Güncelleme Tarihi:
Aliye ULUSOY, ANKARA, (DHA) - CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, 28. Muhtarlar Toplantısı'nda konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Maalesef hem batı hem de güney sınırlarımızda Misak-ı Milli hedeflerimizi koruyamadık. Dönemin şartları itibarıyla bu durumu mazur görenler, göstermeye çalışanlar olabilir. Bu yaklaşımı bir yere kadar mazur görmek mümkündür" dedi.
"MUHTARLARIMIZ SEÇİMLE İŞ BAŞINA GELİNEN GÖREVLERİN İLK BASAMAĞI OLARAK DEMOKRASİMİZİN TEMEL TAŞLARIDIR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Muhtarlar Toplantımızın 28.sinde sizlerle birlikteyiz. Bugün de Batman, Bingöl, Burdur, Erzincan, Gaziantep, Giresun, İzmir, Kayseri, Konya, Manisa, Osmaniye, Sakarya, Sivas, Şanlıurfa Yozgat ve Zonguldak illerimizden gelen, siz kıymetli muhtarlarımızı misafir ediyoruz. Sözlerimin hemen başında 19 Ekim Muhtarlar Gününüzü tebrik ediyorum. Bu önemli gün vesilesiyle 10 ayrı Muhtarlar Federasyonu ve bunların bağlı olduğu Türkiye Muhtarlar Konfederasyonu ile Türkiye Muhtarlar Federasyonu’nun temsilcileri de şu anda aramızda bulunuyor. Yine bugün en genç Muhtarımız, en uzun süre görev yapan muhtarımız, aynı anda görev yapan karı koca ve anne oğul muhtarlarımızda bizlerle birlikteler. Muhtarlarımız seçimle iş başına gelinen görevlerin ilk basamağı olarak demokrasimizin temel taşlarıdır. Bir hizmete talip olarak, milletin gönlünü kazanmanın oyunu almanın, nedemek olduğunu bilmeyenlere bu işi anlatmak gerçekten çok zor. Malum olduğu üzere bir atanmışlar var. Bir de seçilmişler. Seçilmiş gibi görünenlerin bir kısmı da atanmış hükmündedir. Çünkü bunlar kendi bileklerinin hakkıyla değil, ala vera , dalevera ile kendi bulundukları yere gelmişlerdir. Halkın desteğini kazanmak için verilen mücadeleyi, kendi akıllarınca önemsiz görürler. halbuki bu kişilerin çoğu gerçek anlamda bir seçime girseler belki evlerindeki eşlerinin, çocuklarının, kapı komşularının, mahallesindeki esnafın dahi oyunu alamayacak durumdalar. Müsteşar, genel müdür, vali, kaymakam , daire başkanından memuruna kadar atama ile gelen tüm kamu görevlileri devletin imkanlarıyla millete hizmet etmekle mükelleftir. Ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiğimiz, günden beri, insanı yaşat ki devlet yaşasın ilkesini, kamu yönetiminin tüm basamaklarında hakim kılmanın mücadelesi içindeyiz. Milletine efendilik yapan değil, hizmetkar olan bir yönetim anlayışının yerleşmesi konusunda çok önemli bir mesafe kat ettiğimize inanıyorum" dedi.
