Güncelleme Tarihi:
İlk olarak 1990 yılında Ankara’da görev yaptınız ve sonra 2013 yılında tekrar geldiniz. Aradan geçen sürede Ankara’da ne gibi değişiklikler gördünüz?
Maggie Moore: Herkes bana Ankara’da nasıl bir değişiklik gördüğümü soruyor ama onları biraz hayal kırıklığına uğrattığımı düşünüyorum. Ankara bana göre çok da değişmemiş, Ankara’nın insanları, aynı sıcaklığı, misafirperverliği 25 yıl önceki gibi yine gösteriyor. Tabiki birtakım değişiklikler yok değil; dünyaca ünlü mağazalar, markalar var. Eskiye göre çok daha fazla neon ışığı var. Ama ben hep o tanıdık hisle, insanların sıcakkanlı yaklaşımlarıyla karşılaşıyorum.
ANKARA’NIN KARAKTERİ HİÇ DEĞİŞMEMİŞ
Richard Moore: Yıllar içinde Ankara üç kat daha büyümüş. Gerçekten çok büyük bir şehir. Nüfusu İskoçya’nın nüfusuyla aynı. Çok kozmopolitan bir şehir haline gelmiş. Eskiden uluslararası bir restoran göremezdik ve bir Çin lokantası açıldığında çok heyecanlanırdık. İstanbul’daki o kozmopolit yaşam yoktu, ama şu an var. Gerçekten Ankara her zaman için bürokrat şehri olarak ortaya çıkıyor. Şu an çok daha canlı bir şehir haline gelmiş Ankara. Maggie’ye katılıyorum çünkü belki şehir fiziksel olarak gelişmiş ve değişmiş ama Ankaralılar kendi özünü korumayı başarmış. Ankara’nın karakteri, özü hiç değişmemiş.
İSTANBUL’UN ANKARA’YA DÖNÜŞÜNÜ SEVİYORUM
İstanbul ve Ankara tartışması çok yapılır. Bazı insanlar, Ankara’yı büyük bir köy gibi görür. Siz ne düşünüyorsunuz? İki şehir sizin için ne ifade ediyor?
M.M: Ben İstanbul’u ziyaret etmeyi çok seviyorum. Çok güzel bir şehir. Yaşamın hızlı aktığı, çok sayıda kültürel faaliyetin olduğu, muhteşem mimarinin olduğu bir şehir. Ama tüm bunlara rağmen ben her İstanbul’a gittiğimde en çok Ankara’ya dönüşümü seviyorum. Çünkü kendimi evime dönmüş hissediyorum.
Büyükelçilerin çok havalı bir hayatı olduğu söylenir. Siz nasıl hissediyorsunuz?
R.M: Burada yaşamak bizim için çok şımartıcıydı. Çünkü İngiltere’de maalesef böyle bir evimiz yok. Gerçek hayatta böyle yaşamıyoruz. Londra’daki hayatımızda resepsiyonlarda gazeteciler sizin gibi gelip bizim fotoğraflarımızı çekmeye kalkmıyorlar. Veya yolda giderken insanlar gelip, ‘Siz Büyükelçi Richard Moore’sunuz, bir selfie çekelim’ demiyorlar. Bunları burada yapıyor olmak çok keyifli. Ama bazen bazı elçilerin kendilerini çok önemliymiş gibi hissettikleri tarzında birtakım söylentiler de var. Ama ben farkındayım ki, burada bir ülkeyi temsil ediyoruz. Birleşik Krallığı temsil ediyorum ve insanlar bana Richard Moore olduğum için değil, ülkemi temsil ettiğim için önem veriyor. Dolayısıyla alçakgönüllülüğünüzü korumanız çok önemli.
POPÜLERLİĞE YOĞUNLAŞIRSANIZ ASIL GÖREVİNİZİ UNUTURSUNUZ
Ankara’daki en popüler büyükelçilerden biri olduğunuzu söyleyebiliriz. Twitter’da çok takipçiniz var, twitleriniz haber oluyor. Buraya gelmeden önce bu kadar popüler olabileceğinizi düşünüyor muyduz, bunun için ekstra çaba sarf ettiniz mi?
R.M: Kesinlikle beklemiyordum. Türkiye’ye gelirken ne beklemem gerektiğini bile bilmiyordum. Daha önce halkın gözünde olduğum böyle bir rol üstlenmemiştim. Benim amacım popüler olmak değil, büyükelçi olarak görev yapmak. Çünkü kendinizle ve popülerliğinizle fazla yoğunlaşacak olursanız, kendinizle daha fazla ilgilenmeye başlarsınız ve asıl görevinizi unutursunuz. Ülkemi temsil ettiğim için bu kadar tanınıyorum, bu kadar ön plandayım. Türkçe konuşmanın da bana büyük faydası oldu. Televizyonlarda Türkçe konuşmak ve twit’lere Türkçe karşılık verebilmenin büyük artısı oldu. Bu popülerlik çok keyifli oldu.
KÜÇÜK VE KÖR KIZA BAKMAKLA SORUMLUYDUM!
Biraz ilişkinizle ilgili sormak istiyorum. Ne zaman ve nasıl tanıştınız?
M.M: Biz tanıştığımızda Richard 18, ben 16 yaşımdaydım. Fransa Lourdes’a Katolikler için hac değeri taşıyan bir ziyarette tanıştık. İkimiz de Katolik olarak yetiştirildik. Richard okuluyla beraber bu ziyarete katıldı. Ben de engelli kişi olarak gruptaydım. Richard’ın görevi otelde kalışımızı ayarlamak, bir hafta boyunca grubun ve benim sorumluluğumu üstlenmekti. Karşılaştık, birbirimizi gördük. Ondan dört yıl sonra da evlendik.
R.M: Ben o grubun lideriydim. Bu zavallı, küçük ve kör kıza! bakmakla sorumluydum. Ben de bu görevimi yerime getirdim. O günden beri de bu görevimi yapıyorum.
TÜRKİYE’DE BİR İLKİ GERÇEKLEŞTİRDİ
Maggie Moore, en az eşi kadar popüler bir isim. Görme engelli olan Maggie Moore’a gittiği her yerde rehber köpeği ‘Star’ da eşlik ediyor. İngiliz sefire, Ankara’da geçirdiği süre boyunca önemli bir girişim üstlendi. Moore, Avukat Nurdeniz Tunçer’le birlikte Türkiye’de ilk kez görme engelliler için rehber köpeklerin eğitilmesi projesini başlattı.
Maggie Moore’un rehber köpeği Star, ailenin bir parçası gibi.
İstanbul’un büyüleyici bir şehir olduğunu söyleyen Moore çifti, İstanbul’un tüm güzelliklerine rağmen yuvaları olarak gördükleri Ankara’yı sevdiklerini söylüyor.