Güncelleme Tarihi:
Ümit KOZAN/ ANKARA, (DHA)- ADALET Bakanı Bekir Bozdağ, 24 TV Canlı yayınında Ankara Temsilcisi Melik Yiğitel’in sorularını yanıtladı. Başkanlık sistemi üzerinde açıklamalarda bulunan Bozdağ, "Türkiye tipi Başkanlık Sistemi istiyoruz " dedi.
Bozdağ’ın açıklamaları şöyle:
“Şüphe yok bizim baştan beri söylediğimiz, Başkanlık sistemi eksiksiz Başkanlık sistemidir. Türkiye tipi bir Başkanlık sistemi. Çünkü pekçok çeşit Başkanlık sistemi var. Bunlar o ülkelerin durumuna göre tercihlerine göre uygulanıyor. Türkiye de kendi dinamiklerini kendi yapısını dikkate almak suretiyle bütün bu örneklerden de istifade ederek en iyisini en doğrusunu yapmak istiyor.
Biz ülkemizde siyasi istikrar, güçlü iktidar, hızlı karar alma ve bu kararları etkin kullanmak bakımından buna ihtiyaç olduğuna düşünüyoruz. Türkiye eninde sonunda, ben bunu hep söyledim, başkanlık sistemine geçecektir. Esasında Sayın Bahçelinin açıklamalarına bu noktadan baktığınızda Türkiye’nin gündeminin bu tartışmalardan kurtulmasını istediğini de görüyorum ben orada. Yani Türkiye başkanlık sisteminin tartışmalarını artık gündeminin dışına atmalı. Bunun yolu nedir ? Bunun yolu çok açık. Bu konunun Meclise gelmesidir.
BAHÇELİ’NİN BAŞKANLIK AÇIKLAMALARI
Sayın Bahçelinin konuşmasını canlı dinledim ve yazılı metinden de bir kez daha okudum. Benim anladığım şu Sayın Bahçeli Başkanlık sistemi tartışmalarının Türkiye’nin gündeminden çıkarılmasını istiyor. Bunun yolu bu işi halka sormaktır. Meclisteki oylamanın bu tartışmayı bitirmeyeceği çok aşikardır. Ak Partinin gücü zaten buna yetmiyor. MHP’nin milletvekillerinden bazıları yada tamamı bu oylamaya oy vermediği takdirde halka gidilmeyeceği çok açık. O zaman Sayın Bahçeli zaten bunu görerek niye Meclise getirin diye çağrı yapsın? Meclise gelmesinin bir anlamı yok, ben onun için sayın Bahçeli'nin "Meclise gelsin biz 330’u da sağlayalım bunu bütün halkımıza da soralım, halkımız buna evet derse mesele biter. Yok hayır derse yine biter bu seferde Ak Parti bu defteri kapatır, yoluna devam eder." Ben onun için Sayın Bahçelinin Meclis sürecinde buna destek olacağı konusunda benim bir algım oluştu. Başkaları başka şekilde değerlendirebilir aksi takdirde bunun bir anlamı yok. Benim zaten sayım 316 Meclise getir halka bunu soralım, zaten ben getirdiğimde benim 316'ımla sen vermezsen bunun Meclisten geçmeyeceği tartışmasız, en azından asgari bir mutabakat olmadan meclise getirmenin bir anlamı var mı, kamuoyunu boş yere oyalamanın bir anlamı var mı?
FORMÜL NE OLABİLİR ?
Bunu parti içerisinde bizim görüşmemiz gerekiyor. MHP bu sürece asgari düzeyde en azından bir destek verme ihtimali ortaya çıktığı içinde MHP ile de bunun görüşülmesinde bunun büyük bir faydası olduğunu ben kendi adıma görüyorum. Bununla ilgili kararı elbette partimiz verecektir. Sonuçta bir değerlendirme yapıldıktan sonra yapılacak bu yani geniş kapsamlı bir paketle mi gitmek daha iyi olur yoksa başkanlık sistemi özelinde sadece bu konuyu içeren bir paketimi halkımızın önüne getireceğiz istişarelerden sonra kararlaştırmamızda fayda var, gündemde olduğu için bunlar konuşulup değerlendirilecek hususlardır.
REFERANDUM NE ZAMAN OLUR ?
Bahçelinin söyledikleri esasında böyle okunmalı bugün bazı basın yayın organlarında veya bazı siyasilerin yaptığı yorumlara baktığınızda esasında Bahçeliye akıl veriyorlar, diyorlar ki "Sen böyle dedin ama sen oy vereceğini söylemedin onun için sen buradan çark edebilirsin dönebilirsin,ben bu konuyu gündeme getirdim ama oy vermiyorum diyebilirsin." Şimdi ben onu anlamadım.Bunu diyenler esasında Sayın Bahçeli gibi çok zeki ve ne yapacağını bilen bir insana karşı da saygısızlık yapıyorlar. Sayın Bahçeli ne söylediğini bilen birisidir ve o söylediklerinden benim anladığım bütün ortalama zeka düzeyine sahip olanlarında anladığının ben aynı olduğuna inanıyorum. Tepkiler buna göre verildi. Ana muhalefetten de gelen tepkilere bakıldığında mesajın doğru anlaşıldığını çok net gösteriyor. Farklı anlamalar sayın Bahçeliyi ve Milliyetçi Hareket Partisini bu görüşünden vazgeçirmeye ayrı bir yola sokarak geri adım atılmasını istiyorlar.