"BAHÇELİ'NİN DÜNKÜ KONUŞMASIN DA DA İFADE ETTİĞİ GİBİ KENDİSİNE TEŞEKKÜR EDİYORUM"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "15 Temmuz gecesi vatanına bayrağına sahip çıkmak için, yolları ve meydanları dolduran milletimiz, işte bu anlayışla devletinin yanında yer almıştır. Onun için biz 15 Temmuz'a ikinci Kurtuluş savaşımız diyoruz. Kurtuluş savaşımız öncesi ve sonrasıyla çok iyi anlamak zorundayız. Hocalarımızdan istirhamım şudur dedim. Tarihimizi yavrularımıza iyi öğretelim. Bizi hep yalan söyleyen tarihle aldattılar. Öğrencilerimize gençlerimize de kendi tarihlerini iyi öğrenmelerini tavsiye ettim. Malum son zamanlarda gündemde olan, önce Lozan'ı ifade ederek gündeme düşürdüğümüz konu, Ardından Misak-ı Milli konusu işte bunlar hepsi bu sürecin nasıl yönetildiğini, bizlere nasıl bazı gerçekleri yanlış öğrettiklerinin en açık ifadesidir. Gençlerimizin Lozan'ı incelemesi, araştırması birileri rahatsız oluyor. Varsın rahatsız olsun. Niye korkuyorsunuz, tartışılsın, incelensin, kim ne demiş görülsün. Doğru yanlış bilelim. Partimin kurucusu, Lozan'da imzaya gitmiş veya imza atmış diye bu doğrudur. Böyle bir mantık olamaz. Acaba doğru mudur bu soruyu kendimize soralım. Yanlış diyenler varsa niye yanlış diyor, bunu da soralım. tek tipçi bir insan biz böyle bir gençlik istemiyoruz. Sorgulayan bir gençlik istiyoruz. Araştıran bir gençlik istiyoruz, onun için sorguladığı zaman, araştırdığı zaman hakikati yakalayacaktır. Ben gençliğimizi bal arısı gibi görmek istiyorum. Eşek arısı gibi değil. Misak-ı Milli dedik değil mi? Masada kaybettik. Misak-ı Milli niye rahatsız ediyor? Misak-ı Milliyi gündeme getiren kim Gazi Mustafa Kemal, niye rahatsız oluyorsunuz? Biz rahatsız olmuyoruz. Misak-ı Milli batıdan doğuya nasıl başlıyor. Burada bir tarih yok mu , burada bir milletin geçmişi yok mu ? Niye rahatsız oluyorsunuz? Rahatsız olmayın. Bunu da öğrenelim, bilelim. Dün neydi bugün ne. Bunu tabi birileri anlamak istemiyor. Derdi başka. Ama anlayanlar var hamdolsun. Sayın Bahçeli'nin dünkü konuşmasında da ifade ettiği gibi kendisine teşekkür ediyorum. Çünkü siyasi hareketlerde doğruda bütünleşmeyi ortaya koyduğu sürece bu millet kazanacaktır" diye konuştu.
"BİZ O TARİHTEKİ KONUMUMUZU KORUMAYI KORUMAK ÜZERİNE KURAMAYIZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Osmanlı öylesine büyük bir devletti ki, bu devin yıkılışı milletin üzerinde maddi ve manevi derin yaralar açtı. 1914 yılında, 2.5 milyon kilometrekare olan topraklarımız, 9 yıl sonra 780 bin metrekareye düştü. Kurtuluş Savaşı'na girerken hedef Misak-ı Milli'ye sahip çıkmaktı. Biz 780 bin metrekareye, 20 milyon metrekarelerden geldik. 2016 yılında 1923 psikolojisiyle hareket edemeyiz. Biz o tarihteki konumumuzu korumayı korumak üzerine kuramayız. Maalesef hem batı hem de güney sınırlarımızda Misak-ı Milli hedeflerimizi koruyamadık. Dönemin şartları itibarıyla bu durumu mazur görenler, göstermeye çalışanlar olabilir. Bu yaklaşımı bir yere kadar mazur görmek mümkündür. Asıl vahimi, zorunluluklardan kaynaklanan bu durumu esas olarak kabul edip kendimizi tamamen bu kabuğun içine hapsetme anlayışıdır. Biz işte bu anlayışı reddediyoruz. Türkiye'yi 1923'ten beri böyle bir kısır döngüye hapsedenlerin amacı coğrafyamızdaki bin yıllık varlığımızı, Selçuklu ve Osmanlı geçmişimizi bize unutturmaktır" dedi.
