Güncelleme Tarihi:
ANKARA, (DHA) - BAŞBAKAN Binali Yıldırım, TOBB Genel Merkezi'nde 9. Türkiye Ticaret ve Sanayi Şurası'nda konuştu. Başbakan Yıldırım, "Türkiye ile 350 kilometreden fazla hududu olan ve 30, 35 senedir ülkemizin başını ağrıtan PKK terör örgütünün barındığı Irak'ta, Irak merkezi yönetimi bugüne kadar hiç bir tedbir almazken ve 63 değişik ülkeden burada terörle DEAŞ'la mücadele adıyla askeri unsurlar bulunurken, bütün bunları bir kenara bırakıp Türkiye'nin oradaki varlığına takılması abesle iştigaldir. Bunun hiç bir şekilde iyi niyetle izahı yoktur. Irak Hükümeti Bağdat ne söylerse söylesin bölgedeki DEAŞ'la mücadele için bölgedeki demografik yapının zorla değiştirilmemesi için Türk varlığı orada kalmaya devam edecek" diye konuştu.
Başbakan Binali Yıldırım, "Şu ana kadar 45 ilimizden, ilçemizden ticaret odası başkanları, sanayi odası başkanları görüşlerini ifade ettiler. Sorunları dile getirdiler. Bunların tamamını büyük bir titizlikle Bakan arkadaşlarımız ile beraber not ettik. Bunların hepsine tabiatıyla çözüm bulmak ülkemizin, milletimizin muasır medeniyetler yolculuğunda en önemli paydaşlarından biri olan siz sanayi ve ticaret erbabının önünü açmak, yolunu aydınlatmak, 65. Hükümet olarak bizim en önemli görevlerimizden biridir. Bundan emin olabilirsiniz. Ak Parti iktidarı olarak geçtiğimiz 14 yılda biz hep bunu yaptık. Her şeyi biz biliriz, biz yaparız rehabına katılmadan memleketin bütün paydaşlarını her alandaki bütün sivil toplum kuruluşlarını işin içine dahil etmek suretiyle vatandaşımızın, milletimizin beklediği en uygun en ideal çözümü üretmeye çalıştık" dedi.
"15 TEMMUZ GECESİ TÜRKİYE İÇİN 2.KURTULUŞ SAVAŞI'DIR"
Başbakan Binali Yıldırım, sözlerine şöyle sürdürdü; "Hepimiz beraber yaşadık, 15 Temmuz gecesi Türkiye için 2.Kurtuluş Savaşı'dır. Kurtuluş mücadelesidir, bu mücadeleyi yüzümüzün akıyla milletçe kazanmış olmanın haklı gururunu ve bahtiyarlığını yaşıyoruz. O gece herkes meydanlardaydı. Az önce tanıtım filminde de gördük Türkiye'nin en büyük sivil toplum kuruluşu Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı ve bütün üyeleri yurdun her köşesinde demokrasiden yana milli iradeden yana net bir tavır koymak suretiyle darbe girişimine kalkan hainlere en güzel cevabı verdiniz ve bu vesileyle ülkemizin darbecilere bırakmayan bu uğurda canlarını veren bütün şehitlerimizi rahmetle şükranla anıyoruz. Mekanları cennet olsun gazilerimize hayırlı uzun ömürler diliyoruz. Ayrıca ülkenin birliği ve bütünlüğü için canını siper ederek mücadele eden sınır boylarında Doğu, Güneydoğu, Türkiye'nin her köşesinde bütün güvenlik güçlerimize, korucularımıza, askerimize, polisimize, Allah yar ve yardımcıları olsun. Bu uğurda şehit olan kardeşlerimizi de yine rahmetle anıyoruz. Gazilerimizi de şükranla yad ediyoruz."
"MÜLTECİLERİ İLK ÖNCE CANLARINI KURTARMAK İÇİN TÜRKİYE'NİN YOLUNU TUTUYOR"
"Türkiye bulunduğu coğrafya itibariyle tarih boyunca sürekli gözünün üzerinde olduğu bir yer olmuştur" diyen Başbakan Yıldırım, "Bunun sebebi Türkiye'nin doğu ile batı medeniyetler arasında bir geçiş bölgesinde olması. Dolayısıyla Türkiye sadece bulunduğu bölgede milletinin ülkesinin geleceğini inşa etmekle kalmıyor, farklı medeniyetleri de barış içerisinde birlikte yaşamasını sağlayan bir görevi de ifa ediyor. Etrafımızda çok ciddi istikrarsızlıklar var. Bu yönde gelişmeler var. Suriye, Irak ve bütün Ortadoğu'da Karadeniz'in kuzeyinde yaşanan bu istikrarsızlıkların en fazla etkilenen ülkesi en başta etkilenen ülkesi Türkiye'dir. Türkiye son 6 yıldır bunun bedelini ödüyor maalesef. Birçok bakımdan bedelini ödüyor. Mültecileri ilk önce canlarını kurtarmak için Türkiye'nin yolunu tutuyor. Biz geleneğimiz, tarihimiz, geçmişimiz itibariyle kapımıza geleni geri çeviremeyiz. Bütün bu kardeşlerimizi can güvenliği korkusuyla yerlerini, yurtlarını terk eden bu insanları bağrımıza bastık, ekmeğimizi paylaştık. Biz bize yakışanı yaptık. Aynı zamanda da bölgedeki sorunların çözülmesi için Türkiye olarak en aktif bir şekilde çabalarımızı sürdürüyoruz. Suriye'de bir an önce bu anlamsız savaşın sona ermesi daha fazla masum insanın hayatını kaybetmemesi için bütün bölgedeki paydaşlarla yakın temalarımız devam ediyor" dedi.