Bu konu partiler arası konuşma, Meclis aşaması geçtikten sonra halk oyuna gidiyor, eskiden doksan gündü biz yasayı değiştirerek bunu 60 güne indirdik eğer parlamento bunu gündemine alır hemen karar verirse çok hızla girer baharı bile beklemez. 2017 gelmeden yetişmesi biraz zor görünüyor, takvime baktığımızda, çünkü Meclisteki yasalaşma süreci var, şu anda da önümüzde yaklaşık iki buçuk ay gibi bir süre var ama 2017’nin içerisinde bahara da gitmeden bu yapılabilir yeter ki Milliyetçi Hareket Partisi ile Ak Parti bu işin parlamento dan çıkmasının tarihi konusunda anlaşsınlar. İki parti anlaştığı zaman referandumu göreceğiz. Anlaşılmazsa bu bir tartışma olarak kalacaktır.
DAR BÖLGE
Dar bölge, daraltılmış bölge anayasa konusu değil. Bu tamamen milletvekili seçim kanunu ile ilgili bir konu ona uyum sağlayacak şekilde değişir ama bizim önerimiz içerisinde biliyorsunuz yine TBMM içerisinde bugünkü haliyle var olacak ayın şekilde devam edecek yani Türkiye’nin üniter yapısı korunacak. Ana eksen başkanı doğrudan halk seçecek parlamentoyu da doğrudan halk seçecek başkan bakanlarını parlamentonun içinden de atayabilir dışından da atayabilir ama bu atamayı yaptıktan sonra parlamentonun içinden atadıklarını milletvekilliği ilişkisi içinde sona erecek ama kabine TBMM’den güven istemeyecek o devam edecek. Aslında yasama ve yürütme birbirinden tam bağımsız ayrı hale gelecek ve etkin bir yasama, etkin bir yasama denetimi gündeme gelecek. Parlementonun etkinliği bugünkünden on kat, yüz kat daha fazla artacaktır, milletvekilleri daha güçlü olacaktır. siyasi partiler ve seçim kanuna ilişkin Adalet Bakanlığında bizim kurduğumuz iki ayrı komisyon var, çalışmalarını devam ettiriyor, bu komisyonlar çalışmalarını bi noktaya da getirdik ama bu darbe teşebbüsü Türkiye’nin gündemi nedeni ile aksadı. Biz 2017 yılı içerisinde iki temel yasayı da siyasi partiler kanununda seçim kanunlarında baştan sona demokratik hukuk devletinin gereklerine uygun bir şekilde yenileyeceğiz. Yeni bir siyasi partiler kanunumuz, yeni bir seçim kanunu olacak ve onun içerisinde de dar bölgemi, daraltılmış bölgemi yoksa bugünkü gibi bir yapımı bunun kararı o tartışmalar sırasında verilecek.
Başkanlık sistemine eğer Türkiye geçmek istiyorsa bunun dar bölge ile yapılmasını her zaman savundum ben bugüne kadar. Çünkü, Başkanlık sistemi aynı zamanda güçlü başkanın yanında güçlü parlamenteri de zorunlu kılar. Parlamenter de güçlü olması lazım. Onun için de parlamenterler genel başkanın iki dudağı arasından seçilen biri değil de , doğrudan halkın seçtiği bir olması lazım. O da her seçim çevresinden bir vekil çıkacak. Böyle olduğu zaman da halkta karşılığı olan sevgisi saygısı yüksek olan halkın sorunlarını kendi sorunları kabul eden ve aynı zamanda Türkiye'nin sorunlarını yakından takip eden çok güçlü aktörler çıkacaktır. Ben hep söylüyorum, Başkanlık sistemi milletvekillerini de çok güçlü figürlerin olmasını sağlar. Parti başkanlarının da çok güçlü olmasını sağlar. Türkiye'nin başkanının da çok güçlü liderlik vasfı olan kişi olmasını sağlar.
Biz 2014 de esasında bunun bir örneğini yaşadık. Bir yanda Sayın Cumhurbaşkanımız adaydı, Bir yanda da ortak aday vardı. Şimdi Başkanlık sistemi olduğunda soldan birisi aday gösterecekse halktan en çok oy alacak sağdan da oy alacak, sağa da şirin görünecek birisin,i getirip aday koyması gerekiyor ki başkan olsun. Sağdan aday konduğunda da sağın tamamını toplayacak aynı zamanda soldan da aday alabilecek birisi gelecek. Güçlü özellikleri olan birilerini mutlaka aday yapmak zorunda. O zaman ister sağdan kazansın, ister soldan kazansın toplumun tamamını kucaklayan güçlü liderlik vasfı olan bir başkan olacaktır.”