Meriç ENERCAN
Oluşturulma Tarihi: Ocak 24, 2012 00:00
A.Gücü son dakikada Serol ile yakaladığı gol fırsatını, günün başarılı ismi kaleci Ramazan’ın kurtarmasıyla hem puan hem de ligde kalma umudunu zora soktu.
ANKARAGÜCÜ ile Gençlerbirliği arasında bir mucize olmazsa ligde oynanacak son Başkent Derbisi idi. En azından bir iki sezon için... Daha doğrusu, son 30 yılın Başkent Derbilerinin finali idi bu... Dramatik hatta Ankaragücü penceresinden trajik idi... Şimdi denilebilir ki, Ankaraspor geliyor yakın zamanda. “Leopar, bir en geç iki yıl içinde Süper Lige döner, Gençlerle oynar. Bundan da Başkent Derbisi çıkarılabilir” diye düşünebilirsiniz ama bu, asla Ankaragücü-Gençlerbirliği maçlarının tadını vermez.
Mesela, kimse kazandı diye saha ortasına bayrak dikerek galibiyet sevinci yaşamaz bu maçlarda. Zaten bunun anlamı da olmaz. En iyi döneminde rakibinden 5 yiyip şok olmaz, hemşehrisine 7 gol atıp, “Bir daha, bir daha” sevdası yaşamaz. Veya kimse takımının yaşadığı zorluklara destek amacıyla, “Sen üşürsen ben donarım” diyerek Ankara ayazında çıplak maç seyretmez... Zaten bunu Türkiye’de çok az taraftar grubu yapabilirdi. Bu kürsüye de tartışmasız Ankaragücü tribünleri çıkardı. Aslında umudun tükendiği noktada hala direnmeye çalışan, yaşamını bu dirençle sürdürmeye çalışan sarı lacivertli takım, artık sadece kendi taraftarından değil, tüm Türkiye’den saygı ve destek görüyor. Ankaragüçlülerin maddi ve manevi desteğinin yanı sıra Trabzonspor, Bursaspor, Eskişehirspor, Gençlerbirliği, Denizlispor taraftarları, Başkent kulübünün yaşadıklarına üzülüp, yaşatanlara tepki veriyor. 102 yıllık kulübü bu hale düşürenler ise hala “Kayıkçı kavgası” yapıyor. Yaşananlar umurunda değil, onlar kendi derdinde... Ankaragücü yaşam savaşı veriyor. Herkesin ama herkesin desteğine ihtiyacı var. 29 milletvekiline sahip Ankara’da sadece bir bayan milletvekili akıl edip, yardıma koşuyor. Bir maaşını verip, destek oluyor.
Ve kayıkçılardan biri çıkıp, “Ne var bunda 8 bin lira vermiş. Bizim arkadaşlar binlerce katını verdi onun kadar reklam yapmadı” diye konuşuyor. Sevgili Kayıkçı, Bayan vekil, karşılıksız bağış yapıyor. Ankaragücü’nün elini kolunu bağlayıp, icralarla parasını geri almıyor. Aradaki fark bu... Elbette bir de kötü gün dostu olması... Anlaşıldı mı şimdi olayın farkı?
Sonuçta bildiğiniz zor koşullardaki Ankaragücü, aslanlar gibi direndiği maçta genç Serol ile iki mutlak gol şansını da kullanamayınca, tek golle teslim oluyor. Yok teslim olmuyor aslında, sadece maçı kaybediyor, savaşı değil...
Bak şu falcının yaptığına
Gençlerbirliği ise bu sezonki “Şaşırtma serisine” devam ediyor. Başkent ekibi, öylesine şaşırtıyor ki, başarısının sırrı, sahada değil falcıların yorumlarında aranıyor. Yok artık, insan utanır, sıkılır biraz... “Bu insanlara saygı duyalım, yaptıklarına hürmet edelim” der... Ama Endüstriyel Futbolun, rekabete açık gibi görünen çelik kapıları, Fuat Çapa ve oyuncularının başarılı olmasına vize vermiyor. Tıpkı bundan 10-12 yıl önce Ersun Yanal’a yaptığı gibi... Başkent Derbisi’ne saatler kala ajanslara düşen akıllara zarar bir haberle herkesin kafası karışıyor.
“Fuat Çapa, oynatacağı oyuncuları, bir falcıya sorup, baş harflerinin kodlanmasıyla maç kadrosunu oluşturuyormuş.”Hadi büyü bozma, büyü yapma, kurşun döktürme, nazar bozdurmayı duymuştuk da, “Maç kadrosu yaptırma” seviyesine ilk kez çıkılıyor.
“İlhan Cavcav hocaya bu kadar para vereceğine bir sağlam falcı bulsun, maç başına 50-100 dolara kazanacak kadroyu yaptırır, işi de ucuza getirir.Takımın antrenman yapmasına, kondisyon kazanmasına, taktik çalışmasına gerek de yok. Falcı bunları da düzenler, biter gider” dersek insanlara, yaptıkları işlere, bu sektörde çalışanlara gerçek anlamda haksızlık ve saygısızlık yapmış oluruz. Bizim anlayışımıza göre insana da mesleğe de saygısızlık yapılamaz.
Çünkü çok çalışılarak elde edilen makam ve görevlerin ne kadar değerli olduğunu en iyi biz biliriz. “Bunlar kesin küme düşer” diye çok eksikle başlanılan bir sezonda gelinen nokta, fal ile falcıyla açıklanacak bir durum değildir. Gençlerbirliği takımı, 21 maçta 10 galibiyet, 5 beraberlik, 6 yenilgiyle 35 puana sahip ve ligin 4. sırasında yer alıyor. Altında Sivasspor, Trabzonspor, Eskişehirspor, Kayserispor ve Bursaspor gibi oturmuş kadrolara sahip köklü ve tecrübeli takımlar var. Tesadüf, kader-kısmet, şans gibi şeylerin çok üstünde, çok ilerisinde Fuat Çapa’nın öğrencileri... Tahmin edilenin çok ötesine gitti Gençlerbirliği... Kimbilir belki birilerine göre “Haddini de çok aştı...” İşte bu nedenle “Hedef takımdı” ve paçasından aşağı çekilmeliydi. Bu oyun sahnelenmeye başladı... Sonuç olarak, Ankaragücü ile Gençlerbirliği arasındaki Klasik Başkent Derbilerinin belki de sonuncusuna tanık olduk 19 Mayıs Stadı’nda... Hurşut attı, Gençlerbirliği kazandı. Ancak maç boyunca atılan sloganlar, bu şarkının hiç bitmeyeceğinin kanıtıydı... İyi ve kötü günde...