Çok azap çekiyoruz

Güncelleme Tarihi:

Çok azap çekiyoruz
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 10, 2011 00:00

“Yasal olmayan herşeyi ihbar ettim, sonuç çıkmadı. Sonuç alınsın diye kendimi de ihbar ettim, yine sonuç alamadım. Bu, bana azap veriyor, ızdırap veriyor.”

Haberin Devamı

ANKARAGÜCÜ kulübünde, futbol takımı yeni sezon hazırlıklarını yurt dışı kampında sürdürürken, mevcut yönetim, kendi geleceği ile olarak Yargıtay’dan çıkacak karara odaklandı. 30 Ağustos 2009, 2 Ocak 2010 ve 3 Eylül 2010 tarihli genel kurulların açılan dava sonucu mahkemelerce iptalinin ardından, herkes gözünü yüce mahkemeye çevirmiş durumda. 30 Ağustos’taki genel kurula iş başına gelen mevcut yönetimin en etkili isimlerinden biri olan Mali Asbaşkan Ayhan Atalay, son 2 yılda yaşadıklarını Ankara Hürriyet’e değerlendirirken, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Yönetim olarak, rahat çalışma ortamı bulamadıklarını belirten Atalay, çok tartışılacak iddialarda bulundu.
İşte Atalay’ın cümleleriyle, Ankaragücü’nün içinde bulunduğu durum ve onun gelecekte nelerin olabileceğine dair düşünceleri.
? Nasıl bir Ankaragücü bekliyordunuz, seçildikten sonra nelerle karşılaştınız ?
AA: Kulübün durumu tam bir faciaydı. Hala bu faciayı tam olarak çözebilmiş değiliz. Kongreden bir gün evvel Melih Başkan beni evine çağırdı, Ankaragücü’ne üye olacağımı o zaman öğrendim. Melih beyin en büyük hayali Başkent’ten bir şampiyon takımın çıkması. Tüm çabası bunun için. Buna en yakın takım da taraftarı olan Ankaragücü. Melih Gökçek’in, buradan para çalmak, makam sahibi olmak, şöhrete kavuşmak gibi bir düşüncesi olabilir mi? Türkiye’nin Başkent’in Belediye başkanının makama, mevkiye ihtiyacı mı var? Türkiye’de 5 tane siyasi figür varsa Gökçek de bunların içindedir.”
? Melih Gökçek ve sizlerin üyeliği daha sonra mahkemelik oldu, kongreler iptal edildi. Her şey daha öncesinde konuşulup anlaşılmamışydı ?
AA: Biz o kongrede tam anlamıyla kumpasa getirildik. Oradaki mesele şuydu. (Öde borçları, tak sepeti koluna herkes kendi yoluna.) Melih Gökçek, bu işe hevesli, çevresi geniş, sponsorlar bulup kulüp ekonomisini nasıl olsa büyütür. Borçlar ödendikten sonra, mahkeme bunları gönderir biz de yeniden kulübü ele geçiririz. O kongrede, ne usulden ne esastan değerlendirilecek bir şey yok. Yargıtay da, kongredeki 400 üyenin delegeliği ile ilgili önergeyi tartışıyor. Biz nerden bilelim. Hayatımızda kaç kere kongre yapmışız. O işin kurtları var. Önerge için, oradaki katılımcıların yüzde 10’unun imzası gerekiyormuş. Adam, bilerek eksik imza attırıyor. Onlarca kongre yapmış, işi biliyor. Delegeler ordaydı. Çağırıp, eksik imzaları attırsaydı ya. Kanunun, kongreler, üzerinden 3 ay geçtikten sonra itiraza kapanıyor. Sürenin olmasına 4 gün kala dava açılması, kesinlikle iyi niyetle anlatılamaz. Bunu ispat edemem ama sizi böyle olduğuna dair ikna ederim.
? İki eski başkan kulübü size verdi. Peki ne oldu da sonra davalar açılmaya başlandı ?
AA: Burayı bize veren kişi de yolun sonunu görmüştü. 300 tane icra dosyası var. Kim bununla uğraşır. Böyle bir kulübü kim alır. Ömrümün yarısı burada geçti. 300 dosyayı, 150’ye ancak düşürebildim. Size enteresan bir olay anlatayım. Bu kulüp nasıl yönetilmiş daha iyi anlayın. Çiftlikte, küçük bir kulübe gibi yeri olan garip bir çocuk var. Oradan dondurma almışlar, gelip geçerken tereyağı almışlar. Nereye aldıklarını da bilmiyorum. Çocuğa bir kuruş para ödememişler. İcraya vermemiş. Evine haciz gitmiş, eşinden ayrılmış. Arkadaşlar geldi, “Borcundan vazgeçiyor, 3-4 bin TL’ye helalleşelim diyor’ dediler. Herkese de böyle yapmışlar. ‘Borcu neyse onu ödeyin öyle helalleşin’ dedim. Melih beye de durumu anlattım, “Çok iyi yapmışsın. Bunun hesabını ahirette veremezdik” dedi. Biz bu kulübü böyle idare ediyoruz.”

