MS-VELİ SARITOPRAK
Oluşturulma Tarihi: Mart 18, 2007 00:00
Patron patrona köşesinin bu haftaki konuğu, tekstilin patronu Ankara Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Canip Karakuş.
Bildiğim kadarı ile siz Erzurumlusunuz. Erzurum’dan Ankara’ya geliş öykünüzü, hangi işlerde çalışarak ve ne zorluklar çekerek bugünkü noktalara geldiğinizi Ankara Hürriyet’e anlatır mısınız? n Erzurum doğumluyum ama 1970 yılında Ankara’ya geldim ve burada yaşamaya karar verdim. Vitrin dekorasyonu ve bayan eteği imal etmeye başladım. İkisini aynı anda yürütüyordum. İmalata 8 makine ile başladım. 1974 yılında Almanya Düseldorf’da dünyanın en iyi dekor dergisinin açtığı yarışmada Dünya 1.si seçilmiş ve 10 bin Mark para ödülü almıştım. Bu yarışmadaki derecemden sonra Almanya’dan teklifler geldi, ev, araba ve ayda 10 bin Mark maaş. Fakat ben ailemi ve Türkiye’yi seçtim. Madem Türk’üm ve başarılıyım, Türkiye’de Türk genci olarak hizmet etmeli ve yeni başarılara imza atmalıydım. Ve gelen teklifleri kabul etmedim.
GARİPLER SOKAĞINDA CANLI MANKENLER1975-77 yılları arasında Hürriyet gazetesinin vitrin yarışmalarında birinci oldum. Kızılay’da Karamürsel mağazasında ’Garipler Sokağı’ adını verdiğim bir vitrin yaptım. Konseptinde eski İstanbul evleri elektrik direkleri ve sokağın başında da garipler sokağı levhası bulunan maketler yaptım. Muhteşemdi ve hatta ilk kez vitrinde canlı manken kullanan da benim. O zamanlar Karamürsel mağazasının mutfağında bulaşıkçı olarak çalışan bir kadıncağızı ve çocuklarını kullanmıştım vitrinde.Çocukların üstü başı kirli burunlar akıyor, kıyafetler yırtık ve anneleri ile gazete satıyorlardı. Çok güzeldi, çok. Başka bir vitrin çalışmamda da konsept olarak Vietnam’ı seçmiştim. Unutamadığım bir diğeri de İstanbul Beyoğlu’nda Tokatlayan Pasajı’nda Vinnex mağazası için hazırladığım ’Son Durak Vinnex’ adlı vitrin çalışmamdı. Maketten kocaman bir tren yaptım, son durak da zaten Vinnex mağazası oldu. Bu arada imalat,
Fevzi Çakmak Sokak’taki atölyede hızla devam ediyordu. Fakat atölye yetmez hale gelmişti.
MİSAFİRLERE ÇİZME SERVİSİ1989 yılında Balgat’a, şimdiki fabrikamızın olduğu yere taşındık. Balgat’a geldiğimde sadece gecekondular ve tarlalar vardı. Balgat’a taşındığımı duyan gören herkes deli olduğumu iddia etti. Gerçekten çok büyük cesaretti buraya gelmek. Çok büyük zorluklar yaşadık. Yağmur yağınca her yer çamur olurdu. Kimse fabrikaya gelemezdi. Karşı sokaktan 15 tane lastik çizme aldırdım. Gelen kumaşçıları, mağazacıları ve dostlarımızı şimdiki Ceyhun Atıf Kansu caddesinde lastik çizmelerle bekler, giydirir ve fabrikaya kadar gelmelerini sağlardık. Hatta fabrikayla caddenin arasındaki arsa tek fabrikaya geçiş yolumuzdu. Arsa sahibinin kafası bozulursa arsasından da geçmemize izin vermezdi. Trajikomik ve zor günler geçirdik. Ama bir zamanların çamurlu yollarına ve gecekondulara sahip Balgat’ı, şimdi Ankaralı Giyim Sanayicileri arkadaşlarımızla birlikte ’Modanın Başkenti’ haline getirdik. Mutlu olmamak ve gururlanmamak elde değil.
