Haşim KILIÇ
Oluşturulma Tarihi: Nisan 21, 2020 10:02
Romanya’nın Ankara Büyükelçisi Gabriel Şopanda ve eşi Romanya Kültür Ateşesi Lavinia Ochea, koronavirüs salgını sürecini Ankara’da geçiren diplomatlardan. Mustafa Kemal Atatürk’ün “İnsanlık tek bir bedendir ve her millet o bedenin bir parçasıdır” sözünün dünyanın içinde bulunduğu süreci çok iyi anlattığının altını çizen Büyükelçi Şopanda, “Bu değişken zamanlarda daha fazla dayanışma ve işbirliği olması gerektiğine inanıyorum” diyor ve ekliyor: “Şu aşamada büyükelçi olarak görevimi, sosyal mesafeye ve Türk makamlarının koyduğu kurallara saygı göstererek yerine getiriyorum.”
* Büyükelçilik olarak salgına karşı ne tür önlemler aldınız? Elçiliğiniz çalışmaya devam ediyor mu?
Gabriel Şopanda: Diplomatik misyon olarak faaliyetlerimizi durduramayız. Olağanüstü ihtiyati tedbirler gerektiren olağanüstü zamanlar yaşıyoruz. Elçiliğimiz, yerleşkemizde çekirdek personeli ile faaliyet gösteriyor. Hem diplomatik hem de yerel personelimizin büyük bir kısmı telekonferans sistemiyle çalışmaya devam ediyor. Hem bizim hem de ziyaretçilerimiz için Ankara, İstanbul ve İzmir’de kamu ile olan faaliyetlerimizi geçici olarak askıya almaya karar verdik. Tabii ki meslektaşlarım acil durumlarda gerekli desteği sağlamaya her zaman hazır. Hepimiz Türk makamlarının tavsiyelerine ve kurallara uyuyoruz.
* Büyükelçi olarak bu süreç nasıl gidiyor? Öncelikleriniz değişti mi? Salgına karşı alınacak önlemlerin iki ülke arasındaki ilişkilerden daha belirgin olduğunu söyleyebilir misiniz?Gabriel Şopanda: Şu aşamada büyükelçi olarak görevimi, sosyal mesafeye ve Türk makamlarının koyduğu kurallara saygı göstererek yerine getiriyorum. Bu salgın, insanlar ve ülkeler arasındaki işbirliği ve dayanışma için kritik zorluklar getirirken, misyon şefi olarak önceliklerimde hiçbir değişiklik yok. İşim hâlâ aynı, ancak daha az doğrudan etkileşim, daha fazla telefon görüşmeleri, e-postalar veya video konferanslar gibi yeni çalışma şekilleri bulmak zorundayız. Mevcut krizin Türkiye ile dostluğumuzun ve bağlarımızın her zamankinden daha güçlü olduğuna ve birlikte kalarak çok daha fazlasını başarabileceğimizi gösterdiğine inanıyorum. Bu yaşadıklarımız bana Mustafa Kemal
Atatürk’ün sözlerini hatırlatıyor: ‘İnsanlık tek bir bedendir ve her millet o bedenin bir parçasıdır. Dünyanın bir parçasının rahatsız olması benim için ne fark eder ki diyemeyiz. Eğer böyle bir hastalık varsa, sanki o hastalığa yakalanmışız gibi hareket etmeliyiz.’ Yaşadıklarımız onun bu sözlerinin doğruluğunu kanıtlanmıştır. İnsanlık şu anda herhangi bir fiziksel sınır tanımayan ya da belli bir kesimden insanları etkilemeyen, aksine yaşayan her kadın ve erkeği etkileyen ciddi bir tehditle karşı karşıya. Bu yüzden, bu değişken zamanlarda, daha fazla dayanışma ve işbirliği olması gerektiğine inanıyorum.
* Bu dönemde Türkiye-Romanya ilişkilerin seyri nasıl? Özellikle ticari ilişkiler salgından nasıl etkilendi?Gabriel Şopanda: Salgın, Türkiye ile ilişkilerimizdeki önceliklerimizi etkilemedi. Türkiye Cumhuriyeti stratejik ortağımızdır ve birçok alanda çok iyi bir işbirliğine sahibiz. Türkiye’ye güveniyoruz ve Türkiye de Romanya’ya güvenebilir. Ticaret dengemiz üzerindeki etkisinin gerçekçi ve doğru bir şekilde değerlendirilmesi için ise çok erken olduğunu düşünüyorum. Birkaç yıl boyunca yüzde 10-15’lik sağlam bir büyüme kaydettik. Ekonomik ve mali baskıların olumsuz etkilerini en aza indirebileceğimize ve yakın zamanda tekrar karşılıklı ticarette aynı büyüme rakamlarına ulaşabileceğimiz konusunda iyimserim.
ROMANYA’DA DURUM NE?
Gabriel Şopanda: 16 Mart’ta Romanya Cumhurbaşkanı, COVID-19 salgınıyla daha iyi mücadele edebilmek için olağanüstü hal ilan etti. Bu olağanüstü tedbir, tıbbi malzeme tedarik prosedürlerini basitleştirerek virüsün yayılmasını sınırlamak ve sağlık sistemini daha iyi donatmak için kabul edildi. Ayrıca, Türkiye’de olduğu gibi, bir dizi başka geçici tedbir de kabul edildi.
