Güncelleme Tarihi:
ANKARA,(DHA) - HÜKÜMET Sözcüsü Bozdağ,"Çocuklarımızın korunması hususu da Bakanlar kurulumuzda detaylı bir şekilde görüşülmüş, değerlendirilmiş ve sonucunda da 6 bakanlıktan oluşan bir komisyon kurulmuştur.Bu düzenleme içerisinde de cezaların artırılması konusu ayrıca ele alınacak" dedi.
Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ Beştepe'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklama yaptı. Çocukların korunması hususunda 6 bakanlıktan oluşan bir komisyon kurulduğunu belirten Bozdağ komisyonun rapor sunacağını kaydetti. Bozdağ,"Çocuklarımızın korunması hususu da Bakanlar kurulumuzda detaylı bir şekilde görüşülmüş, değerlendirilmiş ve sonucunda da Başbakan yardımcımız Sayın Recep Akdağ Beyefendinin başkanlığında Adalet Bakanımız Sayın Abdullah Abdülhamit Gül, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız Sayın Fatma Betül Sayan Kaya, İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu, Milli Eğitim Bakanımız Sayın İsmet Yılmaz, ve Sağlık Bakanımız Sayın Ahmet Demircan’dan oluşan bir komisyon kurulmuştur. Komisyonun kuruluş amacı, çocuklarımızın korunması konusunda bugüne kadar aldığımız bütün tedbirlerin gözden geçirilerek bundan sonra daha etkin koruma için neler yapılması gerektiği hususunu çalışmak ve en kısa sürede hükümetimize bir yasal ve idari açıdan yapılması gerekenler konusunda bir rapor sunmak olacaktır.Cezaların artırılması başta olmak üzere her alan tek tek ele alınacak sonucunda yapılması gerekenler bir rapora bağlanacak. Yasal düzenleme gerektiren hususlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yasalaştırılacak. İdari tedbirlerle yapılabilecek hususlarda da, gerekli idari düzenlemeler yapılarak gerekli tedbirler alınacaktır. En ağır şekilde cezalar verilecektir, infazlar yapılacaktır, bu düzenleme içerisinde de cezaların artırılması konusu ayrıca ele alınacak. 12 yaşı doldurmamış olan çocuklarımıza dönük suçlarla ilgili ayrı cezai yaptırımlar getirilebilecek, başka da düzenlemeler mutlaka bu rapor sonucunda hayata geçirilecektir" diye konuştu.
"BÖYLE BİR ADIM ATILIRSA ELBETTE Kİ ÇOK CİDDİ SONUÇLARI OLUR"
PYD/YPG'nin Suriye yönetimiyle görüştüğü iddiasını değerlendiren Bozdağ şunları söyledi:"Evet bildiğiniz gibi zeytin dalı Harekatı başladığı gün nasıl bir hedefle başladıysa aynı hedef doğrultusunda planlı ve başarılı bir şekilde devam etmektedir. Türkiye'nin bu konuda kararlılığı nettir, pozisyonu nettir, yaptıkları, yapacakları çok nettir. Bölge terör örgütlerinden ve teröristlerden arındırılıncaya, bölgede huzur, barış ve istikrar yeniden tesis edilinceye, sınır güvenliğimiz, bölgede yaşayan Türkmen, Arap, Kürt kardeşlerimiz sınır boylarında yaşayan vatandaşlarımız ve ülkemiz tehdit altından kurtarılıncaya kadar bu harekat devam edecektir. Türkiye bu noktada kararlıdır, burada bir geri dönüş söz konusu değildir, olmayacaktır da.Bölgedeki terör örgütlerinden PYD/YPG’nin Suriye yönetimiyle görüştüğü ve anlaştığına dair haberler medyada da yer aldı, biz de tabi bu haberlerin doğru mu değil mi yakından takibini yapıyoruz. Hem istihbarat örgütümüz, hem güvenlik birimlerimiz, hem hükümetimiz bütün yönleriyle konuyu yakından takip ediyoruz. Bu haber resmi makamlar tarafından doğrulanmamıştır.Gerçek dışıdır, gerçekle alakası yoktur.Suriye yönetiminin bölgeye herhangi bir güvenlik gücü göndermesi şu an için söz konusu değildir. Burada şunun da altını özellikle çizmekte fayda vardır, bölgede Türk Silahlı Kuvvetleri'nin terör örgütleri ile mücadelesi demin dediğim gibi terör örgütlerinin kökü kazınana kadar devam edecektir. Ve bu terör örgütleri Hem Türkiye'nin