Güncelleme Tarihi:
(YPG'ye ağır silahlar verilmesi) "Cumhurbaşkanı'nın bu kararın arkasından ABD ziyaretini ciddi olarak yeniden değerlendirmesi gerekir"
(YPG'ye ağır silahlar verilmesi) "Türkiye Cumhuriyeti devletinin basiretsiz ve zayıf pozisyonda olması kabul edilemez"
"CHP MYK revizyonu şu ana kadar söz konusu değil"
(16 Nisan referandumu) "AİHM'in İçtihat değişikliği yapmasını sağlayacak bir müracaat olacak"
"OHAL KARARNAMELERİ BİR HUKUK DEVLETİ OLMANIN GEREĞİ GİBİ YUTTURMAYA ÇALIŞAN YÜKSEK YARGI ANLAYIŞI"
Hakime TORUN / ANKARA (DHA) - Görevden ihraçlara ilişkin CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan şu ifadeleri kullandı: "Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnameleri bir hukuk devleti olmanın gereği gibi yutturmaya çalışan yüksek yargı anlayışı bir tarafta devam ederken; işlerinden, mesleklerinden ihraç edilip haklarını arama imkanı bulamayan kamu görevlilerinin her türlü demokratik yolu deneyerek haklarını arama mücadelesini sürdürdüklerini biliyoruz. Özellikle 63. gününe giren açlık grevinde iki kamu görevlisi Nuriye Gülmen ile Semih Özakça artık ölümle pençeleşecek kritik eşiğe doğru hızla ilerliyor. Arkadaşlarımız ziyaret ettiler. Hukuk önünde hakkını arama imkanı bulamayan kendi bedenini direnişin bir parçası haline getirerek direnenlere ne yazık ki hükümet 63 gün geçmiş olmasına rağmen ciddi ve vahşet derecesinde diye tabir edebileceğimiz bir ilgisizlik içinde.
KILIÇDAROĞLU, NUMAN KURTULMUŞ'A VE BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM'A AİLELERİN İSTEĞİNİ İLETMİŞTİR
Aileler hükümet yetkililerinin kendileriyle konuşmasını istiyorlar. Dertlerini anlatabilmek için canlarını ortaya koyan sevdikleri için hak ettikleri randevuyu alamıyorlar. Hükümet yetkililerine soruyorum. Öldükleri zaman mı hatırlayacak ve anlayacaksınız? Bugün Genel Başkanımız Danıştay toplantısında Numan Kurtulmuş'a ve Başbakan Binali Yıldırım'a iletmiştir. Hükümeti ilgili sorumlu davranmaya davet ediyoruz."
"MONŞERLER DİYEREK ALAY ETTİKLERİ DIŞ İŞLERİ BÜROKRASİSİNİ YOK EDEN ANLAYIŞ"
Türkiye'nin dış politikasına ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD ziyaretine ilişkin Tezcan şöyle konuştu: "Türkiye 15 yıllık Ak Parti iktidarında dış politikası çökmüş, iflas etmiş bir noktaya sürüklendi. Hepimiz biliyoruz ki dış işleri politikasının özellikle AK Parti hükümeti tarafından çökertilmek istemesinin yok edilmek istemesinin vebali çok büyüktür. Bu süreçte monşerler diyerek alay ettikleri dış işleri bürokrasisini yok edip, devletin dışişleri birikimini hafızasını yok eden anlayış Türkiye'yi bütün uluslararası ilişkilerde çaresiz ve ne yapacağını bilmeyen rotası bozuk gemi durumuna düşürmüştür.
ERDOĞAN'IN ABD'YE ZİYARETİ ÖNCESİ DIŞ İŞLERİ POLİTİKASININ ÇÜRÜMÜŞLÜĞÜNÜ GÖRDÜK
Bugün Ak Parti üyesi Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD'ye ziyareti öncesi tam da bu dış işleri politikasının çürümüşlüğün çarpıcı neticeleri ile karşı karşıya kaldık.
