En büyük projemiz Teneke

Güncelleme Tarihi:

En büyük projemiz Teneke
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 11, 2007 00:00

Başkent’in gelecek vaadeden rock gruplarının başında gelen Teneke, 2002 yılında kuruldu. Caner Karamukluoğlu solistliğindeki Teneke’nin gitaristi Hasan Güleç, davulcusu Onur Ertem, bas gitaristi Basri Hayran. Çocukluk arkadaşı olan Teneke üyelerini müziğe iten başlıca sebep Başkent’teki sosyal hayatı sevmemeleri. Ankara’yı tekdüze bu nedenle de eğleceli olmayan bir şehir olarak niteleyen Caner müziğe yönelmelerini şöyle açıklıyor:

"Ankara’da sosyalleşme sorunu var. Maalesef şehirde çok fazla mekan yok. Sağda solda komşu şikayetlerinin olduğu, insanların istediklerini istedikleri gibi yapamadıkları bir şehir. Birbirimize ’Neden kafelere gidip zaman öldürelim?’ sorusunu sorduk. Sonrasında da müzik yapmaya karar verdik."

KONSER GRUBUYUZ

Yaptıkları müziği Türkçe sözlü alternatif rock olarak tanımlayan Teneke’nin davulcusu Onur, Ankara seyircisini şöyle anlattı:

"Teneke kendi bestelerini çalan, bunun yanında kendi sevdiği parçaları yorumlayan bir grup. Kentteki bir çok gubun aksine bir cover grubu değil. Biz konser grubuyuz. Ankaralı gruplar İstanbul’dakilere oranla daha rahat, istediği gibi müzik yapma şansına sahip. Ankara’ya bu yüzden daha idealist grupların şehri denebilir. Burada seyirci de çok bilinçli. Samimi bir kitle bakıyor, beğeniyor ve grubuna sahip çıkıyor. İstanbul’da durum biraz daha farklı. Orada piyasa ne istiyorsa onu çalmak zorundasınız. Ankara’da pişelim, İstanbul’da coşalım anlayışı bu noktada biraz tehlikeli. İstanbul’a gidilecekse bunun hesaplaması dikkatli yapılmalı."

KONUŞULALIM İSTİYORUZ

En büyük projelerinin Teneke olduğunun altını çizen gitarsit Hasan, Teneke’nin hedeflerini şöyle sıraladı:

"Birlikte işe başladığımız ilk gün ’Teneke öyle şarkılar yapmalı ki her zaman hatırlanmalı’ dedik. Yaptığımız müzikle uzun yıllar konuşulalım istiyoruz. Başarı için İstanbul’a gitmemiz gerekiyorsa gideriz. Tabii ki kasedimiz çok dinlensin, çok tutsun isteriz. İnsan yaptığı işi teşhir etmeyi seviyor. Ama çizmeye çalıştığımız bu yolda müziğimize müdahale edilmemesi taraftarıyız."

KASET NİSAN’DA GELİYOR

Teneke henüz beş yıllık bir grup olmasına rağmen bir çok başarının altına imzasını attı. Grubun kurulduğu yıl düzenlenen "SingyourSong" adlı yarışmada "Genç Yetenek" unvanına layık görüldü. 2004 yılında "Fanta Genç Yetenekler Arıyor" yarışmasında, aralarında Melih Kibar, Candan Erçetin, Levent Yuksel gibi isimlerin bulundugu bir juri tarafından "Türkiye birincisi" seçildi. 2005 yılında ilk mini albümleri olan ’Sıra Bizde’ albümüyle çıkış yapan grup, geçtiğimiz günlerde ’Elveda De’ isimli şarkıya klip çekti ve klip müzik kanallarında dönmeye başladı. Grup üyeleri büyük bir aksilik olmazsa yeni albümlerinin önümüzdeki Nisan’a yetişeceğini söylüyorlar.

İdealist grupların şehri

Teneke’nin ilginç isminin "isim annesi" Caner’in annesi. Caner grubun isminin konulmasını, bir gün evde grubun kayıtlarını dinlerken annesinin odaya girmesiyle belirlendiğini belirterek hikayeyi şöyle anlatıyor: "Ben kaydı dinlerken annem ’Bu müzik ne böyle teneke gibi’ dedi. Bende o an bir ampul yandı. Arkadaşlara teklif ettim onlarda kabul edince Teneke kurulmuş oldu" dedi.

Felaketler Grubu Kaan & Kapris

TÜRKİYE’de barlarda çalmaya başlayıp albüm yapma hayalleri kuran binlerce rock grubundan biri olan Kaan&Kapris sonunda albüm çıkarmayı başardı. Ancak albüm çıkarmaya çalıştıkları on yıl boyunca depremden kar fırtınasına pek çok felaket yüzünden başarılı olamayan grup, albümlerini mucize olarak görüyor.

Üniversitede müzik yapmaya başlayan ardından Ankara’daki barların aranılan gruplarından birine dönüşen Kaan&Kapris’in hikayesi felaketler tarihini ardırıyor. Grup elemanlarından Ilgın Açıkgöz, hayatı boyunca bıçaklanmaktan gasp edilmeye kadar başına birçok felaket geldiği için grubun kötü talihinden de kendisini sorumlu tutmaya başlamış.