"RUSYA, AMERİKA VE İRAN İLE AKTİF OLARAK GÖRÜŞMELERİMİZ DEVAM EDİYOR"
Başbakan Binali Yıldırım, "Türkiye sadece bölücü terörle uğraşmıyor. Türkiye aynı zamanda güney sınırlarımızdan sızarak ülkemizde intihar eylemleri gerçekleştiren DEAŞ terör örgütüyle de amansız bir mücadele veriyor. Biliyorsunuz bir süre önce Fırat Kalkanı Operasyonunu başlattık. Bu operasyonun amacı Türkiye'nin hudutlarının güvenliğini sağlamak ve bölgedeki yaşayan vatandaşlarımızın can ve mal emniyetini teminat altına almaktır. Bugüne kadar yaklaşık bin kilometrekarelik bir alan terör unsurlarından tamamen temizlenmiş ve buraya asli unsuru olan Suriyeli mülteciler dönerek yerleşmeye başlamıştır. Cerablus daha önce 200 sivil yaşarken bugün 2 bin ila 2 bin 500 sivil yaşamaya başlamış, okullar açılmış, elektrikler verilmiş, sağlık hizmetleri temin edilmiştir. Dolayısıyla biz aslında Suriye'nin normale dönmesi için işin bir yerinden başlamış bulunuyoruz. Diğer ülkelerinde aynı şekilde bir an önce terör gruplarını ortadan kaldırarak Suriye'nin toprak bütünlüğünü koruyacak şekilde bütün etnik yapıların birlikte yaşayacağı ve herkesin temsil edeceği bir yönetime ulaşması, kavuşması için gerekli sorumluluğu yerine getirmesini bekliyoruz. Bu konuda Rusya ile Amerika ile İran ile aktif olarak görüşmelerimiz, temaslarımız devam ediyor. İnşallah burada da her türlü olumsuzluğa rağmen bir mesafe kat ederiz diye düşünüyoruz" diye konuştu.
"TÜRK VARLIĞI ORADA KALMAYA DEVAM EDECEK"
Başbakan Yıldırım, "Şimdi son günlerde Musul'un DEAŞ'tan temizlenmesi diye bir konu var. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri (ABD) bir faaliyet içerisinde ve bu ay içerisinde böyle bir operasyonu Irak Merkezi Hükümeti ve bölgedeki aşiretlerden oluşan milis gücüyle yapma amacında, böyle bir çalışması mevcut. Bu konuda Türkiye'nin hassasiyeti malum. Musul'da 2 milyon insan yaşıyor. Bu DEAŞ bir günde işgal etti, bu insanlar evlerinden , yerlerinden, yurtlarından oldu. Tabii ki DEAŞ'ın temizlenmesi lazım. Buna hiç şüphe yok. Zaten bizim Başika'da bulunan birliğimiz askeri unsurumuz uzun zamandan beri oradaki DEAŞ unsurlarının temizlenmesi için bir yandan mücadele ediyor. Bir yandan da o bölgede ki bölgenin gerçek sahiplerinin eğitilmesi için bir faaliyet gösteriyor. Bütün bunlar yapılırken, bu operasyonun yaklaştığı bu günlerde Irak Hükümeti'nden anlaşılmaz bir tepki geldiğini görüyoruz. Irak'ta 63 ülkeden askeri unsur var. 63 değişik ülkeden. Yeni Zellanda'dan bile var, Yeni Zelllanda nere Irak nere ? Türkiye ile 350 kilometreden fazla hududu olan ve 30, 35 senedir ülkemizin başını ağrıtan PKK terör örgütünün barındığı Irak'ta, Irak merkezi yönetimi bugüne kadar hiç bir tedbir almazken ve 63 değişik ülkeden burada terörle DEAŞ'la mücadele adıyla askeri unsurlar bulunurken, bütün bunları bir kenara bırakıp Türkiye'nin oradaki varlığına takılması abesle iştigaldir. Bunun hiç bir şekilde iyi niyetle izahı yoktur. Irak Hükümeti Bağdat ne söylerse söylesin bölgedeki DEAŞ'la mücadele için bölgedeki demografik yapının zorla değiştirilmemesi için Türk varlığı orada kalmaya devam edecek. Bizim amacımız daha fazla insanlık dramının yaşanmaması, daha fazla kan akmaması, ve bölgedeki oldu bittilerin önüne geçilmesidir. İrapta mahlu olmayan bir çok ülke orada dolaşırken tarihi derinliğiyle bölgede her zaman olmuş Türkiye hakkında böyle ileri geri laflar etmek Irak Hükümeti'nin haddi değildir" dedi.
