IHA
Oluşturulma Tarihi: Haziran 02, 2015 09:51
ANKARA İLİ DAMIZLIK KOYUN KEÇİ YETİŞTİRİCİLERİ BİRLİĞİ BAŞKANI HASAN KILINÇ, 3 BİN LİRA MAAŞI BIRAKIP ŞEHİRLERDE ASGARİ ÜCRETLE ÇALIŞAN ÇOBANLARIN TEKRAR KÖYLERE GERİ DÖNMESİ İÇİN ÇOBANLIK MESLEĞİNE SOSYAL BİR STATÜ KAZANDIRILMASI GEREKTİĞİNİ SAVUNDU.
Ankara İli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Hasan Kılınç, 3 bin lira maaşı bırakıp şehirlerde asgari ücretle çalışan çobanların tekrar köylere geri dönmesi için çobanlık mesleğine sosyal bir statü kazandırılması gerektiğini savundu.
Ankara İli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Hasan Kılınç, itibar kaybına uğrayan çobanlık mesleğine prestij kazandırılması gerektiğini savundu. Televizyon ekranlarında zenginlerin mutlu olduğu ve her şeyi elde ettiği bir sanal gerçeklik yaratıldığını, kırsal kesimde yaşayanlarında bu dizi ve programlardan çok etkilendiğini belirten Başkan Kılınç,“Ankara’da yüzlerce üyemiz var. Çobanı 3 bin TL arası maaş alırken oğlu asgari ücret ile şehir merkezinde bir işletmede çalışıyor. Televizyon ekranlarında yaratılan sanal gerçeklikten etkilenen bu kişiler köylerden şehirlere göç ediyor. Göç edemeyen aileler ise kızları şehirlerde yaşasın istiyor. Damat adaylarında şehre göç etme ya da şehirden ev alma şartı getiriyor” dedi.
Son nesil küçükbaş hayvan sahiplerinin sermaye birikimlerinin oğullarının şehre göç etmesi için kullandığına dikkat çeken Başkan Kılınç, “Küçükbaş hayvan işletmesine ve köydeki hayatına yatırım yapması gereken hayvan sahipleri yaşadıkları sosyal baskı nedeniyle sermaye birikimlerini şehre göç konusunda kullanıyorlar. Kimisi oğluna ev alıp iş kuruyor, kimisi oğulları kızları şehir hayatında ayakta kalsın diye destekliyor. Çobanına 3 bin - 3 bin 500 TL arası maaş veren bir hayvan sahibinin oğlu asgari ücret ile şehir merkezinde bir işyerinde çalışıyor ve köydeki babasından yardım alarak hayatına devam ediyor” şeklinde konuştu.
Köyden şehre göç edenlerin bir müddet sonra pişman olduğunu ve köye büyük özlem duyduğunu belirten Kılınç şöyle devam etti:
“Aslında çobanın gıpta duyulacak bir hayatı vardır. Her şeyden önce özgürdür, başı buyruktur. Arabanız ne kadar pahalı olursa olsun, ister şoförünüz olsun ister olmasın şehir hayatında
trafik işkencesi yaşar, şehir hayatının kalıpları içinde yaşarsınız. Tükettiğiniz gıdanın güvenirliği her zaman tartışmalıdır. Ne kadar çok kazanırsanız o kadar çok borçlanırsınız. Özellikle asgari ve düşük ücretle çalışanlar kırsaldan gelen desteklerle ayakta dururlar. Şehre sosyal olanaklar için gelmişlerdir ama şehirlerde o kadar yoğun çalışır ve gün sonlarında yorgun düşerler ki izin günlerinde bir alışveriş merkezine gidecek takatleri kalmaz. Kırsal yaşamda ise daha sağlıklı bir yaşam sürer kontrolünüzdeki gıdaları tüketirsiniz. Düğün dernekten geri kalmazsınız. İnsanlarımız şehirde daha rahat ve sosyal bir yaşamları olacağı yanılgısına kapılıyor. Halbuki şehir onlar için bir macera.”
Mandıra filozofu benzeri filmlerin önemine değinen Birlik Başkanı Hasan Kılınç, “İnsanlar televizyon yapımlarından etkileniyor. Diziler ve programlar özendirici oluyor. Şu an çok izlenen dizilerde ve programlarda sanal bir gerçeklik ve sanal bir güzellik yaratılıyor. Yaptığı
film ve dizilerle, dizilerde yerleştirdiği karakterler ve başrol oyuncuları aracılığıyla verdiği mesajlarla Birol Güven farklı bir boyut kazandırıyor. Mandıra Filozofu benzeri filmlerin ve çocuklar duymasın benzeri dizilerin sayıları artmalı. Bu yapımlar bir eserin hem toplumsal mesaj verip hem de çok izlenebileceğini göstermiştir” ifadesini kullandı.
"ÇOBANLAR TEKNOLOJİNİN OLANAKLARIYLA BULUŞMALI"
Birlik Başkanı Hasan Kılınç açıklamasını devam ederek, “Şehirde yaşayanların bir an önce emekli olup köyden arazi alıp orada yaşama hayali kurduğu bir ortamda insanların köyden şehre göç etmesi büyük bir tezatlık. Doktoru, mühendisi, avukatı yüksek gelirlerini terk ederek çiftlik kuruyor, köyden arazi alıp oraya yerleşiyor. Hayvan sahiplerine ve arkadan yeni gelen nesle şehir hayatının zorluklarını ve güçlüklerini, bunun yanında köy hayatının güçlü yönleri anlatılmalı. Bunun yanında çobanlarında kırsal hayatta teknolojinin olanaklarından yararlanması sağlanmalı. Hala daha işletmelerimizin büyük bir kısmında elektrik yok. Buralara altyapı götürülmeli, elektrik için alternatif enerji kaynakları desteklenmeli. Çobanın sosyal statüsünü güçlendirilecek çok boyutlu projeler geliştirmeli. Eskiden çobanlar toplumun önder ve öncü kişileriydi. Artık çobanlar 3 bin TL maaşı bırakıp şehir hayatında maceraya koşmamalı.”