Oluşturulma Tarihi: Haziran 04, 2007 00:00
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, kendi yaşam öyküsü ile Türkiye’nin gelişme öyküsünün benzerlikler taşıdığını belirtirken, Türkiye’nin enerji öyküsünü de anlattı. Demirel, cumhuriyetin kuruluş yıllarında, Başkent Ankara’da elektrik olmadığını hatırlattı.
CUMHURİYET’in kuruluş yıllarında sadece 77 milyon kilovat saat elektrik bulunduğunu, Başkent Ankara’nın ise elektriksiz olduğunu hatırlatan Süleyman Demirel, Türkiye’deki su kaynaklarının 129 milyar kilovat saat elektrik sağlayacak durumda olduğunu söyledi.
Uluslararası Su Enerji Birliği (International Hydropower Assosciation - IHA) tarafından Antalya’da düzenlenen "Sürdürülebilir Hidroelektrik Enerji Geliştirmesi Dünya Kongresi"ni 42 ülkeden yaklaşık 400 katılımcının izledi. Kongrede, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e de hidroelektrik proje geliştirmesi konusundaki hizmetlerinden dolayı üstün hizmet ödülü verildi.
Ödülünü, Uluslar arası Su Enerji Birliği Başkanı Prof. Dr. Doğan Altınbilek’in elinden alan Demirel, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, "Şu anda emekli bir siyasetçiyim, ama ne kadar emekliyim diye soracaksınız bir siyasetçi ne kadar emekli olabilirse o kadar emekliyim" dedi.
MÜHENDİS SİYASETÇİYİM
Ödülünü aldıktan sonra katılımcılara İngilizce seslenen Demirel, "Aslında size bir öykü anlatacağım, bu benim öyküm. Benim öyküm ülkemin gelişmesine de benzerlik arz ediyor" diye konuştu. Kamuda hizmet vermeye mühendis olarak başladığını ve hizmetinin 60 yıl sürdüğünü kaydeden Demirel, "Şu anda bir mühendis siyasetçiyim" dedi. Mühendis olmanın siyasette büyük fayda sağladığını belirten Demirel, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında nüfusunun 12 milyon olduğunu ve halkın yüzde 90’ının okuma yazma bilmediğini kaydederek, "77 milyon kilovat saat elektrik vardı. Ülkenin başkenti Ankara’da elektrik yoktu" diye konuştu.
TÜRKİYENİN SU KAYNAKLARI
Türkiye’deki su kaynaklarının 129 milyar kilovat saat elektrik sağlayacak durumda olduğuna dikkati çeken Demirel, "Bunun 45 milyar kilovat saatini geliştirdik, 10 milyar kilovat saatini geliştiriyoruz. Geriye 74 milyar kilovat saat kalıyor. Buna da şiddetle ihtiyacımız var" diye konuştu. Dünyada enerji sıkıntısının kapıda olduğuna işaret eden Demirel, şunları kaydetti:
"Daha fazla daha güvenli ve ucuz enerjiye ihtiyacımız var. Dünya şartları değişiyor. İklim konusunda herkes çok dikkatli olmalı. Türkiye hidroelektrik konusuna yoğun yatırım yapmalı. 74 milyon saat sudan üretilecek enerji, 15 milyon ton petrole tekabül ediyor. Biz petrol zengini değiliz. Ama su var. Su konusunda çok zengin olmasak da 642 kilometre uzunluğunda ırmaklar var, 500 milyon metreküp su kapasitesi var."
BEKLEYEN BARAJ YATIRIMLARI
Kongrede konuşan DSİ Genel Müdür Vekili Haydar Koçaker de, kongrenin ülkelerarası işbirliğinin daha yüksek seviyeye ulaşması için önemli bir yeri olduğunu vurguladı. Suyun doğal ancak sınırlı bir kaynak olduğunu belirten Koçaker, küresel ısınmanın özellikle iklime yönelik olumsuz etkileri sebebiyle ileriki zamanlarda sıkıntılı günler yaşanabileceğini söyledi. Koçaker, "Toplumun, çeşitli sektörlerin ve ekosistemin ihtiyaçları dikkate alınarak, su ve toprak kaynaklarının dengeli ve sürdürülebilir şekilde planlanması, kullanılması ve korunması gerekmektedir. Kuraklık ve taşkınların önüne geçebilmemiz için inşa edilmeyi bekleyen 550’nin üzerinde depolamalı baraj tesisinin bir an önce gerçekleşmesi lazımdır" diye konuştu.
Hidroelektriğin önemi
Hidroelektrik enerjinin Türkiye için oldukça önemli olduğunu belirten Enerji İşleri Genel Müdürü Budak Dilli, iklim değişikliği kaygıları, petrol ve gaz fiyatlarındaki yükselişler ve arz güvenliği endişeleri nedeniyle dünyada da son derece önemli olduğunu vurguladı. Hidroelektrik enerjinin dönüşünü sevinçle karşıladıklarını belirten Dilli, hidroelektrik enerjiyi her zaman desteklediklerini söyledi. "Bizim şimdiye kadar yapmadığımız şey küçük hidroları hesaba katmamamızdır. Şu anda, yenilenebilir kanununda, rüzgarın, jeotermalin yanında, küçük hidrolar da devreye girmeye başladı" diyen Budak Dilli, talebin oldukça fazla olduğunu belirtti. Budak Dilli, Cumhuriyet’in 100. yılına kadar, kullanılmadık bir tek damla suyun kalmamasını istediklerini de belirtti. Türkiye’nin imzalamayı kabul etmediği Kyoto Anlaşmasıyla ilgili görüşlerini de aktaran Dilli şöyle konuştu: "Türkiye gibi bir ülkenin yani kişi başına emisyonu Amerika’nın çok çok altında olan bir ülkenin Dünyayı kurtarmak adına belirli yükümlülüklere girmesinin ne faydası var ne de o finansal gücü var. Dolayısıyla bizim Kyoto’nun ilk aşamasına girmemiz mümkün değildi. Akılcı da değildi. Türkiye, 1990’daki emisyonlarını düşürecek iddiasıyla çıkmak gerçekçi olmazdı. Çünkü Türkiye’nin enerji ihtiyacı katlanarak artıyor. Kaldı ki 90 yılındaki emisyonlarını düşürme sorumluluğunu yüklenen ülkelerin şu anda geldikleri noktaya baktığınızda, tam bir fiyasko tam bir başarısızlık olduğunu görüyorsunuz. Dolayısıyla öncelikli olarak ne yapabileceğimizi öncelikli olarak belirleyeceğiz. Muhtemelen Kyoto 2012’den sonraki yükümlülük dönemine bir program sunacağız."