Çorbanın tuzu değil kendisi olmak gerek

Güncelleme Tarihi:

Çorbanın tuzu değil kendisi olmak gerek
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 10, 2011 00:00

Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği kurulduğu günden bugüne binlerce gönüllü ile çalıştı. Yazın gelişiyle herkes bir küçük dinlenceye çekilirken Erdoğan ve Gülçin Uçan Süpürge’nin kapısını çaldı. Onlar Uçan Süpürge’de gönüllü olarak çalışan iki genç.

Kadın haklarını savunan bir sivil toplum örgütüne geldin ve gönüllü olarak çalışmaya başladın. Neden Uçan Süpürge’yi seçtin?
Şekerci: Kadın haklarının benim için büyük bir önemi var. Bir erkek olarak kadın sorunlarına dışarıdan bakabilmek ise büyük bir artı. Sadece benim için değil, kadın hakları savunucuları için çok daha fazla erkeğin gönüllü olması daha sağlıklı bir ilişkinin yürümesini beraberinde getirebilir diye düşünüyorum.

Neyi hayal ederek geldin buraya?
- İleriye yönelik yapmak istediğim çalışmalarda; kadının çok önemli bir yerde durduğunu düşünüyorum. Çalışmalarımın hepsi bir şekilde kadına bağlanıyor. Yapmak istediğim çalışmaları açarsam; sanatla kadının ilişkisi özellikle feminist teorilerin gelişmesiyle çok daha incelenir oldu. Ama diğer yandan da bu konuda çalışmalar yapmam için her ikisinin aynı anda incelenmesinin doğru olduğunu düşünmüyorum. Sanatın ve kadının ayrı ayrı ele alınmasının ve daha sonra yollarının kesişmesinin daha sağlıklı olacağına inanıyorum.

Uçan Süpürge hakkında gelmeden önceki izlenimin neydi? Gelince nasıl bir izlenim edindin?
- Kamuoyunda Uçan Süpürge daha çok film festivali ile tanınıyor. Bunun önemli bir avantaj olduğunu düşünüyorum. Ama festivalden yola çıkarak diğer projelerin de daha fazla duyurulması gerektiğine inanıyorum. Yani festival bir amaç değil, önemli bir araç.

Nasıl bir duygu bir sivil toplum kuruluşunda gönüllü olarak çalışmak?
- Bence gönüllülük kavramı, sadece gönüllü olmak değil; çalışılan alanda gönlünü ve yüreğini ortaya koymak gibi bir anlam taşıyor. İnsanlar gönüllülük kavramına “çorbada tuzum olsun” diyerek hizmet ediyorlar. Ama aksine çorbanın tuzu değil; kendisi olmak gerekiyor. Bunun için de; gerek sivil toplum kuruluşlarında gerekse de diğer gönüllü çalışmalarda gönüllülerin yaptıkları işe tamamen kendilerini vermesi gerektiğini düşünüyorum.

Sence Türkiye’de gönüllülük yeterli mi? İnsanlar geri mi duruyorlar yoksa?
- Bizden önceki jenerasyonda geçmişte yaşananlardan ötürü bir korku var. Bundan dolayı da çocuklarını geride tutmaya çalışıyorlar. Ancak bizim dönemimizin bu konuda farkındalıklarının artması sonucunda bir artış olduğunu söyleyebilirim.

Sen Uçan Süpürge’de gönüllü olarak çalışmaya başladığından beri nasıl tepkiler alıyorsun?
- Bugüne kadar söylediğim insanlar gayet güzel karşıladılar. Sadece kadın hareketinin içerisinde bir erkek olmak konusunu tartışıyoruz kendi aramızda. Açmam gerekirse; toplumsal problemlerin birbirinden ayrı değil; bir zincir şeklinde eklenerek devam ettiğini düşünüyorum. İşte benim için de kadın hakları konusunda kazanılan bir zafer sadece kadın hakları savunucuları için bir zafer değil; toplumsal hak savunucularının tamamı için çok büyük bir önem taşıyor.