hem de Suriye'nin ortak düşmanıdır, rejimin PYD/YPG terör örgütlerini müdafaa için Afrin'e birlik sevk etme gibi bir düşünceye varması veya bu yönde adım atması, bölge bakımından çok büyük felaketlere yol açar. Bir defa kendi toprak bütünlüğü için tehdit oluşturan ülkesini bölmek isteyen YPG/PYD terör örgütlerini korumak için rejimin Afrin’e asker göndermesini düşünmek, bunu makul görmek mümkün gözükmemektedir. Çünkü böyle bir adım bölgede başka olumsuzluklara yol açacağı gibi Suriye Devletinin de bölünmesine yeşil ışık yakmak anlamına gelir ki Suriye yönetimi de kendi ülkelerini bölecek bir adım atmayacağını biz düşünüyoruz. Ancak herhangi bir şekilde böyle bir olumsuzluk adım atılırsa elbette ki bu adımın çok ciddi sonuçları olur, hem Türkiye için olur, hem Suriye için olur, hem bölge için olur. Türkiye’nin hedefi çok nettir ve pozisyonu da nettir, terörden bölgeyi arındırmaktır. Bu pozisyonun Türkiye’nin değişmesi söz konusu değildir. Bugün bu çerçevede Sayın Cumhurbaşkanımız, Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin ile görüşmüştür, hem Suriye’de yaşanan gelişmeleri, hem Türkiye-Suriye ilişkilerini ele almışlardır. Şunu ifade etmek isteriz ki, Rusya’yla Türkiye’nin Zeytin Dalı Harekatı başlamadan önceki Afrin’deki bu operasyona bakışı, pozisyonu neyse, bugün de aynıdır. Bu pozisyonda bir değişiklik yoktur. Aynı şekilde Sayın Cumhurbaşkanımız, bugün İran Cumhurbaşkanı Sayın Ruhani ile de bir görüşme yapmıştır. Yine bildiğiniz gibi Suriye’deki sorunlara çözüm için Türkiye, İran ve Rusya arasında görüşmeler devam ediyor, 14 Mart günü Dışişleri Bakanlarımız Moskova'da bir toplantı yapacaktır. Aynı şekilde 16 Mart'ta Astana’da İran'ın da katılımıyla üçlü dışişleri bakanları toplantısı yapılacaktır. Nisanın başında şu anda tarihi tam netleşmiş değil ama üst düzeyli işbirliği konseyi toplanacak ve arkasından da yine İran Rusya devlet başkanlarının katılımıyla Türkiye'de bir üçlü zirve yapıldı söz konusudur."
"TÜRKİYE ÇOK NETTİR MÜNBİÇ KONUSUNDA"
Bozdağ, Münbiç'ten PYD, YPG, PKK, KCK ve DEAŞ terör unsurlarının temizlenmesinin şart olduğunu dile getirdi. Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:" Bildiğiniz gibi ABD dışişleri Bakanı Türkiye’deydi. Hem Sayın Cumhurbaşkanımızla hem Dışişleri Bakanımızla detaylı görüşmeler yapıldı ve bu görüşmeler çerçevesinde hem Zeytin Dalı Harekatı hem Münbiç hem Fırat'ın doğuşu başta olmak üzere Suriye'deki bütün gelişmeler, değişik boyutlarıyla ele alındı. PYD, YPG, PKK, DEAŞ ve diğer bütün konular masada müzakere edildi. Ve bu görüşmelerin sonunda da şöyle bir karar çıktı. 3 tane mekanizma oluşturulacak. Üçlü üç ayrı mekanizma. Bunlardan bir tanesi Suriye’yi konuşacak, bir tanesi adli konuları konuşacak, bir tanesi Irak’ta olup bitenleri PKK başta olmak üzere orayı konuşacak ve bütün burada iki ülkenin pozisyonunu ve sorunları tek tek el alacaklar ve sonuçlar ortaya koyacaklar. Türkiye çok nettir Münbiç konusunda. Münbiç’te PYD, YPG, PKK, KCK, DEAŞ terör unsurlarının oradan temizlenmesi şarttır. Eğer oradan ABD onları göndermezse veya çekmezse, orada onların varlığı devam ederse bu şu demektir; Türkiye'ye karşı tehdit devam ediyor demektir. Türkiye kendisini tehdit altında bırakılmasını göz yumamaz. O nedenle Münbiç’te o teröristleri oradan çıkarmak Türkiye'nin kendi geleceği bakımından hayati öneme sahiptir. Eğer netice çıkmazsa bu görüşmelerden elbette son sözü yine Türkiye kendi söyleyecektir. O zaman oradaki teröristleri Afrin'deki teröristleri nasıl temizlediyse aynı şekilde temizleyecektir. Umarız ki böyle bir harekâta gerek kalmadan diyalog yoluyla bu konu çözülür."
