Oluşturulma Tarihi: Eylül 10, 2007 00:00
CİTO Türkiye Öğrenci İzleme Sistemi’nin 11 bin 575 öğrenci üzerindeki "algılama" araştırmasının sonuçları, özel okul öğrencileri ile devlet okulu öğrencileri arasındaki uçurumu ortaya koydu. Çalışmaya göre, devlet okulundaki birinci sınıf öğrencilerinin "okuduğunu anlama" becerisi yüzde 24’te kalırken, özel okullardaki akranları yüzde 68 başarı sağlıyor.
ÖĞRENCİ başarısı, çalışan performansı gibi konularda resmi ve özel kuruluşlarla birlikte, 30 ayrı ülkede araştırmalar yürüten Cito’nun Türkiye Öğrenci İzleme Sistemi Araştırması’nın sonuçları açıklandı. Türkiye’de 57 okulda 7 bin 164’ü devlet, 4 bin 411’i ise özel okul öğrencisi olmak üzere 11 bin 575 birinci ve ikinci sınıf öğrencisi üzerinde yapılan araştırma, "dinlediğini anlama", "okuduğunu anlama", "ölçme, sayılar ve geometri" alanlarına odaklandı.
Araştırmaya katılan birinci sınıf öğrencilerinin, dinlediği metindeki sınıflandırmaları yapabilme, bir olayın ya da etkinliğin oluş sırasını takip edebilme becerilerine yüzde 59 oranında ulaşamadığı belirlendi. İkinci sınıf öğrencilerinin ise bu alanda yüzde 24’ü başarısız oldu.
Devlet okulundaki birinci sınıf öğrencilerinin bu alanda yüzde 24’ü başarılı olurken, özel okullarda bu oran yüzde 68’e çıktı. Aynı alanda ikinci sınıftaki özel okul öğrencilerinin yüzde 96’sı başarılı olurken, devlet okullarının ikinci sınıflarındaki başarı yüzde 64’te kaldı.
SORUN ÇÖZMEDE SIKINTI VAR
Birinci sınıf öğrencilerinin 40-45 sözcüklük bir metinde doğrudan verilmeyen baz bilgilerle ilgili detayları ayırdetme konusunda yüzde 39’unun başarısız olduğu belirlendi. Aynı alanda başarı oranı ikinci sınıfta devlet okullarında yüzde 62, özel okullarda ise yüzde 80 oldu.
Günlük yaşamda nesnelerin uzunluklarını kıyas gibi yollarla ölçerek sorun çözme becerisi devlet okullarındaki birinci sınıf öğrencilerinde yüzde 25, özel okullarda ise yüzde 60 düzeyinde belirlendi. İkinci sınıflara geçildiğinde ise bu oran devlette yüzde 41, özelde yüzde 76 oldu.
Sayılar alanında ise "toplama işlemlerinde eksik terimi bulabilme, günlük yaşam kapsamında kurgulanmış çıkarma işlemi gerektiren sorunları çözebilme" becerileri ölçüldü. Bu alanda birinci sınıftaki devlet okulu öğrencilerinin yüzde 13’lük bir oranı, özel okul öğrencilerinin ise yüzde 47’si başarı sağladı. İkinci sınıf düzeyinde başarı oranı devlet okulunda yüzde 43, özel okullarda yüzde 77 düzeyinde gerçekleşti.
İlk günde gülümseyin
OKULLARIN açılmasına günler kala, uzmanlar özellikle ilkokula yeni başlayacak öğrenciler konusunda hem ailelere hem öğretmenlere önemli tavsiyelerde bulundu. Uzmanlar öğretmenlerin, okula yeni başlayacak çocukları bir gülümseme, sıcak ve destekleyici sözlerle karşılayarak, okul korkusu ve endişesini ortadan kaldırabileceklerinin altını çizdi.
Birinci sınıfa başlamanın çocuğun hayatındaki en önemli dönüm noktalarından birisi olduğunu belirten uzmanlar velilere ve öğretmenlere şu tavsiyelerde bulundular:
"Bu dönemdeki olumlu veya olumsuz deneyimler çocuğun ilerideki akademik yaşamını büyük oranda etkiliyor. Çocukların okula alışmaları oldukça önemli bir sorun. Aile ve öğretmen en önemli faktör olarak karşımıza çıkıyor. Bazı öğretmenler birinci sınıfa başlamayı çocuklar açısından bir zorunluluk olarak kabul edip, çocukların tercihlerini, geçmiş yaşantılarını gözardı ederek okula başlamayı zorlaştırıyor. Bir gülümseme, bir sıcak söz öğrenci öğretmen ilişkisi açısından çok önemli. Çocukların çoğunda okulda azarlanma korkusu ve endişesi var. Kibar ve destekleyici karşılama bu korku ve endişeyi ortadan kaldırabilir. İlk okul deneyimlerinde çocukların ailelerinin desteğine ihtiyacı var. Çocuklarına gösterecekleri sevgi ve sabır süreci daha keyifli ve kolay hale getirecektir."
Eğitime başlarken karne notumuz kırık
ANKARA Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, Türkiye’nin 2007-2008 yılı eğitim öğretim yılına da sorunlu başladığını kaydetti.
ATO’nun Milli Eğitim Bakanlığı ile Toplumsal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı (TESAV) verilerine dayanarak hazırlanan "Türkiye’nin Eğitim Karnesi Raporu"nu tanıtan Aygün, "Türkiye’de hortumlanan kaynakların beşte biri bile eğitimin sorunlarını kökten çözerdi" görüşünü dile getirdi.
ATO’nun raporunda ise Türkiye’nin öğrenci başına düşen öğretmen sayısı bakımından Avrupa Birliği ortalamasının altında kaldığı ve öğretmen dağılımında bölgeler arasında büyük dengesizlikler bulunduğu ifade edildi.
Rapora göre, AB ülkeleri arasında en kalabalık öğrenci sayısına sahip bulunan İngiltere’de öğretmen başına öğrenci sayısı 21 iken, bu sayı Türkiye’de 26’ya çıkıyor.
Öğretmenlerin ülke içinde dağılımında da büyük eşitsizlikler görülüyor. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı bakımından ülke ortalamasının 26 olmasına karşılık, bu rakam Şırnak’ta 57, Ağrı’da 48, Şanlıurfa’da 43’e çıkarken, Bartın, Burdur ve Sinop’ta 17’ye iniyor.
Rapora göre, Türkiye’de öğretmen sayısının artan öğrenci sayısına uygun olarak artmamasından kaynaklanan yaklaşık 150 bin öğretmen açığı bulunuyor.