GENÇ TASARIMCILARA DESTEKDaha önceleri tasarımlarımızı başka yerlerde ararken Türkiye’de bir ilk gerçekleştirdik. Geleneksel hale getirdiğimiz tasarım yarışmaları ile gencecik beyinlerin araştırmasını yaparak bunları büyük organizasyonlar marifetiyle belirleyip sektörümüzde istihdamını sağladık. Bu tasarımcılarımızı Avrupa Birliği Leonardo Da Vinci Projeleri desteğiyle, İtalya Napoli’de dünyaca ünlü Academia Della Moda kurumunda tasarım eğitimlerine yolladık. Yine AB projeleri yaparak aldığımız hibe yardımlar ile sürekli eğitim merkezimizi oluşturduk. Sektörel Olarak Sürekli Eğitim Merkezi ve kendi personelini kendin yetiştir mantığını Türkiye’de yine ilk biz gerçekleştirdik. Bu faaliyetlerimiz kesintisiz olarak halen devam ediyor.
DÜNYADAKİ YERİMİZİ ALDIKn Başkanı olduğunuz Ankara Giyim Sanayicileri Derneği Ankara’yı tanıtmak için neler yapıyor? n Yılda iki kez Başkent Moda Günleri adı altında defile yapıyoruz ve bu defilede yurtdışından gelen misafirlerimize, iç piyasa mağazacılarımıza, büyükelçiliklere, politikacılarımıza ve tüm basına ev sahipliği yapıyoruz. 11 Mart’ta da 13.Başkent Moda Günlerini düzenledik ve 3 bin 500 kişilik muhteşem bir görsel şölen yaparak 2007 İlkbahar yaz modasını gelen konuklarımıza ve televizyondan yapılan canlı yayınla izleyicilere tanıttık. Yurt içi ve yurt dışı fuarlarda hem dernek olarak, hem de derneğe üye firmalarımız olarak stantlarımızla yerlerimizi aldık. Ankara Giyim Sanayicilerinin tüm dünyaya tanıtımını doğru zamanda, doğru yerde, doğru şekilde yapıyoruz. Mesela yaz sezonu için Paris, Milano Düseldorf ve İstanbul’da ki fuarlarda Ankaralı tekstilciler olarak yerlerimizi aldık. Dünya modasını Ankara’lı giyim sanayicileri olarak yakından takip ediyor olacağız. Ve dünya modasını Başkent’e taşımaya devam edeceğiz.
n 2007 yılı İlkbahar ve Yaz sezonu modası nasıl olacak? n 2007 ilkbahar ve yaz modasında marin grupları ve siyah beyaz kombineleri moda. Yazın daha sıcak terleten günlerinde ise moda renklenmeye başlıyor ve pastel renklere geçiş var.
n Ankaralılara giyim seçerken ve alırken neler önerirsiniz? n Ankaralılar’a giyim alırken önereceğimiz tek şey, kaliteden ve markadan vazgeçmesinler. 3-5 lira ucuz diye aldıkları kıyafetleri 1-2 kez belki giyebiliyorlar ama kaliteli aldıkları ürünleri yıllarca giyiyorlar. Bence dikkat edilmesi gereken en önemli husus bu.
Dünyayı giydiriyoruz
n Tekstilde ve özellikle giyim sanayinde Ankara’yı nasıl değerlendiriyorsunuz? Balgat Ankara’nın Tekstil üretim merkezi haline geldi. Burada kaç firma faaliyette, bunların istihdam hacmi, ciroları ve ihracatları ne kadar?n Şu an Balgat’ta bine yakın showroom ve 9 bin 500 istihdam var. Bayan hazır giyim ve trikoda
Türkiye’de 1 numara ve dünya markalarına mal yapıyoruz. Ve Ankaralı Giyim Sanayicileri olarak tek hedefimiz, ki bunu bence çoktan başardık, Dünya modasının kalbi Ankara’dan atıyor. Modayı biz belirliyoruz. Bunun en büyük savaşını Başkanı olduğum Ankara Giyim Sanayicileri
Derneği ve üyelerimizle birlikte veriyoruz.
Hem giyimin hem Ağrı’nın zirvesinde1970 yılından öncede Erzurum’da kayak kayıyordum. Ağrı Dağı’na zirveye 8 kez çıkan dünyada tek kişiyim. Prof. John Liby ve diğer Amerikalı profesörlerle Nuh’un gemisini aradım. Fransız navana ve aya ilk ayak basan adam olarak bilinen Neil Armstrong da ağrı dağının zirvesine çıktığım diğer isimler.