Cumhurbaşkanı Erdoğan : Hayata geçirdiğimiz reformlar kadınlarımızın da özgürlük alanlarını genişletti

Güncelleme Tarihi:

Cumhurbaşkanı Erdoğan : Hayata geçirdiğimiz reformlar kadınlarımızın da özgürlük alanlarını genişletti
Oluşturulma Tarihi: Aralık 05, 2017 18:17

Cumhurbaşkanı Erdoğan : Hayata geçirdiğimiz reformlar kadınlarımızın da özgürlük alanlarını genişletti

Haberin Devamı

ANKARA, (DHA) - 2. Uluslararası İş’te Kadın Zirvesi’nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemiz kadınları 1934’de elde ettikleri haklarını, hiçbir kısıtlama, hiçbir mani olmadan kullanmaya AK Parti döneminde başlamışlardır. Türkiye’deki kadınlar siyasi, ekonomik, akademik ve ticari olarak gerçek özgürlüklerine bizim iktidarımızda kavuşmuştur" dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kadın Kolları Başkanlığı tarafından düzenlenen, 2. Uluslararası İş'te Kadın Zirvesi’ne katıldı. ATO Congresium’da gerçekleştirilen zirvede, Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.
Konuşmasına, ülkedeki tüm kadınların 5 Aralık Kadın Hakları Günü’nü tebrik ederek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan; vatan, bayrak ve bağımsızlık için canlarını ortaya koyan tüm yiğit kadınlara Allah’tan rahmet temennisinde bulundu.
"TÜRKİYE’DEKİ KADINLAR ÇOK UZUN SÜRE HAKLARINI GERÇEK MANADA ALAMADI"
Kendilerini “ileri demokrasinin beşiğiö olarak takdim eden birçok ülkeden seneler önce kadınlarına seçme-seçilme hakkını vermiş bir devlet olarak gururlu olduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyetin banisi Gazi Mustafa Kemal’in bu adımı atarken neyi hedeflediğini, gelecekte nasıl bir Türkiye tasavvuru kurduğunu da çok iyi bildiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şunları kaydetti: “Bu anlayış yüzünden Türkiye’deki kadınlar her ne kadar 1934 yılında seçme-seçilme haklarını elde etmişlerse de, çok uzun süre haklarını gerçek manada alamadılar. Türk siyasetinin kapıları uzun dönem ülkemizdeki kadınların kahir ekseriyetine kapalı kalmıştır. Sadece siyasetin değil, üniversiteler başta olmak üzere eğitim-öğretim kurumlarının da kapıları kapalıydı. Kadınlara seçilme hakkı verilmesinden 65 yıl sonra Merve Kavakçı kardeşimin Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında neler yaşadığını hepimiz gayet iyi hatırlıyoruz. Sırf başörtüsüyle Meclis salonuna girdiği için kendisine dönemin Başbakanı tarafından yapılan hakaretleri unutmuş değiliz. Aynı şekilde üniversitede okumak isteyen kızlarımıza hangi yabancı ülkelerin adres gösterildiğini de çok iyi biliyoruz. Daha da vahimi; 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde birilerinin sürekli bu tür konuları gündeme getirdiğini de biliyoruz. Unutmayın ‘411 el kaosa kalktı’ manşetlerinin esas atılma sebebi de, yine kadınlarımızın hak ve özgürlüklerini genişletme hamlelerimizdir. Hatta bu yüzden partimiz kapatılma davasına maruz kalmıştır.ö
"KADINLAR GERÇEK ÖZGÜRLÜKLERİNE BİZİM İKTİDARIMIZDA KAVUŞTU"
Türkiye’nin kendisine ve tarihine asla yakışmayan bu utanç sahnelerine son verebilmesinin ancak AK Parti’nin kararlı mücadelesiyle mümkün olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’den itibaren hayata geçirdikleri reformların, tüm kesimlerle beraber kadınların da özgürlük alanlarını genişlettiğini söyledi.
