Bahçeli: 'İsterse babamın oğlu olsun' sözünden sonra bahane tükenmiştir (3)

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Mayıs 23, 2017 13:26

Bahçeli: 'İsterse babamın oğlu olsun' sözünden sonra bahane tükenmiştir (3)

Haberin Devamı

"FETÖ'NÜN SİYASİ AYAĞININ DARMADAĞIN EDİLMESİ MİLLİ SEFERBERLİK RUHUYLA ELE ALINMALI"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, FETÖ ile mücadelede Türkiye'nin doğru bir çizgide olduğunu vurgulayarak, 15 Temmuz darbe girişimini planlayan 'Yurtta Sulh Konseyi' üyelerinin yargılanmaya başladığını hatırlattı. Bahçeli, ayrıca yargılananların içinde siyasetçi bulunmamasının düşündürücü olduğunu belirtti. 
MHP Genel Başkanı Bahçeli, partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın FETÖ ile mücadeleyle ilgili 'İhanet içinde kim olursa olsun gözünün yaşına bakmayacağız, isterse babamın oğlu olsun' sözlerini hatırlatan Bahçeli, şöyle konuştu: 
"Sayın Cumhurbaşkanı geçtiğimiz Pazar günü, AKP Genel Başkanı olduğu olağanüstü kurultayda; 'ihanet içinde kim olursa gözünün yaşına bakmayacağız. İsterse babamın oğlu olsun' görüşündedir. Biz bu görüş ve tutumu umut verici, son derece de isabetli değerlendiriyoruz. Tehdidin büyüklüğünden dolayı FETÖ'yle mücadeleye herkesi çağırmasını olumlu ve doğru buluyoruz. 'İsterse babamın oğlu olsun' sözünden sonra artık bahane tükenmiştir. Kripto damarın kesilip atılması, kılık değiştirmiş, usul ve üslup açısından kendisini emniyete almış FETÖ'nün siyasi ayağının darmadağın edilmesi artık milli bir seferberlik ruhuyla ele alınmalıdır. Türkiye FETÖ operasyonlarından dolayı diken üstündeyken, hayat normale dönmemişken, olağan şartlara daha ulaşılmamışken mücadeleyi sekteye uğratacak her adım Türkiye düşmanlarına hizmetle bir ve aynı olacaktır. Hükümete diyorum ki, çaycıyı çorbacıyı bırakın; yılana çıyana bakın. Zahire değil zehre odaklanın. Zarfa değil mazrufa dikkat kesilin"

"FETÖ'NÜN İÇİNDE KİM VARSA YAKASINDAN TUTMAK TÜRK DEVLETİNİN TARİHİ GÖREVİDİR"
MHP lideri Bahçeli, şöyle devam etti: "Kapıcıyı odacıyı, memuru işçiyi, onu bunu değil; 15 Temmuz'un kurgusunu, saldırı planlamasını yapan sözde akıl ve akil hocalarını yakalayın. Suçlu-suçsuz tasnifi tam ve eksiksiz yapılmazsa, kim mağdur, kim mahkum ayrımı adalet ölçülerinde gerçekleşmezse, üstelik FETÖ çuvalına önüne gelen atılırsa, bilinsin ki, ihanet alttan alta beslenecek, büyüyecek, ilk fırsatta harekete geçmek üzere bilenecektir. Vatan kavrulmuş, millet kavrulmuş, devlet kavrulmuş; ama kavurmacılar aklanıyor, baklavacılar adaletten kaçırılıyorsa ortada kesinlikle çözülmesi gereken bir sorun var demektir. Bunlar imanlı görünüp imansızlığın kitabını yazan, itikatlı görünüp iffetsizliğe kucak açan, vaiz geçinip vandallara bile taş çıkartan, mumdan kanatlarıyla millet güneşine meydan okuyacak kadar aklını ve şuurunu kaybetmiş Fethullahçı Terör Örgütünün batıl uşaklarıdır. Bunların hakkından hukuken gelmek vaciptir. FETÖ'nün içinde kim varsa, yakasından tutmak, yediğini içtiğini burnundan fitil fitil getirmek Türk devletinin şeref ve tarihi görevidir.
Hatırlıymış, tanınıyormuş, arkası kaviymiş, sırtı pekmiş; bırakınız bu safsataları, geçiniz bu bayat taktikleri. Pensilvanya'lı barbarın şer oyunu ve kirli oyuncuları varmış; kaç yazar. Destekçileri arasında batısından doğusuna, kuzeyinden güneyine kadar birçok ülke varmış; ne çıkar. ABD arkalıyor, ağırdan alıyor, yedirip içiriyor, Almanya FETÖ'cülerin iltica talebini kabul ediyormuş; ne fark eder. Zalimleri iman dolu kalplerin maneviyatı, gücünü ve ilhamını ecdadımızdan alan kahraman Türk neslinin ateşe bile kök söktüren kuvvetli nefesi yerle bir etmeye kâfidir. Türk milletinin gücü ve kudreti alayını birden karşılamaya, hepsini birden göğüslemeye, müstevlilerden münafık kafilesine kadar topundan hesap sormaya Allah'ın izniyle yetecektir"