Haberin Devamı

Beştepe’deki tesisin kirasını, GSGM’ye 5 yıl ödememişler, o da hacizlik oldu. Maçlardan elde edilen hasılatın yüzde 7’sini,
2006-2007 sezonundan bu yana hiç ödememişler. Daha dün, 61 bin TL ödedim. Kişisel ilişkileri kullanarak çözdüğümüz konular var.
Daha ne söyleyeyim. Evraklarını da verebilirim. Tesis kirasını takside bağladık, rutin ödemeler hala devam ediyor. Toplam kira borcu, 970 bin TL. Eski yönetim, bu borçların ödenmesini bir şekilde durduruyormuş ama alacaklılar bize gelince durmuyor.

Haberin Devamı

Darius Vassell ve Hikmet Karaman sözleşmeleri de çok tartışılmıştı

AA: Biz gelmeden önce birçok sözleşmenin değiştirildiğini biliyoruz. Ben fala bakıp, gece rüyaya yatıp bunları söylemiyorum. Bu sözleşmeyi yapmayan insanlar söylüyor. Dikkat edin yapmayanlar diyorum. Bize, böyle teklif edildi kabul etmedik diyenler, söylüyor. Hikmet Karaman’ın bir dönem önceki sözleşmesi, tek sayfa, 5 madde ve rakamı yanlış hatırlamıyorsam, 250 bin TL. Aynı teknik direktörün bir dönem sonraki sözleşmesi 5 sayfa, 40 madde ve 1 milyon dolar. Sadece bu kadarına şaşırıyorum.Vassell’in kendisine 800 bin EURO, menejerine 400 bin EURO veriyorlar. Menejeri ile Vasell otelde karşılaşıyor, oyuncuyu tanımıyor. Menejer, bize gelip hemen bir sözleşme yapalım diyor. Böyle olaylar yaşadık biz bu kulüpte.
Daha çarpıcı şeyler anlatayım. Ankaragücü’nde resmi olarak transfer edilmiş, pasaport işlemi yapılmamış, gümrükte bilgisayar kayıtlarına girmemiş 8-9 oyuncu var. Bu oyunculara, 100 binlerce dolar para ödenmiş. Ya da gelmiş bir iki gün otelde kalmış, parasının yarısını kardeş payı ile alıp gitmiş.

Haberin Devamı

Hacizler başınızı epey ağrıtmış

“A.Gücü’ nde göreve başlar başlamaz, 300 tane resmi haciz dosyasıyla boğuştuk. icralık olmadan çözdüklerimizi de eklesek bu rakam 600-700’ü bulur.”

AA: Her Allah’ın günü haciz ve icra ile uğraşıyoruz. Başımızı kaldıramıyoruz. 30 Ağustos’ta seçildik, bismillah ertesi gün kapıya icra takibi geldi. Kıyafet almışlar, borç 168 bin TL. Dakika bir gol bir, 140 bin TL’ye anlaştık. Lotto firması ile bir anlaşmaları vardı. Malzeme almışlar, ortada malzeme yok. 270 adet set çanta, seçimden bir gün önce buradan alınıp götürülüyor. Bilgisayar sistemleri sökülüyor. Hepsi ile ilgili dava açıyoruz ama 5 sene de mi biter 10 senede mi biter bilmiyorum. Biz maalesef kendimizi ifade edemedik. Meselemiz, ortalığı velveleye vermek değildi.”

Haberin Devamı

 Çok karamsar bir tablo çiziyorsunuz ?