EVDE KALMAK TATİL ANLAMINA GELMEZ* Evde kaldığınız bu süreçte vaktinizi nasıl geçiriyorsunuz? Mesela kaç saat çalışıyorsunuz?
Gabriel Şopanda: Güne sabahın çok erken saatlerinde başlıyorum, yerel ve uluslararası haberleri okuyorum. Sonra, elçilikteki ekibimle temasa geçiyorum ve birlikte ‘yapılacaklar listesi’ hazırlıyoruz. Evde kalmak, tatilde olduğumuz anlamına gelmez. Tam tersine, birçok acil durumla uğraşmak zorundayız. Benim ekrana bakma sürem geçen hafta (ofisteki bilgisayarım hariç iki cep telefonu, bir tablet ve bir dizüstü bilgisayar) 11 saat 9 dakika olmuş. Çalışmak, çocuğumla ve eşimle zaman geçirmek neredeyse tüm günümü alıyor.
* Ev hayatınızı daha keyifli hale getirmek için ne tür aktiviteler yapıyorsunuz?Gabriel Şopanda: Kendimi şanslı sayıyorum. Eşim, beni ve dört yaşındaki oğlumu her gün etkileyici yemekler hazırlayarak şımartıyor. Öte yandan, oğlumla daha fazla zaman geçirebildiğim için çok mutluyum. Bazen terasta futbol oynuyoruz, oyun hamurundan hayvan ya da çeşitli şekiller yapıyoruz.
* Salgın sonrası için bir yol haritası hazırladınız mı? Önce hangi konulara odaklanacaksınız?
Gabriel Şopanda: Türkiye ile ikili diyaloğumuzu ve projelerimizi sürdürmek ana hedefimiz olacak. Mart ayı ortasına kadar Ankara’da 2020’nin ikinci üç aylık döneminin gündeminde olan birçok ikili görüşme ve istişareler yaptık. Bu yüzden en kısa zamanda bunları yeniden planlamayı dört gözle bekliyoruz.
ANKARA’DAKİ DİPLOMATİK HAYAT DEĞİŞTİ
Evde kalmak sizin için ne anlama geliyor?
Lavinia Ochea: Aristoteles ‘Bir insan doğası gereği sosyal bir hayvandır’ dedi. Hayatımızı ve işlerimizi tam olarak yerine getirebilmek için insanlar arası etkileşime ihtiyacımız var. Evde kalmak da uzaktan çalışmayı gerektiriyor. Bu zor olabilir, çünkü yeni duruma hızla uyum sağlamamız, önceki çalışma rutininden farklı olmamız ve üretken olmamız gerekiyor. Evde kalmak yoğun bir programınız olmadığı anlamına gelmez. Tam tersine, programlarımız esnek ama aynı zamanda daha yoğun olabiliyor.
* Evde gününüzü nasıl geçiriyorsunuz? Kaç saat çalışıyorsunuz?Lavinia Ochea: Evde geçen bir gün, iş aktivitelerinden ev aktivitelerine kadar çok hareketli oluyor. Buna dört yaşındaki çok aktif bir çocukla ilgilenmek ve iletişim kurmak da dahil. Ofiste normal bir gün ile karşılaştırıldığında, evden çalışma aslında hiçbir şekilde önceden planlanmamış çalışma saatleri anlamına geliyor. Bu da bazen sizi normal bir hafta gününden daha çok yorabilir.
* Ankara’daki diplomasi hayatı şimdi nasıl? Diplomatlar genelde burada kalmayı mı seçtiler, yoksa ülkelerine mi döndüler?Lavinia Ochea: Ankara’daki diplomatik hayat değişti, eminim tüm başkentlerde değişmiştir. Sosyal etkileşim sınırlı olduğundan, artık konferanslara veya kültürel etkinliklere katılmak da yok. Bu nedenle, farklı çevrimiçi etkinlik grupları geliştirdik. Bilgi ve güncelleme paylaşımı ve tavsiye veya yardım isteme konusunda da sürekli iletişim içerisindeyiz. Bildiğim kadarıyla diplomatların çoğu Türkiye’de kaldı ve işlerini evden, uzaktan ya da vardiyalı olarak sürdürüyor, ama tabii ki genelleme yapamıyorum. Türkiye’de gıda ve ürün sıkıntısı olmaması ve biz de dahil olmak üzere insanların bu sıra dışı zamanlarda hükümet tarafından belirlenen kurallara uyulması bizim için büyük bir şanstır.
* Bu dönemi en verimli şekilde geçirmek için ne önerirsiniz?Lavinia Ochea: İnsanlıktan çıkacak bir dijitalleşme olmaması için bu durumla başa çıkmanın en iyi yolu, paniklemeden iyimser bir yaklaşım sürdürmek. Balkondan, terastan veya kısa bir yürüyüşle temiz hava alırken entelektüel aktivitelerle fiziksel aktiviteler arasında bir denge kurabiliriz. Aynı zamanda iç dünyamızı keşfetmek, daha fazla okumak ve daha fazla paylaşmak için bir fırsat olarak görüyorum. Hepimiz daha önce yapmak için fırsat ya da zaman bulamadığımız bir faaliyetle meşgul olabiliriz. Ben şahsen bu dönemde farklı yemekler, özellikle geleneksel Romen yemekleri pişirerek geçiriyorum.