Kaan ULU-Burak TEKİN/DHA
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 04, 2021 01:15
Ankara’da, 10 yıl bankada çalışan Aylin Yılmaz, iki yıl önce mesleğini bırakıp, dedesinden kalan buğday tarlasında ölmez otu yetiştirmeye başladı. Yılmaz, hedefinin, kozmetik ve ilaç sektöründe kullanılan ölmez otunun yağını üretip, ihraç etmek olduğunu söyledi.
Başkent Üniversitesi İngilizce İşletme ve İnsan Kaynakları Yönetimi’nden 2009’da mezun olan Aylin Yılmaz (34), bankada müşteri hizmetlerinde çalışmaya başladı. 10 yıl çalışan ve yöneticilik seviyesine kadar yükselen Yılmaz, iki yıl önce Beypazarı’nda dedesinden kalan buğday tarlasında tarıma başladı. Yıllardır tıbbi aromatik bitkilere merakı olan Yılmaz, kozmetik ve ilaç sektörü yanında insan sağlığına da faydalı olduğu belirtilen ölmez otunu yetiştirmeye başladı. Anne ve babasıyla yaşayan Yılmaz, İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Ziraat Odası'nın da desteğiyle yetiştirdiği ölmez otu fidelerinin tanesini iç piyasaya 1 TL'ye satarak, gelir elde ediyor. İki yıldır bu işi yapan Yılmaz'ın hedefi, üçüncü yıldan itibaren kozmetik ve ilaç sektöründe kullanılan ölmez otunun yağını üretip, yurt dışına ihraç etmek. Bir buçuk sene tarımla ilgili araştırma yaptığını kaydeden Yılmaz, şöyle devam etti:
BİR BUÇUK SENE ARAŞTIRDIM“Küresel ısınmayla birlikte ve COVID-19 döneminde sentetik kimyasalların ne kadar tehlikeli olduğu gerçeği de ortaya çıktıktan sonra doğal olarak sürdürülebilir tarımda ‘ben ne yapabilirim’i düşündüğüm zaman da tıbbi aromatik bitkiler kafama yatan bir şey oldu. Bir buçuk sene fizibilite çalışmalarımda doktora tezleri dahil olmak üzere literatür taramaları yaptım. ‘Benim toprağıma en uygun hangisi olur’ seçeneklerinden bir tanesi de ölmez otuydu. Ölmez otu, kuru tarıma dayalı bir ottur. Biz de şu an burada kurak, 130 metreden sondaj atıldığında dahi su çıkmayan bir bölgedeyiz. O yüzden kuru tarımda bu tarz bitkilerin katma değeri daha yüksek ve girdi maliyetinin daha düşük olduğu için bunu tercih ettim.
PAZAR HEDEFİ AVRUPA VE ASYA“Tarladaki bitkileri tohumdan yetiştirdim. Ekimden sonra tarlada hiçbir kimyasal vermeden büyümeye bırakıyoruz. Sadece yabancı ot temizliği yapmamız ve buna da çok dikkat etmemiz gerekiyor. Onun haricinde herhangi bir güç ve enerji istemeyen bir ürün. Ortalama olarak iki sene sonra da ekonomik maliyeti başlıyor. Bu bitkiler 24 ayını tamamladıktan sonra ekim zamanı 70 ile 100 santimetre boyutuna geldiklerinde çiçek açmadan önce kesim oluyor ve bunlar yağı için distilasyona gönderiliyor, oradan çıkan yağ da pazara sunuluyor. İleride Orta Avrupa ve Asya’ya satış yapmak istiyorum. Mikro ihracat yapmak istiyorum çünkü bu Avrupa’da çok kullanılan bir bitki. Hem sağlık açısından hem parfümeri açısından sıklıkla kullanılıyor. Türkiye’de bunun yaygınlaştırılması ve örnek olmasını da istiyorum. İlk ihracatım 2023 yılının sonlarına doğru olacak.”