"TERÖRLE AMANSIZ BİR MÜCADELEMİZ VAR"
Başbakan Yıldırım şöyle devam etti; "Ülkemiz sınırları içerisinde de bölücü terörle amansız bir mücadelemiz var. Bildiğiniz gibi geçtiğimiz Temmuz ayından itibaren terörle mücadelede yeni bir safhaya geçtik. Önce çukur siyaseti ile şehirlerimiz, ilçelerimiz, işgal edildi işte burada dinledik, Nusaybin'in geldiği noktayı gördük. Bu bölgede maalesef çok büyük tahribatlar yaptı bölücü terör örgütü , çok insan bundan zarar gördü. Şehirler binalar perişan oldu yıkıldı. Yerle bir oldu. Hayatını kaybeden insanlarımız oldu, şehit olan güvenlik güçlerimiz oldu, ama artık bunlar geride kaldı. Şimdi artık bu ilde ve ilçelerde muazzam bir yeniden imar faaliyetine başladık. İlçelerde konut yapımına başlandı, yol yapımına başlandı, alt yapı çalışmaları hızla başladı. Yaralar süratle sarılıyor, hayat normale dönüyor. Esnafların gecikmiş borçları tekrar yapılandırıldı. Yeniden işletme ihtiyacı olan krediler temin edildi. Şöyle ki bir yıl içerisinde en az 15 bin konut yapılacak. Önümüzdeki 4 yıl içerisinde yapılacak konut miktarı da bölgede 67 bini buluyor. Bu doğu ve güneydoğu Anadolu cazibe merkezlerindeki toplam kamunun ve devletin yapacağı yatırımların tutarı 140 milyar lirayı buluyor. Bölge de aslında biz Ak Parti Hükümetleri olarak geçtiğimiz 14 yılda çok büyük hamleler yaptık. Bunu nereden biliyoruz? 2002 yılında bugün cazibe merkezi yapmaya karar verdiğimiz yatırım ve destek hamlesini açıkladığımız 23 ilin ortalama kişi başına milli geliri 750, 800 dolardı. 2016 başına geldiğimizde bu illerin ortalaması 5 bin 500 doları buldu. Türkiye'nin 3 bin 200 dolardan, 9, 10 bin dolarlara yaklaşık 3 kat büyümesi ile kıyaslandığında burada 8ila 9 kat oranında bir büyüme görüyoruz. Aslında buradaki refahtaki farklılığı ortadan kaldıracak son 14 yılda büyük bir pozitif ayrımcılık yaptık, alt yapıda üst yapıda. Neye rağmen yaptık bunu ? Amansızca terörle mücadeleyi devam ederek yaptık. Biliyorsunuz yatırım güven ister, istikrar ister. Bütün bunlarla bir yandan güvenliği sağlamak için mücadele ettik, bir yandan da bölgeyi geleceğe hazırladık."