ABD'YE GÖNDERİLEN ÖN İNCELEME HEYETİ, DIŞİŞLERİ KADROLARINDAN OLUŞTURULMADI
ABD'ye gönderilen ön inceleme heyeti, dışişleri kadrolarından oluşturulmadı. Dışişleri ağırlıklı bir heyet yerine Genel Kurmay Başkanı ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı'nın içinde yer aldığı dışişleri kadrolarının yer almadığı ön inceleme heyeti gönderilerek orada hangi mesajın verileceği belli olmayan çarpık bir durum oluşmuştur.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİN BASİRETSİZ VE ZAYIF POZİSYONDA OLMASI KABUL EDİLEMEZ
Sayın Cumhurbaşkanı ABD'ye gitmeden önce henüz ön heyet oradayken ABD YPG'ye ağır silahlar vereceğini ilan etmiş ve bu konuda karar vermiştir. Bu Türkiye için kabul edilebilir bir şey değil. Türkiye'nin güvenlik anlayışı için NATO müttefikimiz olan ABD'nin çok ciddi bir problemidir. Hepimizin şiddetle karşı çıkacağı bir tablo. YPG'ye ağır silahlar verilmesi demek, hem bölge güvenliğinin hem de Türkiye'ni bütünlüğünün önemli ölçüde tehdit altına alınması demektir. Böyle ağır bir adımın karşısında başta Cumhurbaşkanlığı makamı ve hükümet olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti devletinin basiretsiz ve zayıf pozisyonda olması kabul edilemez.
CUMHURBAŞKANI'NIN BU KARARIN ARKASINDAN ABD ZİYARETİNİ CİDDİ OLARAK YENİDEN DEĞERLENDİRMESİ GEREKİR
Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu kararın arkasından ABD ziyaretini ciddi olarak yeniden değerlendirmesi gerekir diye düşünüyoruz."
(ATATÜRK'E HAKARET EDİLMESİ) "TARİHÇİ KILIĞINDAKİ SAHTEKÂRLAR, ÖZEL BİR PROJENİN PARÇASIYDI"
Bir TV kanalında Atatürk'e hakaret edilmesini sert sözlerle eleştiren Tezcan, "Atatürk'e hakaretin maharet haline geldiği bir döneme girdik. 15 yılık AK Parti iktidarı döneminde, Atatürk'e kurucu önderimize hakaret etmek bir iltifat, teşvik meselesi haline gelmiştir. Tarihçi kılığına bürünmüş bazı sahtekârlar, özelikle iktidar imkânları tarafından semirtilmiş bir takım medya kuruluşlarına çıkarak isimleri cilalanıp, parlatılıp büyük öner Atatürk'e, yakınlarına hakaret etmeyi bir maharet haline getirdiklerini görüyoruz. Bunlar tesadüf değil. Bilinçli olarak milletin gönlünden kurucu önderi, silme çabasının, projesinin parçası. Bu insanlar kendiliğinden çıkmadı. Tarihçi kılığındaki sahtekârlar, özel bir projenin parçasıydı. Sadece bunu yapanlara adli kovuşturma meselesi değil, mesele kurumsal olarak bu saldırıyı yayın kuruluşunda, siyaset anlayışında yerleştirmek isteyen anlayışı topyekûn terk etme meselesidir.Ak Parti'nin kadroları için Cumhuriyet dönemi için bir reklam aralığı var diyenlerin ikbal ve istiklalini güvence altına alındığı tabloda böyle bir tablonun devam etmesi halinde bu tip hakaretlerin de alt yapısının özellikle hazırlanacağını biliyoruz. İktidarın toplumda oluşacak algıya karşı kararlı bir duruş göstermesi gerektiğini düşünüyoruz" diye konuştu.
(16 NİSAN REFERANDUMU) "AİHM'İN İÇTİHAT DEĞİŞİKLİĞİ YAPMASINI SAĞLAYACAK BİR MÜRACAAT OLACAK"
16 Nisan referandumuna değinen Tezcan, "Türkiye, mühürsüz seçimin gayri meşru ortamında yaşamaya devam ediyor. Mühürsüz seçimin meşru olmayan sonuçlarını konuşmaya devam edeceğiz. Hukuk mücadelemiz devam ediyor. AİHM'e başvuru noktasında çalışmalar önemli bir noktaya geldi. Biraz daha süreye ihtiyacımız var. AİHM'in içtihat değişikliği yapmasını sağlayacak bir müracaat olacak. Ciddi hazırlık gerekiyor çalışmalarımız devam ediyor. Siyaseti tekelleştirmek değil kolektif olarak demokrasi ortak paydasında yürüyüşümüz devam edecek" ifadelerini kullandı.