"ARTIK BEDEL ÖDEMEK İSTEMİYORUZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz 780 bin kilometre kareye nerelerden geldik biliyor musunuz? Şöyle bir geçmişe iyice bakarsak 20 milyon kilometre karelerden geldik. 2016 yılında 1923'ün psikolojisiyle hareket edemeyiz. Bunda ısrar etmek ülkeye ve millete yapılacak en büyük haksızlıktır. Cumhuriyetimiz kurduğumuzdan beri dünyada her şey değişirken, biz o tarihteki konumumuzu korumayı kazanç olarak göremeyiz. Çünkü biz Kurtuluş Savaşımızı...hattı müdafaa yoktur , sattı müdafaa vardır, o satıh tüm vatandır. Bu stratejiyle kazınmış bir milletiz. İstiklalimizi bu anlayışımızla kazandığımız halde bizi Cumhuriyet tarihimizin tamamını Hattı müdafaa ile geçirmeye zorlayan anlayışı geride bırakmak mecburiyetindeyiz. 93 yıldır başımıza ne geldiyse işte bu anlayıştan gelmiştir. Nitekim şöyle bir geriye baktığımızda, sorun kapıyı çalmadan, bıçak kemiğe dayanmadan, gırtlağımıza kadar bataklığa gömülmeden, harekete geçemediğimizi görüyoruz. Kapımız hiç boş kalmadı, rahat nefes aldığımız dönemimiz hiç olmadı ve her dönem, bu tür bedeller ödedik. Siyasette büyük bedeller ödedik. Darbelerle , Muhtıralarla, vesayet yönetimleriyle çok zaman kaybettik. Ekonomide büyük bedeller ödedik. Aynı kulvarda yarışa başladığımız ülkelerin, fersah fersah maalesef gerisinde kaldık. İnsani olarak büyük bedeller ödedik. Terörle mücadelede kardeş kavgalarında binlerce evladımızı , genç nesillerimizi kaybettik. Artık bedel ödemek istemiyoruz" diye konuştu.
"SİNEKLERLE UĞRAŞMAK YERİNE BATAKLIĞI KURUTMANIN YOLUNU BULACAĞIZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Burada siz muhtarlarımın huzurunda ilan ediyorum. Türkiye artık bu yanlış güvenlik anlayışını terk etmiştir. Bundan sonra sorunların kapımızı çalmasını beklemeyeceğiz. Bundan sonra bıçak kemiğe dayanana kadar, sabretmeyeceğiz. Bundan sonra gırtlağımıza kadar bataklığa gömülmeye rıza göstermeyeceğiz. Artık sorunların üzerine biz gideceğiz. Terör sorunumuz mu var, terör örgütlerinin gelip bize saldırmasını beklemeyeceğiz. Bu örgütler nerede faaliyet gösteriyorsa, nerede yuvalanıyorsa gidip orada tepelerine tepelerine bineceğiz. Suriye'de Irak'ta bize yönelik tehditler mı var, bu tehditlerin sınırlarımıza dayanmasını beklemeyeceğiz. Tehditleri kaynağında çözmenin, yok etmenin çaresine bakacağız. Sineklerle uğraşmak yerine bataklığı kurutmanın yolunu bulacağız" dedi.
"HAREKETE GEÇEMEDEN İNLERİNDE YAKALAYIP, ADALETE TESLİM EDİYORUZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye 30 yılı aşkın bir süredir PKK terör örgütü ile mücadele ediyor. Bu örgütün yaklaşık, 40 bin mensubunu imha ettik. Ama eylemlerini durduramadık. Biz uzun yıllar PKK bize saldırdığında karşılık veriyorduk. Bundan sonra ülke içinde ve dışında PKK'yı saklandığı inlerinde bulup bertaraf edeceğiz. Ülke içinde bunların yıllardır gizlendiği, saklandığı eylem hazırlığı yaptığı yerleri tespit ettik. Hepsini yok ediyoruz, edeceğiz. Bölücü örgüte destek veren imkan sağlayan kim varsa hepsinin de kökünü kurutacağız. Biz kendilerini bulup yok etmeden, nereye gideceklerse gitsinler. Aynı şekilde yurt dışında üstlendiği yerlerde rahat nefes alabildikleri tek günleri olmayacak. O ülkelerin devlet başkanlarını da, hükümet başkanlarını da hepsini bu konuda rahatsız edeceğiz. Önlerine dosyaları koyacağız ne yaparlarsa yapsınlar. İçeri mi atarlar gereğini nasıl yapacaklar yapsınlar. Bize mi teslim ederler ne yaparlarsa yapsınlar. DHKPC ve benzeri örgütlerin mensuplarını, harekete geçemeden inlerinde yakalayıp, adalete teslim ediyoruz" diye konuştu.
