Ben bir biriktirme delisiyim
Güncelleme Tarihi:
Olcay PINAR
Oluşturulma Tarihi: Mart 09, 2007 00:00
İnternet arama sitelerinde bir kitap mı arıyorsunuz? Karşınıza O’nun ismi çıkıyor. İnternet sitesinde listesini verdiği kitaplarının arasında yok yok. Türkiye’nin ve Ankara’nın en geniş kütüphanelerinden birine sahip olan Talat Öncü, şimdi kitaplarını özel bir vakfın değerlendirmesini istiyor. İçlerinde paha biçilmez eserlerin olduğu kitapları almaya henüz yanaşan olmaması ise Öncü’yü şaşkına çevirmiş.
TALAT Öncü kendisini anlatırken "Ben deliyim, biriktirme delisiyim" diyor. 1992 yılının bir Mayıs gününde düzenli olarak kitap biriktirme işine başlayan Öncü’nün bugün devasa bir kütüphanesi var. Öncü, elindeki 60 binden fazla kitabı özel bir vakfa bağışlamak istiyor. İşin ilginci Öncü, bağışlamak için çırpınırken, içlerinde tarihi değeri olan paha biçilmez eserlerin de olduğu bu kütüphaneyi sahiplenmeye henüz kimse yanaşmamış. Öncü’ye göre kitapların değerini anlamayanlar "Ne kaçırdıklarını bilmiyorlar."
Asıl işi bilgisayar programcılığı olan Öncü’nün hayatı 15 Mayıs günü Milli Müdafaa Caddesi’nden aşağıya doğru yürürken tümüyle değişmiş. Eskiden beri kitaplara meraklı olan Öncü, Milli Eğitim Bakanlığı’nın kitap satış bürosunda "Yüzde 40 indirim" yazısını görmüş. Öncü o günü şöyle anlatıyor:
O GÜN HAYATIM DEĞİŞTİ
Girdim içeri ve kitaplara bakmaya başladım. Fiyatlar inanılmazdı: Doların 6000 TL olduğu o gün, kitap fiyatları 1000-3000 TL arasında değişiyordu. İndirimden sonra ise bir simit fiyatına iki kitap alabiliyordun. Ben bir kaç kitap seçtim. O ara yanıma bir bey yanaştı "Beyim", dedi, "yazık oluyor bu kitaplara. Şurada 500 den fazla kitap var ve basılacaklarla bu 2000 e çıkacak. Hepsini alsan bir memur maaşı etmez ama fevkalade bir koleksiyon olur. Ne yazık ki bu fiyatlara bile alıcı bulamıyoruz. Bir anlık delilik nöbeti sonucu her kitaptan birer adet almaya karar verdim. Kitapları eve götürüp açınca, hain kitap toplama kurdu içime giriverdi. Kitapları olduğu gibi bırakıp Olgunlar Sokağı’na gittim. Akşama üç poşetle eve döndüm. O gün 900 küsur kitap aldım sanırım. O gün bu gündür de toplamaktayım.
NEYSE Kİ İŞTEN KOVULDUM
Öncü’nün kitap toplama tutkusu günden güne büyümüş ve 1999 yılında işinden kovulmasıyla kendini tümüyle kitap biriktirmeye vermiş. Öncü, kovulmasından bahsederken "Allahtan kovuldum da eskiden üç saatimi kitaplara ayırırken bu zamanı 12 saate çıkarabildim" diyor.
Birçok kitap toplayıcısının aksine elindeki kitapları kimselere satmayan Öncü şöyle diyor: "Bu iş bana gelir getirmek bir yana götürüyor. Ben hayatımda hiç kitap satmadım. Ankara’daki bütün kitapçıların bildiği bir şey vardır ki o da "Talat abi kitap satmaz, kitap alır."
KİTAPLARINI ÇOK SEVİYOR
Bütün birikimlerimi kitap toplamaya adadım. Satmayışımın en önemli nedeni kitaplarımı çok sevmem. Ben bir kitabı zar zor bulmuşum bir daha nerede bulacağım. Bizim için her kitabın özel bir değeri vardır. Bir diğer neden de şu: Bütün piyasa beni kitap toplayan, kütüphane yapan biri olarak bilir. Bir kitabı normalde 10’a vereceklerse bana 5’e verirler. ’Talat ağabey bu sana yarar’ derler. Şimdi bana 5’e satılan kitabı ben 10’a satarsam benim karizmam çizilir."
Öncü, yıllardır biriktirdiği kitapların talip olacak özel bir vakıf tarafından sahiplenilmesini istiyor. Bunun için hiç ücret talep etmeyen Öncü, sadece kitapların korunaklı bir yerde bulunmasını ve kendisinin ve bağışçı olacak toplayıcıların isimlerinin yaşatılmasını istiyor.
