Gamze KOLCU
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 31, 2011 00:00
Hayatlarının en zorlu sınavını okul sıralarında etek giyerek verdiler. En büyük hayalleri ise erkekler tuvaletini kullanmaktı. Ankara Hürriyet “kendisini erkek gibi hisseden” kadınların zorlu mücadelesinin kapılarını araladı.
BUGÜNE kadar daha çok “içinde kadın yaşayan” erkeklerden söz edilmesine, bunlarla ilgili
filmler çekilmesine, romanlar yazılmasına rağmen, “kendisini erkek gibi hisseden” kadınlar fazla bilinmiyor. Oysa yaşamına erkek olarak devam etmek için bıçak altına yatan kadınların sayısı da az değil.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Rekonsrüktif Cerrahi Ana Bilim Dalı, Türkiye’de erkekliğe geçiş yapmak isteyenlerin başvurduğu merkezlerin başında geliyor.
Çevrelerinde erkek ismiyle tanınıyorlarAmeliyatlara çoğu, uzun yıllardır birlikte olduğu kız arkadaşıyla ya da kendisi gibi hisseden kişilerle geliyor. Hastalar arasında, ameliyat sonrası iyileşme sürecini atlatıp evlilik hazırlığı yapanlar olduğu gibi, kız arkadaşı bulunanlar da var. Genellikle 20’li ve 30’lu yaşlarında olan bu hastalar, “unisex” bile olsa pembe kimliklerindeki isimlerini kullanmıyor, kendi çevreleri de dahil olmak üzere “erkek” isimleriyle tanınıyor. Ameliyat olur olmaz da pembe nüfus cüzdanından kurtulmak için başvuruda bulunuyor.
İş yaşamlarına ara veriyorlar
Uzun bir süreç sonunda ameliyat onayı alan hastalar, bir dizi operasyon geçirmek zorunda oldukları için iş yaşamlarına ara veriyor. Kullandıkları testesteron hormonu sayesinde yüzlerinde ve vücutlarında tüyler çıkan hastalar, mavi kimliklerine kavuştuktan sonra iş bulmakta sorun çekmeyeceklerini tahmin ediyor.
Toplum baskısının, geçirdiği ameliyatlardan çok daha fazla canını acıttığını belirten 28 yaşındaki S.Y. iyileşmeyi altı yıldır hayatını paylaştığı nişanlısı F.Ü. ile birlikte bekliyor. S.Y. hayatın kendisi için yeni başladığını ifade ediyor.
İyileşince hayatımın kadınıyla evleneceğim
S.Y., “Yıllarca kadın bedenimdeki izleri örtmek için farklı metotlar kullandım. Hiçbir zaman kendimi kadın gibi hissetmediğim için, kadın bedenine sahip olmak da beni mutsuz ediyordu. Ailemin bile benimseyemediği bir durumu toplumun anlamasını zaten hiç beklemedim. Küçük bir ilçede yaşadığım için baskıyı ve dışlanmayı en üst seviyede yaşadım. Birgün karşıma yıllardır hayatı paylaştığım kız arkadaşım çıktı. Ona durumu anlattığımda anlayışla karşıladı. Çok sevdik birbirimizi. Her türlü zorluğa göğüs gerdik. Onun desteğiyle yıllardır sırtımda taşıdığım yükten kurtuldum. Şimdi ikimiz de iyileşeceğim günü iple çekiyoruz. İyileşip mavi kimliğime kavuştuğum anda da hayatımın kadınıyla evleneceğim.”
Altı yıllık nişanlı F.D ise, “Ailem önce karşı çıktı, ama şimdi biraz daha yumuşadılar. Daha çok çevre baskısından kaygılanıyorlar. Ama evlenmekte kararlıyız. Her şeyi biliyorum, kabullendim ve sonuna kadar da yanında olacağım” dedi.
Aynaya her baktığımda bedenimden nefret ettim
GEÇEN yıl ameliyat olan B.S. ise, çocukluğundan beri en büyük hayalinin erkekler tuvaletine girmek olduğunu söylüyor. Toplum içinde kadın ismiyle seslenildiğinde kendisinden nefret ettiğini belirten B.S. yaşadığı sıkıntıları şöyle anlatıyor:
“İnsanın kabullenemediği bir bedene sahip olması ölümden bile acı bir duygu. Çünkü ölümün, yokluğun acısı zamanla geçer. Fakat cinsiyet bunalımı ise her aynaya baktığında, adımını her dışarı attığında canını yakar. İnsanlar bizi anlamakta zorluk çekiyor. Doğuştan hissettiğin, elinde olmayan nedenlerden dolayı dışlanıyorsun. İçinde bulunduğumuz durum yaşımız ilerledikçe iyice çekilmez bir hal alıyor. Bizim gibi hastaların arasında internet aracılığıyla sıkı bir iletişim kuruluyor. Ameliyat olmak için hangi merkeze başvurmamız gerektiği konusunda birbirimize önerilerde bulunuyoruz. Ameliyattan sonra ise, başta çok fazla yadırganan duruma bir süre sonra herkes alışıyor.”
İki ayda 12 hastaHACETTEPE Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Rekonsrüktif Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serdar Nasır, son iki ay içinde 12 hastanın kadınlıktan erkekliğe geçiş ameliyatını yaptıklarını, sürecin devam ettiği birkaç hasta daha bulunduğunu söyledi. Merkezde daha çok bu tür hastaları ameliyat ettiklerini, zorlu sürecin altı ay sürdüğünü ifade eden Nasır, şunları söyledi:
“Cinsiyet değiştirme ameliyatı olmak isteyen hastalarımızın öncelikle endokrinoloji, genetik, kadın-doğum, psikiyatri ve plastik cerrahi uzmanlarından oluşan bir komisyon tarafından takip edilmesi gerekiyor. Eğer hasta uygun bulunursa cinsel kimliğini değiştirmesi için onay çıkıyor. Daha sonra hastanın göğüsleri ve genital organları, yumurtalıkları ve cinsel organı alınıyor. Endokrinoloji uzmanı tarafından hormon tedavisine başlanıyor. Son olarak da bizim bölümde yapılan ameliyatla erkek cinsel organı takılıyor. Bu operasyonun yapılmasına kurul karar verirse ameliyat ücretleri SGK tarafından da ödeniyor. Cinsel organ ya kolun ön derisinden ya da bacak dış yüzündeki deri ve kaval kemiğinden yapılıyor. Bizler çoğunlukla cinsel organın, “altın standart” denilen kolun ön derisi alınarak yapılmasını uygun buluyoruz. Koldan alınan deriyle yapılan cinsel organa, iktidarsızlık yaşayan erkeklerde kullanılan, “mutluluk çubuğu” denilen implantı yerleştiriyoruz.”