"ABD'li BAKAN YA ŞİDDETİN NE ANLAMA GELDİĞİNİ UNUTMUŞ YA DA 'TÜRK' KİME NEDİR FARKINA VARAMAMIŞ"
MHP Genel Başkanı Bahçeli, ABD yönetiminin YPG'ye yönelik ağır silah yardımını başkanlık kararnamesiyle resmileştirdiğini ve bu karara gerekçe olarak Rakka'ya yönelik yapılması gündemde olan askeri operasyonun gösterildiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD ziyareti sırasında Türk güvenlik görevlilerine kaba, sert, saldırgan ve saygısız davranıldığını da savunan Bahçeli, şunları söyledi:
"ABD makamlarının sırasıyla alması gereken tedbirleri her seviyede ihmal etmesi sonucunda güvenlik zaafları ortaya çıkmıştır. Bu durum bizzat Dışişleri Bakanlığımız tarafından ikazla dile getirilmiştir. Türkiye'nin Vashington Büyükelçiliği önünde gösteri yapmaya kalkan terör örgütü yandaşlarıyla Türk koruma heyeti arasında çıkan kavga her açıdan, bütün yönleriyle ve titizlikle incelenmelidir. ABD Dışişleri Bakanı'nın Türk şiddetinden bahsetmesi, bunun basit şekilde kabul edilmeyeceğini ileri sürmesi diplomatik nezaket ve teamülleri hiçe sayan yanlı, maksatlı ve çürük bir iddiadır. Türk ile şiddeti aynı cümlede kullanmak bir kere ABD'nin yeni Dışişleri Bakanı'nın ne haddi, ne de harcıdır. Şiddet görmek isteyen bu bakan kafasını çevirip Irak'a bakarsa, gözlerini dikip ülkesinin geçmişini okursa bizzat kendisi oluk oluk akan masum kanları, kaba güç furyasını net olarak görecektir. Şiddetin ağır sonuçlarını gerçekten merak ediyorsa Afganistan'dan Suriye'ye, Bosna'dan Afrika'ya kadar tur atması da ilave tavsiyemizdir. ABD'li Bakan; bölücülerin, terör yandaşlarının ve bunlara mevzi olan yandan çarklı bir avuç kendini bilmezin yaptıklarını görmüyor; Vashington'daki Türk Büyükelçiliğinde yaşananlardan dehşete düştüklerini söylüyor. Kime? Elbette ABD Büyükelçimize. Dehşete düşmesi gereken ABD Dışişleri Bakanı değil, küresel cinayet ve melanet döngüsünün mimarları tarafından zincire vurulan koskoca İslam alemidir"

