Güncelleme Tarihi:
Türk balesinin şu an en formda balerinlerinden biri olan ve ADOB bünyesindeki tüm eserlerde solist olarak sahneye çıkan genç balerin, parmak ucunda geçen kariyerini ve sahne tecrübelerini anlattı.
*Baleye ne zaman başladınız?
Altı yaşından 12 yaşına kadar jimnastik yaptım. 12 yaşında annem konservatuvar sınavlarına girmem için teşvik etti. Ama ben çok istekli değildim, çünkü jimnastiği bırakmam gerekiyordu. Şu an iyi ki ‘annem benim o sınava girmeme vesile olmuş’ diyorum. Çünkü 12 yaşında bir çocuğa meslek kazandırmış oldu.
İLK KEZ HAMLET’TE DANS ETTİM
*ADOB bünyesine ne zaman katıldınız? Rol aldığınız eserlerden ve rollerden bahsedebilir misiniz?
12 yaşında konservatuvar sınavını kazandıktan sonra ortaokul, lise ve üniversiteyi Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü’nde okudum. Üniversite ikinci sınıftayken ADOB’a katıldım. O zaman henüz 19 yaşındaydım. 2017 yılında da üniversiteden mezun oldum. ADOB bünyesindeki ilk eserim ‘Hamlet’ oldu. Grup içinde dans ettim. Benim için büyük bir tecrübeydi çünkü henüz ikinci sınıf öğrencisiydim ve ilk kez profesyonel dansçılarla aynı sahneye çıktım. Sonraki yıllarda ADOB bünyesinde ‘Fındıkkıran’, ‘Harem’, ‘C-19’, ‘Kuğu Gölü’, ‘Romeo & Juliet’, ‘Coppelia’, ‘Danzon’ gibi eserlerde dans ettim.
‘Fındıkkıran’da ilk kez solist olarak sahneye çıktım. 2017 yılıydı. ‘Şeker Perisi-Clara’yı dans ediyorum. Clara’yı canlandırırken zorlanmıyorum. İçimdeki çocuğu dışarı çıkarıyorum diyebiliyorum. Hayal dünyalarımız ve rüyalarımız da benziyor. Sonrasında ‘Romeo ve Juliet’te ‘Juliet’ olarak sahne aldım. Bu da benim için çok özel bir roldü.
HİÇBİR ZAMAN ‘TAMAM ARTIK OLDUM’ DEMEDİM
*Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin en genç solist dansçılarından biri oldunuz. Bu başarı nasıl geldi?
İki yıldır hemen hemen tüm eserlerde baş dansçı oluyorum. Omuzlarıma daha büyük bir yük hissediyorum. Ama çok keyifli bir yük. Bu noktaya gelmemdeki ilk etken benden büyük sanatçı arkadaşlarımın ve koreograflarımızın bana güvenmesi oldu. Ben de bu güveni boşa çıkarmamak için büyük bir özveri ile çalışıyorum. Hiçbir zaman ‘tamam artık oldum’ demiyorum.
DÜNYANIN EN ZARİF VE BÜYÜLEYİCİ İŞLERİNDEN BİRİ
*Hazır çalışma temposundan bahsetmişken bir gününüz nasıl geçiyor?
Sabah saatlerinde bale dersleri oluyor. Ben dersten bir saat önce gelip ısınma yapıyorum. Ardından 1-1.5 saat kadar ders yapıyoruz. Öğle arasından sonra ise o dönem hangi eseri sahneye koyuyorsak onun provaları oluyor. Ayrıca yeni çıkacak eserlerin de provalarını yapıyoruz. Akşam da temsil varsa temsile çıkıyoruz. Yani temsillerin olduğu günler 12 saatten fazla bir süreyi Opera’da geçirdiğimizi söyleyebilirim. Sürekli parmak ucunda durmak ve hareket halinde olmak çok zor bir iş ama dünyanın en zarif ve büyüleyici işlerinden birini yapıyor olmanın verdiği mutluluk, tüm yorgunluğun ve zorlukların üstesinden gelmemizi sağlıyor.
*Yurt dışında bazı ödüller aldınız, bunlar hangileri?
2018 yılında Rusya’nın Krasnoyarsk şehrinde düzenlenen ‘Grand Prix of Siberia’ bale yarışmasında Büyükler kategorisinde üçüncü oldum. Lisedeyken, Kazakistan’da düzenlenen bir bale yarışmasında yine üçüncülük elde ettim.
*Bu yarışmaların katkısı ne oldu?
Farklı ülkelerden dansçılarla aynı sahneye çıkıyorsunuz. Karşınızda uluslararası bir jüri var. Aralarında çok ünlü koreograflar ve bale sanatçıları oluyor. Bir dansçı için oldukça iyi bir fırsat bu tarz yarışmalar. Çünkü hem kendi seviyenizi görebiliyorsunuz, hem de dünyadaki diğer dans ekolleri hakkında bilgi sahibi oluyorsunuz. Ayrıca bu tarz yarışmalar bir dansçı için her zaman yurt dışına gidebilmek için bir kapı aralıyor.
*Bu noktada Türk balesinin iyi bir seviyede olduğunu söyleyebilir miyiz?
Türk balesinin oldukça iyi bir yerde olduğunu söyleyebilirim. Son yıllarda bu tarz uluslararası yarışmalara katılıp, derece alan çok sayıda dansçının olması da bunun göstergesi.
YURT DIŞINDA ÜLKEMİ TEMSİL ETMEK İSTERİM
*Peki bu yarışmalarla size yurt dışı kapısı açıldı mı? Kariyer planınızda yurt dışına gitmek var mı?
Türkiye’de kalmayı tercih ediyorum. Çünkü Türk balesi için yapacağıma inandığım daha çok şey olduğunu düşünüyorum. Tamamen yurt dışına yerleşmek yerine bu işi Türkiye’de yapıp, yurt dışında konuk sanatçı olarak ülkemi temsil etmeyi tercih ederim.
*Dans etmek istediğiniz bir eser ya da sahne var mı?
‘Le Corsaire’da ‘Medora’ karakterini ve ‘Don Kişot’ta ‘Kitri’yi dans etmek isterim.
AĞLAYARAK DANS ETTİM
*Unutamadığınız bir temsil var mı?
‘Romeo ve Juliet’te Burak Kayıhan’la dans ediyordum. Burak, ‘Romeo’ rolündeydi. Yanlış hatırlamıyorsam bir kavga sahnesinde karın boşluğuna dirsek geldi. Nefessiz kaldı. Ben de o sırada kulisteydim. Burak’ın bir süre nefessiz kalması beni çok korkuttu. Hemen sahneye çıkmam ve o sırada üzgün bir şekilde dans etmem lazımdı. Ben Burak’ı gördükten sonra ağlayarak dans ettim.