"İSİM DEĞİŞTİREREK TERÖR ÖRGÜTLERİ TERÖR ÖRGÜTÜ OLMAKTAN KURTULAMAZ"
Bozdağ, konuşmasında ABD'nin 'Bak siz terör örgütü olarak görünüyorsunuz adınızı SDG diye değiştirin diye bir tabela değişikliğine giderseniz rahat edersiniz' dediğini ifade ederek, "Bildiğiniz gibi PKK bir terör örgütüdür. Hem ABD Devleti bakımdan böyledir hem NATO bakımdan öyledir hem de Türkiye bakımından pek çok uluslararası örgüt ve ülke bakımından da eli kanlı bir terör örgütüdür. Bugün PKK terör örgütü yaptığı eylemlerle kendisinin terör örgütü olduğunu sadece Türkiye'ye değil bir dünyaya ispat etmiştir. Adını değiştirerek veya başka ülkelerin tavsiyesiyle başka bir isim altında yeniden yapılandırılarak terör örgütü olmaktan kurtulamaz. PYD, YPG terör örgütüdür. Türkiye için öyledir, pek çok ülkede PYD, YPG terör örgütü kabul etmektedir. ABD bile ne yaptı? ‘Bak siz terör örgütü olarak görünüyorsunuz adınızı SDG diye değiştirin diye bir tabela değişikliğine giderseniz rahat edersiniz’ dedi. Hatırlarsanız oradaki ABD’li yetkili açıkladı bunu. Sonra değiştirdiler adını SDG yaptılar. Peki, PYD, YPG terör örgütü olmaktan kurtuldu mu? İsim değiştirerek terör örgütleri terör örgütü olmaktan kurtulamaz. Türkiye yapılan hesapları görüyor ve bu konuda terör örgütlerine bakışı da nettir. Bunlar Sayın Başbakanımızın dediği gibi sızma tartışmasız terör örgütüdür. Bir insan ismini değiştirmekle nasıl başka bir insana dönüşmüyorsa terör örgütleri de isimlerini değiştirmekle terör örgütü olmaktan kurtulamazlar" ifadelerini kullandı
"26 MADDE ÜZERİNDE MUTABAKAT SAĞLANDI"
Bozdağ, Bahçeli ve Erdoğan'ın mutabakat sağladığı 26 maddenin Çarşamba günü komisyon başkanları tarafından açıklanacağını bildirdi. Bozdağ,"Bildiğiniz gibi Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Bahçeli’nin oluşturduğu 3 kişilik heyet ile AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Beyefendinin oluşturduğu 3 kişilik AK Parti heyeti bir araya geldiler. İttifak konusu başta olmak üzere, mahalli idareler seçimleri erken olduğu için bununla ilgili uyum düzenlemeleri ve seçim güvenliği ile ilgili bazı konuları ele aldılar ve çalışmalarını tamamladılar. Sayın genel başkanlara arz ettiler. Bu Pazar günü de Sayın Cumhurbaşkanımızla Sayın Bahçeli bir araya geldi ve komisyon başkanlarının da olduğu bir değerlendirme toplantısı yapıldı ve sonuçta da 26 madde üzerinde mutabakat sağlandı. Hayırlı olsun. Bunların içerisinde neler var diye baktığımızda bunu ben bugün açıklamayacağım. Onu Çarşamba günü komisyon başkanları beraber açıklayacaklar" dedi.
"BAŞBAKANLIKTA BU KONUDA BİR HAZIRLIK DEVAM ETMEKTEDİR"
"Türk Tabipleri Birliğinin yönetim kurulu vatanını milletini seven Türk tabiplerinin tamamını temsil etmemektedir" diyen Bozdağ konuşmasında şu ifadelere yer verdi:"Türk ve Türkiye ibarelerinin isminde herhangi bir sivil toplum örgütünün veya meslek kurulusunun yer alması, o örgüt ve meslek kuruluşuna büyük bir şeref kazandırır, onur kazandırır. Bu ibareleri isminde taşıyan dernekler, vakıflar veya meslek örgütleri bu ibarelere layık bir şekilde hareket etmek durumunda. Bu ibarelere sevgi, saygı ve sadakati eylem ve söylemlerine yansıtmaları esastır. Siz hem isminizde Türk veya Türkiye ibarelerini taşıyacaksınız hem de Türkiye'ye ve Türk milletine düşmanlık yapanları değirmenlerine su taşıyacaksınız. Bu kabul edilebilir bir şey değildir. Türk toplumunun tamamı bunu yapanlardan rahatsızdır. Türk Tabipleri Birliğinin yönetim kurulu vatanını milletini seven Türk tabiplerinin tamamını temsil etmemektedir. Yani çok net söylüyorum. Onlar sadece kendilerini temsil ediyorlar. Ama bir şekilde seçim sistemi ile oraya seçilebiliyorlar. Bu son açıklamalar bu konuda bir neşter atılması zaruretini ortaya koymuştur. Millet de bizden bu konuda adım atmamızı beklemektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklaması üzerine Başbakanımızın bir talimatı olmuştur. Başbakanlıkta bu konuda bir hazırlık devam etmektedir. Ancak henüz hazırlık tamamlanmış değildir. Bugünde Bakanlar kurulumuzda bu konu müzakere edilmemiştir."