"KAST ETTİĞİ İSLAMİ AŞIRILIK, İSLAM DEĞİLDİR"
MHP lideri Bahçeli, şöyle devam etti: "Dehşete düşmesi gereken Deccal havarileri değil; derin istihbarat oyunlarıyla kurulup sonra da kiralık katil olarak kullanılan El Kaide, Boko Haram, Eş Şebab, PKK-YPG-IŞİD eliyle suikasta uğrayan geniş bir coğrafya ve medeniyet kümesidir. ABD Başkanı'nın göreve gelmesinin ardından çıktığı ilk yurt dışı ziyaretini Suudi Arabistan'a yapması, buradan Müslüman dünyasına ortaklık önerisinde bulunması ilk bakışta iyimserlikle karşılansa da, inandırıcılığı zayıftır. Trump'ın, Arap İslam-Amerikan Zirvesinde yaptığı konuşmada İslami aşırılarla mücadele konusunda ortaklık teklifinde bulunması da tutarsız ve temelsizdir. Zira kast ettiği İslami aşırılık İslam değildir, İslam olan ise aşırı olmayacaktır. Vashington'dan İslam'a baktığında terör, şiddet, dehşet ve yıkım görenler, bize göre ya bakan kör, ya da bakmayan kötürümdür. İslam barış dinidir. Şüphesiz ki, Allah nezdinde din ancak İslam'dır. Terör örgütlerini İslam ile ilişkilendirmek art niyetlilik değilse, mutlaka su katılmamış cehalettir. ABD'li bakan ya şiddetin ne anlama geldiğini girdiği kan banyosundan dolayı unutmuş, ya da Türk kime nedir onun farkına varamamıştır. Türk şiddet değil, tarihe şan bırakmış şuurdur. Türk şiddet değil, asırların kovuğundan pırıl pırıl parlayan şeref nişanesidir.
ABD'li bakan bunu istese de anlayamaz, anlasa da itiraf edemez. Bizim geçmişimizde vahşi batı değil, herkesi kucaklayan şefkat, adalet ve merhamet vardır. Bizim geçmişimizde posta arabasının önünü kesenler, tren soyguncuları, at hırsızları, altına hücum adı altında yağmaya girişen, milyonlarca Kızılderili'nin kanına giren acımasızlık değil, kısaca asalet, ahlak, soylu millet ruhu vardır. Ve insanlık vicdanı buna şahittir. Vashington Büyükelçiliği önünde Türk düşmanlarının provokasyonlarını, şiddetli tahriklerini sumen altı edip Türkiye'yi suçlamak, bunu da son derece seviyesiz bir şekilde yapmak utanç duyulacak bir savrulma halidir. ABD'deki PKK damarı birden kabarmış, Türk heyetinin resmi ziyaretiyle azgınlaşmış, Beyaz Saray'dan ikmalini tamamlayarak savaş baltalarını ortaya çıkarmıştır. Bu kapsamda Türkiye'nin dün ABD'ye vermiş olduğu sözlü ve yazlı nota haklıdır. hukukidir, doğrudur, azı vardır, ama çoğu asla yoktur. Bu müzik notası değil, Türk milletinin onur müdafaası, Türk devletinin ezelden ebede giden meşru rotasının tebliğidir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, ABD'nin her fırsatta kötü niyetini gözler önüne seren, itici, incitici, ikiyüzlü, çifte standartçı, dışlayıcı, hezeyan dolu politik tavrını da kınıyor, yazıklar olsun diyoruz."

"SAYIN CUMHURBAŞKANI'NI HAKLI TEZLERİ MUHATABININ YÜZÜNE SÖYLEMİŞ OLMASINDAN DOLAYI KUTLUYORUM"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD'ye yaptığı ziyaretin, Türkiye'nin hassasiyetlerinin ve beklentilerinin muhataplarla paylaşılması açısından önemli olduğunu belirten MHP lideri Bahçeli, şu açıklamalarda bulundu: 
"Sayın Erdoğan'ın ABD'deki açıklamasında vurguladığı, 'Bölgemizin geleceğinde terör örgütlerine yer yoktur. Özellikle YPG/PYD terör örgütünün hangi ülke tarafından olursa olsun muhatap olarak alınması bu konuda küresel düzeyde verilen mutabakata kesinlikle uygun değildir' sözleri yerinde bir değerlendirmedir. Ülkemizin çıkarlarını ve itibarını korumanın milli bir tavır olduğundan hareketle, Sayın Cumhurbaşkanını Türkiye'nin haklı tezlerini muhatabının yüzüne söylemiş olmasından dolayı kutluyorum. Kendilerine milletimiz adına teşekkür ediyorum. Ayrıca ABD Başkanı Trump ise Türkiye'nin PKK terör örgütü ile verdiği mücadelesini desteklediklerini iddia etmiştir. Türk askerinin kahramanlıklarına ve cesaretine Kore Savaşı'nda tanık olduklarını örnekleriyle anlatmıştır. Türkiye ile ABD ilişkilerini kimsenin yenemeyeceğini söylemiştir. ABD yönetiminin tenakuz içeren duruşunu Trump'ın yaptığı açıklamada görmek mümkündür. Birincisi PKK terör örgütüne karşı ülkemizin verdiği mücadeleye destek verdiklerini söyleyenlerin bu örgütün Suriye'de sırtını sıvazlamaları trajik ve dramatik bir mizahtır. Açıktır ki ABD yönetimi PYD terör örgütünü PKK'dan ayrı bir oluşummuş gibi göstermeye gayret etmektedir.

"TERÖRİST, ABD BAŞKANININ ÖZEL TEMSİLCİSİNİN YANINDAN ÇIKIYORSA ABD BİZE DAHA NE ANLATACAK?"
Halbuki bu bahsi tartışmaya açmaya bile gerek yoktur. Kaldı ki geride bıraktığımız yıl ABD Senato Silahlı Hizmetler Komitesi'nde görev yapan bir senatörün sorusu üzerine, dönemin savunma bakanının PYD ile PKK'nın açık bağını itiraf eden sözleri hafızalardaki tazeliğini korumaktadır. Bu nedenle ABD Başkanının PKK terör örgütü ile mücadelede yanımızda oldukları yönündeki sözlerinin samimiyet derecesi düşük, bir yönüyle de yok gibidir. Şu işe bakınız ki Türkiye'nin müttefiki olduğunu söyleyen ve iki ülke arasındaki ilişkileri kimsenin yenemeyeceğini iddia eden ABD Başkanı, kendileri nazarında da PKK ile bağlantısı olduğunu bildikleri terör gruplarıyla kol kola, koyun koyunadır. Nitekim ABD Başkanının, PKK ile mücadelede Türkiye'nin yanında olduklarını söylediği sözlerinin üzerinden çok geçmeden IŞİD'le Mücadele Özel Temsilcisi, Ayn El Arap'ta PKK'lı teröristlerle yan yana görüntülenmiştir. Türkiye'nin kırmızı listede aradığı bir terörist, ABD Başkanının Özel Temsilcisinin yanından çıkıyorsa ABD bize daha ne anlatacaktır?

"ABD YÖNETİMİNİN TÜRKİYE'DEN ALACAĞI DERSLER ÇOKTUR"
ABD yönetimi güven vermekten uzak, müttefiklik ilişkisine soğuktur. İki ülke arasındaki tarihi bağları yok sayarak bugün Türkiye'nin terörle mücadelesinin karşısında yer almanın bedeli ABD'ye pahalıya patlayacaktır. 11 Eylül'de ABD'nin yaşadığı terör saldırılarından sonra Türkiye, müttefik gördüğü bu ülkenin terörle mücadelesinde yanında olmuştu. Ülkemiz kendisine yakışanı yapmış ve gerek siyasi, gerekse askeri yönden ABD'ye olan desteğini mümkün olan her seviyede göstermişti. ABD 11 Eylül saldırılarından sonra Türkiye'den hangi yardımı talep etmişse, ülkemiz bu yardımların gereğini yerine getirmişti.
Mesele müttefiklik ilişkileriyse şimdiki aşamada ABD yönetiminin Türkiye'den alacağı dersler çoktur. Verebileceği ise hiçbir şey yoktur. Devlet olma şerefini teröristlerle beraber hareket ederek kendi ayaklarının altına alan yine ABD yönetiminin en azından küresel adalet ve vicdana müzahir hareketi en halisane beklentimizdir. Bizim boş laflara karnımız toktur. Bugün yanımızda olan bizimledir. Herkes safını iyi seçmeli, tercihini ona göre yapmalıdır. Türkiye gündelik ve geçici hesaplar uğruna kurban edilemeyecek kadar önemli ve büyük bir ülkedir. Ve Türkiye büyük bir medeniyetin varisi, kıtaların kesiştiği kavşak noktada var olmaya yemin etmiş, bu uğurda her çileyi, her mücadeleyi göze almış güçlü bir devlettir. Biz dost ve müttefik kaybetmek istemeyiz. Ancak ABD tam aksi yönde ısrar ve inat ederse de başı göl ayağı pınar olsun der, önümüze, işimize ve geleceğimize tek yürek halinde bakarız."

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!