Cumhurbaşkanı Erdoğan: Utanmadan 'Amerika, müsaade ederse Türkiye'ye giderim' diyor; sende o yürek var mı?

Güncelleme Tarihi:

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Utanmadan Amerika, müsaade ederse Türkiyeye giderim diyor; sende o yürek var mı
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 14, 2017 17:16

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Utanmadan 'Amerika, müsaade ederse Türkiye'ye giderim' diyor; sende o yürek var mı?

Haberin Devamı

Bahar DEMİREL / ANKARA, (DHA) - CUMHURBAŞKANI Erdoğan, '15 Temmuz ve İnsan Hakları Paneli'ndeki konuşmasında, "Utanmadan, 'Amerika, bana müsaade ederse Türkiye'ye giderim' diyor. Seni, ben daha önce çağırdım. Gelseydin, niye gelmedin? Sende o yürek var mı? Buraya gelince ne olacağını biliyorsun. Akıbetini biliyorsun. Dünya tarihinde milyonlarca insanın ölümü göze alınarak ve bütün bunlara hiç acımadan bu adımı atanları biz millet olarak affetmiyoruz" dedi. 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, Ankara'da düzenlenen 15 Temmuz ve İnsan Hakları Paneli'ne katıldı. ATO Congresium'daki törene Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Mahir Ünal, Hayati Yazıcı ve Ravza Kavakcı'yla TBMM eski Başkanı ve AK Parti Karabük Milletvekili Mehmet Ali Şahin de katıldı.
15 Temmuz ve İnsan Hakları Paneli'nde hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin tarihin en alçak ihanet girişimi olduğunu söyledi. Erdoğan, "Türk milleti, Çanakkale'den ve Kurtuluş Harbi'nden bir asır sonra yeniden kim olduğunu hatırladığı, mazisiyle atisi arasındaki irtibatı tekrar ve daha güçlü şekilde tesis ettiği bir vakayla karşılaşmıştır. Darbe girişiminde bulunanların amacı, ellerindeki modern savaş araçlarıyla şiddetli bir şekilde milletin üzerine gidip sokakları, meydanları boşaltmak; kısa sürede ülkeye el koymaktı. Ama başaramadılar. Milletimiz tankların önünden kaçmak bir yana üzerine üzerine gitti. Ölüm kusan silahları görünce saklanmak bir yana darbecilerin yakalarına yapıştı. Hiç beklemedikleri bu tepki, darbecilerin planlarını bozdu. Morallerini çökertti. Onları yönlendirenlerin kontrolünü kaybetmelerine yol açtı" diye konuştu. 

"SENDE O YÜREK VAR MI? BURAYA GELİNCE NE OLACAĞINI BİLİYORSUN"
15 Temmuz'un dünya demokrasi tarihinde bir ilk olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Utanmadan, 'Amerika, bana müsaade ederse Türkiye'ye giderim' diyor. Seni, ben daha önce çağırdım. Gelseydin, niye gelmedin? Sende o yürek var mı? Buraya gelince ne olacağını biliyorsun. Akıbetini biliyorsun. Dünya tarihinde milyonlarca insanın ölümü göze alınarak ve bütün bunlara hiç acımadan bu adımı atanları biz millet olarak affetmiyoruz. İnanıyorum ki Allah, bütün bu şehitlerimizin hesabını da intikamını da soracaktır ve alacak. Silahların, tankların, uçakların, helikopterlerin üzerine cesaretle yürüdüğü dünyada bir başka örnek yok. Türkiye, 15 Temmuz'dan sonra artık çok daha güçlüdür. Çok daha emin adımlarla aydınlık geleceğine doğru ilerlemektedir" dedi. 

"KILIÇDAROĞLU, 'ÖRTÜLÜ DARBE'Yİ BAKIRKÖY BELEDİYE BAŞKANI'NIN EVİNDEN İZLEDİ"
Darbe girişimine ilişkin açıklamaları üzerinden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "15 Temmuz, en başta bir darbe girişimidir; ama Kılıçdaroğlu'nun dediği gibi 'örtülü darbe' değil. Kılıçdaroğlu, 'örtülü darbe'yi Bakırköy Belediye Başkanı'nın evinden izledi. Nasıl bir 'örtülü darbe'yse? Kaldı ki nasıl bir 'örtülü darbe', gel VİP'ye ondan sonra tanklar gitti mi; diye sor ve tankların oradan çekildiğini öğren. Beyefendi geldiği için iş birliği tuttukları tanklar, oradan çekildiler. Bakırköy'deki belediye başkanının evine gitti. Neymiş? Oteller, o akşam kapalı olduğu için otellerde yer bulamadı beyefendi. Onun için belediye başkanının evine gitti. 'Örtülü darbe'. Kahve, çay, onlar bir tarafta orada ekrandan 'örtülü darbe'yi izliyor. 20'sinde 'örtülü darbe' diyorsun; ama o gece ayın 15'ini 16'ya bağlayan gece. Nasıl bir örtülü darbe? Hayatı yalan. Bunlarda dürüstlük yok. Hiçbir zaman doğru konuşmadılar ve doğru olmadılar"

