Güncelleme Tarihi:
ANKARA, (DHA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeynep Altıok, ilan edildiği günden bugüne OHAL'in, KHK'larla birlikte, aydınların susturulması için kullanılarak, baskı ve tasfiye sistemine dönüştüğünü savundu. Altıok, "OHAL, keyfi tutumlar ve KHK'lar eliyle kültür ve sanat çevrelerine yönelik ağır bir saldırıya dönüştü. İktidarı bu yanlış kararları yeniden incelemeye ve kültür sanat dünyası üzerindeki her türlü baskıya son vermeye çağırıyorum" dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Altıok, yazılı bir açıklama yaparak, tiyatroların, kütüphanelerin, kültür ve sanat evlerinin tamamen kapatılması ile karşı karşıya olunulduğunu ileri sürdü. OHAL'in, keyfi tutumlar ve KHK'lar eliyle kültür ve sanat çevrelerine yönelik ağır bir saldırıya dönüştüğünü savunan CHP'li Altıok, açıklamasında şunları kaydetti:
"OHAL ilan edildiği günden bugüne sürdürülen yasa dışı tutum, KHK'larla birlikte aydınların, muhaliflerin, biat etmeyen herkesin susturulması için kullanılarak kalıcı bir baskı ve tasfiye sistemine dönüştü. Bu anlayışla özellikle düşünen, üreten, sorgulayan ve toplumu aydınlatan kesimlere yönelik olarak yoğun şekilde keyfi uygulamalara tanıklık ediyoruz. Tiyatroların, kütüphanelerin, kültür ve sanat evlerinin tamamen kapatılması ile karşı karşıyayız. Uzun yıllardır her haksızlığın adaleti bulması için kar ve çıkar gütmeden kararlı ve onurlu bir mücadeleyle takipçisi olan Çağdaş Hukukçular Derneğinin de (ÇHD) kapatıldığı son KHK'ların ardından bir yenisiyle 83 dernek, vakıf, kültür ve sanat evi kapatıldı. İzmir Metin Altıok Kültür Sanat Evi, Yeni Kapı Tiyatrosu, İzmir Ali İsmail Korkmaz Kütüphanesi, Ayışığı Kültür Merkezi ve Yalova Gençlik Kültür Evi bunlardan sadece bazıları. 25. yılını 300. sayısını geride bırakan Türkiye'nin en uzun soluklu kültür sanat dergilerinden Evrensel Kültür dergisinin de yine benzer bir KHK ile kapatılmış olması iktidarın aydınlanma karşıtı tutumla sanata yönelik kıyımının son örnekleridir. OHAL, keyfi tutumlar ve KHK'lar eliyle kültür ve sanat çevrelerine yönelik ağır bir saldırıya dönüştü. Keyfi tutumun örnekleri saymakla bitmiyor. Daha önce Artvin Çoruh Üniversitesi'nin sanatçı Levent Üzümcü'nün oyununun sahnelenmesi için salon tahsisi, oyuna birkaç gün kala iptal edilmişti. Aynı şekilde İzmir gibi kültür ve sanatla yaşayan bir şehrin köklü üniversitesi Dokuz Eylül Üniversitesi tarafından da benzer bir karar alınmış olması da son derece üzücü ve de düşündürücüdür. Dokuz Eylül Üniversitesi yönetimi kentin dinamiklerinin ve geçmişten gelen köklü birikiminin ya farkında değildir ya da açıkça talimatla bu davranışı sergilemiş ve Levent Üzümcü'nün elinden salonu almıştır"
"İKTİDARI KÜLTÜR SANAT DÜNYASI ÜZERİNDEKİ BASKIYA SON VERMEYE ÇAĞIRIYORUM"
Hükümeti, kültür ve sanat dünyası üzerindeki her türlü baskıya son vermeye çağıran CHP Genel Başkan Yardımcısı Altıok, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Kültür ve sanatla kavgaya tutuşmanın yarınlarımıza hiçbir faydası yok. Bilgiye, birikime, sanata yönelik kin ve nefret ile sansür ve yasaklama politikaları her yerde sistemli bir şekilde sürdürülüyor. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'ne atanan kayyumun Diyarbakır Şehir Tiyatrosu oyuncularını işten çıkarması, tiyatroyu fiilen kapatması, kentteki heykelleri birer birer kaldırması kabul edilemez. Kültürle, sanatla ve sanatçıyla karşı karşıya gelen siyasetçiler ve devlet adamları dünya tarihinin hiçbir döneminde ve dünyanın hiçbir yerinde başarılı olamamışlardır. Sanatın gücü siyasetin sığ ve soğuk yüzünü ve devletin zorbalığını her daim alt etmesini bilmiştir. İktidarın kindar ve dindar söylemleri ile ayrıştırdığı toplumda eğitimden, sanatın zenginliğinden mahrum bırakılmış kuşakların her türlü düşünceye ve üretime yönelik öfkesi Fazıl Say konserine satırla saldırmak, Sergi salonunda eserleri parçalamak, heykelleri parçalamak, Uğur Mumcu anıtını parçalamak, Roboski anıtını bir kayyumun cehaleti ve duyarsızlığına kurban etmek gibi vandal ve vahşi eylemlere yol açmakta. Bu tutumun Palmira gibi binlerce yıllık kültür mirasını hedef alan IŞİD canilerinin barbarlığından hiç farkı yoktur. Bugün heykel parçalayan cehaletin benzin bidonları ile eyleme geçişine, nice acılara tanıklık eden bu toplumun yaşananları hafızasında tutmak, ders almak ve değiştirmek için ihtiyacı olan tüm kanalları bilinçli bir şekilde kapatmak açıkça düşünmeyen bir toplum yaratma niyetinin açık ürünüdür. Metin Altıok Kültür Sanat Evi'ni kapatmak Metin Altıok'un poetikasını, Ali İsmail Korkmaz Kütüphanesi'ni kapatmak Ali İsmail Korkmaz'ın direnişine duyulan saygıyı ortadan kaldırmaz. Olsa olsa onların ideallerini, yaşamlarına mal olan kararlı ve cesur direnişlerini büyütür, haklı ve kalıcı kılar. Yüzü bilgiye dönük aydınlık ve çağdaş nesiller ancak cehaletten arınarak gelişebilir. Bu da ancak iktidarın kültüre, sanata, sanatçıya, sanat eserlerine yönelik düşmanca tavırdan vazgeçmesi ile mümkün. İktidarı bu yanlış kararları yeniden incelemeye ve kültür sanat dünyası üzerindeki her türlü baskıya son vermeye çağırıyorum."