Okul müdürü kitapları kağıtçıya satmış
Öncü okul kütüphanelerinin nasıl talan edildiğini ise şöyle anlatıyor: Ankara’da Ali Dayı Çocuk Kütüphanesi var. 90’lı yıllarda burayı düzenlemeye karar verdiler. Bu sırada 80 çuval kitap Olgunlar’daki sahaflara düştü. Mesela Ankara’nın önemli bir lisesinin kitaplarından aldım. 110 çuval kitabı eski okul müdürlerinden biri kağıtçıya kiloyla satmış. O kitapların bir kısmını Adil Han’da gördüler ve bu kitapları satan kitapçıyı karakola çektiler. Bunlar nereden geldi diye sordular sonunda polisler kağıtçıya kadar ulaştı. O da elindeki kapı gibi faturaları göstermiş. Geçenlerde yine Ankara’nın en köklü okullarından birinin kitapları satıldı. Bir kamyonet kitap satıldı gitti.
Asıl işi bilgisayar programcılığı olan Öncü’nün hayatı 15 Mayıs günü Milli Müdafaa Caddesi’nden aşağıya doğru yürürken tümüyle değişmiş. Eskiden beri kitaplara meraklı olan Öncü, Milli Eğitim Bakanlığı’nın kitap satış bürosunda "Yüzde 40 indirim" yazısını görmüş. Öncü o günü şöyle anlatıyor:
O GÜN HAYATIM DEĞİŞTİ
Girdim içeri ve kitaplara bakmaya başladım. Fiyatlar inanılmazdı: Doların 6000 TL olduğu o gün, kitap fiyatları 1000-3000 TL arasında değişiyordu. İndirimden sonra ise bir simit fiyatına iki kitap alabiliyordun. Ben bir kaç kitap seçtim. O ara yanıma bir bey yanaştı "Beyim", dedi, "yazık oluyor bu kitaplara. Şurada 500 den fazla kitap var ve basılacaklarla bu 2000 e çıkacak. Hepsini alsan bir memur maaşı etmez ama fevkalade bir koleksiyon olur. Ne yazık ki bu fiyatlara bile alıcı bulamıyoruz. Bir anlık delilik nöbeti sonucu her kitaptan birer adet almaya karar verdim. Kitapları eve götürüp açınca, hain kitap toplama kurdu içime giriverdi. Kitapları olduğu gibi bırakıp Olgunlar Sokağı’na gittim. Akşama üç poşetle eve döndüm. O gün 900 küsur kitap aldım sanırım. O gün bu gündür de toplamaktayım.
NEYSE Kİ İŞTEN KOVULDUM
Öncü’nün kitap toplama tutkusu günden güne büyümüş ve 1999 yılında işinden kovulmasıyla kendini tümüyle kitap biriktirmeye vermiş. Öncü, kovulmasından bahsederken "Allahtan kovuldum da eskiden üç saatimi kitaplara ayırırken bu zamanı 12 saate çıkarabildim" diyor.
Birçok kitap toplayıcısının aksine elindeki kitapları kimselere satmayan Öncü şöyle diyor: "Bu iş bana gelir getirmek bir yana götürüyor. Ben hayatımda hiç kitap satmadım. Ankara’daki bütün kitapçıların bildiği bir şey vardır ki o da "Talat abi kitap satmaz, kitap alır."
KİTAPLARINI ÇOK SEVİYOR
Bütün birikimlerimi kitap toplamaya adadım. Satmayışımın en önemli nedeni kitaplarımı çok sevmem. Ben bir kitabı zar zor bulmuşum bir daha nerede bulacağım. Bizim için her kitabın özel bir değeri vardır. Bir diğer neden de şu: Bütün piyasa beni kitap toplayan, kütüphane yapan biri olarak bilir. Bir kitabı normalde 10’a vereceklerse bana 5’e verirler. ’Talat ağabey bu sana yarar’ derler. Şimdi bana 5’e satılan kitabı ben 10’a satarsam benim karizmam çizilir."
Öncü, yıllardır biriktirdiği kitapların talip olacak özel bir vakıf tarafından sahiplenilmesini istiyor. Bunun için hiç ücret talep etmeyen Öncü, sadece kitapların korunaklı bir yerde bulunmasını ve kendisinin ve bağışçı olacak toplayıcıların isimlerinin yaşatılmasını istiyor.
Okul müdürü kitapları kağıtçıya satmış
Öncü okul kütüphanelerinin nasıl talan edildiğini ise şöyle anlatıyor: Ankara’da Ali Dayı Çocuk Kütüphanesi var. 90’lı yıllarda burayı düzenlemeye karar verdiler. Bu sırada 80 çuval kitap Olgunlar’daki sahaflara düştü. Mesela Ankara’nın önemli bir lisesinin kitaplarından aldım. 110 çuval kitabı eski okul müdürlerinden biri kağıtçıya kiloyla satmış. O kitapların bir kısmını Adil Han’da gördüler ve bu kitapları satan kitapçıyı karakola çektiler. Bunlar nereden geldi diye sordular sonunda polisler kağıtçıya kadar ulaştı. O da elindeki kapı gibi faturaları göstermiş. Geçenlerde yine Ankara’nın en köklü okullarından birinin kitapları satıldı. Bir kamyonet kitap satıldı gitti.