatihi milletin partisidir. Milletin partisini milletten uzaklaştırmaya kalkan karşısında şahsımı bulur. Taşıdıkları tüm unvanları, geldikleri mevkileri, makamları AK Parti’ye borçlu olup da bugün başka mecralara yelken açmaya çalışanların ortak özelliği kibir abidesi haline dönüşerek, milletten kopmuş olmalarıdır. 40 yılı aşkındır siyaset yapan bir kardeşiniz olarak bu tuzağa düşüp de iflah olan kimseyi görmediğimi belirtmek isterim. İsimler gelir geçer, baki kalan sadece davalar, hizmetlerdir. Bizim sadakatimiz davamıza, hizmetimiz milletimizedir."