Başkent’e basınç ayarı mı gerekli

Güncelleme Tarihi:

Başkent’e basınç ayarı mı gerekli
Oluşturulma Tarihi: Kasım 19, 2007 00:00

"ARTIK ne yapacağımı, nereye başvurucağımı bilemez haldeyim."

Selma Solmaz, dört yıldır Sokullu Caddesi’nde oturuyor.

Sürekli su kesintilerinden şikayetçi. Gönderdiği elektronik postada haftasonu kesintinin olduğunu, gece 03.00’de gelen suyun, sabah yine 07.30’da kesildiğini belirtiyor.

Solmaz, ASKİ Özel Kalem’le görüşüp defalarca dilekçe yazmış.

Solmaz’a verilen yanıt, "arıza olmadığı, basınç düşüklüğü bulunduğu" yönünde.

Yılmaz Tüccar, Etlik’te yaşıyor.

Tüccar da su kesintilerinden şikayetçi. ASKİ’yi aradığında o da, "basınç düşüklüğü" yanıtını aldığını söylüyor.

Çok tanıdık ifadeler.

Bu köşede Ekim ayının son günlerinde Ayrancı’daki su kesintileri için de ASKİ’nin "basınç düşüklüğü" mazeretini belirttiği yer almıştı.

Ankara’da haftalardır basınç düşük.

Bunlar gelen elektronik postalardan sadece iki tanesi.

Hangi birisini yazsak ki?

Ankara Hürriyet’e dün de Keçiören ve Etlik’ten çok sayıda telefon geliyor. Ortak söylenen, suların akmadığı.

İSİMSİZ  YETKİLİLER

Anadolu Ajansı, geçen hafta içinde bir haber yayınladı.

Haberde, "ismi belirtilmeyen" belediye yetkilileri, "kanalizasyon-yağmur suyu hatlarında çalışma, onarım, bakım veya arıza nedeniyle son dönemlerde bazı semtlerde sıklıkla su kesintisi yaşandığı"nı kabul ediyorlar.

"İsimsiz yetkililer", aralarında Çankaya, Keçiören, Dikmen, Mamak ve Yenimahelle’nin de yer aldığı bazı semtlerde su kesintisi yapıldığını belirtiyorlar.

Ama aynı "isimsiz yetkililer", "tasarrufa yönelik gizli kesinti"nin de söz konusu olmadığını öne sürüyorlar.

Yani binlerce insanı susuz bırakan kesintilerin nedeni, "çalışma, onarım, bakım vs..."

VAZİFE AŞKI

Örneğin, 11 Kasım pazar gecesi Ayrancı’daki muslukların çaresizliğinin nedeni ASKİ ekiplerinin cansiparene yürüttükleri bakım onarım çalışmaları.

ASKİ işçilerinin pazar gecesi mesai yaptığına mı üzülelim, musluğun karşısında bir elimiz kovada, bir elimiz yanağımızda çaresiz oturuşumuza mı?

Haftanın tatil gününde çıldırmamak elde değil.

Aslında belediyeyi tebrik etmek gerekiyor.

Dur durak bilmeden, bakım ve onarım çalışmaları yapıyor.

Pazar geceleri bile bakım ve onarım nedeniyle sularımızı kesiyor.

Başkent, Başkent olalı böyle vazife aşkı, böyle mesai anlayışı görmedi.

Kesinti açıklamaları

ANADOLU Ajansı’nın haberinde aynı "isimsiz yetkililer", kesintilerin tamamının önceden bildirildiğini ve çoğunluğunun hatlardaki iyileştirme çalışmasından kaynaklandığını söylemişler.

Büyükşehir Belediyesi’nin Ağustos’taki su faciasından bu yana geçtiği tüm su kesintisi bültenleri toplam dokuz tane. Bunun anlamı, son üç ayda sadece dokuz tane planlı su kesintisi yapılmış.

Bunların içinde Dikmen ve Ayrancı’ya ilişkin "planlı kesinti" sadece birer tane. Oysa her iki semtte de hemen hergün sular kesiliyor.

Müzenin bitmeyen çilesi

DEVLET Resim ve Heykel Müzesi bir türlü gündemden düşmüyor. Müzenin bitmez çilesi altı yıl önce tadilat nedeniyle kapatılmasıyla başladı.

Bırakın bitmeyi, yıllarca bir türlü başlayamadı tadilat.

Ardından, Altındağ Belediyesi, Kültür Bakanlığı ile anlaştı ve restorasyona başladı. Ama bu sefer de müzenin çalışma kapsamında sigortalanmadığı ortaya çıktı.

Hemen sonrasında müzenin önündeki iki heykel kayıplara karıştı.

Buna ilişkin haberi Eray Görgülü’nün imzasıyla Ankara Hürriyet’te okudunuz. Müze yönetimi heykellerin "kursiyerler tarafından yapıldığını ve sanatsal bir değeri olmadığını" savundu.

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, bu haberden yaklaşık bir hafta sonra müzeyi gezerken çok doğru bir noktaya temas ediyordu:

BAKAN GÜNAY’IN HAKLI TEPKİSİ

"Arkadaşlarımız bunu çeşitli öğrencilerin yaptığı, müzeye kaydı olmayan denemeler olarak nitelendirdiler. Kayıtlarımızda gözükmüyor. Öyle bile olsa, burada insanlar çalışırken, güvenlik görevlileri varken, buradan bir taşın bile alınıp götürülmesinin buranın iznine bağlı olduğunu düşünüyorum."

Günay’ın bu serinkanlı ve yapıcı tavrını tebrik etmek gerekiyor. Bu sözlerin ardından geçen hafta Müze Müdürü Mükerrem Baydar’ın görevden alındığı haberini de bu sayfalarda okudunuz.

Baydar’ın yerine ise vekaleten İlahiyat Fakültesi mezunu, müdür yardımcısı İzzet Özgür Pektaş getirilmişti.

Bakanlık bu haberin ardından bir açıklama yaptı. Bu açıklamayı bugün gazetemizde okuyacaksınız. Pektaş’ın daha önce bulunduğu görevler açıklamada sıralanıyor.

Ama Pektaş’ın eğitim durumuna bir netlik getirilmiyor.

Sorun Pektaş’ın İlahiyat Fakültesi mezunu olması değil.

Pektaş’ın vekaleten bu göreve atanması hukuka uygun olabilir. Peki bu atama, yapacağı görevin gereklerine uygun mu? Yani problem, Pektaş’ın sanat eğitimi alıp almadığı.

Bu uygulama Türkiye’de ilk değil.

Daha önce arkeoloji mezunu havacılar da gördük.

Günay’ın sanata, sanatçıya, bulunduğu görevin gereklerini yerine getirmeye duyarlı olduğunu açıklamalarından biliyoruz.

Bu duyarlılığın atamalarda da devam etmesini diliyoruz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!