Güncelleme Tarihi:
ANKARA, (DHA) - EĞİTİM ve Bilim İşgörenleri Sendikası'nca (Eğitim-İş), Resmi Gazete'de yayımlanan 'Özel Öğrenci Barınma Hizmetleri Yönetmeliği'ne tepki gösterilerek, "Bu değişiklikler, neredeyse tekke ve zaviyelerin geri getirilmesidir. Devlet, kendi sorumluluğu altındaki bu çocukların eğitimini, barınmasını, ihtiyaçlarını belirli amaçlara hizmet eden; çoğu dini esaslara göre eğitimi şekillendirmek isteyen, eğitimin laik yapısını yok etmeye çalışan bir kısım tarikatların, Cumhuriyet düşmanı vakıf, dernek veya cemaatlerin eline terk edemez" denildi.
Eğitim-İş Genel Merkezi tarafından yapılan yazılı açıklamada, 'Özel Öğrenci Barınma Hizmetleri Yönetmeliği' ile tarikat ve cemaat evlerine yasal statü kazandırılacağı savunuldu.
"MEB, BU DEĞİŞİKLİKLE İSTEDİĞİ TARİKAT/CEMAAT İLE AHBAP-ÇAVUŞ İLİŞKİSİ KURABİLECEK"
Resmi Gazete'de yayımlanan değişiklikle üçüncü şahısların yurt açmasının önünün açıldığı ileri sürülerek, bazı maddelere ilişkin eleştiriler şöyle sıralandı:
"Çocuk istismarı haberlerinin eksik olmadığı ülkemizde, bugün itibariyle AKP skandal bir uygulamaya daha imza atmıştır. Kendini savunamayacak yaşta olan ortaöğretim öğrencilerine yönelik yurt açma hizmeti sadece devletin sorumluluğuyken, bugün hayata geçirilen değişiklikle üçüncü şahısların yurt açmasının önü açılmıştır. 06/05/2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Özel Öğrenci Barınma Hizmetleri Yönetmeliği, madde madde şu vahim içeriğe sahiptir:
1-Gerçek ve tüzel kişilere Ortaokul, İmam Hatip Ortaokulu, Ortaöğretim ve Yükseköğretim düzeyinde yurt, pansiyon, apart, stüdyo daire açma hakkı getirilmiştir.
Bu madde, daha Karaman skandalının utancı sıcakken, ufacık yavrularımızı zulme ve cinsel istismara açık hale getirecektir!
2-Özel yurtların açılması için en az 40, pansiyon için 30, apart ve stüdyo daire için 10 öğrenci şartı getirilmiştir.
Bu madde ile her önüne gelen, hatta bir daire tutan herkes, orayı ufak bir yurt olarak kullanabilecek. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, Fethullah Gülen'e defalarca 'Bizim de ablalarımız var' diye çıkıştığı hatırlanacak olursa, bu maddenin AKP'nin kendi ışık evlerini yasallaştırma hamlesi olduğu görülecektir.
3-Kurumlarda geçici barınma adı altında ortaöğretim kurumlarında yükseköğretim öğrencilerinin, yükseköğretim yurtlarında ortaöğretim öğrencilerinin barınmalarına izin verilmiştir.
Bu madde kesinlikle pedagojiye aykırıdır. Kendini savunamayacak yaşta çocukların, kendisinden büyük ve fiziken daha kuvvetli çocuklarla barınmasının önünü açmak, yaşanacak yeni skandallara davetiye çıkarmaktır!
4-Kurumların denetimi İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı ya da Şube Müdürünün başkanlığında Şube Müdürü ve resmi Ortaöğretim kurumu müdürü tarafından yapılacaktır. Teftiş Kurulunun (Müfettişlerin) denetim yetkisi saklı tutulmuştur.
Bu madde devletin hesap sorabilme ve hesap verebilme ilkelerine aykırıdır. Maarif Müfettişlerinin denetlemediği kurumlarda siyasi yandaşlık ön plana çıkacak, istismar vakalarının üzeri daha kolay örtülecektir. Mevcut haliyle bile denetimsizlik skandallarıyla gündeme gelen MEB, bu değişiklikle istediği tarikat/cemaat ile ahbap-çavuş ilişkisi kurabilecektir."
"TELAFİSİ MÜMKÜN OLMAYAN BİR YOLA GİRİLMEK ÜZEREDİR"
Karaman, Aladağ ve İzmir'de yaşanan olayların hatırlatıldığı açıklama, şöyle sürdürüldü: "Bu değişiklikler, neredeyse tekke ve zaviyelerin geri getirilmesidir. Eğitim-İş olarak uyarıyoruz: Telafisi mümkün olmayan bir yola girilmek üzeredir. Milli Eğitim Bakanlığı zorunlu eğitim düzeyindeki öğrencilerin sadece yüzde 1'ine, yükseköğretim düzeyinde ise sadece %14'üne barınma hizmeti verebilmektedir. Oysa ortaokul düzeyinde açılacak yurtlar mutlaka Milli Eğitim Bakanlığı tarafından işletilmelidir. Karaman'da, Aladağ'da, İzmir'de yaşanan olaylar tüm kamuoyunun vicdanını sızlatmışken, ortaokul düzeyinde özel teşebbüse yurt açma yetkisi verilmesi kabul edilemez. Karaman'da, Aladağ'da yaşanan sorunların temel nedeni devletin öğrencilerin barınma ihtiyaçlarını karşılamaması, sözüm ona yoksul aile çocuklarına yardım amaçlı kurulduğu iddia edilen; ancak daha çok siyasi ve dini istismar etmek üzere faaliyet gösteren bazı dernek ve vakıfların, öğrencilere yardım adı altında yurtlar açarak, buralarda öğrencileri, kendi amaçları doğrultusunda yetiştirmek istemelerinin sonucudur. Aladağ'da ve Karaman'da yaşanan acı olaylardan ders almayan başta Mili Eğitim Bakanlığı yetkilileri olmak üzere tüm devlet yetkililerine hatırlatmak istiyoruz: Devlet, 18 milyondan fazla çocuğun eğitiminden, onurlu, düzgün bir yaşam sürmesinden, sağlıklı, huzurlu, dengeli bir yaşam içerisinde çağdaş, insani ve evrensel değerlere bağlı yurttaşlar olarak yetiştirilmesinden sorumludur.
Devlet, kendi sorumluluğu altındaki bu çocukların eğitimini, barınmasını, ihtiyaçlarını belirli amaçlara hizmet eden; çoğu dini esaslara göre eğitimi şekillendirmek isteyen, eğitimin laik yapısını yok etmeye çalışan bir kısım tarikatların, Cumhuriyet düşmanı vakıf, dernek veya cemaatlerin eline terk edemez. Eğitim-İş olarak çocuklarımızın eğitim hakkı başta olmak üzere en temel haklarını korumak ve geliştirmek için mücadele etmeye; çocuk istismarını, taciz ve tecavüzü meşrulaştıran yasalara karşı durmaya devam edeceğiz"