"1 DOLAR'A SATIN ALINAN TAŞERONLAR ELİYLE GERÇEKLEŞTİRİLMEYE ÇALIŞILAN İŞGAL GİRİŞİMİYDİ"
15 Temmuz'un insan haklarının da ihlal edildiği bir eylem olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: "Bu; Türkiye'nin daha önce gördüğü 27 Mayıs'tan, 12 Mart'tan, 12 Eylül'den, 28 Şubat'tan çok farklı bir darbe girişimidir. 15 Temmuz'un amacı, ülke yönetimini kontrol altına almak değil; milleti ve devleti topyekün esir almaktı. Daha önceki darbelere tasvip etmese bile fiili mukavemet göstermeyen milletimizin 15 Temmuz'da hayatı pahasına sokaklara dökülmesi bu gerçeği görmesinden kaynaklanıyor. Menderes'te böyle bir tepki ortaya koyamadı milletimiz; ama burada çağrımıza anında bu millet cevap verdi. 15 Temmuz, 1 Dolar'a satın alınan taşeronlar eliyle gerçekleştirilmeye çalışılan bir işgal girişimiydi. Yıllardır terörle mücadele etmesine rağmen insan haklarından en küçük taviz vermeyen Türkiye, 15 Temmuz gecesi bu bakımdan da saldırıya maruz kaldı. 15 Temmuz, aynı zamanda insan haklarının ağır şekilde ihlal edildiği bir eylemdir"

"ON BİNLERCE HAİN CEZAEVLERİN DEĞİL, RASTGELE AÇILMIŞ ÇUKURLARDA YATIYOR OLURDU"
Darbe girişimi araştırmasının sonuçlarıyla ilgili bilgiler paylaşan Erdoğan, "Şehitlerimizin yüzde 47,5'i darbecilerin açık hedef gözeterek sıktıkları kurşunlarla hayatlarını kaybetmişlerdir. Şehitlerimizin yüzde 21'i uçakların bombalaması, yüzde 9'u tankların ezmesi, yüzde 6,3'ü de helikopterlerin ateşiyle son nefesini vermişlerdir. O gece hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı 250 iken öldürülen darbecilerin sayısı sadece 35'tir. Bu rakamların üzerinde de düşünmemiz lazım. Türkiye, bir hukuk devleti olmasaydı adaleti gözeten bir ülke olmasaydı en azından o gece darbede fiilen yer alan on binlerce hain şu anda cezaevlerin değil, rastgele açılmış çukurlarda yatıyor olurdu" dedi. 

"GİTSİN ÖZEL SEKTÖRDE ÇALIŞSIN, DEVLET Mİ BESLEYECEK BUNLARI?
Darbe girişiminin ardından Türkiye'ye yönelik tutumları üzerinden Batı ülkelerine seslenen Erdoğan, "Batı, ikidebir bize gelip, bunu soruyorsunuz. Bu kadar kişi cezaevinde yatıyor. 'Bu sayılar, nedir?' Sen bunu soracağına darbecilerden kaç kişi öldü veya öldürüldü; bunu bir sorsana. Benim 250 vatandaşım şehit oldu. Darbecilerden 35. Ne kadar yaralanan var, bir de bunu sor. Almanya'nın batı-doğu birleşmesinde 500 bini aşkın Alman memur, işlerinden edildi. Bunu sormuyorlar. Sordukları 'Bu kadar kişi işlerinden edildi. Bunların bundan sonra imkanları, ihtiyaçları nasıl karşılanacak?' Gitsin özel sektörde çalışsın, bize ne? Onu mu düşüneceğiz bir de. Gitsin, özel sektörde çalışsın. Devlet mi besleyecek bunları? Devlet besledi, devlete ihanet ettiler bunlar. Zaten Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri de 657'dir. Bu 657'nin de eğer bir mutabakat sağlanabilse aynen Batı'da olduğu gibi 657'nin memur-işçi ayrımı değil; tamamiyle çalışanlar olarak değiştirilmesi lazım. Bu olduğu zaman, çok daha isabetli adımların atıldığını göreceğiz" diye konuştu. 

