Güncelleme Tarihi:
Özkan ARSLAN/ANKARA,(DHA) - 15 Temmuz darbe girişiminin komuta merkezi olan Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 486 sanık hakkında açılan davada, darbe girişimi sırasında Genelkurmay Personel ve Yönetim Daire Başkanlığında Şube Müdürü olan eski Kurmay Albay Mustafa Barış Avıalan savunmasını yaptı. Genelkurmay Çatı Davası'nda sanıkların kullandığı kürsünün kaldırılmasını eleştiren sanığa Mahkeme Başkanı, "Ben 15 yıldır ağır ceza hakimliği yapıyorum. Sanık kürsüsü diye duruşma salonlarında bir kürsü görmedim. Dolayısıyla mevcut durumun yasaya aykırı bir durumu yok" diyerek tepki gösterdi.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi içerisinde bulunan duruşma salonunda görülen davanın öğleden sonraki bölümünde Genelkurmay eski Personel ve Yönetim Daire Başkanlığı Şube Müdürü Kurmay Albay Mustafa Barış Avıalan savunmasını yaptı.
SAVUNMA TEPKİ ÇEKTİ
Genelkurmay Çatı davasının da sanığı olan Mustafa Barış Avıalan, duruşmalarda yapıldığını iddia ettiği hak ihlallerini anlatarak, "Her şey açık olsun diye duruşmaların açık yapılma ilkesi konmuş. Bu davayı da diğer terör örgütü davalarında olduğu gibi çok sayıda siyasi, bürokrat ve sivil toplum temsilcileri izlemekte. Söz hakkı bulunanlarda sırası geldiğinde bu haklarını en etkin şekilde kullanmak için sabırla beklemekte. Ama keşke var olan bu demokratik bilinç, bazı devlet ricalinin de rol aldığı, 'salonları boş bırakmayın' benzeri sorumsuzca çağrılarla şaibeli hale getirmeseydi. Ve akabinde de salon içindeki sanıklara, ailelerine ve avukatlarına yönelik küfürler ve tehditler içeren sözlü saldırılar ile salon içerisinde bir takım cisimler, hatta içeriye nasıl sokulabildiyse idam iplerinin atılması gibi fiili saldırılar sonucu korku ve baskı ortamı oluşturulmasına keşke izin verilmeseydi" diye konuştu.
Sanığın savunmasına salonda bulunan müşteki ve avukatlarından yoğun tepki sesleri yükseldi. Bunun üzerine araya giren Mahkeme Başkanı, 'Savunma yapıyorsun, içeriyle, dışarıyla, basınla, medya ile ilgili değil. İddianamedeki suçlamalara yönelik savunma yapacaksın" diyerek sanığı uyardı.
SANIKTAN "TEK TİP KIYAFET" ELEŞTİRİSİ
Duruşmalarda, masumiyet karinesinin ihlal edildiği iddiasını sürdüren sanık savunmasını şöyle sürdürdü: "Savunmamı hazırlarken ruh halime tesir eden bir hususu ve buna dair değerlendirmemi bir örnekle değerlendireceğim. 13 aydır yaşadıklarım bir yana bu davanın başlamasına kısa bir süre kala ve başladıktan sonra yaşanılanlar. Nedir bunlar; tek tip elbise giydirilmesi, elbise renginin bilmem ne renk olacağı ve manasına yönelik imalar. Televizyonların toplatılması, duruşmaya gelmeden önce zor ve dayakla saç ve sakalların kestirilmesi. Salona manevi işkence ve teşhir koridorundan geçirilerek alınması. Sanık konuşma kürsüsünün kaldırılması. Salon içerisini sokturulan idam iplerinin sanıklara attırılması."
"BİZE KONFERANS VERMEYECEKSİNİZ, SAVUNMA YAPACAKSINIZ"
Bu sözler üzerine araya giren Mahkeme Başkanı, "Ben 15 yıldır ağır ceza hakimliği yapıyorum. Sanık kürsüsü diye duruşma salonlarında bir kürsü yoktur. Dolayısıyla mevcut durumun yasaya aykırı bir durumu yok" dedi. Sanık ise, "Ama sayın başkanım hukuk sisteminde bir sorun var o zaman. 17. Ağır Ceza Mahkemesi o usulü uyguladı bize" diye karşılık verdi. Bu cevaba sinirlenen Başkan Giray, "Burada bize konferans vermeyeceksiniz. Savunmanızı yapacaksınız" diye sanığı uyardı.
AKINCI ÜSSÜ'NE NEDEN GİTTİĞİNİ ANLATTI
Savunmasında 'Sözde Yurtta Sulh Konseyi' üyeliği, terör örgütü üyesi ve yöneticisi olduğu iddialarını da kabul etmeyen sanık Avıalan, Akıncı Üssü'ne neden gittiğini anlattı. Saat 18.00 sıralarında lojmandaki evinde askeri hattan arandığını belirten sanık Avıalan Akıncı Üssü'ne neden gittiğini şöyle anlattı: "Saat 16.00 sıralarında lojmanımdaki askeri hattan bir telefon geldi. Karşımdaki kişi tam olarak hatırlayamadığım askeri hat kodu vererek konuşmaya başladı. Ben bu kodu duyunca ve zaten askeri bir hat üzerinden arandığım için normal olarak askeri bir santralden arandığımı düşündüm. Karşımdaki kişi bana, 'Albay Mustafa ile mi irtibattayım' diye sordu. 'Benim' diyerek bekledim. Bana, 'size ulaşmak da ne kadar zormuş' diye bir şeyler söyledi. Ben de, 'anlamadım, siz kimsiniz' diye sordum. 'Size harekat yıldırım bir telefon emrini iletmem istendi' diyerek elinde olduğunu düşündüğüm kağıttan bir metin okumaya başladı. Metni tam olarak hatırlamıyorum ama genel anlamda, ciddi bir istihbarat olduğu, askeri birliklerin ve komutanlıkların terör tehdidi altında bulunduğunu, güvenlik güçleri görünümünde terör saldırıları ve başka girişimlerin olabileceği yönünde şeyler söyledi. Daha sonra bana Genel Kurmay Başkanlığını temsilen akşam icra edilecek bir faaliyet için akşam saat 19.30 gibi Akıncı 4. Ana Jet Üssü'nde bulunmam gerektiğini söyledi. Ben emri kimin verdiğimi sorduğumda, 'Genelkurmay başkanı da katılacak' şeklinde şeyler söyledi."
