Oluşturulma Tarihi: Temmuz 27, 2007 00:00
ÇÜNKÜ sıcak.
Tüm sohbetler, bu minvalde bu yıl.
Sıcak...
Ankara’yı saran sıcak değersiz, sadece yük üstelik.
Rahatsız edici.
Ne kıyısında iliklerine kadar güneşlenecek bir deniz.
Ne bir tepeden kenti gezen, esinti.
Ne su şıpırtısı, derelerden.
Sadece sıcak.
* * *
Beştepe bile adını yalanlıyor, kaybolmuş şehrin içinde yükseltisi ve terliyor.
En yüksek tepe şimdi 20 katlı Azim Apartmanı.
Çankaya, güneşe en yakın deminde.
Ne ki zaten şehir bu sıcakta:
Ya tüm pencerelerini açmış, bazen balkonlarda danseden tülleriyle solgun-nemli evler.
Ya da tüm kepenklerini kapatmış, klima mevzileri.
* * *
Ara sokakların, gece ilerledikçe koyulaşan mutlak sessizliği de yok artık.
Eski klimaların sesler çekildikçe, gürültüye dönüşen fısıltıları ile...
Ve sızılı inlemeler, dar soluklanmalar, iç geçirmeler.
Orta yaşlı bir adam ilk kez şortla, sadece şortla balkona çıkıyor bu denizsiz şehirde.
Gecenin karanlığında parmaklarının arasında bir ateş böceği.
Sigarasından çektiği nefes, sıcak.
* * *
Alkollü meyve kokteyli ısmarlıyor 70’lik rakıcı Mırç.
Votka-biracı Suat bardağına buz doldururken, ayıplıyor onu. Garsonun koltuk altlarında terden Afrika haritası.
Her sohbet ve suskunluk, esinti arıyor.
Nafile...
* * *
Ev köpekleri taşlara yatıyor, solukları daha da sık.
"Bobi"ler göç etmiş, serinlerine Başkent’in.
Ter damlıyor tualine ressamın.
Mürekkebi dağılıyor dolmakalemin, ilk dizesini bir türlü kuramayan şairin sarı kağıdındaki ter damlasında.
Ve siyaset yazmaktan vazgeçiyor yazar:
...çünkü sıcak.