AA: Sana çok samimi bir şey söyleyeyim. Şu anda şike ile ilgili soruşturma sürüyor ve Aziz Yıldırım, savcılıkta. Ankaragücü kulübünü alıp incelesinler, Aziz Yıldırım’ı hemen serbest bırakırlar. Özür dileriz, hata etmişiz diye. Beştepe’deki tesisin hemen çıkışında bir fırın var.
Bu kulübün eski başkanı Rizeli değil mi? İnsan hemşerisine iyilik yapmaz mı? Kulübe ekmek buradan değil de niye Yenimahelle’den, Batıkent’ten alınıyor.
Çünkü, buradan da almışlar ama parasını ödememişler. Adam icraya vermiş. Asıl, film, fırıldak burada dönmüş.”

Bunların, sizde kayıtları yok mu ?

AA: Şu adama verilmiş para diye bilgisayarda bir kayıt var. 100 bin EURO, 863 nolu fiş ile verilmiş diye. Bizdeki dosyada da duruyor. X şahsına ödenmiş. Ama ne alanın ne de verenin imzası yok. Kimse cesaret edip, imza atamamış. Böyle bir ödeme, böyle makbuz olur mu ? Maliye, gelip tek tek makbuzlara mı bakacak ? Maliye Bakanlığı, 17 milyon TL ceza kesmiş, sonra anlaşma ile bu 6 milyon TL’ye indirilmiş. 41 milyon TL’lik ödemeyi, avans hesaplarında tutuyorlar. Ankaragücü sürekli alacaklı görünüyor. Bunları, abuk sabuk makbuzlarla yapıyorlar. KDV’leri gelir diye kaydediyorlar. Ankaragücü, son 10-15 yılda ilk kez bu sene zarar etti. Neden, çünkü muhasebe kayıtlarını bire bir tutuyoruz. Bundan önceki dönemde hep kâr görünüyor. Yüzde 18 KDV, yüzde 15 stopaj ödememek için, devletten vergi kaçırmak için avans hesabında tutulmuş. Devlet de spor kulüplerine bakmıyor tabii ki. O dönemde siyasi nüfuzu da iyi. Malum hemşerisi, Başbakan falan, onların kabine ortakları var. Tam anlamıyla ‘Ali kıran baş kesen’ gibiler. Kimse soru bile soramıyor.”

Haberin Devamı

Sizin bir çalışmanız olmadı mı ?

AA: 30 Ağustos 2009’dan 2 yıl geriye dönük olarak yeminli mali büroya inceleme yaptırdık. Bir sürü dalavere çıktı. Usulsüz bin tane işlem. Avans vermişler, avanslarını kapatmamışlar. Bu söylediğim suçların hepsi, ağır cezada yargılanır. Paraya çevrilmeyen hapis cezası vardır. Kulüp başkanı ve saymanı sorumludur. Kendine güvenen insanın yapacağı şeyi yapıp Maliye’ye yazı yazdım. 30 Ağustos 2009’den 2 yıl geriye dönüp araştırma yapın, sorumlular hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunun. Bizim dönem için de aynı şeyi yapın dedim. Defterdar ile konuştum. (Vergi Barışı Kanunu geldi. Bu yaptığınızdan bir şey çıkmaz, kurumlarda süreklilik esastır) dedi. (Soruşturmada, 15-16 milyon TL vergi ziyanı çıkarsa, biz bunu zamanın yöneticilerinden tahsil eder, zimmet çıkarır, görevi kötüye kullanmaktan, devleti dolandırmaktan onları hapse atarız. Parayı da alırız) dedi. (Ancak siz de görevi kötüye kullanmaktan, görevi suiistimalden yargılanırsınız) dedi. (Bizim ne suçumuz var?) diye sordum. (Yasa çıktı siz de müracaat etmek zorundasınız) dedi. (Peki müracaat edersek) dedim. (Ben sizin talebinizi yerine getireceğim. Müfettiş göndereceğim) dedi. Müfettiş oraya gidince, (Vergi Barışından yararlanmışlar incelemeyeceğiz) diyecek şeklinde cevap verdi. Cinnet geçirmek üzereydim. Ben kendimi ihbar ediyorum, sonuç alamıyorum. Her seferinde böyle kurtuluyorlar. Avukatlara, res’en dava açacağımı, vergi tahsilâtı açısından değil de, ceza kanunu, zimmet, suiistimal, irtikâptan dava açacağım, savcı bununla ilgili bir şey yapar mı diye sordum. Kanunda dayanak noktası bulursa dava açar dediler. Özetle şunu söyleyeyim, çok azap çekiyoruz.”

YARIN:
Eski yöneticiler hakkında hukuki anlamda ne yaptılar ?
Usulsüzlük ve yolsuzlukla suçladığı isimler kim ?
Hangi Başkan’ın iyi niyetine inanıyor?

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!