Güncelleme Tarihi:
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'DAN AKINCI ÜSSÜ DAVASINA MÜDAHİLLİK TALEBİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullanılan Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 486 sanığın yargılandığı Akıncı Üssü davasına müdahillik talebinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın'ın, Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davada müdahillik talebine ilişkin verdiği dilekçede şöyle denildi:
"Uzun yıllardır devletin içerisinde örgütlenen Fetullahçı Terör Örgütü ülkemiz insanlarının tertemiz inançlarını, dini ve milli duygularını istismar etmiştir. Bu yapının sözde dini söylemlerinde, İslâm'ın temel bilgi kaynaklarından çok, rüyalar, gizemli hikâyeler revaç bulmuş, bunlar aracılığıyla masum kitleler aldatılıp efsunlanmış, hastalıklı bir zihniyet oluşturulmuştur. Örgüt yapısı incelendiğinde kendini gizleme, olduğundan farklı görünme, ikiyüzlü davranma, çift dilli konuşma, takiyye gereği helal-haram gözetmeme, kod adı kullanma, bulunduğu ortamda inandığından farklı yaşama, yalan söyleme, tecessüste bulunma, mahremiyeti ihlal etme, şantaj yapma, kayırmacılık, kötü emeller için örgütlü dayanışma gibi yöntemler ile yetiştirilen örgüt üyelerinden aile ve millet bağlarından koparılarak Fetullahçı terör Örgütünün amaçları için robot haline getirilmiş bir topluluk oluşturulmuştur. Örgüt, bürokrasi, üniversiteler, yargı teşkilatı, emniyet teşkilatı, silahlı kuvvetler ve Devletin diğer organlarına üyelerini sistematik olarak yerleştirmiş yahut yerleşmiş olan kişileri örgüte katarak, güç elde etmiştir. Fetullahçı Terör Örgütü'nün Türkiye Cumhuriyeti'nin Anayasal Düzenini ortadan kaldırma saiki ile hareket ettikleri, örgüt liderinden çeşitli kanallarla alınan talimatlar yoluyla kolektif bir şekilde mobilize oldukları, kamu erkinin kritik bürokratik alanları başta olmak üzere, kamusal alanı ele geçirme refleksi ile hareket ederek mülkiye, adliye, emniyet, eğitim ve ordu içerisinde kendi özel hiyerarşisi ile illegal şekilde kadrolaştıkları, devletin tüm kurumlarına uzun yıllardır sinsice yerleştikleri açıktır.
"CEBİR VE ŞİDDET KULLANARAK..."
Dini duyguları istismar etmek suretiyle güvenini kazandığı insanları yıllarca kendi emelleri doğrultusunda kullanan FETÖ/PDY terör örgütünün ustaca maskeledikleri gerçek yüzünün ortaya çıkmasının ardından Sayın Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde etkin ve kararlı bir mücadeleye başlanılmasıyla örgüt, mensuplarını yeni ihdas edilen kadrolara yerleştirmek bir yana, mevcut kadroları korumakta zorlanmış, tasfiye sürecine giren, ekonomik ve siyasi yönden zayıflayan örgütün yok olmasını önlemek için Devlet içindeki en stratejik kuvvetlerini harekete geçirmek suretiyle darbeye teşebbüs etmiştir. Bu kapsamda; cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye yahut Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs eden Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yapılanmış FETÖ/PDY terör örgütü mensuplarının yıllarca üzerinde çalıştıkları sinsi darbe teşebbüsü, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliği ve Aziz Milletimizin ülkenin dört bir yanında gösterdiği eşsiz kahramanlıkları ile akamete uğratılmıştır.