İstihdamdaki kadın oranını ise 2005’teki yüzde 22,7 seviyesinden bu yılın Temmuz ayı itibariyle yüzde 34,3’e yükselttiklerini aktaran ve 2023 yılında bu oranı en az yüzde 41’e taşımak istediklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün vicdan sahibi herkes şu gerçeği net bir şekilde görebiliyor: Ülkemiz kadınları 1934’de elde ettikleri haklarını hiçbir kısıtlama, hiçbir mani olmadan kullanmaya AK Parti döneminde başlamışlardır. Türkiye’deki kadınlar siyasi, ekonomik, akademik ve ticari olarak gerçek özgürlüklerine bizim iktidarımızda kavuşmuşlardır" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu gerçeklerin ülkemizdeki ve yurt dışındaki bazı çevrelerin zihin konforunu bozduğunu da biliyoruz. Vatandaşa tepeden bakan, milletin değerlerine düşmanlık eden bu kesimlerin en büyük ezberi İslam’ın kadını ötekileştirdiğidir. Bunlara göre din haşa kadını eve, dört duvar arasına mahkûm kılar. Televizyon ekranlarından, gazete köşelerinden, üniversite kürsülerinden senelerdir sabah-akşam bu ezberi tekrarladılar. Bazı kültürel yanlış uygulamalar üzerinden bu milletin inancına dil uzattılar. Ellerine geçirdikleri her menfi örneği tezlerine veya tezlerini meşrulaştırmak için büyüterek, köpürterek tepe tepe kullandılar. Batının kadınlarla ilgili o kötü siciline bakmadan, senelerce çağdaşlaşma adına milletimize Batıyı örnek gösterdiler. Bu kesimlerin modernleşmeden anladıkları hiçbir zaman kılık kıyafetin, yani gardırop modernleşmesinin ötesine geçemedi."
"İSLAM, KADINA GERÇEK DEĞERİNİ VE HÜRRİYETİNİ KAZANDIRAN DİNDİR"
İslam’ın kadına gerçek değerini, gerçek hürriyetini kazandıran bir din olduğuna vurgu yaparak, İslam tarihine göz atıldığında Hz. Hatice’nin tüccar, Hz. Ayşe’nin müçtehit olduğunun görüleceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şunları kaydetti: “Kendi tarihimize bakan Diriliş’in annesi Hayme Anayı, vakıf çeşmesi Melike Hatunu, istiklalin sembolü Nene Hatunu görür. Yakın geçmişimize bakan da 15 Temmuz gecesi namlulara meydan okuyan Cennet’leri, Şerife’leri, Demet’leri, Ayşe’leri görür. Gözü ve gönlü mühürlü olmayan herkes, o gece dilinde tekbir, elinde bayrakla ülkemizi darbecilere dar eden her biri kahramanlık abidesi kadınlarımızı görür."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Siz o gece, saat 11.15 civarına Atatürk Havalimanına inen, tankları görünce de hemen orada saklanan, sonra arkadaşları gelip tanklarla anlaşıp makam aracı geldikten sonra da Bakırköy Belediyesine sığınan Kılıçdaroğlu olmadınızö sözleriyle salondaki kadınlara seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siz o gece F-16’lar bomba yağdırırken, helikopterler mermilerini yağdırırken, tanklar, toplar caddeleri istila ederken, caddelerde, sokaklarda, evet, siz kadınca değil kadın yiğitliğiyle yürüdünüz ve siz analığınızın gereğini orada çok farklı bir şekilde ortaya koydunuz, yılmadınız" dedi.
"CENNETİ, ANNELERİN AYAĞININ ALTINA SEREN BİR DİN KADINI AŞAĞILAYABİLİR Mİ?"
Cenneti annelerin ayağının altına seren bir dinin, kadını aşağılayamayacağını, vatanı 'anavatan' olarak tanımlayan bir milletin kadını yok sayamayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Topraklarına bile Anadolu diyen bir kültür kadını öteleyebilir mi? ‘Kadın insandır, erkek insanoğlu’ diyen bir gelenek kadını değersizleştirebilir mi? Elbette hayır" sözlerine yer verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: "Peki, tüm bu gerçeklere rağmen neden hâlâ birileri kadınlar üzerinden din ve millet düşmanlığı yapıyor? Niçin bu kesimler DEAŞ gibi bir katiller sürüsünün kadına yönelik aşağılık tavırlarını Müslümanlara yamamaya çalışıyor? Bunlar için mesele kadınlar değildir, kadın hakları hiç değildir. Çünkü kadına gerçekten değer verseler, sadece DEAŞ’lı canileri değil, PKK’nın, YPG’nin ölüm makinesine çevirdiği genç kızları da görürler, onlar için de tepki gösterirler."
