Oluşturulma Tarihi: Mayıs 29, 2010 00:00
Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) İkinci Başkanı ve Anadolu Turizm İşletmecileri Derneği (ATİD) Başkanı Seçim Aydın, “Yerel yönetimler ve Bölge Kalkınma Ajansları ile işbirliği halinde öncelikle yörelerinde seçilecek örnek kentlerde başlatmayı önerdikleri uygulamaları” anlatıyor.
KARA trenlerin pabucunu dama atarak “Çaylar şirketten” kavramı ile hayatımıza girmiş olan otobüs yolculuğu tahtını özellikle uzun mesafelerde uçaklara kaptırırken turizm taşımacılığındaki önemini arttırıyor. Dünyada kentler yürüyerek gezilirken Türkiye’de nedense kentleri otobüs penceresinden görebildiğimiz kadar tanımayı tercih ediyoruz. Bu bizim bilinçli tercihimiz de değil, program öyle olduğu için uyum sağlıyoruz. Ama kentimizi tanıtırken “geçilecek değil, gezilecek ya da kalınacak bir yer” olarak sunuyoruz da; tanıtım malzememizi ve tur programlarını adımlara göre değil 80 Km. hıza göre hazırlıyoruz. Öyle olunca da günde 300 Km. lik mesafeleri gezi adı altında aşarak ve otobüslerin pencerelerinden çekebildiğimiz gölgeli fotoğraflarla anılarımıza katarak idare ediyoruz.
Marka kent olmanın seminerlerini yapan, bazı yapıları beyaza boyayarak, tarihi yapıları da restore ederek marka olmayı planlayan kentlerimizin planlarını yapanların öncelikle bilmesi gereken en önemli husus kentin öncelikle yaşayanlar için yaşanabilir olmasıdır. Örnek olarak gösterdiğimiz kentler bu anlayışla planlandığı ve bu devam ettirildiği için bugün de ziyaret edilebilmektedir.
Yayalara imkan tanımayan kentler
Paris, Prag, Londra, Münih daha niceleri bu nedenle halen favori kentlerdir. Kentlerimiz başlangıçta böyle düşünülmüş; ama araçları ön plana alan, sürücülerin yayalara imkân tanımadığı ve gelecek nesillere meydanlarının yok edildiği kentler olarak teslim edilecek bir yapıya bürünmüştür. Bir turizm kenti gezginlere uygun olarak planlanırken öncelikle kentin bazı noktaları tur otobüslerinin indirme/bindirme yeri olarak ayrılır; ziyaretçiler kenti yürüyerek gezer, alışveriş yapar, tanır, insanlarla tanışır yani ekonomik ve toplumsal olarak orayla bir dostluk kurar. “Kaptanınız çay molası vermiştir” anonsuna bağlı olmadan çayını kendi içen, yemeğini, hatıra eşyasını seçen kişi geceyi de orada geçirirse mutlu bir tatil yapmış olacaktır. Bu noktalardan kent içi ulaşımı sağlayacak toplu taşım araçlarının sadece gençlerin binebileceği üç basamaklı araçlardan seçilmesi giderek genel nüfus içindeki oranları artmakta olan 59 yaş üstü ihtiyarlar ile 9 yaşın altındaki gençler için birer eziyet kaynağıdır, kent ulaşımında mecburiyet otobüsleri/minibüsleri olarak hizmet verirler. Kısaca üç şeritli geniş caddelerin iki şeridinin park için kullanıldığı, 50 Cm.lik kaldırımların da yayalara bırakılmadan işgal edildiği ortamlarda acentelerde olumsuz izlenimleri önlemek açısından hızlı hareket etmeyi tercih ediyor olmalılar.
Nesiller hesap soracak
Şimdilerde ülkemizde moda olmaya başlayan teleferikli çözümlerin gelecekte hesap soracak nesillere nasıl açıklanacağı ise merak konusudur. Ziyaretçileri yüksek noktalara ulaştırmada, dağlar için düşünülmüş teleferik yerine, güzergâhı mola noktaları ile zenginleştirilmiş raylı sistemler ve benzer kentsel sistemler kullanılmaktadır. Yoksa ziyaretçilerle kent arasında köylerden geçen trenlerden gazete atmak gibi bir iletişim kurulabilir. Ziyaretçiler gezdikleri her yeri duyguları ile tanımak anıları ile ayrılmak etmek ister. Beraberlerinde taşıyacakları anılar onları ve dostlarını oraya tekrar yönlendirir. Bunun yolu da orada geçirilecek zamanla orantılıdır. Bu nedenle TÜROFED/ATİD olarak Yerel yönetimler ve Bölge Kalkınma Ajanslarımızla işbirliği halinde öncelikle yörelerinde seçilecek örnek kentlerde bir uygulama başlatmayı öneriyoruz. Hepimiz bir süre sonra bu konuda da kendi geleneğinde olan değerleri kullanan kentlerimizin yabancıdan aktarılmış modeller aramadan, adını da kendinden alan modellerle dünya piyasasında yer alacağını göreceğiz. Kendini, kentini ve ziyaretçilerini seven ortamlar için katkıda bulunacak kuruluşları bekliyoruz.