Güncelleme Tarihi:
Bahar DEMİREL-Nursima KESKİN / ANKARA, (DHA) - CUMHURBAŞKANI ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kuzey Irak'ta yaşanan referandum krizi, bölgemizin bağrına yeni bir hançer saplama girişimidir. Mesele, Kürtlerin hakları meselesi değildir. Tam tersine mesele; Kürtlerle Arapları, Türkmenleri diğer grupları ve çevredeki ülkeleri, sonu gelmez bir kavga, çatışma, hesaplaşma sürecine itmek isteyenlerin oyununa düşüp düşmeme meselesidir. Bugün birilerine güvenerek, aramızdaki birlikte yaşama hukukuna ihanet edenlerin, yarın dönüp, bu kapıyı tekrar nasıl çalabileceklerini merak ediyoruz. Bu kapı, tamamen kapanmadan uzatılacak her eli tutmaya hazır olduğumuzu burada, bir kez daha belirtmek istiyorum" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'nin TBMM'deki grup toplantısında konuştu. Meclis'e yeni yasama yılında başarı dileyen Erdoğan, yeni İçtüzük'ün Meclis çalışmalarına rahatlık getireceğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Geçtiğimiz yasama yılında kabul edilen yeni İçtüzük, komisyon ve Genel Kurul çalışmalarında inanıyorum ki ciddi rahatlıklar getirecektir. Yeni dönemdeki en önemli işlerden biri de 2019 yılı Kasım ayındaki seçimlerle yürürlüğe girecek cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş için gereken uyum yasalarının çıkartılması olacaktır. AK Parti, reformların partisidir. Bugüne kadar olduğu gibi yeni yasama yılında da ülkemizin ve milletimizin ihtiyaç duyduğu reformların yasal alt yapıları, yine bu kutlu çatı altında hazırlanacaktır." diye konuştu.
'BİZE KEFEN BİÇENLERİN BU TOPRAKLARDA ESAMESİ OKUNMAYACAK'
Bölgede kritik gelişmeler yaşandığını ve Türkiye'nin, bu gelişmelerin merkezinde yer aldığını dile getiren Erdoğan, "Bizi tehdit edenlerin, bize kefen biçenlerin hele böyle kriz dönemlerini fırsat bilip, sırtımızdan hançerlemeye kalkanların hiçbirinin, bu topraklarda esamesi okunmuyor; okunmayacaktır. Aksi yönde gayretler içine girenlere, bu milletin bağımsızlığı ve geleceği için neleri yapabileceğini göstermek de boynumuzun borcudur. Bizim kimseyi tehdit etmek gibi bir niyetimiz yok. Biz, tüm samimiyetimizle ikaz görevimizi yerine getiriyoruz. Bu da ancak bir dostun bir başka dosta göstereceği türden bir yaklaşımdır. Uyarılarımız acı olabilir; ama hakikatin ta kendisidir." dedi.
'HANÇER SAPLAMA GİRİŞİMİDİR'
Kuzey Irak'ta gerçekleştirilen 'bağımsızlık referandumu'na ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"İşte burada bir kez daha tekrarlıyorum. Kuzey Irak'ta yaşanan referandum krizi, bölgemizin bağrına yeni bir hançer saplama girişimidir. Mesele, Kürtlerin hakları meselesi değildir. Tam tersine mesele, Kürtlerle Arapları, Türkmenleri diğer grupları ve çevredeki ülkeleri, sonu gelmez bir kavga, çatışma, hesaplaşma sürecine itmek isteyenlerin oyununa düşüp düşmeme meselesidir. Etnik hırçınlıklar ve mezhebi husumetler üzerinden yanı başımızda kazılan, ateşini kin ve nefretin beslediği bu çukura izin veremeyiz. Irak, ne tek başına Kürt'ün ne tek başına Arap'ın ne tek başına Türkmen'in değildir. Irak, tüm bu kesimlerin, binlerce yıllık ortak geçmişinden süzülüp, gelen bir kardeşlik iklimi içinde ortak bir gelecek inşa edilmesi gereken bir yerdir. Başka türlü bu topraklarda güvenlik, huzur, refah tesis edilemez. Kerkük türküleriyle büyümüş bir milleti, 'Kerkük'teki birkaç bin Türkmen' için diye başlayan cümlelerle tahkir etmek, kimsenin haddine değildir."
