Buket GÜLER
Oluşturulma Tarihi: Aralık 29, 2006 00:00
İşletme Suat Başer, Ankara’da özellikle kafe-restoran müşterisinin çok fazla olmadığını belirterek, "Ankara’daki tüm mekanlar bu küçük kitle için, inanılmaz bir rekabet içinde" dedi. Başer, Başkent’te işletmeciliğin dışarıdan göründüğü kadar kolay olmadığını anlattı.
Bir cafeden fazlası sloganı ile üç sene önce yola çıkan "Coc on ot " bugün Ankara’da kafe-restoran dendiğinde akla gelen önemli mekanlardan biri. Mekanın sahibi Suat Başer, aynı zamanda Mischa Studio isimli mekanın da ortaklarından. Tam on yıldır bu sektöre emek veren işadamı ile yarattığı marka ve mekandan yola çıkarak, yıllar içinde sektörde yaşanan değişimleri ve bugün yeni bir marka yaratmanın riskleri üzerine konuştuk.
ARJANTİN CADDESİ KALİTELİ Coconot’ta mönü seçiminden dekorasyona, müzikten mekanın renklerine kadar her ayrıntı üzerine uzun süren çalışmalar yaptığını anlatan Suat Başer, bu işin dışarıdan göründüğü kadar kolay olmadığını, işe gönül vermek gerektiğini söyledi. Ankara’da kafe-restoran müşterisinin çok fazla olmadığını hatırlatan Başer, Ankara’daki tüm mekanların bu küçük kitle için, inanılmaz bir rekabet içinde olduğunu da söyledi. Bu açıdan bakıldığında, Arjantin Caddesi’ndeki kafelerin Ankara’nın diğer bölgelerindeki mekanlara göre daha şanslı olduğunun altını çizen işletmeci, bunun sebebini de, caddedeki mekanların tümünün kaliteli olmalarına bağladı. Suat Başer, Arjantin Caddesi profilini de şöyle açıkladı: "Genç, dinamik, gençlerle vakit geçirmeyi seven, genç hisseden ve kaliteye önem veren insanlar"
MÜŞTERİ BİLİNÇLENDİ Ankara müşterisinin geçen zaman içinde çok bilinçlendiğini anlatan Başer, bunun sebepleri arasında, yurt dışına seyahatin taksitlendirilmesinin de büyük payı olduğu görüşünde. Ödemede kolaylıklar sağlanması sonucu, yurt dışına çıkan insan sayısının arttığını, dolayısıyla insanların makarnayı İtalya’da yediklerini ve burada da "İtalyan usulü makarna" dendiğinde orada yedikleri makarnayı beklediklerini anlattı. Yemeğin aslının ne olduğunu bilen müşteriye hizmet etmek zorunda kalan bazı mekanların zorlandı ğını anımsatan Başer, "Önceleri Coc on ot’ta makarnalar, ’iyi pişmemiş’ denerek geri gönderiliyordu. Artık müşteri çok bilinçlendi ve bunun gerçek İtalyan makarnasının bir özelliği olduğunu biliniyor" dedi.
GİRİŞİMCİLERE ÖNERİLER Anka-ra’yı ve Ankaralı müşteriyi iyi tanıyan başarılı işletmeci; bu sektöre girmek isteyen girişimcilere "Bu işi çok sevin. İnsan debisinin yüksek olduğu bir konum seçin. Mutfak standardını yüksek tutun. Gerekirse mutfağa girip müdahale edebilin. Binlerce dolarlık avizeler kullanmak , yani lüks yerine Ankaralılar için rahatlığa önem verin. Dayanıklı olun." tavsiyelerinde bulundu.
Hem gence hem de orta yaşlıya hitap etmek gerek
ANKARALI işletmeci, bir mekanın çok özel bir mutfağa sahip olmaması halinde, ayakta durabilmesi için hem orta yaşlı hem de hem genç yaştaki müşteriye hitap edebilmesi gerektiğinin altını çizdi. Başer, "Bu iki kuşağı aynı ortamda mutlu etmek ya da etmemek, işletmeleri başarılı ya da başarısız kılar" dedi. Yeni lezzetlere orta yaşlıların daha açık olduğunu söyleyen Başer, gençlerin bildiklerinden vazgeçmediklerini söyl edi. Baş er, bu sektörde biraz da cesaretli olunması gerektiği görüşünde.
Ankaralı mekanlarına sahip çıkmıyor
ON yıldır yeme-içme sektöründe olan Suat Başer, Ankaralı ile Ankara’daki mekanlar arasındaki ilişkinin çok da iyi olmadığı görüşünde. Ona göre, Ankaralılar şehirlerinde mekanlara gereken değeri vermiyorlar ve hep daha fazlasını ve farklısını isteyerek, ellerinde olanlarla yetinmiyorlar. Mekanların kullanılmasının zaman içinde standardı düşürebileceğini anlatan işletmeci, İstanbullu müşterinin elindeki mekanlara değer verdiği görüşünde. Bu yüzden İstanbul’dan Ankara’ya gelen mekanların da, aynı ilgiyi buradan da bekleyerek geldiklerini, ancak aynı ilgiyi bulmalarının mümkün olmadığını söyledi. Başer, Ankara’yı seçen markaların biraz maceraperest olduklarını da düşünüyor.