1991 yılında biraraya gelen Kaan&Kapris elemanlarının çoğu, çok uzun yıllardır müzik yapıyor. Son 10 yıldır albüm için uğraşan grubun başına gelmeyen ise yok gibi. Depremden, kar fırtınasına batan şirketlerden kaldırılan programlara Kaan&Kapris’in hikayesini grubun vokalisti Kaan Çaybaşı şöyle anlatıyor:

BAHTSIZ BEDEVİ GİBİYİZ

"Pek şanslı sayılmayız, bir çeşit bahtsız bedevi hikayesi. Yıllarca albüm çıkarmaya, piyasada ayakta kalmaya çalıştık. Uzun debelenmelerden sonra 1997 yılında bir televizyon kanalında programa çıkmayı neredeyse başarıyorduk. Neredeyse diyorum çünkü tam hazırlanmışız İstanbul’a gitmişiz ki programı yayından kaldırdılar. Bizim iş de suya düştü.

FELAKETLER SİLSİLESİ

Sonra ilk sözleşmemizin hikayesi var. Tam bir felaketle sonuçlandı. Felaket sözün gelişi değil, sözleşmeyi imzalayacağımız gün, 17 Ağustos depremi oldu ve bizim iş yine yattı. Biz yine albüm için çalışmaya devam ettik sonunda başka bir müzik şirketiyle anlaşma imzalamayı başardık. Şirket bizi 2.5 yıl bekletti, Edip Akbayram’ın albümünden sonra sıra bize gelecekti. Sonunda tam albüme başlayacakken bu kez şirket battı. Bizim albüm yine gelecek bahara kaldı.

KAR FIRTINASI BİLE BİZİ BULDU

Biz yine yılmadık 2004 yılında şu anki şirketimiz Türküola ile anlaşma yaptık. Albümü hazırlamak için İstanbul’a gittik. Ama biz gider gitmez İstanbul tarihinin en kötü kar fırtınalarından birini yaşamaya başladı. Günlerce stüdyoda mahsur kaldık, stüdyoda yatıp kalkıyorduk. Kar yüzünden her şey felç oldu. Ama sonunda albümüz Karagül piyasaya çıktı. Gerçi kimi teknik nedenlerden piyasada çok kalamadı ama düzenlemelerden sonra yine piyasada olacak."

Ankara’da Baraka Rock Bar’da uzun yıllardır çalan ve sürekli dinleyiciler edinen grupta davulu Hüseyin Keskin çalıyor. Mustafa Soylukan ise grubun diğer basçısı.

TEOMAN’A BENZEYİN ÖYLE GELİN

GRUBUN basçısı Serter Çaybaşı, ise piyasanın dayatmalarından şikayetçi. Çaybaşı, yapımcıların yeni grupları o dönem kim popülerse ona benzetmeye çalıştığını söylüyor:

"Albüm yapmaya çalışırken yapımcılarla sorunlar yaşadık ilk görüşmelerimizde yapımcı dinliyor, ’Müziğiniz çok iyi ama Haluk Levent’e benzemiyorsunuz’ deyip işin içinden çıkıyordu. İki sene sonra gittiğimizde bu kez de ’Teoman’a benzemiyorsunuz’ diyorlardı. Yani o dönem kim popülerse benzetmeye çalıştılar. ’İyisiniz ama Mor ve Ötesi’ne benzemiyorsunuz ya da Duman’a’ sözlerini çok duyduk. Bunlar ister istemez insanı bıktırıyor."

Ayaş ve Beypazarı’nı rahatlatan açıklama

ANKARA Zirai Mücadele Merkez Enstitüsü’nün zirai ilaç atıklarını gömdüğünün iddia edilmesiyle ayağa kalkan Ayaş ve Beypazarı’na Tarım Bakanlığı’ndan rahatlatan bir açıklama geldi. Bakanlık yetkilileri, bölgede herhangi bir gömüye rastlanmadığını bildirirken, kanalizasyona bırakılan atıkların da Avrupa Birliği (AB) ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) standartlarının altında olduğunu ifade ettiler.

Ayaş ve Beypazarı’ndaki iddialar üzerine olaya el koyan Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, konuyla ilgili detaylı bir rapor istemişti. Yapılan incelemenin ardından Tarım Bakanlığı yetkilileri, bölgede herhangi bir gömüye rastlanmadığını belirterek, "Ayaş ve Beypazarı’nda korkacak birşey yok. Bölge halkı rahat bir nefes alabilir" dediler.

Kanalizasyona bırakılan zirai atıkların da AB ve DSÖ standartlarının altında olduğu bildirilirken, Tarım Bakanı Eker’in konuyla bizzat ilgilendiği ve ’Her ihtimale karşı’ ayrıntılı bir rapor istediği öğrenildi. Bunun üzerine Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü’nün ön inceleme başlattığı ve raporu Teftiş Kurulu’na gönderdikten sonra Teftiş Kurulu’nun bölgeye teftiş yollayacağı da ifade edildi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!