"YA İMHA OLACAKLAR, YA TESLİM OLACAKLAR. YA DA DEFOLUP GİDECEKLER"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "FETÖ ile de aynı şekilde mücadele ediyoruz. Bu ihanet çetesinin, kamuda ki sivil toplum kuruluşları içinde ki , iş dünyasındaki tüm elemanlarını adım adım takip ediyoruz. Bu ülkede artık kimsenin yaptığı ihanet kimsenin yanına kar...Hiç bir terör örgütünü, hiçbir teröristi, biz bu topraklarda barındırmayacağız. Ya imha olacaklar, ya teslim olacaklar, ya da defolup gidecekler" dedi.
"ASIL MESELE BÖLGENİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI MESELESİDİR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye Suriye ve Irak'ta yaşanan hadiseler karşısında da işte bu yeni güvenlik anlayışımıza uygun bir duruş sergiliyor. Yıllarca Suriye'de hem mazlum Suriye halkının mağduriyetini giderecek, hem sınırlarının güvenliğini sağlayacak. Bir çözüm bulunması için bekledik. Ama baktık ki biz bekledikçe sorunlar üzerimize geliyor. Türkiye Cerablus operasyonuna başlarken elbette diğer ilgili ülkelere bilgi verdi. Kimseden izin almadı. İzin almak başka bir şey, bilgilendirmek başka bir şeydir. Özgür Suriye Ordusu mensupları ile birlikte bu operasyonu başlattık , başarıyla yürütüyoruz. Suriye'de bizim 2 ayda elde ettiğimiz netice daha önce 4 yılda başarılamamıştı. Sahaya girince gördük ki aslında Suriye'nin sorunu DEAŞ değil, ortada bir taktik ve strateji oyunu var. Suriye halkı bu oyunun kurbanı olarak seçilmiştir. 6 yılda 600 bini aşkın insanın canına mal olan bu oyunu bozan , Türkiye'nin 2 ay önce başlattığı hamle olmuştur. Cerablus DEAŞ'tan temizlendi. 30 bin Cerablus'lu Cerablus'a yerleşti. Aynı şekilde Rai , orasıda DEAŞ'tan temizlendi. Dabık yani bizim tarihimizde de Mercidabık diye geçen orası aynen DEAŞ'tan boşaltıldı. Elbab var, kusura bakmayın biz oraya da gideceğiz. Bizim tehdidi altında olduğumuz yer çizgi olarak söylüyorum Dabık'la bitmiyor. El Bab'ın da güneyine iniyor. Amerikalılara dedik ki buradan bir defa PYD, YPG gidecek. Bakalım söz verdiler. Rakka'da beraber hareket edebilir miyiz? dedik ki ederiz. Çünkü Rakka DEAŞ'ın merkezi. Benzer bir senaryo bu defa mezhep çatışması çıkarmak üzere Musul'da sergileniyor. Kendi ülkesini Terör örgütlerinin cirit attığı bir yer haline getiren Bağdat Yönetimi'nin bu oyunun gerçek aktörü olmadığı gayet açıktır. Türkiye'nin Musul operasyonuna girmesini engellemeye çalışanlar, Suriye'deki oyunlarını bozmamızdan rahatsız olanlardır. Daha önce aynı yöntemi mülteci krizi üzerinden denediler, Suriye ve Irak'tan ülkemize 3 milyon göçmeni yönlendirenler, bizim bu yükün altında ezileceğimizi sanıyorlardı. Asıl mesele bölgenin yeniden yapılandırılması meselesidir. Türkiye olarak kendi planlarımızı uygulamaya başladık" diye konuştu.
"MUSUL MESELESİNİ MUSUL'DA ÇÖZMEK ZORUNDAYIZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu yeni yaklaşımın gereği olarak da Musul meselesini Musul'da çözmek zorundayız. Şayet Musul'u feda edersek, mezhepçiliğe feda edersek, sorunun kendi sınırlarımıza dayanmasını engelleyemeyiz. Musullu kardeşlerimizle birlikte Kuzey Irak Yönetimi, hatta tüm bölge bu süreçten çok büyük zarar görecektir. Suriye'de hangi amaçla ve nasıl harekete geçtiysek, Musul içinde aynı şekilde davranmakta kararlıyız. Çünkü Musul'un tamamı Kahir ekseriyeti Arap, Sünni ve bir miktar da Türkmen Sünni kardeşlerimiz var" dedi.
FOTOĞRAFLI