Oluşturulma Tarihi: Şubat 02, 2008 00:00
Banyo’dan girince, hemen soldaki duvara monte edişmiş bir tahta raf vardı. Rafın üzerinde, cami minaresi andıran görüntüleri ile uzun uzun cam şişeler. Çocukluğumda, evimizin en önemli eşyaları arasında yer alırlardı, gazyağı lambaları..
Yıllar önce bir sohbet sırasında gazyağı lambasının adını duyan küçük kızım, bu lambanın nasıl bir şeye benzediğini sorduğunda, tarif etmekte çok zorlandığımı hatırlıyorum. Ancak korkarım, bu gidişle sadece
Selen değil, bütün çocuklar tanışacak
gazyağı lambaları ile..
Ankara Hürriyet olarak geçtiğimiz yıllarda
’Aydınlık Ankara’ kampanyası yaparken amacımız, çağdaş Başkent’e yakışan çağdaş sokak ve caddelerimizin olması idi. Mahallelerin karanlığa mahkum edilmemesi için, aynı zamanda görevimiz olan haklı bir duruştu. Bugün ise evlerimizdeki karanlığı tartışıyoruz.
Hemen her gün planlı elektrik kesintileri, sık sık plansız kesintiler, ani voltaj değişiklikleri nedeniyle bozulan elektrikli ev aletleri.. Sadece kendi çevremde yaşananları bile anlatsam, satırlara sığmaz, havsalalar almaz.
Çoğu zaman karşınızdaki sorunu çözmenin en iyi yolu, eğer içinde iseniz o sorunun dışına,
’dışarıya’ çıkmaktır. Gönüllü kent habercilerimizden
MS f1emre de, elektrik ile ilgili ciddi sorun yaşadığımız Ankara’nın dışına çıkınca, bakın hangi bakış açısını yakalamış. Sevgili
MS f1emre’nin
"Türkiye’de hala elektrik mi kesiliyor?" başlıklı yazısı şöyle:
ÖLÜMLE BURUN BURUNA GELMEK"Az önce duyduğuma göre Ankara’da yine elektrik kesilmiş. 6 aydır Hollanda’dayım elektriğin hiç kesildiğini görmedim.
Türkiye’de işini yapmayan bir çok kurum olduğu gibi elektrikten sorumlu kurumlar da işini yapmıyor.
Avrupa’da artık elektrik kesintisi diye bir şeyin söz konusu olmadığını kendi gözlerimle gördüm. Sadece 6 ay bulunduğum Hollanda’da hiç elektrik kesintisi görmedim ben. Aynı olayı burada yıllardır yaşayan arkadaşlarıma sorduğumda ise onların yanıtı, ’Doğduğumdan beri sadece bir kez elektrik kesintisi oldu. Onun nedeni de Almanya’da yaşanan bir sorundu galiba’ oldu.
Bir de bu konuda eski EPDK (Enerji Piyasası Denetleme Kurulu) Başkanı Prof. Dr.
Osman Sevaioğlu’nun düşüncelerini iletelim:
’Bir elektrik sisteminin tamiri için şehrin elektriğini kesemezsiniz, çünkü o sırada ameliyathanede ameliyat olan bir hasta olabilir ya da bir asansörde kalp hastası biri kalabilir. Elektrik kesildiği anda bu durumda kalan kişiler ölümle burun buruna kalır. Avrupa’da hiç bir yerin elektriği kesilmez bu yüzden. Bir trafoda bakım yapılacağı zaman gerekli önlemler alınır.’ Peki Avrupa’da elektrik kesilmeden bunca bakım nasıl yapılıyor? Bu konuda uzman değilim ancak, aklıma gelen ilk şey her sistemin bir yedeğinin olması. Önlemleri alması gereken kurumlar acaba bunlara ne diyecek?"
Belki de bazı yöneticilerin,
MS f1emre gibi
’dışarı’, yani yurtdışına gidip çağdaş ülkelerin bu sorunları yıllar önce nasıl aştığını
’keşfetmeleri’ gerekiyor.
Devrimin meyveleriANKARA Hürriyet Gazetesi’nin, Yazıişleri Koordinatörü
Yaşar Sökmensüer öncülüğünde başlattığı
’gönüllü kent haberciliği’ projesinin, bir
’yerel habercilik devrimi’ olduğu tartışılmaz hale geldi.
Artık bir tarafta
’kentini yaşayan’ gazetemiz
Ankara Hürriyet, diğer tarafta
’kentine dokunan’ sitemiz www.sendeyolla.com duruyor.
Geçtiğimiz haftalarda
’Türkiye’nin en büyük haber ailesi’nin üyelerinden ve aynı zamanda kent tarihçisi olan
MS akerim (Abdülkerim Erdoğan), Sakarya Savaşı sırasında yaralanarak Ankara’ya getirilen ve burada şehit olan askerlerimizin mezarlarının nerede olduğunu sormuştu. Şehit mezarlarının bulunduğu düşünülen bölgenin, yani Samanpazarı’nın üzerinde bugün dev binalar yükseliyordu. Biz de bu konuyu bu köşeye taşımıştık.
Ardından,
Ankara Hürriyet’in yerel gazetecilikte yarattığı devrim meyvelerini vermeye başladı. Gönüllü muhabirlerimizden
MS akerim’in
"Ankara’da defnedilen Sakarya şehitlerinin mezarları nerede?" sorusu Ankara Valisi
Kemal Önal’ı harekete geçirdi.
Ankara Hürriyet’e konuyu gündeme getirdiği için teşekkür eden Vali Önal, "Konuyu gündeme getirdiğiniz iyi oldu. Genelkurmay Başkanlığı ve üniversitelerle görüşüp konunun araştırılmasını sağlayacağım. Eğer bulgular bizi yanıltmazsa tarihe bir borcumuzu daha ödemiş oluruz" dedi.
Hastanenin önünde hastanelik olmakSADECE Ankara’nın değil, tüm Türkiye’nin en köklü üniversiteleri arasında yer alan
Gazi Üniversitesi, imza attığı başarıları ile her zaman gurur kaynağı olan bir eğitim kurumumuz. Keza bu üniversitenin hastanesi de, başarıları nedeniyle Türkiye’nin dört bir hastaların akınına uğruyor.
ankara.sendeyolla.com’da Polatlı’nın sesi haline gelen üyemiz
Mahir Yavaş, Ankara’ya geldiği zamanlarda da gönüllü haberciliği elden bırakmıyor, elinde fotoğraf makinesi kentine katkıda bulunmak için çabalıyor.
MS Mahir Yavaş’ın yolu bu hafta
Gazi Üniversitesi Hastanesi’ne düşmüş ve hastanenin önündeki yaya üst geçidin içler acısı hali de gözünden kaçmamış.
Yavaş, haberinde özetle şöyle diyor:
"Gazi Üniversitesi Hastanesine, Ankara’dan ve çevre ilçelerden gelen binlerce hasta, kar ve buza kaplamış, tamamen yıpranmış bu üst geçidi kullanmak zorunda kalıyor. AŞTİ ve ARMADA karşısında bulunan üst geçitte bile engelli asansörü bulunurken, günde binlerce yaşlı, hasta ve engellinin kullandığı Gazi Hastanesi’nin önünde hastalar feryat ediyorlar."
Biz de
MS Mahir Yavaş’a katılıyor ve uyarıyoruz: "Hastanenin önünde, hastanelik olabilirsiniz.."