"15 TEMMUZ'DA DERSLERİNİ ALDILAR"
Başbakan Yıldırım, "Ama bütün bu yapılanları 1 ayda tarumar etti, terör örgütü. Terör örgütünün Kürtler diye bir sorunu vardı. Kürtler'in sorunu, Kürtler'in evini başına yıkmak mıdır ? Kürtlerin sorununu çözmek onları evinden barkından etmek midir? Vatandaşlarım bilsin, hepiniz bilin, bölgede yaşayan Kürt kökenli vatandaşlarımızda bilsin. Kürt sorunu yok. Bu sorunu bütün bu terör unsurlarının kökünü kazıyarak halledeceğiz. Milletle bunları aramızdan çıkaracağız. Bunlar ne Türkler'i temsil ediyor, ne Kürtler'i temsil ediyor. Bunlar Kürt'e de zarar veriyor, Türk'e de zarar veriyor. Bu milletin bu ülkenin gelişmesini geciktiriyorlar. FETÖ'de BETO'da ikisi de aynı merkezden kumanda ediliyor. Bunu gördük. 15 Temmuz'da bunu gördük. Bunların iplerinin aynı yerde olduğunu gördük. Biri bırakıyor, biri alıyor. Maksat Türkiye'yi oyalamak, hızını kesmek, hedeflerini geciktirmek, ama başaramayacaklar 15 Temmuz'da derslerini aldılar. FETÖ'cüler dersini aldı, şimdide BETO'cular dersini almaya devam ediyor. Kırsalda, şehirde, her yerde güvenlik güçlerimiz ensesinde. Şimdi hedef Türkiye'yi artık terörle anılan ülke olmaktan çıkarmak. Yeter, terör mutlaka Türkiye'nin gündeminde en alt sıralara inecek. Başarılı bir operasyon yürüyor. Kırsalda, hudut boylarında bunların yuvalandığı yerleri biliyoruz yıllardır, 12 tane ana merkezde, gece, gündüz demeden, can siper hane bir şekilde, polisimiz, askerimiz, korucularımız hepsi müthiş bir mücadele içerisindeler. Ve bu mücadeleyi millet kazanacak. Şu anda bölgede Alllah'a şükür bölgede terörle mücadelede ki destek yüzde 90'lara ulaşmış durumda. Yüzde 90'lar , bu ne demektir ? Biz artık bunlardan bıktık, usandık ne yapın yapın bunları temizleyin diyor millet. Biz de milletin dediğini yapmak mecburiyetindeyiz. Milletin dediğinin tersini yapanların nerede olduğunu görüyorsunuz. İstikrar olan yerde her şey olur. Bir kere her şeyden önce istikrar lazım. Eğer Türkiye bir koalisyonla bir zayıf Hükümetle 15 Temmuz'u yaşasaydı bugün bunların hiçbirini konuşamayacaktık. Ama sağlam iradeyle, kuvvetli bir iktidarla ve vatanını milletini seven baş tacı ettiği bir Cumhurbaşkanıyla, milli iradenin seçtiği güçlü iktidarıyla ve 79 milyon kahraman halkıyla o gece destanlar yazdı. Ve bütün dünyayı ters köşe yaptı. Bazı dost bildiklerimiz birbirlerini kucaklayıp tebrik ediyorlardı. Bizimkiler, bizim çocuklar başardı diye. Ama gün ağardığında mosmor oldular. Çünkü onlar bir şeyi hesap edemediler, halkı ve hakkı hesaba katmayan hiç bir hesap, hiç bir işin Başarılı olma şansı yok. O gece halkın gücü tankın gücünün üstüne çıkmıştır. Hesaplar altüst olmuştur. Onun için böyle bir milletin ferdi olmaktan her birimiz ne kadar gurur duysak azdır" dedi.
"ONLARI AYIKLAYIP ŞİRKETİ TEMİZE ÇIKARMAK BİZİM GÖREVİMİZ"
"Ticaretin canlanması talebin artması için tedbirler almamız gerekiyor" diyen Başbakan Yıldırım, "Geçtiğimiz günlerde bu tedbirlerden bazılarını aldık, iç ticaretin canlanması için, tüketici kredilerinin taksitlendirilmesi konusunda bazı kararlar aldık. Yaklaşık 15. milyar liralık bir piyasalarda canlanmayı , ilave canlanmayı sağlayacak bir tedbirler paketini yürürlüğe koyduk. Kredi sayısının 9 dan 12'ye yükseltilmesi Tüketici kredilerinde taksit sayısının 36'dan 48'e çıkarılması ay olarak, bankalarda tüketici kredilerini tüketici kartlarının 72 aya kadar yeniden yapılandırılması konularını karara bağladık. Burada dinlediğim arkadaşların birçoğundan şu şikayeti aldım, bankaların ticaret erbabımıza, sanayicilerimize gerektiği kadar yardımcı olmadığı, yaşatmak yerine tökezleyenlerin bir tekme de ben vurayım anlayışıyla davrandığını söylediniz. İki tane konu var. Bir tanesi bu FETÖ meselesi, FETÖ ile mücadelede iş alemi için bizim ölçümüz çok nettir. Biz şirketleri değil, sorumlu şahısları cezalandıracağız. Şirketin ne kabahati var, bir sürü çalışanı var .İş aş evlerine ekmek götürüyorlar .Memleketin ekonomisine katkı sağlıyorlar. Bizim şirketle bir alıp vereceğimiz olmaz, şirket çalışmaya devam edecek. Ama şirket içerisinde yönetici düzeyinde, ortak düzeyinde bu terör örgütüne mensup, bunlarla iş tutan birileri varsa tabi ki onları ayıklayıp şirketi temize çıkarmak bizim görevimiz. Ölçü bu, bunun için mesela mahkemeler her yerde Kayyum atıyorlardı, bu kayyumların uzmanlığı tartışılır hale geldi. Bir değişiklik yaptık . Dedik ki bütün şirketler artık tek kayyum olacak" dedi.