İpek ARIOĞUL
Oluşturulma Tarihi: Kasım 09, 2006 00:00
Camcılar ilk kez Ankara’da buluşuyor. ATO’da yapılacak cam şurasına 50’nin üzerinde ilden sektör temsilcisi katılacak. Camcılar Odası Başkanı Fikret Yılmaz, şurada camın her türlü her türlü sorunuyla ele alınacağını, sektörde yaşanan sıkınıtlara çözüm aranacağını kaydetti.
TÜRKİYE’NİN dört bir yanından gelen camcılar Ankara’daki 1. Cam Şurası’nda buluşarak sektörün sorunlarını tartışacak.
Camcılar Odası Başkanı Fikret Yılmaz, 2 Aralık’ta ATO’da bu yıl ilki gerçekleştirilecek Cam Şurası’na 50’nin üzerinde ilden sektör temsilcisinin katılacağını belirtti. Ankara Hürriyet’e konuşan Yılmaz, şurada camın her türlü her türlü sorunuuyla ele alınacağını, sektörde yaşanan sıkınıtlara çözüm aranacağını kaydetti.
Yılmaz, ayrıca Türk Stamdartları Enstitüsü’nde hem işyeri hem de çalışan standartları için altı değişik komisyon oluşturulduğunu, bunların otocam, ısı yalıtımlı cam, perakende cam, PVC doğramacılığı, sanatsal çerçeve ve cam işlemeciliğinden oluştuğunu kaydetti. Odanın belirlediği akademisyenlerin de komisyonda yer aldığına dikkat çeken Yılmaz, komisyonun altı ay önce çalışmalara başladığına ve yaklaşık 10 güne kadar çalışmaları sonlandıracağına dikkkat çekti.
"Camcılık sektöründeki en önemli sorunlardan birinin standart olmaması" diyen Yılmaz, şunları kaydetti:
HERKES KENDİNE GÖRE ÜRETİYOR: Türkiye’de hala camın standardı yok. Örneğin inşaat yapılırken doğramaları milim milim herkes kendine göre üretiyor. Bu, bizi büyük sıkıntıya sokuyor. Oysa üretim yapılırken doğramalara bir standart getirilirse, bu silsile haline cama da yansıyacak, camcılar da fire vermeden ona göre üretim yapacak, 365 gün çalışcakatır. Standarda göre üretim maliyeti düşürür, inşaat sezonunu beklemeye gerek kalmaz. Her zaman montaj yapılabilir. Örneğin, ısı yalıtımlı çift camların imalatında TSE standardına dikkat edilmiyor. Camın TSE standardında üretilmesi de yetmez, montajına dikkat etmek lazım. Bunun için yapılması gereken çok kolay. Avrupa’da, ABD’de uygulanan standardın aynısını getirip uygulamak gerekiyor.
YAPI DENETİMCİLER ES GEÇİYOR: Standartla ilgili olarak en büyük sıkıntı yap-sat’çılardan kaynaklanıyor. Yapı denetimciler de konuyu es geçtiği için yap-sat’çılar bildiği gibi üretim yapıyor. Isı yalıtımlı çift camlarda her iki taraftaki cam da 4 milim kalınlığında olması gerekirken, kimisi ucuz olsun diye 3 milim yapıyor. Tüketici bunu anlamıyor tabi, eve bakıyor, ısı yalıtımlı cam var deyip güvenle satın alıyor. Ankara’daki diğer bir sıkıntı da saat 16.00’dan sonra kamyonet yasağı olması. Bu yasağın camcılara uygulanması çok yanlış, çünkü camınız saat 16.00’dan sonra kırılırsa ancak saat 20.00’den sonra gelip cam takılabilir. Oysa gece cam takmak hem tehlikeli, hem de şehrin uzak yerlerinde oturan çalışanların eve dönüşü için zorluk yaratıyor.
VİTRİN CAMI TAMPERLİ OLMALI: Camla ilgili bir sıkıntı da mağazaların vitrinlerinde kullanılan camların tehlike yaratması. Vitrinlerde isteyen istediği camı kullanıyor. Oysa bunlara arabalarda olduğu gibi tamperli olma zorunluluğu getirmek gerekiyor ki herhezgi bir kırılma halinde tuzla buz olup insanlara zarar vermesin.
TMMOB: Türkiye bor pazarında lider olmalı
TMMOB Maden Mühendisleri Odası, Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü ve Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından 2-4 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilen 3. Uluslararası Bor Sempozyumu’nun ardından bir sonuç bildirgesi hazırlandı. Maden Mühendisleri Odası’ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, bildirgede, dünya bor rezervlerinin yaklaşık yüzde 75’ine sahip olan Türkiye’nin dünyada bor ülkesi olarak adlandırılabilecek tek ülke olduğuna dikkat çekildi.
TÜRKİYE BORU BÜYÜK AVANTAJLARA SAHİP: Bildirgede, Türkiye’nin sahibi bulunduğu bor madenlerinin, yüksek tenöru, rezerv büyüklüğü, işletme kolaylıkları ile gerek kalite ve çeşitlilik, gerekse de üretim maliyetlerindeki rekabet üstünlükleri açısından büyük avantajlara sahip olduğuna işaret edildi. Bu nedenlerle, Türkiye’nin dünya bor pazarında lider olarak yer alması gerektiği vurgulanarak, dünya bor piyasasının toplam 1.5 milyar dolar düzeyinde olduğu belirtildi. Türkiye’nin bugün için bu pazardaki payının 400 milyon dolar civarında olduğunun altı çizilerek, şunlar kaydedildi:
KAMUDAN VAZGEÇİLİRSE KAZANÇ ARTMAZ: "Kamu tekelinden vazgeçilmesi durumunda özel firmaların daha rasyonel çalışacağı ve kazancın artacağı varsayımı doğru değildir. Aksine, özel şirketler arasındaki rekabet, 1978 öncesinde olduğu gibi fiyatların ve toplam ülke kazancının düşmesine neden olacaktır. Kaldı ki yerli madencilik şirketlerinin uluslararası maden tekellerinin karşısında tutunabilecek güçleri bulunmadığından, bor rezervlerinin kısa sürede söz konusu tekellerin eline geçmesi de kaçınılmazdır."