"TAKKE DÜŞMÜŞ KEL GÖRÜNMÜŞTÜR"
İnsanlık tarihindeki yerini her zaman şerefle, onurla ve kahramanlıklarla almış olan Aziz milletimiz, binlerce yıllık devlet geleneğinde pek çok ihanetler, komplolar, iç dış tehditler ve savaşlar görmüş olmakla birlikte 15 Temmuz 2016 tarihinde tarihte emsali görülmemiş ve hiçbir Devletin maruz kalmadığı ölçekteki bir ihaneti yaşamak durumunda kalmıştır. Ancak Aziz Milletimiz, yüksek maneviyatı, eşsiz kahramanlık tabiatı ve destansı cesareti ile bu ihaneti de bertaraf etmiş, emperyalist güçlerle maşalarına hiç kimsenin unutmayacağı bir mesajı vermek suretiyle tarihteki müstesna yerini tahkim etmiştir. 15 Temmuz darbe girişiminin faillerinin, ülkemizdeki diğer tüm darbelerden farklı olarak sadece Hükümeti devirmeyi, yönetimi ele geçirmeyi değil, aynı zamanda toplumu da ele geçirmeyi ve ülkemizi işgal etmeyi hedefledikleri açıktır. Milletimiz, bu büyük tehlikeyi kalkışmanın ilk saatlerinde fark etmiş, her türlü siyasi görüş farklılıklarını bir kenara bırakarak kenetlenmek suretiyle darbe girişimine karşı çıkmış, Devletinin ve yöneticilerinin yanında yer almıştır. Özellikle son üç yılda ardı ardına yaşadığımız pek çok olayın şifresi, 15 Temmuz'da en vasat zihinlerin bile anlayabileceği şekilde çözülmüş, eskilerin deyimiyle takke düşmüş kel görünmüştür. Bu uyanış günlük siyasi çekişmelerin, polemiklerin, rekabetin ötesinde ve üzerinde bir birlikteliği, dayanışmayı, bütünleşmeyi beraberinde getirmiştir.
Milletimiz söz konusu vatan olduğunda diğer her şeyi teferruat haline getiren bir şuuru ortaya koyacağını dosta düşmana göstermiştir. 2- Sanıklar, Türk Milletini ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini Korumakla yükümlü olmalarına, bu doğrultuda eğitilmelerine ve bu çerçevede teçhiz edilmiş olmalarına rağmen, aldıkları tüm eğitimlere ve üzerinde yemin ettikleri tüm kutsal değere ihanet ederek Türk Milletin varlığına Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bekasına kast etmişlerdir. 212 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu'nun 35. Maddesinde ise Türk Silahlı Kuvvetlerinin görevleri 'Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; yurt dışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmak, caydırıcılık sağlayacak şekilde askerî gücün muhafazasını ve güçlendirilmesini sağlamak, Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla yurt dışında verilen görevleri yapmak ve uluslararası barışın sağlanmasına yardımcı olmaktır.' şeklinde belirtilmiştir.
Silahlı Kuvvetlerin Umumi Vazifeleri, aynı kanunun 39. Maddesinde ise 'Silahlı Kuvvetlerde askeri eğitim ile beraber ahlak ve maneviyatın yükseltilmesine ve milli duyguların kuvvetlendirilmesine bilhassa itina olunur. Cumhuriyete sadakat, vatanını sevmek, iyi ahlaklı olmak, üste itaat, hizmetin yapılmasında sebat ve gayret, cesaret ve atılganlık, icabında hayatını hiçe saymak, bütün silah arkadaşları ile iyi geçinmek, birbirlerine yardım, intizam severlik, yapılması men edilen şeylerden kaçınmak, sıhhatini korumak, sır saklamak her askerin esas vazifesidir.' şeklinde tanımlanmıştır.
"DAVAYA MÜDAHİL OLMAK TALEBİNDE BULUNMAK GEREKTİ"
5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 309. Maddesinde Anayasayı İhlal Suçu 'Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar.'
'Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.'
'Bu maddede tanımlanan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.' şeklinde tanımlanmıştır. 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nda Terör tanımı 'cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir.' denilmektedir.
Anayasamızın 104. Maddesine göre Cumhurbaşkanı Devletin başıdır ve bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil etmektedir. Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir. Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil etmek, Cumhurbaşkanının görevleri arasında sayılmıştır. Yine Anayasa'nın 117. Maddesinde Başkomutanlık, Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî varlığından ayrılamaz ve Cumhurbaşkanı tarafından temsil olunur denilmiştir. Sonuç itibariyle; Sayın Cumhurbaşkanımız, 15 Temmuz darbe girişimi kapsamında şahsına yönelik olarak planlanan ve işlenen suçların yanında deruhte ettiği Cumhurbaşkanlığı makamının temsil ettiği Türk Milletin birliğine ve diğer değerlere yönelik işlenen suçlar nedeniyle de zarar görmüş olup işbu davaya müdahil olmak talebinde bulunmak gerekmiştir"