Güncelleme Tarihi:
Oyunun distopik bir dünya içinde, bireylerin tek düze olan yaşam tarzını benimsediği bir ortamda yeniden bilinçlenmenin hikâyesini anlattığını belirten Erdal Beşikçioğlu, şunları söyledi:
İNSANLAR YALNIZLIĞA SÜRÜKLENİYOR
Şu an aynı hikâye gerçekleşiyor. Dünya üzerindeki enflasyon oranları, insanların evlere kapanmasına sebep oldu. Evlere kapanan insanlar, televizyonların içindeki dünya ile kendilerini kurgulamaya başladılar, bu onları yalnızlığa sürüklemeye başladı. Çok güzel laflar var oyunda. Azınlıklar üzerine söylediği; ‘Biz de bir zamanlar azınlıktık, sonra sayımız çoğaldı, bir baktık ki azınlıklar azınlıklara karşı olmaya başladı. Bu azınlıklar kendi içinde daha küçük azınlıklara bölündü. Ve insanlık bir anda kendi derdine düştü’ diyor. Evimizin içinde demlediğimiz çay ve beyaz tüpe bakmaktır, bu düzen içindeki geldiğimiz son nokta. Bu biraz gerçek olmaya başladı. Bugünün gerçekliğini gördüğünüzde, ne kadar haklı olduğunu anlıyorsunuz bu yazarların. Ray Bradbury, vahiy gelmiş de bunu yazmış herhalde.”
BAZI SÖZLERİN SÖYLENMESİ LAZIM
“Bazı işlerin yapılması gerekiyor, bazı sözlerin söylenmesi gerekiyor. Bu oyun da Tatbikat Sahnesi’nin kendi içinde bu görevi yerine getiren projelerinden” diyen Beşikçioğlu, şunları söyledi: “Bir oyunun kendini anlatacak güçte olması için bazı fedakarlıkları yapmanızı gerektiriyor. Ray Bradbury’nin yazdığı romanın bir sinema filmi yapılmış. Aslında sinema uyarlamasının sahneye adapte edilmiş bir versiyonu diyebilirim bu oyun için. Bir eseri okuduğumda kendi dünyamı kurmak isterim açıkçası. O yüzden zaman zaman eserin üstünde de değişiklik yaptığımız sahneler oldu. Barış Dinçel çok güzel bir dekor yaptı. Kendi içinde değişebilen mekân oluşturdu. Başak Özdoğan kostümleri yaptı. 6 ay üzerinde konuştuğumuz bir kreasyon oluşturdu. Kostümlerin bazılarında deri üzerine çalıştı. Ortaya distopik bir eser çıktı. Biz ne kadar distopik eser yapmaya çalışsak da gerçek içinde eriyip gitti.”
BİZ BİR EKOL TİYATROYUZ
Ankara’da olduğu kadar İstanbul ve diğer şehirlerde de tiyatroseverlerin büyük ilgisini gördüklerini belirten oyuncu, “Tiyatrosuna sahip çıkan seyircinin her zaman başımızın üstünde yeri vardır. Ankara’da çok eski bir sahneydi burası. Zamanın popüler işleri yapılmıştı. Tatbikat Sahnesi ile birlikte sahnenin olduğu Güneş Sokak’ta da kültürel bir dönüşüm başladı. Tatbikat Sahnesi’nin bölgeye yarattığı katma değer beni sevindiriyor, salonları dolduran seyircinin memnuniyeti beni sevindiriyor. Biz bir ekol tiyatroyuz. Ekol tiyatro olmak çok zor bir şey. Devam etmeniz gerekiyor, koyacağınız eserlerde oyuncularınızla beraber aynı ülküdaşlık içinde yer almanız gerekiyor. Bunların oluşması çok zor. Hele sürekliliği sağlamak o kadar zor ki... Farklı bir düşüncede olmak illa bir devrim düşüncesini doğurmamalı. İnsanın içindeki devrim duygusu her daim olmalı. İnsan kendi içinde devrimciliğini devam ettirmek zorundadır. Bu bir yaşama biçimidir. Ben sahne üzerindeki dilin farklı bir anlatım yolunu bulmaya çalışıyorum. Bizim her bir eser bir tatbikat, her bir eserin seyirci ile buluşması da tatbikatın sonucu oluyor.”
ZAMANLARI AYIRIP HAREKET EDİYORUM
Tiyatronun yanı sıra televizyon ve sinema projelerinde de sıklıkla yer alan Erdal Beşikçioğlu, zamanı nasıl yönettiği ile ilgili olarak da şunları söyledi: “Sinema ve tiyatroyu birbirinden ayırıp o zamanlar içinde hareket ettiğiniz zaman iki tarafa da vakit ayırabiliyorsunuz. Tiyatronun ölü olduğu dönemlerde siz televizyon ya da dijital platformların işi ile ilgilenebilirsiniz. Hayat böyle devam ediyor. Bir şekilde hepsi gidiyor. Tiyatroyu yönetmiyorum. Ben bir tane oyun seçiyorum, sonra hep beraber o oyunun peşine düşüyoruz. Tiyatronun yönetilmesi işinde yıllardır beraber olduğumuz, Diyarbakır’dan beri birlikte olduğumuz Abdullah Erkan var. O devamlılığınızı sağlıyor. Görev bölümleri olmazsa bu mekanların hayatta kalması mümkün değil.”
UMUT MESAJI VERİYOR
Oyunda kitapları yakan itfaiyeci rolüyle sahneye çıkan Fatih Sönmez, şunları söyledi: “Oyun, kitapları yakan vahşi bir adamdan, kendi içinde aydınlanan ve uyanan bir adamı anlatıyor. Benim için en vurucu cümlesi şu: ‘Belki de iyileşmeden önce hastalanmak gerekir.’ Çok arada bir cümle ama bana çok ilginç geliyor. Kendi iç dünyanla ilgili bir şeyi çözmeden başkalarının hayatına dokunamayacağını anlatıyor. Kitaptaki hikâyede anlatıldığı gibi kitapların yakılmasına ihtiyaç yok. Okunmadığı sürece yakılmasına gerek yok. Ray Bradbury, her yerin televizyon ekranlarıyla çevrildiği bir dünya yaratmış. Şu an o kadar korkunç değil. Hala bir umut var, oyun da bunu anlatıyor. Çok zor bir karakter üzerinden değişmesi çok zor biri üzerinden umudun olduğu mesajını veriyor....///KUTU:
KALABALIK OYUNCU KADROSU
Ray Bradbury’nin yazdığı, Nazlı Gözde Yolcu’nun çevirdiği oyunun yönetmen koltuğunda Erdal Beşikçioğlu oturuyor. Yönetmen yardımcılığını Elvin Beşikçioğlu’nun üstlendiği oyunda Erdal Beşikçioğlu, Ünsal Coşar, Fatih Sönmez, Selin Tekman, Neslihan Aker, Selin Zafertepe, Meli Yılmaz, Eda Eğilmez, Gizem Memiç, Adem Aydil ve Jehat Kaplan rol alıyor.