İslam düşmanı çevrelerin asıl hedefinin, kadınları kullanarak insanlığın yegâne umudu olan İslam diniyle hesaplaşmak olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Niyet temiz olmayınca, eylemin de sonuç üretmesi mümkün olmuyor. Nitekim bu çevrelerde onca medya gücüne, onca propagandaya rağmen bir türlü amaçlarına ulaşamıyorlar" dedi.
"28 ŞUBAT’TAKİNE BENZER ARGÜMANLAR, AVRUPA’DA DA TEDAVÜLE SOKULUYOR"
Önümüzdeki süreçte kadınların, özellikle de Batı ülkelerinde temel hak ve özgürlükleri konusunda ciddi sınırlamalarla karşılaşacaklarının anlaşıldığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa’da yükselen aşırı sağ ve yabancı düşmanı akımların, insanlık dışı fikirleriyle siyasi ve toplumsal hayatı adeta zehirlediğini, bazı popülist Avrupalı liderlerin de günü kurtarmak için bu kesimlerin taleplerine boyun eğdiğini vurguladı.
Bir dönem Türkiye’de kadınlara yönelik baskının meşrulaştırma aracı olarak kullanılan ‘kamusal alan-özel alan’ ayrımının Batı ülkelerinde giderek yaygınlaştığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "28 Şubat döneminde örneklerine sıkça rastladığımız argümanlar Avrupa’da da tedavüle sokulmaya başlandı. Hanım kardeşlerimizin bir dönem Fatih’te, Sultanbeyli’de veya başka yerlerde maruz kaldıkları gayriinsani muamelelere, şimdi sözüm ona demokrasinin beşiği konumundaki kimi Avrupa şehirlerinde rastlıyoruz" dedi.
Avrupa’da eğitim-öğretim hayatı engellenen, işinden atılan, baskılar sonucu ekmek kapısı olan ticari işletmesini kapatmak zorunda kalan kadınların bulunduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Nasıl Türkiye’deki yoz anlayışla demokratik zeminde mücadele etmişsek, giderek yükselen bu tehditlere de aynı şekilde karşı koymalıyız" ifadelerine yer verdi.
"MÜCADELEYİ SADECE KADINLAR İÇİN DEĞİL, İNSANLIK VE DEMOKRASİNİN GELECEĞİ İÇİN DE YÜRÜTECEĞİZ"
Batı’da daha da ileri gidilerek yeni doğmuş bir bebeğin annesinin elinden alındığına işaret eden ve sütteki bir evladı annesinden ayırmanın izahının olamayacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu mücadeleyi sadece kadınlar için değil, insanlığın ve demokrasinin geleceği için de yürütmek mecburiyetindeyiz. Bu, işte bugün burada olduğu gibi, farklı kökene, inanca, siyasi görüşe sahip dostlarımızla birlikte vermemiz gereken bir mücadeledir" şeklinde konuştu.
"Geçtiğimiz 15 yıldaki demokratik tecrübeleriyle Türkiye bu mücadeleye öncülük edebilecek, rehberlik edebilecek bir ülkedir. Zira bu ülkenin mücadeleci kadınları, demokrasinin ve özgürlüklerinin ne kadar vazgeçilmez olduğunun en yakın şahitleridir" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da kadınların her alanda en büyük destekçisi olmayı sürdüreceklerini, iş dünyasında girişimci kadınlara her türlü imkânı sunmaya devam edeceklerini açıkladı.
Ortaya koydukları başarı hikâyeleriyle programda ödül alan kadınları, başarıları, gayretleri ve emekleri için tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, onların bu başarı hikâyelerinin diğer kadınlara da örnek olacağına ve ilham vereceğine inandığını sözlerine ekledi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!