"AKINCI ÜSSÜ'NE GİTMEM İÇİN BİRİLERİ TARAFINDAN SEÇİLMİŞİM"
Bu telefon üzerine amiri olan Mehmet Partigöç'ü aradığını ancak kendisine ulaşamadığını söyleyen ve o gün yaşanılan şeyleri değerlendirerek, Akıncı Üssü'ne gitmeye karar verdiğine söyleyen Avıalan, "Akıncı Üssü'ne gitmeden önce telefonla santralı arayarak bilgi almak istedim ancak kimseden sağlıklı bilgi alamadım. Yaşadıklarım ve şu an bulunduğu durumdan anlıyorum ki, Akıncı Üssü'ne gitmem için birileri tarafından hazırlanmış ve uygulanmış bir faaliyet kapsamında özel olarak seçildim. Başka bir deyişle ben; aldatmayla sakatlanmış bir irade sonucunda Akıncı Üssü'ne gittim. Bir aldatmaca karşısında kuvvetli bir asker davranışı sergileyememek haricinde isteyerek ve bilerek bir suç işleme kastım yoktur" dedi.
"A-4 BÜYÜKLÜĞÜNDEKİ ZARFI GENELKURMAYA GÖTÜRMEMİ İSTEDİ"
Akıncı Üssü'ne gitme saati nedeniyle iddianamede yer alan, Akıncı Üssü'nde yapılan darbe toplantılarına katıldığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını ileri süren Avıalan, "Akıncı Üssü'ne gittiğimde bina dışında resmi ve sivil kıyafetli insanlar gördüm. Ben ilk olarak bina önündeki kamelya gibi bir yere gittim. Orada selamlaştığım kişilere 'siz neden geldiniz' diye sordum. İçlerinden biri, bir toplantı ve sonrasında bir tatbikat olacakmış gibi bir şeyler söyledi. Bir süre sonra sivil kıyafetli biri, 'Genelkurmaydan gelen var mı?' diye seslendi. Ben de elimi kaldırdım ve yanına gittim. Ne yapacağımızı sorduğum da, 'kritik bir faaliyet bazı hususlar netleşmedi, karar verilince duyurulacak' gibi şeyler söyledi. Görevini sorduğumda irtibat elemanı olduğunu söyledi ve bana A-4 büyüklüğünde bir zarfı uzatarak, 'bu zarfı Genelkurmay Karargahına götürmeniz gerekiyor' dedi. Ben şaşırdım ve zarfı götürecek başka kimsenin olup olmadığını sordum. Bunun üzerine cebinde başka bir kağıt çıkartarak, 'Başka kimse yok. Bunu götürün ve bu numarayı arayın. Gelen kişiye bu zarfı verin' dedi. Kağıtta yazılı şahsın ismini söyledi fakat hatırlamıyorum. Ben zaten Genelkurmayda çalıştığımı neden bu numarayı arayıp gireceğimi söylediğimde, 'Genelkurmayda tatbikat olabilir o yüzden giriş çıkışta sıkıntı yaşasınız' şeklinde şeyler söyledi. Verdiği cevap ve üslup hoşuma gitmediği için zarfı götüremeyeceğimi söyledim. Bunun üzerine arkadan gelen bir şahıs, alaycı bir üslupla, 'Albayım zarfı sizin götürmenize gerek kalmadı. Madem siz yolu bilmiyorsunuz, siz burada kalın ve bir tehlike yaşamayın' dedi. Açıkçası bu alaycı ve tehditkar tutum karşısında ürktüm" diye konuştu.
"SİVİL KİŞİ TELEFONLARI TOPLADI"
Yaşadıklarından sonra kendisinin bir kurye olarak kullanılmak istediğini düşündüğünü belirten Avıalan, daha önce savunma yapan sanıkların aksine Akıncı Üssü'nde sivil kişiler gördüğünü belirterek, "Üste beklediğim sırada tanımadığım eli silahlı sivil giyimli biri, emniyet tedbirleri nedeniyle cep telefonlarının filo gazinosundan çıkarılmayacağını belirterek, telefonlarımızı topladı. Bana başka bir telefon vererek, 'bunu kullanabilirsiniz' dedi. Ancak ben arayacağım numaraların telefonumda kayıtlı olduğunu belirterek verdiği telefonu almadım" dedi.
Suçlamaları kabul etmediğini tekrarlayan Avıalan, bunlarla ilgili maddi bulguların kendisine iletilmesini talep etti.
Duruşma, Avıalan'ın sorgusu ile devam ediyor.