Güncelleme Tarihi:
Dört buçuk yıl önce Erdal Beşikçioğlu’nun işlettiği Dib Sahne’deki bir konserde tanışan ve kısa süre önce evlilik kararı alan çift, dizi sektöründe sürdükleri sanat yaşamlarında ise hedeflerinin sinema olduğunu söyledi. Tuan ve Hazaf çifti, soruları içtenlikle yanıtladı:
Oyunculuğa nasıl başladınız?
Tuan: Benim aklımda hiç oyunculuk yoktu. Yedi Tepe Üniversitesi’nde Radyo Televizyon ve Sinema okudum. Yönetmen olmak istiyordum. Üniversitede aynı dönem şimdi çok popüler olan Naz Elmas, Duygu Dikmenoğlu, Mehmet Aslan gibi isimlerle okudum. Bu kadar popüler isimler varken ben yönetmenlik yaparım diye düşünüyordum. Birgün Samet Polat beni arayarak oyunculuğu düşünmemi söyledi. ‘Dizi oyunculuğunda insanların görsel duruşu çok önemli’ dedi ve avantajım olduğunu söyledi. Deniz Yıldızı’nda ilk başta Mert karakteri geldi. Mert, başroldü. Tecrübesizliğim nedeniyle bu rolü kabul etmedim. Bana tam tersi asosyal bir karakter verdiler. Karakterle birlikte ben de oyunculuğumu geliştirdim.
TURHAL’DA TİYATRONUN ÖNCÜSÜ OLDUK
Hazal: Babamın görevinden dolayı bir dönem Tokat Turhal’da yaşamıştık. O Dönem okulda bulunan sahnemize, evden gizli gizli eşya götürür dekor yapardık. Sonra Kırıkkale Üniversitesi Biyoloji bölümünü kazandım. O dönem bir arkadaşım fotoğraflarımı çekmişti ve facebook’a koydu. Deniz Yıldızı’ndan benim fotoğraflarımı görüp çağırdılar. Vizelere çalışırken bir anda kendimi textlerin içinde buldum. Seçmelerde herkes konservatuarlı ve metin çalışıyor. Olmaz, seçilemem diye düşündüm. Ancak beni aldılar ve üç gün içinde kendimi sette buldum. 35 bölüm için girmiştim 165 bölüm oynadım. Sonra İstanbul’a gittim. Kalbim Seni Seçti dizisinde rol aldım. Bu sezon başında da Beni Affet dizisine girdim.
Oyunculuk eğitimi aldınız mı?
Tuan: Dizi ve tiyatro oyunculuğu farklı şeyler. İkisi birbirinden besleniyor ama çok ayrı. Uzun süredir Hazal’la birlikte kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Biz Deniz Gökçe Kayhan’la birlikte çalışıyoruz.
KALICI OLAN SİNEMA
Hayalleriniz neler?
Tuan: Sinema filminde oynamayı çok istiyorum. 1000 bölümlük bir dizi yaptık ama bunlar kalıcı şeyler değil. Sinema filmi ise kalıcı bir şey. Sinema daha çok öz veri ve çalışma istiyor. Sinema kariyer, dizi ise maddiyat.
Hazal: Oyunculuk anlamında kendimi çok geliştirmem gerekiyor ki, sinemada izlerken gururlanabileyim. Sinema şu an benim için çok erken. Hayalimde sinema yapmak var ve bu yolda çok çalışmam gerektiğini biliyorum. Tiyatroda oynamayı istiyorum. Ufukta İstanbul var Ankara’da pişmeliyim.
İnsanlar ne gibi tepkiler gösteriyor?
Hazal: Sokağa çıktığın zaman kolunu cimcikliyorlar, sırtıma vuruyorlar. Kimileri mail atıyor, Deniz ve Mert arkandan iş çeviriyorlar, dikkatli ol diye. Benim gerçekten o karakter olduğumu düşünüyorlar. Leyla için ‘Kızım ne çok ağlıyorsun, bu kadar saf olma’ gibi şeyler söylüyorlar.
Oyunculuğun en çok neyini seviyorsunuz?
Tuan: Bilinmezlerini seviyorum. Hazal’la kendi sahnelerimizi izliyoruz ve beğenmiyoruz. Beğendiğiniz de duruyorsun. Daha iyi nasıl olabilir, bunun üzerinde düşünüp çalışıyoruz.
FARKLI DUYGULAR YAŞAYABİLİYOLRUM
Hazal: Birçok karakteri yaşama fırsatı buluyorsunuz. Ben Gözde kadar kimseyi üzemem, insanların kalbini kıramam ama rol sayesinde bu duyguları yaşayabiliyorum. Başka hayatlar yaşamayı öğrenebiliyorsun. İnsanları anlama konusunda empatiyi güçlendiriyor. Birşeyi keşfetmen güzel bir şey.
Diziye başladıktan sonra hayatınızda ne değişti?
Tuan: Benim hayatımda çok şey değişmedi. Sadece yaşam standartlarım biraz daha yükseldi. Bu anlamda şöhret iyi bir şey değil. Çünkü her şeyin bir diyeti var. Ne kadar çok büyük oyuncuysan o kadar çok giderin oluyor. Hayat standardı çok yüksek olabiliyor. Ama işini kaybedersen bunalıma girebilirsin.
Hazal: İnsanların sana bakış açıları değişiyor. Ama ben aynı benim. İnsanlar, oyuncu olduğum için havalandığımı düşünebilir. Sadece kullandığım parfüm, cilt kremi yada giydiğim kıyafetler yani dış görüntüm değişmiş olabilir.
ASIL ŞÖHRETİ İKİZ KARDEŞİM YAŞIYOR
Hazal: Benim şöhretimi kardeşim yaşıyor. İstediğine ‘evet benim’ istemediğine ‘ben değilim’ diyor. Çok eğleniyor.
TEKLİF ETMEYİ UNUTTU
Evlenme teklifini nasıl yaptın?
Tuan: Yüzük aldım. Bir arkadaşımın evine gittim. Her yeri süsledim. Hazalı yukarı çıkarmaya çalışıyorum. Ama gelmek istemiyor. ‘Çocuğun evini su bastı’ dedim. Kapıyı açtı, yaptığım hazırlığı gördü. Ben de kamerayı kurmuştum. Ağlamaya başladı. O ağladıkça ben gülmeye başladım. Çünkü iyi bir şey yaptığımı anladım. Ama ne ben teklif edebilmişim, ne o kabul edebilmiş.
Hazal: Videoda, benimle evlenir misin ve benim de evet dediğim kısım yok. Ben ağlamışım, Tuan gülmüş. Ama ikimiz de çok mutluyduk. Heyecandan herşeyi unutmuşuz.