"CHP MYK REVİZYONU ŞU ANA KADAR SÖZ KONUSU DEĞİL"
MYK revizyonu iddiaları ve Muharrem İnce'nin açıklamalarına ilişkin bir soru üzerine Tezcan, "Tüzüğümüze göre MYK'yı oluşturmak Genel Başkanımızın yetkisindedir. Şu ana kadar değiştirme konusunda herhangi bir niyeti, adımı olmamıştır. Sayın İnce, kendi siyasi yaklaşımı doğrultusunda değerlendirmeler yapabilir. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkan olduğu dönemden bugüne parti içi tartışma, ifade düşünce özgürlüğünü en geniş şekilde tanındığı bir sürecin içindeyiz. Genel başkanımız parti içinde yarışmak isteyen herkesin önünü açan bir genel başkandır. Bırakın önünü kapatmayı. Parti hukuku ve disiplini çerçevesinde atılan bütün adımlar meşru adımlar olarak kabul edilebilir. Bizim ve Genel Başkanımızın itirazı olmaz. Disiplinle ilgili yapılan çalışmalar, meselenin bir parti içi yarış olmasının ötesinde partinin disiplin kurallarına aykırı tutumlar çerçevesinde başlatılan soruşturmalardır. Benim görebildiğim kadarıyla İnce'nin beyanlarında disiplin soruşturmasını başlatacak bir şey göremedim ama gözümden kaçan bir şey varsa da yetkili kuruluşlarımız bakar. Kimin ne söylediği değil ne söylendiğine bakılır" diye konuştu.
"BAŞBAKANIN TAVSİYELERİNE TEŞEKKÜR EDİYORUZ. TAVSİYELERİNE İHTİYACIMIZ OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUZ"
Başbakan Binali Yıldırım'ın 'CHP içi tartışmalara' ilişkin yaptığı açıklamaları değerlendirmesi istenen Tezcan, "Ne yazık saray ve sayın Erdoğan işi gücü olamayan bir çok işe karıştığı için Türkiye bugün bu noktaya geldi. Tarafsızlık yeminine bağlı kalarak görevini yapsaydı. Üstüne vazife olmayan işleri yapma konusunda maharetli bir saray tecrübesi edindik. O saray tecrübesini devam ettiğini de biliyoruz. Sandıktan çıkan 'hayır'ların bir an önce parçalanması için saray kaynaklı senaryoların planlandığını da biliyoruz. Sayın genel başkanımız net açıklamalar yaptı. Sarayda böyle planlar yapılırken, partililer olarak bu senaryoların parçası değil senaryoları boşa çıkarmak olmalı. Sayın Başbakan'a ondan daha fazla bir şey söyleyebilmek düşmez. Düşmeyeceğini de bilir. Bu oyunlar bundan sonra belki büyüyerek devam edecek. Bunun etkisinde kalmayarak 'hayır'lı büyük bulaşmayı sağlayabilmeliyiz. Sayın Genel başkanımızın üslubu konusunda herkes iyi bilir ki; mesele kurt yada kuzu üslubu değil milleti kucaklama meselesidir. Sayın Başbakanın bu noktadaki tavsiyelerine teşekkür ediyoruz ama tavsiyelerine ihtiyacımız olduğunu düşünmüyoruz.
"GENEL BAŞKAN'A, 'BİZ İSTEDİK AMA NİYE KURULTAYI TOPLAMIYORSUNUZ' DEME HAKKI KİMSEDE YOK"
Olağanüstü Kurultay olup olmayacağına yönelik bir soru üzerine Tezcan, "Arkadaşlarımız sayın genel başkanın yetkisini kullanmasını talep ediyorlar. Onların bunun gerekliliğini söylemesi ne kadar meşru sayılabilirse sayın Genel Başkanın da olağan kurultay takvimi başlamıştır bundan sonra artık olağanüstü kurultay yapmanın parti yararı açısından yararlı olduğunu düşünmüyorum deme hakkı vardır. Sayın Genel Başkan'a, 'Biz istedik ama niye kurultayı toplamıyorsunuz' deme hakkı kimsede yoktur. İki yol daha vardır. Buna inana arkadaşlarımız ya parti meclisini ikan edeceklerdir ya da delegenin yarıdan fazlasını ikna edeceklerdir. Öyle bir tablo olursa da tüzük uygulanır. Partide olağan kurultay takvimi başlamıştır" açıklamasında bulundu.