Beştepe'deki törenle iyilik ödülleri sahiplerine verildi 

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Mart 13, 2018 17:38

Beştepe'deki törenle iyilik ödülleri sahiplerine verildi 

Haberin Devamı

"AFRİN'E GİRDİK GİRİYORUZ ÇOK BİR ŞEY KALMADI" 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Zeytin Dalı Harekatı'na ilişkin, "3 bin 400 teröristi etkisiz hale getirdik. Afrin'e girdik giriyoruz çok bir şey kalmadı. Kara propagandaya aldırmadan buraları katil sürülerinden temizleyeceğiz. Siz varil bomları ile Doğu Guta'da binlerce çocuk, yaşlı ölürken, Suriye genelinde 1 milyona yakın insanı öldüren insana sahip çıkarken biz mağdura el uzatıyoruz. Sivilleri hiçbir zaman hedef almadık alsaydık çoktan Arin düşmüştü. Birileri terör örgütüne yardıma giderken Diyanet Vakfımız gibi askerimiz orada yaraları sarıyor" dedi. 

"HOCALARIMIZ ALANI BOŞ BIRAKMAYACAKLAR" 
Erdoğan, "Hocalarımız alanı boş bırakmayacaklar. Vazifenin doğru yapılması lazım ki birileri gelip oraları işgal etmesin. Cep telefonları ile menfi haber yorum ifadeler hızlı yayılıyor. İlgili ilgisiz kişiler bunları İslam'a zarar vermek için kullanıyor. Safları sıklaştırıp dayanışma içinde olmalıyız" dedi. 

Türkiye Diyanet Vakfı'nın  iyiliğin yaygınlaşması ve iyilik konusunda toplumda farkındalık oluşturulması amacıyla bu yıl 4'ncüsü düzenlenen 'Uluslararası İyilik Ödülleri' sahipleri düzenlenen programla ödüllerini aldı. 4. Uluslararası İyilik Ödülleri Programı, Türkiye Diyanet Vakfı'nın kuruluş yıldönümünde Beştepe Kongre ve Kültür Merkezinde gerçekleşti. Programa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Genelkurmay Başkanı Hulisi Akar, Başbakan Binali Yıldırım, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş  ile birlikte çok sayıda davetli katıldı. İstiklal Marşı'nın okunması ile başlayan program da daha sonra Kuran'ı Kerim Tilaveti okundu. Ardından hazırlanan 'iyilik filmi' izlendi.

'İYİLİK EMEK, DEĞER, YÜREK VE İNANÇ İSTER'
Programda ilk olarak Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş konuştu. Erbaş İslam dininin iyiliği, yardımlaşmayı, paylaşmayı öğrettiğini söyleyerek, "İslam medeniyeti bir iyilik medeniyetidir. Müslümanlar iyilik ahlakını, hayır işleme bilincini gittikleri her yere taşımışlardır. Zira iyilik hakikatla güzellik adına merhabeti kuşatarak yola reva olmaktır. İyilik yetime kardeş, yoksula sevinç olmaktır. İyilik yeryüzüne emanet bilinci ile yaklaşıp bütün insanlar için canı, aklı ve malı muhafaza etmek gayesi ile çalışmaktır. Bilgiyi, alın terini, zamanı, duayı, sevgiyi, hüznü ve derdi paylaşmaktır. İyilik toprağa düşen yeşeren, yeşerip serpildikçe yeniden topağa düşüp binlerce fidan olarak hayatı yeşerten bir tohum gibidir. İnsana düşen iyiliğin dünyayı değiştirme gücüne inanmak ve iyilik tohumlarını gönüllere serpmektir. Bizler hayatı güzelleştirecek en büyük imkanın iyiliğin gücü olduğuna inanıyoruz. Ancak iyilik emek ister, değer ister, yürek ister, inanç ister" dedi. 

'VATANDAŞLARIMIZA HİZMET ETMEKTEN GURUR DUYUYORUZ'
Törende konuşan Başbakan Binali Yıldırım, çok anlamlı bir programda bir araya geldiklerini söyledi. Yıldırım, "İyi insanların merhabeti, sevgisi olmasa ne bu toplum ne de bu insanlık ayakta durabilir. Ancak üzülerek ifade etmek gerekir ki, bugün iyilerin sesini bastıran bir anlayış gittikçe dünyada hakim oluyor. Bizim bu anlayışa esasen itirazımız var. Biz insanın haysiyetini herşeyden daha önemli görüyoruz. Yaratılanı yaradandan ötürü seviyoruz. Halka hizmeti hakka hizmet olarak biliyor ve vatandaşlarımıza hizmet etmekten büyük bir gurur duyuyoruz. Dinimizle ilgili yalan yalnış konuşan, milleti inancımızdan soğutmaya çalışanlara geçit vermemek nasıl Diyanet İşleri Başkanlığımızın asli görevi ise gönül gözünü kapatmayan, ruhunu karartmayan nesillerin yetişmesinde mukaddes dinimiz İslam'ın doğru anlaşılmasında, doğru anlatılmasında da Diyanet İşleri Başkanlığımızın büyük görev ve sorumlulukları vardır" diye konuştu. 

