Çağdaş yaşam detayda gizli

Güncelleme Tarihi:

Çağdaş yaşam detayda gizli
Oluşturulma Tarihi: Aralık 02, 2007 20:24

BİR akşam felekten bir gece çalmak istediniz. Arkadaşlarınızla yemek yediniz, sonra bir eğlence yerine gittiniz. Bir kadeh bir şeyler içip, sohbet edeceksiniz.

Çağdaş yaşam detayda gizli
Eğer Başkent’te yaşıyorsanız, sohbetinizin ortasında sürekli saatinizi kontrol edeceksiniz. Cebinizde çok para yoksa, son otobüs kaçmadan durağa yetişmelisiniz.Başkent’te geceyarısından sonra tek ulaşım aracı taksiler. Yani ister geç saatte biten bir konsere, ister dostlarınızı evlerinde ziyarete gidin evinize taksiyle dönmeye mecbursunuz.Sosyal yaşantınızı geceyarısından biraz sonrasına sarkıtıyorsanız ya çok para ödeyeceksiniz ya da sosyal yaşamınızı asgariye çekip evinize mahkum olacaksınız.Oysa İstanbul’da, İzmir’de, Eskişehir’de ve daha bir çok kentte, bu "lükse" sahipsiniz. İstanbul’da taksi dolmuşla bir kıtadan diğerine geçebilir, İzmir’de dostlarınızla eğlendikten sonra evinize makul ücretlerle ulaşabilirsiniz.Ankara her geçen gün yaşamı kolaylaştıran bir kent olmaktan uzaklaşıyor. Artık Başkent’te ne yollarda yürümek kolay, ne de aracınızla bir çukura düşmeden seyretmek. Düşünün hala, her an bir su kesintisi yaşama korkusuyla evlerimizde bidonlarla su tutuyoruz.BAŞKENT KABUK DEĞİŞTİRİYOR Ankara Hürriyet, geçen hafta Başkent’in gece ulaşım sıkıntılarına dair bir dosya açtı.Bu dosyada diğer şehirlerdeki gece ulaşımlarına ilişkin uygulamaları okudunuz.Bugün de bir belediye yetkilisinin "Ankara memur kenti, gece uyuyan bir kent. İstanbul ve İzmir’le kıyaslayamayız" sözlerini göreceksiniz.Ankara, Kurtuluş Savaşı’nın hemen ardından modern cumhuriyetin gelişim programının odağında bir misyonu temsil ediyordu. Eğitimin bulunmadığı, ekonomisi ve sosyal yaşantısı çökmüş bir toplumda devlet memurları çağdaş yaşam kurgusunun en önemli ayaklarından biriydi.Evet, Ankara ağırlıklı olarak memurların yaşadığı, caddeleri ve sokakları takım elbiseli, kravatlı insanların dolaştığı bir şehirdi.Ama Başkent’i tanımlamak için artık sadece "memur kenti" ifadesi yeterli gelmiyor.Bir çok üniversitesi, 250 bini aşan üniversite öğrencisi, kenti çevreleyen yeni sanayi tesisleri, sayısı her geçen gün artan alışveriş ve ticaret merkezleriyle birlikte Başkent de artık kabuk değiştiriyor.KÜÇÜK DETAYLAR Bu değişime yerel yönetimler başta olmak üzere bütün kurumlar ayak uydurmalı. Aksi halde toplumun gerisinde kalan, değişimin hızına yetişemeyen vatandaşlarından kopuk bir yapının oluşması kaçınılmaz hale gelir.Çağdaş kentlerde insanları geceleri "ya evinizde oturun ya da taksiyle ulaşın" ikileminde bırakmak modern kenti yöneticiliğinde yeri olmayan bir yaklaşım.Maliyeti her ne olursa olsun, bir başkentte vatandaşlar gece bir yere ulaşmak için tek bir araca mahkum edilmemeliler. Anayasa’daki sosyal devlet tanımı işte bunun gibi kar edilmeyecek kamu hizmetlerinin devlet eliyle görülmesi anlamına geliyor.Çağdaş yaşam diye dilimize doladığımız kavram aslında bu ve bunun gibi bir çok küçük detayda gizli.Normali yapmak erdem oluyorBÜYÜK Ankara Oteli inşaatında kullanılan vincin Atatürk Bulvarı’nda yaya yoluna taşmasını ve vatandaşlar için oluşturduğu tehlikeyi daha önce dile getirmiştik.Bu inşaatın hemen arkasında yer alan Dünya Göz Hastanesi inşaatının durumunu da geçen hafta içinde Ankara Hürriyet’te okudunuz.Fotoğraflar aslında söze gerek bırakmayacak kadar açıktı. Yolu işgal eden iş makinaları, kaldırımlardaki tahta kalıplar ve demir parçaları yayaların yürümesini engelliyor ve tehlike yaratıyordu.Bir Başkent’e hiç ama hiç yakışmayacak bir çalışma biçimi bu.Bu inşaatların hemen gerisinde bir büyük çalışma daha var. Ankara Sanayi Odası, yeni hizmet binasını inşa ediyor.Çok daha dar bir alanda sürdürülmesine karşın ASO’nun çalıştığı alanda ne yola taşan bir vinç görebiliyorsunuz, ne de inşaat parçaları. Bariyerlerle de yol ile inşaatın ilişkisi kesilmiş durumda.ASO, kent merkezindeki bir çalışmanın nasıl düzgün yürütülebileceğini gösteriyor. Aslında alkışlamaya gerek yok, ASO zaten yapması gerekeni yapıyor.Ama baştan savma, ben yaptım oldu tavırlarının hüküm sürdüğü bir başkentte normal prosedürü uygulamak bile bir "erdem" haline geliyor.Mezopotamya düşü Gazi’deGAZİ Üniversitesi, TEMA Vakfı’nın 15. Kuruluş Yılı etkinlikleri kapsamında, "Mezopotamya’nın Büyük Düşü GAP" adlı belgesel filme ev sahipliği yapacak.Güney Doğu Anadolu Projesi’nin(GAP) konu edildiği "Mezopotamya’nın Büyük Düşü GAP", 4 Aralık’ta Gazi Üniversitesi Rektörlüğü Mimar Kemalettin Salonu’nda gösterilecek.Gösterimin ardından Tarım Bakanı Mehdi Eker, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Erken ve 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel değerlendirmeler yapacak.Harran Üniversitesi danışmanlığında, Ali Nihat Gökyiğit ve Vehbi Koç Vakfı’nın desteğiyle hazırlanan belgesel filmin yönetmenliğini ise Kemal Öner yapıyor. "Mezopotamya’nın Büyük Düşü GAP"ta, Güneydoğu Anadolu Projesi’nin kat ettiği yol ile başardıkları ve başaramadıkları, Dünya, gıda güvenliği ve su sıkıntısı yaşarken tarımda kontrolsüz sulamanın toprağın tuzlanmasına ve bölgesel kalkınmaya etkisi anlatılıyor.
Haberin Devamı

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!