Güncelleme Tarihi:
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yasemen Işık Taner, hırçınlaşma, uyku bozukluğu, kabus görme, içe kapanma, kekemelik, bayılma ve altına kaka kaçırma gibi ruhsal ve fizyolojik değişimlerin, çocukların cinsel istismara uğradığının belirtisi olabileceğine işaret ederek aileleri uyardı. Taner, bir erişkinin kendi cinsel istek ve arzularını tatmin etmek üzere çocuğu kullanmasının cinsel istismar olduğunu belirterek, çocukla cinsel içerikli konuşmanın bile istismara girdiğini söyledi. Çocukların istismarının sadece Türkiye’ye özgü bir sorun olmadığını, bunun evrensel bir sorun olduğunu ifade eden Taner, özellikle çocuk ile kan bağı olan kişilerin yaptığı cinsel istismarın saklanmaya çalışıldığına işaret etti.
HANGİ ÇOCUKLAR RİSK ALTINDA
Her çocuk ve ergenin cinsel istismar riski altında olduğunu vurgulayan Taner, kız çocukların riskinin erkek çocuklara göre daha fazla olduğunu dile getirdi. Taner, erkek çocukların cinsel istismara uğrama oranının okul önceki dönemlerde kız çocuklarına yakın olduğunu ifade ederek, “Çok kalabalık ailelerden ve düşük sosyo-ekonomik düzeyden gelen çocuklar, ihmal edilen çocuklar, ilgi gösterilmeyen ve uyarı verilmeyen çocuklar, zihinsel engelli, bedensel sakatlığı, hiperaktivitesi, öğrenme güçlüğü gibi sıkıntısı ve sorunu olan çocuklar daha fazla risk altında. Yine bazı ailesel özellikler, ailede alkol ve madde bağımlılığı olması, annenin depresyonunun olması, çok genç yaşta anne örneği, tek ebeveynli yaşamak gibi birçok etken de çocukları riskli hale getirebiliyor” dedi.
İSTİSMARCI TANIDIK
Özellikle küçük çocukların cinsel istismarında, istismarcının çocuğun akrabası olmasa bile çocuğun tanıdığı biri olduğuna dikkati çeken Taner, “İstismarcı önce çocukla ilişki kurmaya çalışıyor. Çünkü çocukla ilişki kurduğu zaman, çocukla daha önce oyun oynadığı zaman ona birşeyler aldığı zaman kendi işi daha kolaylaşıyor. Bunu çocuk daha fazla oyun olarak algılıyor. Bunu yapmadığı takdirde genelde çocuğu tehdit ediyor, ‘annene babana söylersen seni öldürürüm, aileni öldürürüm, bir daha anneni babanı göremezsin, kaçırırım’ gibi” diye konuştu.
ÇOCUKLARIN İLİŞKİLERİNE DİKKAT EDİLMELİ
Taner, eğitim sistemimizin içerisinde cinsel eğitimin çok olmadığını, bu işin daha çok anne ve babalara kaldığına dikkati çekerek, cinsel kimlikle ilgili eğitime 2,5-3 yaşından tibaren başlanması gerektiğini söyledi. 2,5-3 yaşındaki bir çocuğun, kız ya da erkek olduğunu farketmeye başladığını ifade eden Taner, o yaşlardan itibaren çocukların kendi bedenini merak etmeye başladığını anlattı. Taner, şöyle devam etti:
“Çok erken yaşlardan itibaren çocuğa kendi bedenini nasıl koruması gerektiğini öğretmemiz gerekiyor. Çocuğa özel organlarını, anne, baba ve bakan insanlar dışında kimsenin ellemesinin, görmesinin doğru olmadığını mutlaka söylememiz gerekiyor. Çocukların diğer insanlarla ilişkisine çok dikkat etmemiz gerekiyor çünkü cinsel istismar uygulayan insanlar dışarıdan bakıldığında üçüncü gözle gezen insanlar değiller, dışarıdan bakmakla anlaşılabilecek birşey değil. Çocukla iyi bir anne-baba ebeveyn ilişkisi kurmak gerekiyor ki çocuk bu tür şeyler olduğu zaman bunu söyleyebilsin. Bu sadece anne baba için değil, öğretmen ile çocuğun da aynı şekilde ilişkisi olması gerekiyor. Ya da şu bile çocukları çok travmatize ediyor, ergen bir kuzen ya da ergen bir ağabey, biz ona ‘istismar’ demiyoruz, biz ona ‘cinsel oyun’, merakla denediği bir şey diyoruz. çocukların birbirleri ile çok yanlız bırakılmaması gerekiyor.”
YAŞINA UYGUN OLMAYAN CİNSEL BİLGİLERE SAHİPSE...
Taner, çocuğun cinsel istismara uğradığına ilişkin tek bir belirti olmadığını dile getirerek, şu bilgileri verdi: “En önemli şey ani gelişen ruhsal ya da fizyolojik değişimler. Çocuğun birden bire çok hırçınlaşması, uykularının bozulması, kabuslar görmeye başlaması, birden bire çok hareketli ya da içe kapanık bir hal alması, iştahının bozulması, derslerinin bozulması, okula gidiyorsa arkadaş ilişkilerinin bozulması, altına çiş kaçırma, altına kaka kaçırma, kekemelik, tikler, psikolojik bayılmalar, vücudunda ağrılar gibi hemen hemen psikiyatride gördüğümüz her türlü belirti ile gelebilir cinsel istismar. Burada bizi uyarması gereken şey, özellikle küçük çocukta yaşına uygun olamayan cinsel bilgiler, cinsel oyunlar ve cinsel içerikli konuşmalar. Ne olabilir bu? Çocuğun birden bire hiç bilmediği cinsel kelimeleri anlamlı bir şekilde kullanması, mesela bir sürtünmekten ve bundan nasıl haz alındığından bahsedilmesi, çok ayrıntılı olarak bir cinsel ilişki taslağını oyununa, resmine yansıtması, cinsel organını mütemadiyen diğer çocuklara göstermesi olabilir. Bu alanda bir takım soruları, davranışları, deneyleri olabilir ama bunları her çocukta görmüyoruz. Tabii çocukların bir kısmında da bu korkuyla beraber çok açığa getirmeden saklama eğilimi de görüyoruz.”
İSTİSMARCININ KONTROLÜ YOK
Türkiye’de istismarcıların çoğunun erkek olduğunu, kadın istismarcının hemen hemen hiç görülmediğini belirten Taner, “Çocuklara cinsel istismar yapan erkekler, öfke kontrolü olmayan, dürtü kontrolü olmayan, kişilik problemi olan, alkol ve madde kullanımına yatkın olan, şiddet eğilimine yatkın olan, aslında sorunu olan insanlar” dedi.