'KAPI TAMAMEN KAPANMADAN UZATILACAK HER ELİ TUTMAYA HAZIRIZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Daha düne kadar ayrı bir Sünni Arap bölgesel yönetimi kurulması tartışılan Musul'un çevresindeki demografik yapıyı hiçe sayan bir girişim, kesinlikle art niyetlidir. Elbette bölgemizde yaşanan krizi suhuletle akılla uzlaşmayla çözmek için her yolu sonuna kadar denedik, deniyoruz, deneyeceğiz. Devlet olmanın gerektirdiği vakardan ve soğukkanlılıktan asla taviz vermeyeceğiz. Şimdilik sadece belirli alanlardaki ambargolarla yetiniyoruz. Artarak, şüphesiz ki devam edecektir eğer kendilerine gelmezse. Gelişmelere göre, çok daha ileri adımları atmakta tereddüt etmeyiz. Gayet iyi giden bir ilişkiyi kendi elleriyle tahrip eden ve bununla da yetinmeyip, dillerini, ülkemizi tehdit etmeye kadar uzatan Kuzey Irak yönetiminin bir an önce aklını başına devşirmesini umut ediyoruz. Biz, Kuzey Irak'taki tüm kardeşlerimizi Türkmen, Arap, Kürt demenden kökenine ve meşrebine bakmadan sevdik, seviyoruz. Onların da bize aynı duygular içinde yaklaştıklarına inanıyoruz. Bizi seveni, biz de severiz. Bize saygı duyana, biz de saygı duyarız; ama aksi olduğu zaman gereğini yaparız. Kardeşlerinin ve komşularının hukukuna riayet etmeyenlerin akıbeti, hiç şüphesiz hüsran olur. Bugün birilerine güvenerek, aramızdaki birlikte yaşama hukukuna ihanet edenlerin, yarın dönüp, bu kapıyı tekrar nasıl çalabileceklerini merak ediyoruz. Bu kapı tamamen kapanmadan uzatılacak her eli tutmaya hazır olduğumuzu burada, bir kez daha belirtmek istiyorum."
'AYRIŞIRSAK DAĞILIRIZ, DAĞILIRSAK YOK OLURUZ'
Suriye ve Irak'ta yaşanan hiçbir olayın Türkiye'den bağımsız olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Bölgesel ve küresel hedeflerimize odaklanmaya çalışırken, Suriye ve Irak'taki gelişmelerle önümüze yeni duvarlar örülmeye çalışıldığını görüyoruz. Bir kez daha söylüyorum. Suriye'de ve Irak'ta yaşanan hiçbir hadise, bizden bağımsız değildir. Hatta doğrudan doğruya içişlerimizle alakalıdır. Dolayısıyla kimse bize 'Siz, niye Irak'la Suriye'yle ilgileniyorsunuz?' deme hakkına sahip değildir. Her meselede olduğu gibi Irak ve Suriye'deki krizlerin ülkemize yansımalarının üstesinden de milletimizle birlikte geleceğiz. Bundan hiç şüpheniz olmasın. Fakat bunun için formül bellidir. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız hep birlikte Türkiye olacağız. Mesele, budur. Kendisini bu ülkeye, bu topraklara, bu millete, bu halka ait hisseden herkesin başka hiçbir duyguya hevese kapılmaksızın bayrağımıza ve ezanımıza sahip çıkma mücadelesini hep birlikte vermesidir. Ayrışırsak dağılırız. Dağılırsak yok oluruz. Devir, ne köken ne meşrep ne cemaat ne cemiyet hesabı yapma devridir. Beton gibi çelik gibi sapasağlam durmamız gereken bir dönemden geçiyoruz. Birleşeceğiz, bütünleşeceğiz, kenetleneceğiz ve önümüze çıkan tüm engelleri aşarak, gümbür gümbür hedeflerimize devam edeceğiz." diye konuştu.
'HER VATANDAŞIMIZIN ÜLKESİNİ SAHİPLENMESİNİ SAĞLAYACAĞIZ'
'80 milyonun tamamına, sımsıkı sahip çıkacağız' diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: "Bu devletin vatandaşı olmaktan bu bayrağın gölgesinde yaşamaktan rahatsızlık duyan varsa ne yapıp, edip onların da fikrini değiştireceğiz. Kalbi, gönlü kayan; başka mecralara meyil eden varsa ne yapıp, edip onların da gönlünü kazanacağız. Artık bizim terör örgütlerine, bölücülere, fitnecilere, çıkarcılara kaptıracak tek bir kardeşimiz olamaz. Ancak hesabi değil, hasbi olursa zaten mesele kalmaz; ama hesabi olursa o zaman durum zorlaşır. Buraya bir siyasi parti olarak bakanlar, yanılgıdadır; ama bir siyasi parti değil, dava olarak bakanlar varsa istikamet üzeredir. Bölücü örgütün saldırılarında ve bunlarla mücadelede yeteri kadar insanı kaybettik. FETÖ gibi milletimizin değerlerini kullanarak, bir kanser hücresi gibi sinsice bünyemizi saran ihanet çetelerine yeteri kadar insanımızı maalesef kaptırdık. Daha iyi bir hayat ve kariyer vaadiyle parlak beyinlerimizi bir anafor gibi içine çeken Batılı ülkeler de yeteri kadar insanımızı yuttu. Artık 80 milyonun tamamına biz, sımsıkı sahip çıkacağız. Her bir vatandaşımızın, bugünün ve geleceğin sadece bu topraklarda olduğu bilinciyle ülkesini sahiplenmesini sağlayacağız."