"MAKTÜLLERİN DEĞİL, KATİLLERİN HAKLARIYLA İLGİLENEN ANLAYIŞ BİZİ ÜZÜYOR"
Türkiye'nin haksız bir suçlamayla karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Darbeciler tarafından katledilen, yaralanan vatandaşlarımıza gösterilmeyen ilgi ve sempati hadiselerin bastırılmasının ardından darbeciler için en üst düzeyde sergilenmiştir. 15 Temmuz gecesi veya hemen ertesi gün demokrasiden, insan haklarından, meşru siyasi iradeden ve seçilmiş hükümetten yana tavır almalarını beklediğimiz pek çok ülkenin derin bir sessizliğe bürünmesinden fevkalade rahatsız olduk. Özellikle Batılı hükümetlerin yetkililerinden, kurum temsilcilerinden darbeciler tarafından hakları ihlal edilen vatandaşlarımızla ilgili samimi en küçük bir üzüntü beyanı, endişe ifadesi hala duymuş değiliz. Buna karşılık darbeciler başta olmak üzere teröristlerin davalarıyla cezaevi şartlarıyla ilgili sayısız taleple karşılaştık. İkidedir sordukları bu. Maktullerin değil de katillerin haklarıyla ilgilenen bu anlayış, açıkçası bizi üzüyor. Teröristlere gösterilen şefkati, onların mağdur ettiği ve katlettiği masumlardan esirgeyen bir insan hakları anlayışını kabul etmiyoruz"

"ADADA PROJE ÇALIŞMALARINI YÜRÜTTÜLER"
FETÖ ile ilgili ABD'ye bugüne kadar 85 koli belge teslim edildiğini dile getiren Erdoğan, "15 Temmuz arefesinde de Büyükada'da, otelde proje çalışmalarını yürüttüler. Bunda da yine aynı şekilde adada geldiler, proje çalışmalarını yürüttüler. Polisimiz oraya yaptığı baskında bunları yakalayınca son G-20 toplantısında bana bunu soruyorlar. Diyorlar ki 'İstanbul'da gazetecileri tutukladınız'. Onların gazeteci olduğunu size kim söylüyor? 'Bunlar ajan, provokatör' dedik. Baskında masanın üzerinde ne tür haritalar, projeler olduğunu polisimiz tespit etti. Kaldı ki niye bu kadar rahatsız oluyorsunuz? Bizde de yargı var. Polisimiz bunları yargıya teslim edecek. Yargı ne karar verirse bu karara herkes uyacak. Amerika'ya FETÖ ile ilgili 85 koli teslim ettik. Şu ana kadar aldığımız bir netice var mı? Yok. Hani, nerede insan hakları? Keyfe keder. Bizimle alakalı olduğu zaman 'Yargı var'. Kusura bakmayın, bizde de yargı var" dedi. 

"HEDEFE ULAŞTIĞIMIZ ZAMAN OHAL'İ KALDIRACAĞIZ"
Olağanüstü hal (OHAL) tartışmalarına değinen Erdoğan, "Bize şunu söylüyorlar. 'OHAL'i ne zaman kaldıracaksınız?'. Bütün bu huzursuzluklar bittiği zaman OHAL'i kaldıracağız. Terörle mücadelede hedefe ulaştığımız zaman OHAL'i kaldıracağız. Bunlar bitmeden kimse bizden OHAL'in kaldırılmasını beklemesin. Şimdi bakın; son 1 yıl içerisinde, yoğun bir şekilde terörün üzerine gidiyoruz. Onların anlayacağı dilden konuşuyoruz. Sonuna kadar bu işi aynen bu şekilde götüreceğiz. Allah'ın izniyle buradan da netice alacağız. Ne askerimizin içerisinde ne polisimizin içerisinde ne jandarmamızın içerisinde en ufak bir ayrımcılık istemiyoruz. Onların birliğini, beraberliğini ülkemizin huzuru ve refahı için çok önemsiyoruz. Şu anda onun üzerinde çalışıyoruz ve bunu başaracağız. Bunu başardığımız andan itibaren çok sürmez. İşte Fırat Kalkanı Harekatı'nda, nasıl orada başarılı bir netice aldıysak aynı şekilde içeride de bu başarılı neticeleri almaya devam edeceğiz. Buralarda da kim ki ülkemizi taciz ediyorsa bilsin ki anında angajman kuralları onlar için uygulanır ve onlara yaptıklarını ağır ödetiriz" diye konuştu. 