'TÜRKİYE İNSANI YARDIMLARDA EN CÖMERT ÜLKE ÜNVANINA SAHİP'
'Hamd olsun ki iyilikle, hayırseverlikle dünyaya ün salan bir neslin evlatlarıyız' diyen Başbakan Yıldırım,  şöyle konuştu: "TİKA, Yunus Emre Vakfı, Kızılay, AFAD ve benzeri kurumlarımız dünaynın her yerinde Türkiye'nin iyilik elçileri olarak görev ifade ediyor. Yeryüzünün her köşesinde ihtiyacı olana el uzatıyoruz. Suriye'de yaşanan iç savaş sebebiyle yurtlarını terk etmek zorunda kalan 3.5 milyon kardeşimize yedi yıldır ev sahipliği yapıyoruz. Bugün Türkiye insanı yardımlarda en cömert ülke ünvanına sahip. Rakamların söylediği gerçek bu. Kalkınma yardımı ile dünya genelinde ihtiyaç sahiplerine, mazlumlara 3.9 Milyar Dolar yardım yapan bir Türkiye var. 2016 yılında bu yardımlar yüzde 65 artarak 6.5 Milyar Dolara ulaştı. 2017 yılının ilk verilerine göre Türkiye 8 milyar dolara yaklaşan resmi kalkınma yardımıyla pek çok gelişmiş ülkeyi geride bırakmıştır. Yardımsever bir milletin bir ferdi olmaktan ne kadar gurur duysak azdır."  
Programda, Türkiye'nin ve dünyanın farklı noktalarında topluma örnek teşkil eden, çevresine ve dünyaya umut olan 7 iyilik öncüsüne ödül takdim edildi. 

2018 yılında Uluslararası İyilik Ödülü verilmesi kararlaştırılan isimler şöyle:
HASAN KIZIL- MARDİN
İyilik kahramanlarından biri Hasan Kızıl. Hasan, 22 yaşında Mardin Derik'te yaşayan genç bir iyiliksever. Ona hayat tamircisi diyorlar. Hasan Kızıl, engelli hayvanlara kendi imkânlarıyla yürüteç ve protez yapıyor. İlk zamanlar oyuncaklardan, hurdacılardan bulduğu malzemelerden yürüteçler yapmaya çalışan Hasan, kendini hayvanlara adıyor ve onlara gönüllü olarak hizmet veriyor. Bugüne kadar Türkiye'nin her yerinden 200 hayvana protez yapmış, iki tane ise yurt dışına göndermiş. Genç tasarımcının en büyük hedefi 4 ayağını kullanamayan hayvanlar için biyosensör teknolojisini kullanarak biyonik ayaklar geliştirmek. Üniversite sınavına hazırlanan Hasan Kızıl, hayvanlarla daha yakından ilgilenebilmek için veteriner olmak istiyor.

SEVDE SEVAN USAK - İSTANBUL
Sevde Sevan Usak, Tanzanya'da Masaili bölgesinden bir çiftçi ile evlenmiş. O günden beri bölgedeki çocukların ve kadınların eğitimine destek oluyor. Sevde Sevan Usak, sadece bunlarla yetinmiyor;  Okul bahçelerine ağaçlar dikiyor, komşular için meyve bahçeleri yapıyor. Yaşadığı Masaili bölgesinde elektrik ve su bulunmadığı için Türkiye'deki STK'larla görüşerek bölgeye su kuyuları yapılabilmesi için STK'ları harekete geçiriyor ve  bölgede 4  su kuyusu açılmasına yardımcı oluyor. Sevde Sevan Usak, bir süre sonra Türkiye'den denemek üzere sorgum, fiğ ve arpa tohumları götürerek bölgeye ekiyor. Bunlarla birlikte bölgedeki açlığa bir çözüm olması açısından yine Türkiye'den sebze tohumları getiriyor ve bunları eşiyle birlikte kuyulardan birinin yakın olduğu araziye ekiyorlar ve burada da çok verimli sonuçlar alıyorlar. Bu araziye ektikleri sebzelerin yetişmesi sonucu sebzeleri Ramazan ayı boyunca tüm bölge halkına iftarlık olarak dağıtıyorlar. Yakın bir zamanda Afrika'da bir okulun bahçesine 160 tane meyve ekiyorlar ve bu süreçte bölgedeki tüm okulları ağaçlandırmayı planlıyorlar. İyilik gönüllümüzün hedefi ise Afrika'yı bir milyon ağaçla donatarak, Afrika'nın çehresini değiştirmek.