'FAİZLERDE DÜŞÜŞÜ SAĞLAYAMAZSAK BİRÇOK MUSİBET BİZİ BEKLEMEKTEDİR'
Ekonomideki gelişmelerle ilgili de açıklamalarda bulunan Erdoğan, faizlerdeki düşüşün hala istenilen noktada olmadığını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eğer faizlerde düşüşü sağlayamazsak bunu başaramazsak bilesiniz ki birçok musibet bizi beklemektedir. Bunu bir defa kesinlikle halletmemiz lazım. Şu anda piyasa faizlerinin yüzde 20'yi yakaladığı bir dönemdeyiz. Piyasa faizinin yüzde 20 olduğu bir ülkede yatırımcı, yatırım yapabilir mi? İstihdam artabilir mi? Artmaz. Ondan sonra lanetle de karşı karşıya kalırız. Birçok sefil ailelerle karşı karşıya kalırız. Bunu bir defa aşmamız lazım. Biz, faizci akıllarla faiz lobilerinin yaklaşımlarıyla adım atamayız. Eğer onlarla adım atarsak sadece onları ihya ederiz. Buna dikkat etmemiz lazım." dedi.
'YÜKSEK FAİZ SEBEBİYLE ENFLASYONDA DÜŞÜŞÜ SAĞLAYAMIYORUZ'
Enflasyonla ilgili bir iddiasını da dile getiren Erdoğan, "Bakın, iddiamdır. Enflasyonda hala düşüşü sağlayamıyoruz. Niye? Yüksek faiz sebebiyle. Bu, benim iddiam. Yüksek faiz, asla enflasyonu aşağı çekmeyecektir. Hep onun önündeki en önemli engeldir. Bunun bir defa kararını öyle veya böyle vermemiz lazım. Çünkü doğru orantılıdır. Faiz düşerse enflasyon düşer. Faiz yüksek olursa aynen o da yüksek olur; ama şu andaki anlayış ne? Ters orantılıdır. Hayır, ters orantılı değil; işte bunu gördük. Bunu bir defa halletmemiz lazım. Yapmamız gereken; küresel sermaye, yabancı teknoloji, yerli yetenekler, iç piyasa talebi ve devlet desteği olarak ifade edebileceğimiz 4 ayaklı bir politikayı hayata geçirmektir. Varlık Fonu'nun içeride ve dışarıda ihtiyaç duyduğumuz yatırımların katalizörü olacağını ümit etmiştik; ancak fonun henüz böyle bir kapasiteye kavuşmadığı da bir gerçektir. Bu sıkıntıyı da en kısa sürede aşarak, Varlık Fonu'nu büyüme için ihtiyaç duyduğumuz yatırımların en önemli destek unsuru haline getireceğimize inanıyorum." diye konuştu.
'YASTIĞIN ALTINDA VEYA KOLUMUZDAKİ ALTINLAR BİZE BİR ŞEY KAZANDIRMAZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'yastıkaltı altın' çağrısı da yaptığı konuşmasını şöyle sürdürdü: "Hazine Müsteşarlığımız tarafından 2 Ekim itibariyle Ziraat Bankası şubeleri aracılığıyla talep toplama işlemleri başlayan altın tahvili ve altına dayalı kira sertifikaları uygulamasını da gerçekten çok önemli görüyorum. Bu modelin yatırıma ve üretime dönüşemeyen, özellikle vatandaşlarıma sesleniyorum, yastığın altında veya kolumuzdaki altınlar bize bir şey kazandırmaz. Fakat burada yastıkaltı ziynet eşyalarımızın ekonomimize kazandırılmasına imkan sağlayacağına özellikle ben inanıyor ve bunu böyle düşünüyorum. Aynı zamanda, o altın sahiplerine değerlendirme noktasında çok şeyler kazandıracağına inanıyorum. Vatandaşlarımızı, yastıkaltındaki altınlarını bu şekilde değerlendirerek, hem kendine hem ülkemizin büyümesine ve gelişmesine katkı sağlamaya davet ediyorum."