Güncelleme Tarihi:
Bireli, konserde kendi bestelerini, caz standartlarını ve Django Reinhardt eserlerini seslendireceğini belirterek, Ankaralıları harika bir müzik akşamının beklediğini söyledi.
* Kendiniz ve müzik arasındaki bağı nasıl tanımlarsınız? Sizin için müziğin anlamı ve hayatınızdaki yeri nedir?
Benim için müzisyen olmamak aç susuz kalmak gibi bir şey. Müzisyen olmak ruhumun bir parçası. Dört yaşımdan itibaren müzikle iç içe bir ailede büyüdüm. Ne zaman çalmaya başladığımı bile hatırlamıyorum. Yani müzisyen olmadığım bir zamanı hatırlamıyorum bile.
MÜZİKSİZ BİR HAYATI HİÇ TANIMADIM
* Gitarla dört yaşında tanıştınız ve babanız gitarist, nasıl bir evde büyüdünüz? Ailenizin müzikle ilgilenmesi sizi nasıl etkiledi?
Ailem müzisyen olduğu için çevremde hep müzik vardı. Evde hep müzik çalardı, özellikle de caz ve klasik. Bu etki meselesinin de ötesinde, her zaman çevremde gördüğüm, bizim için yaşam biçimi olan bir şeydi. Bizi tanımlayan bir şey. Müziksiz bir hayatı hiç tanımadığım için müzikle ilgimin oluştuğu bir andan bahsedemem.
* Fransa’nın Alsace bölgesinde geleneksel bir çingene kültüründe doğup büyümek sizin için ne ifade ediyordu? Sanat hayatınıza etkileri neler oldu?
Beni en çok ailem etkiledi, ailem çingeneydi. Ancak yaşadığımız kasabadaki tek çingeneler bizdik. Dolayısıyla Fransız, Avrupa kültüründeki çocuklar nasıl yetiştiriliyorsa ben de öyle yetiştirildim.
* Babanızdan ilham alarak büyük bir Django Reinhardt hayranı olarak büyüdünüz. Birini idol olarak görmek sizi nasıl etkiledi? Müzik hayatınızı şekillendiren başka isimler var mıydı?
Müzisyen olduğunuzda otomatik olarak ‘idolleriniz’ olmaz. Birini idolleştirmeniz demek onun posterlerini odanıza asmanız, onun hayranı olmanız demek. Django benim idolüm değildi, üzerimde büyük etki yaratan bir isimdi ve hâlâ da etkisi sürüyor. Ama ben gençken kendi yolumda yürümeyi tercih ettim. Wes Montgomery de bende etkisi olan bir başka büyük sanatçıdır. O da büyük bir müzisyendi.
* Pek çok ödül aldınız, bu sizin için ne ifade ediyor? Ödüller kariyerinizi nasıl etkiledi?
Ödül almak her zaman çok güzel çünkü bir şeyleri başardığınızı, kabul edildiğinizi gösteriyor. Bu onurla mutlu bir biçimde hayatıma devam ettim.
TÜRKİYE’DE ÇALMAYI DÖRT GÖZLE BEKLİYORUM
* Kariyerinizdeki unutulmaz deneyimlerinizi bizimle paylaşır mısınız?
80’lerin ortalarında, 19 yaşımdayken Jaco (Pastorius) ile çaldığım dönem gerçekten muhteşemdi. Çok gençtim ve canavar bir müzisyenle çalabiliyordum. Bu benim için gerçekten harika bir anı. Türkiye’de de çalmayı dört gözle bekliyorum. Unutulmaz bir an olacağını tahmin ediyorum.
* CSO ADA Ankara’da gerçekleşecek konseriniz hakkında neler söylemek istersiniz? Ankara seyircisini neler bekliyor?
Tabii ki harika bir müzik akşamı. Kendi bestelerimden, caz standartlarından ve Django’nun müziğinden oluşan bir karışık listeyi çalacağım. Güzel bir melodi dizisi olacak. Umarım seyirci de bizim kadar keyif alır.
* Kendini gitara ve müziğe adamış ve bu alanda başarılı olmaya çalışan gençlere ne söylemek istersiniz?
Hikâye basit. Çalışmak, çalışmak, çalışmak. Kulağa eğlenceli gelmediğini biliyorum ama dışarıda zorlu bir dünya var ve profesyonel bir müzisyen olmak zor, bu yüzden iyice hazırlanmanız ve olabildiğince iyi olmanız gerekiyor.
KÜLTÜR ADASINDA MÜZİK DOLU HAFTA
Ankara’nın kültür ve sanat adası olarak bilinen CSO ADA Ankara, bu hafta cazdan elektronik müziğe, senfoniden türkülere dolu dolu bir repertuvarı Ankaralılarla buluşturuyor. CSO ADA Ankara’da haftanın programı: