Bahçeli: Papaz gitmiş, kavga bitmiştir

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Ekim 16, 2018 14:39

Bahçeli: Papaz gitmiş, kavga bitmiştir

Haberin Devamı

Nursima ÖZONUR/ANKARA, (DHA)- MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Rahip Brunson'ın serbest bırakılmasına ilişkin, " İlk bakışta ve yüzeysel olarak diyebiliriz ki, ‘Papaz gitmiş, kavga bitmiştir.’ Anlaşılan Papaz büyüsü de bozulmuştur. Trump'ın Türkiye'ye hisleri şıpsevdiler gibi birden bire değişmiştir. İki ülke arasındaki ilişkilerin düzeleceğini ifadeden de çekinmemiştir. Bu arada ‘eskiye döneceğiz’ sözleriyle Sayın Cumhurbaşkanı'na teşekkürü ihmal etmemiştir. Seviyesiz Trump'ın yerini sempatik Trump almıştır. Kırgınlığı Papaz iadesiyle geçmiştir" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet bahçeli, partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuştu. Devlet Bahçeli, Rahip Brunson'ın serbest bırakılmasının ardından ABD Başkanı Trump'ın tavrının değiştiğini kaydederek şunları söyledi:
"12 Ekim 2018 tarihinde dördüncü kez hakim karşısına çıkarılan Papaz 3 yıl 1 ay 15 gün ceza almış; sonuç itibariyle infaz hükümleri gereğince yattığı süre de hesaba katılarak tahliyesi kararlaştırılmıştır.
Ve aynı günün akşamı önce Almanya'ya gitmiş, ardından da ABD'ye hareket etmiştir. Trump, Oval Ofis'te Papaz'ı hasretle kucaklamış, kendisine dua ettirmiş, sanki Vietnam'dan, sanki Afganistan'dan, sanki Irak'tan dönen askerleri gibi karşılamıştır. Kaldı ki, yıllardır üstlendiği ajanlık görevini vatan toprakları içinde kiliseyi merkez tutarak yapan papaz elbette amirlerinin her türlü övgüsüne mazhar görülecektir, gerçekte olan da bu olmuştur. İlk bakışta ve yüzeysel olarak diyebiliriz ki, ‘Papaz gitmiş, kavga bitmiştir.’ Anlaşılan Papaz büyüsü de bozulmuştur. Trump'ın Türkiye'ye hisleri şıpsevdiler gibi birden bire değişmiştir. İki ülke arasındaki ilişkilerin düzeleceğini ifadeden de çekinmemiştir. Bu arada ‘eskiye döneceğiz’ sözleriyle Sayın Cumhurbaşkanı'na teşekkürü ihmal etmemiştir. Seviyesiz Trump'ın yerini sempatik Trump almıştır. Kırgınlığı Papaz iadesiyle geçmiştir. En azından görünen budur. Trump'ın hal-i pürmelali, zannederseniz sokak aralarında birbirini itekleye itekleye top oynayanlar gibi, oyuncağı alınınca küsen, verilince sevinen çocuklar gibidir. Böyle devlet yönetilmez, böyle devlet adamı olunmaz, böylesine şuur kaybıyla, aklı kaymasıyla Türkiye-ABD ilişkileri istikrarlı kalamaz. Türkiye'nin değerini bir papaza indiren, Türkiye'ye bakışını bir papazla eşitleyen bir ülkenin başkanına güven duyulamaz, itibar edilemez. Unutulmasın ki, bizi adam yerine koymayanı biz insan bile görmeyiz, göremeyiz. Papazı almak için her dayatmayı yapan, yegane siyasi ve diplomatik gündemi haline getiren ABD Başkanı, yarın bir başka meseleyle ilgili aynı tutumunu sürdürürse ne yapacağız? Yine gözlerimiz döviz kuruna mı bakacak? Yine kulaklarımız okyanusun karşı kıyısından gelecek haberlere mi odaklanacak?"
'TRUMP KENDİSİNİ ALİ KIRAN BAŞ KESEN Mİ GÖRMEKTEDİR?'
Devlet Bahçeli, Trump'ı eleştirmeye devam ederek şöyle konuştu: 
Acaba Twitter'dan ne diyecek, acaba hangi yaptırım kararlarını alacak, tekraren kendi kendimize bu soruları mı soracağız? Bit için dam yakan, içten içe Türkiye husumetiyle motive olan kör ve kötürüm bir anlayışla köklü ve kalıcı diyalogları nasıl kuracağız? Trump kendisini ali kıran baş kesen mi görmektedir? Bu fütursuzluğunu, bu patavatsızlığını, bu hamakat ve husumetini neye yoralım, nasıl yorumlayalım? Korumacı politikalar takip edecek, biz susacağız. Bu mu isteniyor? Canı sıkılınca terör örgütlerine silah dağıtıp, PKK/YPG'ye gönül verip cinayetleri azmettirecek, biz görmeyeceğiz. Bu mu ima ediliyor? Keyfi şekilde ticaret savaşlarının fitilini tutuşturacak, hezeyandan hezeyana koşacak, biz alttan alacağız. Bunu mu bekliyor? Casuslar ülkemizde cirit atacak, hainler kudurmuş gibi saldıracak, kiliseler istihbarat aparatı gibi çalışacak, misyonerler vızır vızır nifak saçacak, yetmedi FETÖ'cüler Pensilvanya'da saltanat sürecek; görmeyeceğiz, duymayacağız, konuşmayacağız, bunu mu arzu ediyor? Trump'ın derdi nedir? Böyle bir dünya nerede vardır? Böylesine bir acziyet ve gafillik Türkiye'ye ne hakla müstahak görülmektedir? Türkiye, ABD'nin sömürgesi değildir. Türkiye, ABD'nin 51'inci eyaleti falan hiç değildir, asla, ama asla da olamayacaktır.
Trump uyuyorsa uyansın, uyanıksa ayağa kalksın; Türkiye'yi çadır devletleriyle bir tutma ayıp ve ahlaki noksanlığından derhal uzaklaşsın. ABD Başkanı büyük Türk milletini hafife almasın, Türkiye'nin şanını ve şerefini tartışmaya açacak sefillikle arasına mesafe koysun. Bu işin şakası yoktur. Bu konunun ederi gideri, arası ortası yoktur. Türk'e kefen biçilmez, Türk'le eğlenilmez, Türk'e tuzak işlemez."
'PENSİLVANYA'DAKİ PAPAZ NE ZAMAN ÜLKEMİZE İADE EDİLECEK?'
Devlet Bahçeli, Rahip Brunson'ın serbest bırakılmasının pek çok soru işaretine neden olduğunu belirterek şöyle devam etti:
"Papaz'ın serbest kalması elbette pek çok soru işaretine de neden olmuştur. Terör örgütleriyle ilişki ve iltisaklı belli olan bir şahsın, casusluk suçlamasıyla tutuklanan bir misyonerin, 2 yıl bile dolmadan serbest kalması adalet ilkeleriyle nasıl izah edilecektir? Papaz Brunson'un üç gizli tanığın ifadesiyle suçlanması, sonra da savcı değişikliğiyle birlikte yine aynı tanıkların değiştirilmiş, tahrif ve tahrip edilmiş ifadeleriyle serbest kalması bağımsız ve tarafsız hukuka ne kadar uygundur? O halde herhangi bir davada ayarlanacak birkaç gizli tanık bir insanı suçu yoksa felakete suçu varsa feraha ulaştırabilecektir. Papaz davasında ifade değiştiren, Türk adaletini şaibelerle hırpalayan gizli ve kiralanmış tanıklar kimlerdir? Bu gizli tanıklar kısa süre içinde ifade ve görüşlerini nasıl değiştirmişlerdir? Güvenilmez, fiyatı olan, duruma ve günün şartlarına göre görüş değiştiren kişi ya da kişilerin tanıklığıyla adalet yaşar mı? Yaşasa bile buna adalet denir mi? Geçmişte kumpas davalarına damga vuran gizli tanık terörünün nelere mal olduğu, hangi mağduriyet ve mahkumiyetlere yol açtığı gayet iyi bilinmektedir. Gizli tanık Türk Ceza Hukuku sistemine ekilen fitne tohumudur. Nerede ve kimin aleyhine işleyeceği ise meçhuldür. Türk hukukunu gizli tanık tasallutundan kurtarmak hepimizin boynunun borcudur. Bir yanda 35 yılla yargılanıp, diğer yanda 2 yıl bile dolmadan yakayı kurtaran bir casusun vebaline millet vicdanı nasıl ortak olacaktır?
İstenen cezayla verilen ceza arasındaki uçurumu kim, nasıl kapatacaktır? Bir önceki duruşmada söylediklerini bir sonraki duruşmada inkar edip tam aksini iddia eden gizli tanıklarla bağımsız ve tarafsız yargı nasıl teşekkül ve tecelli edecektir? Hadi bunlar oldu diyelim. Yargı kararına saygımızı dile getirip yutkunduk sayalım. Hukuken pek çok mahsurları da görmezden gelelim. Bu çerçevede Papaz Brunson verildiyse, ABD'deki Papaz Gülen niye alınmaz, neden alınamaz? Halbuki ver papazı al papazı demiştik. Sözümüz sözdü, irademiz senetti . Cevabını aradığımız soru şudur: Pensilvanya'daki Papaz ne zaman ülkemize iade edilecek? Bu hain Türk adaletinin önüne ne zaman çıkarılacak? Varsayalım papaza papazla karşılık vermediler. Bu kapsamda umut ettiğimiz takas diyelim ki gerçekleşmedi. İki papazı da ellerinde tutmak istediler.
Bu durum karşısında Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla'nın iadesi ne zaman olacak? Maksadımız siyasi eleştiri yapmak veya yeni bir siyasi polemik sayfası açmak değildir. Dış politika konusunda hükümete verdiğimiz destek tartışmasız ve ortadadır. Ancak milli vicdanı rahatsız eden bir sorunla ilgili kanaatlerimizi dile getirmek, hatta sitem ve şikayetimizi seslendirmek en makul hakkımız, en meşru görevimizdir. Meselemiz Türkiye'nin saygınlığıdır, Türk milletinin sözünün dinlenmesidir."
'O DARBECİYİ, O TERÖRİSTİ, O HAŞHAŞİYİ, O TÜRK VE İSLAM DÜŞMANINI İSTİYORUZ'
Devlet Bahçeli, FETÖ elebaşı Gülen'in iadesinin ne zaman yapılacağını sorgulayarak şu ifadeleri kullandı:
"Evanjelist Papaz gözle kaş arasında uçup gidecek, peşinde olduğumuz FETÖ Papazı Pensilvanya'dan örgütünü idare edecek, böylesi bir tablo tarihi hata sayılmayacak mıdır?
O darbeciyi, o teröristi, o haşhaşiyi, o Türk ve İslam düşmanını istiyoruz, 251 şehidimizin hesabını vermesini sonuna kadar bekliyoruz, vermezlerse de ne yapıp edip söke söke almanın yollarını bulacağımıza inanıyoruz. Türkiye yeni yetme bir devlet değildir. Türkiye köksüz ve temelsiz bir devlet de değildir. Hukuk varsa devlet vardır, devlet varsa hükümranlık vardır, hukuk sakatlanırsa devlet irtifa ve itibar kaybedecektir.
Türk devlet aklının, Türk devlet felsefesinin özü de birdir, esası da bellidir, o da adalettir. Adalete hürmet ve bağlılığından dolayı Türk milleti tarih boyunca adından söz ettirmiş, çağlara mührünü vurmuş, haysiyetini var olagelmiştir. Bu itibarla Papaz Brunson kararı, ne söylenirse söylensin, nasıl tevil edilirse edilsin milletimizi üzmüş ve yaralamıştır. Bakalım, dövizin akıbeti ne olacaktır? Görelim, yüzde 10'la başlayan fiyat indirimleri enflasyonu eski seviyelerine çekecek midir? Bunların takipçisi olacağız. Fırsatçıların, tefecilerin, karambolde arı bırakıp karın hevesine kapılan ahlaksızların peşini bırakmayacağız, enselerinden nefesimizi eksik etmeyeceğiz."
'TÜRKİYE'Yİ TÖHMET ALTINDA BIRAKMAK İÇİN FIRSAT ARAYANLARA KOZ VERİLMEMELİDİR'
Devlet Bahçeli, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın durumunun ne olduğunu sorarak şöyle konuştu:
"Adeta insan aklıyla alay edilmektedir. Kaşıkçı'dan iz yoktur, haber yoktur. Zannederseniz buharlaşıp uçmuştur. Zannederseniz yer yarılıp içine düşmüştür. Cemal Kaşıkçı'nın akıbetiyle ilgili pek çok vahim iddia gündemdedir. İstanbul'da güpegündüz Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'na girip bir daha da ortalıkta görünmeyen bir gazeteciye ne olduğu, nereye gittiği, neyle karşılaştığı bir türlü açıklığa kavuşturulamamıştır.
Türk ve Suudi yetkililer dün akşam saatlerinde inceleme yapmak maksadıyla Başkonsolosluk binasına girmişlerdir. Bu incelemeden ne çıkacağı ise belirsizdir. Bizim temennimiz Kaşıkçı olayındaki sis perdesinin aralanması, içyüzünün daha fazla gecikmeden aydınlatılmasıdır. ABD-Suudi Arabistan ve Türkiye arasında krize ve bilmeceye dönüşen Cemal Kaşıkçı vakasının tarafsız ve objektif şekilde vuzuha ermesi şarttır. Konsolosluk binasına girişi kameralara yansıyan, ama çıkışı görülmeyen Kaşıkçı'nın durumunu netleştirmek için hiç kimse kaçak güreşmemeli, saman altından su yürütmemelidir. Suç varsa, suçlular belliyse gereği mutlaka yapılmalı, Türkiye'yi töhmet altında bırakmak için fırsat arayan mihraklara asla koz verilmemelidir."
'SİZ KİM ATATÜRK KİMDİR?'
Devlet Bahçeli, İş Bankası hisselerine ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
"Mülkiyet ve miras hakkıyla özel hukuk hükümlerinin hiçe sayıldığını masal gibi anlatıyorlar. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün gerçek varisi büyük Türk milletidir. Bugünkü CHP'nin Atatürk'le yolları çoktan ayrılmıştır. Siz kim Atatürk kimdir? Sizin nereniz Atatürk'e benzemektedir? Sizin neyiniz Atatürk'ü hatırlatmaktadır? Yok öyle mirasyedilik, İş Bankası hisseleri doğruca Hazine'ye devredilmelidir. Aslında bizatihi CHP sorumluluk alıp, kanuna gerek yok deyip hisselerini Hazine'ye bırakacak samimiyeti göstermelidir. Ne var ki, Gazi Mustafa Kemal Atatürk yaşasaydı bugünün CHP yöneticilerini evlatlıktan reddeder gibi reddeder, üstüne bir de mirasından mahrum ederdi. Milliyetçi Hareket Partisi CHP'nin İş Bankası hisseleriyle ilgili kanuni düzenleme olması halinde elbette gönül huzuruyla desteğini verecek ve emanetin asıl sahibine geçmesine mutlaka katkı sunacaktır. Tavsiyemiz, CHP'nin milletin sesine kulak vermesi, üzerine çöreklendiği hisselerin Hazine'ye devrinden korkmaması, bankacılık değil milli ve ahlaki ölçülerde siyaset yapmasıdır."

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!