Güncelleme Tarihi:
Ankara’nın beton işgaline direnen nadir cennet mekanlarından olmayı başaran Papazın Bağı, yemyeşil doğasıyla 1960’lardan bu yana varlığını koruyor. Cumhuriyet Dönemi’nde doğum hediyesi olarak bir papazdan 3 bin sarı lira karşılığında alınan Papazın Bağı, Kuloğlu ailesinin vazgeçilmezleri arasında yer alıyor.
Papazın Bağı’na 1923 yılından bu yana çabalayarak hayat verdiklerini belirten bağın sahiplerinden Hikmet Kuloğlu, “Ankara’nın kurak ikliminde burayı yetiştirmek ve korumak çok zor ama sahip olduğumuz doğa sevgisi bize kuvvet veriyor” dedi.
Papazın Bağı’nın renkli hikayesini anlatan Kuloğlu, şunları söyledi:
“Tiftik tüccarlığı yapan babam, 1923 yılında ikiz kardeşlerim olunca burayı anneme hediye olarak almak istemiş. Burası papazın bağıymış. Papaz yurt dışına gidince bağ hükümete kalmış ve hükümet de açık artırmayla satışa çıkarmış.
Sırtında taşıdı
Babam açık arttırmada 3 bin sarı lira vererek Papazın Bağı’nı satın almış. O dönemde kışın Hamamönü’ndeki evimizde yaşıyor, yazları buraya geliyorduk. Eskiden burada yol yoktu. Yaz akşamları buraya eşeklerle gelip gider, bundan bile zevk alırdık. Geçmişte Ankara’da buraya dikmek için çınar bulamadık. Atatürk Orman Çiftliği’nde bulduk fakat o dönemde çok fazla araç yoktu. Yanımızda çalışan arkadaşımız araç bulamayınca 6-7 tane çınarı sırtında taşıyarak AOÇ’den buraya getirmiş. Böyle yerler kolay kurulmuyor. Fideyi diktiğinizde 3-4 sene dikkat etmeniz gerekiyor. Burada karaduttan fındığa her tür ağaç var. Papazdan kalan yaklaşık 10 tane ağaç var.
Zeki Müren çok severdi
Zeki Müren’in sık sık Papazın Bağı’na geldiğini ve çok sevdiğini belirten Kuloğlu, “Halka hizmet etmekten zevk alıyoruz. Gelenler çok memnun ve burayı asla bozmamamızı istiyorlar. 30 yıldır buraya gelen müdavimlerimiz var. Belediye birkaç kez istimlaka ve buradan yol geçirmeye kalktı. Biz engel olduk. Şu anda bir sorunumuz yok” dedi.