Birinin gençleri itmesi gerekiyor

Nasıl oldu Uçan Süpürge ile tanışman?

- Film festivali dolayısıyla duymuştum Uçan Süpürge’yi, daha önce fazla bilgim yoktu. “Çocuk Gelinler” ve diğer projelerden burada haberdar oldum. Ben küçük bir yerde yaşıyorum. Böyle etkinliklere ulaşmak zor oluyor böyle yerlerde. Stajyer kabul edildiğini duymuştum ve internet üzerinden ulaşabildim. Yaz aylarında bir şeyler yapmanın faydalı olacağını düşündüm. Çalışma ortamını görmek istedim.

Uçan Süpürge’de staj yaptığını söylediğinde insanlar nasıl karşıladı?
- Polatlı’da yaşıyorum ben. İlk başta merak ediyorlar Uçan Süpürge nasıl bir kuruluş diye, çünkü insanların da pek fikri yok açıkçası. Kadın örgütü olduğundan bahsediyorum. “Feminist mi onlar?” gibi tepkiler alıyorum. Feminizmin kötü bir algısı var toplumda. Erkek düşmanlığı gibi bir algı haline gelebiliyor. Ama bu bilmemekten kaynaklanıyor. Çevremdeki insanların muhafazakarlığı durumu farklı kılıyor. Uçan Süpürge’nin Anadolu’da yaptığı çalışmalardan ve Türkiye’nin sorunlarıyla ilgilendiğinden bahsediyorum. Sadece sinema ve üniversite çevrelerine hitap eden bir kurum olmadığını söylüyorum. Bu açılardan burada çalışmanın yararlı olduğunu gördüm. Gönüllülerinse bunları anlatmak için aracı olduğunu düşünüyorum.

Uçan Süpürge’ye geldikten sonra sende nasıl bir farklılık oluştu? Neler düşündürdü burası sana yeni olarak?
- Gelmeden önce çok fazla bir bilgim yoktu ve bunun büyük bir eksik olduğunu gördüm. Üniversite çevresinde çok daha aktif olabiliriz. Hem Ankara’da yaşıyoruz hem zamanımız var. Ama gerekenleri yapmıyoruz. Festival sürecinde bile filmleri izlemek için gereken çabayı göstermiyoruz. Her şey elimizin altında olsun istiyorlar. Bu nedenle Uçan Süpürge’nin kampüslere gitmesi çok faydalı ve güzel bir şey. Daha önce de dediğim gibi bu konudaki eksikliğimi gidermek için gerek Uçan Süpürge’yi gerekse de diğer dernekleri daha çok takip etmeye çalışacağım.

Peki sence neden gençler geri duruyorlar sosyal projelerden, sivil toplum kuruluşlarından?
- Birilerinin gençleri itmesi gerekiyor. Böyle olmadığı sürece pek bir şey yapmıyorlar. Çok bilinçli ve duyarlı değiller. Okula gidip eve gelip, arkadaşlarıyla zaman geçiriyorlar. Sadece sivil toplum kuruluşlarıyla değil; politika ve sosyal olaylarla da ilgilenmiyorlar.

Buraya gelecek olan gönüllüler için neler söylersin?
- Burada çalışmanın onların vicdanlarını rahatlatacağını düşünüyorum. Kendi menfaatin dışında toplum için fedakarlık yapmak çok güzel. Örneğin ben burada çeviri yaptım, İngilizce site için haberler çevirdim. İnternet sitesinin başarılı olduğunu düşünüyorum. Sitenin İngilizce bölümünün olması çok önemli. Buranın dünya ile iletişim kurması açısından da güzel olduğunu düşünüyorum. Ayrıca bir çok proje için elimden geldiğince yardımcı olmaya çalıştım.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!