KANBER BOZAN - İSTANBUL
Kanber Bozan, 49 yaşında Üsküdar'da bir bakkal.  Bakkalın bir kısmını kütüphaneye çevirmiş, mahallenin çocuklarına kitap dağıtıyor ve okudukları kitap karşılığında onlara istedikleri bir şeyi bedava veriyor. Çocukların sevgili Kanber Amcası, onlara kitap okuma alışkanlığı kazandırmak ve durumu olmayanların istediklerini alabilmelerini kolaylaştırmak için kitap karşılığında alışveriş imkânı sağlıyor. Sosyal medyada da oldukça fazla ilgi gören projeye birçok ilden kitap gönderilmiş. Hatta Kanber Bozan'a 5, 6 ay içinde 2 bine yakın kitap gelmiş.

YAHYA HASHEMİ / ALA ABDELRAZAQ JABUR - KANADA
Kanada'nın Montreal kentinde Müslüman lokantasında parası olmadığını söyleyen herkese ücretsiz yemek verilmekte. Bu küçük lokantanın sahibi Yahya Hashemi ve ortağı Ala Abdelrazaq işletmelerinin kapısına İngilizce ve Fransızca astıkları notla; parası olmayanlara ücretsiz yemek vereceğini duyurmuş. Bu lokanta sahipleri "Aç olanı doyurmak inancımızın gereği. Ayrıca bu ülke bize çok şey verdi, biz de Kanada'ya bir şeyler vermek istedik. Bir insan parası olmadığını ve yemek istediğini söylerse, neden ve sebep sorulmadan güler yüzle ona yemek verilir." diyor. Bu yardım halkasına müşteriler bile katkıda bulunuyor ve bir sonraki parasız müşterinin hesabını ödüyorlar.

MAHMUT KARAMAN - SAKARYA
Yrd. Doç. Dr. Mahmut Karaman gündüzleri üniversitede hoca. Geceleri ise evsizlere, kimsesizlere el uzatan bir yardımsever. Ve aracının üzerinde herkesi düşündürecek şu cümle yer alıyor: “Komşum aç yatmayacak.ö Mahmut Karaman geceleri İstanbul'u sokak sokak gezip evsizlere özellikle Suriyeli mültecilere çorba dağıtıyor. Günde yaklaşık 500 kişiye çorba ve ekmek dağıtan Mahmut Karaman “bireysel olarak da yardım etmeyi öğrenmeliyizö diyerek Aşhane projesini örnek gösteriyor. Mahmut hocanın eşi de bir iyilik gönüllüsü. İkisi beraber ilk başlarda yoksul ailelere, yeni evlilere ev eşyası alıyorlar fakat son yıllarda Suriyeli ailelere ev tutup ikinci el eşyalarla evleri döşüyorlar. Eski eşyalarını atacak olan evlerden bu eşyaları toplayıp Suriyeli ailelerin evlerine götürüyorlar. Mahmut hoca onların betonda yattıklarını bu sebeple bir hurda çekyata bile muhtaç olduklarını söylüyor.

MUHAMMED BZEEK - ABD
Aslen Libyalı olan Muhammed Bzeek 62 yaşında. 1978 yılında ABD'ye göç etmiş ve o zamandan beri kimsesiz çocukları evlat ediniyor. Evlatlık aldığı 80 çocuğun 10'unu kaybetmiş. Muhammed Bzeek, Chikago'da elektronik mühendisliği üzerine eğitim almış, Los Angeles'ta çalışmaya başlamış. Muhammed ve eşi 1995'te artık sadece ölüm döşeğindeki çocukları evlat edinmeye karar vermişler. O tarihten itibaren evlerinin kapılarını hastanelerde, soğuk odalarda ölümü bekleyen onlarca çocuğa açmışlar. Muhammed Bzeek'in eşi 2015 yılında hayatını kaybetmiş. Fakat o, eşi öldükten sonra da çocuklara bakmaya devam etmiş. O ölümcül hastalığa yakalanmış kimsesiz çocuklara ışık olmak istiyor.

LEVENT UÇKAN - İSTANBUL
Levent Uçkan, Kadıköy Tarihi Hasanpaşa Camiinin din görevlisi. O, sokak çocuklarına ve sokakta kalanlara rehabilite çalışmalarında bulunmaya çalışıyor. Cami eşrafıyla birlikte önemli günlerde ve belli zamanlarda yöre günleri yapmaya başlamışlar ve bu sayede mahallenin dokusunu korumaya çalışıyorlar. Caminin hizmeti bunlarla bitmiyor. Muhtarlık ve hayırseverler aracılığıyla verilen akşam yemekleri sayesinde çok sayıda öğrenci 4 yıldır kahvaltı ve akşam yemeği için Hasanpaşa Camii'ne gidiyor. 

Mustafa TURAPOĞLU/ANKARA,(DHA)


 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!