"BÖYLE BİR GÜVENLİK ORTAMINI KİMSE SİZE SAĞLAMAZDI"
CHP'nin Ankara'dan İstanbul'a gerçekleştirdiği 'Adalet Yürüyüşü'yle ilgili de açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Bugün bize insan hakları konusunda eleştiriler getiren, 'sözde adalet yürüyüşleri'ne çıkan muhalefet partisinin geçmişi, tarihimizin en utanç verici insan hakları ihlalleriyle bunlara verdiği desteklerle doludur. Bunlar, Menderes ve 2 arkadaşı ipe gittiği zaman alkışlayanlardan değil miydi? AK Parti olarak bizi kapatma girişimine girdiklerinde o dönemde CHP'nin Genel Başkanı ne diyordu? 'Ankara'da yargıçlar var' diyordu. Niye? Hayatları hep böyle geçmiş. Bugün Ankara'dan İstanbul'a devlet korumasında yürüyenlerin; adalet, özgürlükler, insan hakları konusunda yaptığı eleştirilerin hiçbir karşılığı yoktur. Böyle bir güvenlik ortamını hiçbir zaman kimse size sağlamazdı; ama biz sağladık. Farkımız bu. Yürüyüşü de yaptın rahatça, mitingi de yaptın rahatça. Bunu sana biz sağladık"

"SAYIN BAKAN, BUNLAR TAM TEŞEKKÜLLÜ HASTANEDEN RAPOR ALMIYORLAR MI?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "Şu anda OHAL var. OHAL olmasaydı başka şeyler de olabilirdi. Bak, huzur içinde bunu yaptın. Acaba bir teşekkür geldi mi? Gelmez, bunların kitabında bu yok. Mardin Belediye Başkanı, hastalığı sebebiyle serbest bırakıldı. Bu nasıl hasta? Serbest bırakılıyor ve o da maşallah yürüyor. Sayın Bakan, bunlar tam teşekküllü hastaneden rapor almıyorlar mı? Bu raporu size gösterdiler mi? Nasıl bunlara bence çıkma şeyi verildi? Bunlar kontrollü göz hapsinde olması gerekirdi. Milletinin yanında saf tutmuş olsaydı bu partinin yaptığı itirazlara, gerçekleştirdiği eylemlere başka bir gözle bakabilirdik. Bunların amacı kesinlikle adalet ve insan hakları değildir. Bunlar FETÖ gibi PKK gibi terör örgütlerini ve onların destekçilerini arkalarına alarak ülkedeki meşru hükümeti yıpratmanın peşindedir" 

"ÜLKEMİZE NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ VERİLMESİ GEREKİR"
15 Temmuz'un önemini anlamak için o geceyle ilgili görüntülere ve şahit ifadelerine bakılmasının yeterli olduğunu söyleyen Erdoğan, "Türkiye'nin yaşadığı bu travmanın yüzde birine dahi maruz kalmamış ülkelerin verdiği tepkilere bizim uygulamalarımızı yan yana getirdiğinizde, aslında ülkemize Nobel Barış Ödülü verilmesi gerekir. Nobel Barış Ödülü de sipariş üzere verildiği için buraya böyle bir ödül gelmez" dedi. 

"OHAL'E HALA İHTİYACIMIZ VAR" 
Faaliyete geçirilen OHAL Komisyonu'na ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, OHAL'in uzatılması için hükümete teklif yapılacağını da belirterek, şunları söyledi:
"Yapılan her işlemin mevcut hukuk yolları yanında bu komisyon tarafından da incelenip, varsa mağduriyetlerin giderilmesinin yolunu açtık. Bizim derdimiz, kimseyi mağdur etmek değil; sadece teröristleri cezalandırmak ve terör örgütlerinin kökünü kurutmaktır. Bu sebeple tek bir vatandaşın haksızlığa uğramasındansa tüm işlemleri tek tek gözden geçirmeyi göze alıyoruz. Pazartesi MGK toplantısında OHAL'i tekrar masaya yatıracağız. Teklifimizi hükümetimize yapacağız. Şu andaki görünürde bizim OHAL'e hala ihtiyacımız var" 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!