Güncelleme Tarihi:
İş adamı Akın Gökyay, 1975 yılından beri dünyanın dört bir yanından topladığı satranç takımlarını, Hamamarkası’nda açtığı müzede sergiliyor. 5. yılını kutlayan Gökyay Vakfı Satranç Müzesi’nin kurucusu olan Gökyay, “Satranç savaşı simgeler gibi biliniyor ama bence asıl barışı simgeliyor. Birbirinin dilini bilmeyen iki kişinin konuşmadan 5-6 saat beraber vakit geçirmelerini sağlayan bir oyun. İnsanlar arasında birleştirici gücü var” dedi. Akın Gökyay, müzeyi ve koleksiyon tutkusunu anlattı.
-Siz satranç oynamaya ne zaman başladınız?
Ben 1940 doğumluyum. Benim çocuk olduğum zamanlarda satranç son derece ciddi, toplumun elit tabakası tarafından kapalı kapılar ardında oynanan bir oyundu. Babam cebir geometri öğretmeniydi ve ben satrancı ondan öğrendim.
-İlk satranç takımını ne zaman ve nereden aldınız?
1975 yılında bir yurt dışı gezisinde çok ilginç bir satranç takımı gördüm. İtalya Milano’daki o satranç takımını evimin bir köşesinde dekor olarak kullanmak için aldım. İşim dolayısıyla yurt dışına çok geziye gittim. Ayrıca Uluslararası Rotary’de 15 yıl görev yaptım. Eşimle beraber gemi seyahatini çok severim. Bu seyahatlerin her birinde değişik satrançlar gördüm ve koleksiyonuma ekledim.
-Müze kurma fikri nasıl ortaya çıktı?
Satranç takımı bulmak çok özel bir şey. Siz ‘Ankara’da nerede satranç takımı satılır’ diye sorulsa cevap veremezsiniz. Dolayısıyla bulmak zor. Bunu ambalajlayıp ülkeye getirmek de zor. Ben seyahatlerimin son gecesinde hep tuvalet kağıtlarına sarardım satranç takımlarını. Evde 20 tane satranç takımı oldu ve adım atacak yer kalmadı. Sonra fabrikada müsait bir yer vardı, oraya götürdüm. Eşim, bu takımları kendime saklamamam gerektiğini, herkesin görmesi gerektiğini söyledi. Bir gün fabrikaya Veysel Tiryaki geldi. Bu takımları sergilemem gerektiğini o da söyledi. Altındağ Belediyesi’nden müzenin bulunduğu yerdeki iki eski evi satın aldık. İki eski binayı da yıkıp aslına uygun olarak yeniden yaptık. İnşaatı uzun sürdü, ben de her gün kontrole geldim. Altındağ’daki en temiz ve kaliteli restorasyon çalışmalarından biri oldu. Müzeye gelenler, koleksiyon kadar binayı da beğeniyorlar.
-Müzede kaç takım var? Koleksiyona yeni takımlar ekleniyor mu?
Müze ilk açıldığında 513 takım vardı. Şu an 710 takım var. 10-12 tane bağış var. Burada sergilediğimiz takımların tamamı tematik satrançlar. Turnuva takımları yok burada.
-Koleksiyona dahil etmeniz için hangi kriterleri göz önünde bulunduruyorsunuz?
Koleksiyona dahil ederken o ülkenin kültürünü temsil etmesi üzerine çok duruyorum. Ayrıca yapım kalitesi ve işçiliği çok önemli. O ülkenin tarihini yansıtıyorsa bu da etkili. Guinness Rekorlar Kitabı’na girerken birbirine benzeyen takımları saymıyorlar.
-En iyi takımlar hangi ülkelerde üretiliyor?
İtalya’da değişik satrançlar var. Ruslar iyi, Uzak Doğu’da güzel takımlar var. Güney Amerika’da Arjantin, Brezilya, Şili iyi ülkeler. Amerika’da bu iş endüstri haline gelmiş, sanatsal değeri olan takımlar üretilmiyor.
CENTİLMEN BİR OYUN
-Satrancın kişisel gelişime katkısı nedir size göre?
Satranç analitik yoldan strateji tespit etmeyi sağlıyor. Ülke olarak hiçbir konuda stratejimiz yok. Satranç bize doğru düşünmeyi, planlı çalışmayı öğretiyor. Dostluklar kurmanızı öğretiyor. Satranç oynayan öğrencilerin, daha az ders çalışarak daha başarılı notlar aldıklarını görüyoruz. Satranç savaşı simgeler gibi biliniyor ama bence asıl barışı simgeliyor. Son derece centilmen bir oyun olduğunu düşünüyorum. Birbirinin dili bilmeyen iki kişinin el sıkışarak konuşmadan 5-6 saat beraber vakit geçirmelerini sağlayan bir oyun. Sonunda mutlaka el sıkışılır. Karşınızdakini tanıyorsunuz. Tanışmanın belki dünya çapında değil ama insanlar arasında birleştirici gücü var. Bir spor olduğu kadar kültür hizmeti.
-Ankara temalı satranç takımı yaptınız. Bu fikir nereden çıktı?
Her büyük şehrin, o şehirdeki anıtsal binalardan oluşan bir satranç takımı var. Ben bunu yurt dışında gördüm ve endüstri mühendisi olan oğluma söyledim. O sırada Ankara Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Arif Şayık bu projeyi beraber yapmak istedi. Kalkınma Ajansı’yla bir yarışma düzenledik. 28 tasarım katıldı. Ankara’ya ait bir şey olsun, buraya ziyarete gelenler hediye olarak bu takımı alabilsinler istedik. Gazi Üniversitesi’nden bir ekibin projesi birinci seçildi. Bu sırada benim oğlum da bu yarışmadan ayrı olarak bir takım hazırlamıştı. Yarışmada seçilen takıma ‘Ankara Satranç Takımı’ oğlumun yaptığına da ‘Başkent Satranç Takımı’ ismini verdik. Ankara’ya özel iki satranç takımı oldu.