Güncelleme Tarihi:
* Geçen ay 5’inci kez ‘dünya şampiyonu’ oldunuz. Sizi buz pateninde başarıya taşıyan bu tutku nasıl başladı?
Herkes bu tutkunun çocukluktan geldiğini düşünüyor ama ben 29 yaşında yani 2011 yılının ortalarında başladım buz patenine. İkiz gibi büyüdüğüm bir çocukluk arkadaşım vardı, kendisini trafik kazası sonucu kaybettim. Büyük bir depresyon süreci yaşadım. O sıralar iş hayatına da devam ediyordum. Aslında elektrik elektronik mühendisiyim. Yaşadığım depresyon sürecinde kendime bir hobi listesi yapmaya karar verdim. Listenin içerisinde buz pateni de vardı. Akabinde Ankara’da o dönemde hizmette olan BelPa Buz Pateni Tesisi’ne gittim ve tribünlere oturdum. İşte o gün ‘ben buz pateni yapacağım’ dedim. Serüvenim de öyle başlamış oldu. Duygusal bir buhran sonrası gelen başarı...
* Buzda olmak nasıl bir his? Zorlandığınız anlar oldu mu?
Buz patenine başladığım ilk zamanlar çalışıyordum ve sadece hafta sonları buzda zaman geçirebiliyordum. Ta ki antrenörüm Timuçin Özbükücü ile yollarımız kesişene kadar. Kendisiyle çalışmaya başladıktan sonra inanılmaz bir gelişme kaydettim ve bir sene sonra işimi bırakma kararı aldım. Çünkü birinden birine odaklanmam, yeteri kadar vakit ayırmam gerekiyordu. Sonrasında kendimi buz patenine adadım ve 2015 yılında da ilk madalyamı kazandım. Avrupa’daki sporcular küçük yaşlarda eğitimlere başlıyor ve 20’li yaşlarına geldiklerinde bu sporu bırakıyorlar. Fakat ne yazık ki benim küçük yaşlarda bu sporda bir eğitim fırsatım yoktu. O yüzden 29 yaşında başladığım bu yolculukta kendimi buz patenine adadım. Beni buralara getiren antrenörüme ve bana bu koşulları yaratan ulu önderimiz Atatürk’e selam vermeden buzdan çıkmış tek bir antrenmanım dahi yoktur.
SEN BİR TÜRK KADINISIN MOTİVASYONU
* Yarışmaya çıkmadan önce herhangi bir uğurunuz, toteminiz var mı?
İçimden hep şunu söylüyorum: ‘Sen bir Türk kadınısın, ihtiyaç duyduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcut.’ Ben kendi kendimi böyle motive ediyor, böyle güçlü kılıyorum. Her zaman için aklıma Türk kadınının gücünü getiriyorum. Atatürk sevgisi ve milli duygular beni kamçılıyor ve şampiyonluğun yolunu hazırlıyor. Öte yandan, deprem sebebiyle de zor günler geçirdik. Rakiplerimden farklı olarak fiziksel zorluğun yanı sıra psikolojik zorluk da çektim ve sonrasında yarışmaya katıldım. Ülkem için elimden geleni yapmak zorundaydım. Burada söz konusu milli başarıydı ve benim şahsi yorgunluklarıma yer olmamalıydı.
* Peki ya bundan sonraki hedefleriniz?
Hedefim, 2024 yılı Ocak ayında İtalya’da gerçekleştirilecek olan uluslararası yarışma. Dört yılda bir gerçekleşiyor ve tüm dünya ülkelerinden sporcular katılıyor. Yani dünyanın en büyük organizasyonlarından biri. O yarışmadan da altın madalyayla ülkeme dönersem başka bir şey istemem. Tek bir hedefim var: ‘Başarılarımı sürdürmek ve ülkemi sevindirmek.’
NAZ’IN ANKARASI
* Ankara sizin için ne ifade ediyor?
Ben doğma büyüme Ankaralıyım. Bu yüzden Ankara benim için hayatın başladığı yer, yaşamımı sürdürdüğüm yer ve yaşamın oluştuğu yer. Ben Ankaralıyım ve Ankara’nın ta kendisiyim. Hiçbir zaman kentimi terk etmeyi düşünmedim. Zaman zaman yurt dışından antrenörlük teklifleri geliyor. Kendi ülkemin kendi kentimin sporcularına destek olmak, ileride yetiştirmek varken neden yurt dışına gideyim?
* Ankara’da sporcu olmak...
Diğer illere nazaran daha avantajlı diyebiliriz. Ankara’nın buz pateni açısından tek eksisi, yeteri kadar pistinin bulunmaması. Özellikle sporcuların olimpik pistlere ihtiyacı var. Şu an sadece Çayyolu’nda bulunan buz pistinde çalışabiliyorum. Eskiden BelPa’nın buz pateni tesisi vardı, hatta orası hizmete kapandığı ilk zamanlar çalışmak için Erzurum’a gitmek durumunda kaldım. Yani Ankara’daki durum sebebiyle ilk defa şehir dışına çıkıp, orada antrenmanlarımı yapmak durumunda kalmıştım. Bizim için önemli bir yerdi BelPa... Umarım tekrardan faaliyete açılır.
* Ankara’da nereleri gezmekten keyif alıyorsunuz?
Ankara’nın tarihi dokusunu çok seviyorum. Yaşayan bir şehir. Ankara Kalesi ve Ulus’ta gezinti yapmaktan, tarihi dokuyu solumaktan oldukça keyif alıyorum. Anıttepe de benim için çok özeldir. Hem Anıtkabir dolayısıyla hem de Anıttepe’de bulunan koşu yolu sebebiyle. Ankara’nın hemen hemen her noktası güzel ama en çok buralarda vakit geçirmeyi severim.
Altın Kuğu’ lakabı nereden geliyor?
“Önce antrenörüm Timuçin Özbükücü ve takım arkadaşlarım dediler, sonra çevrem ve buz pateni camiası demeye başladı.”