Güncelleme Tarihi:
"YEDİ DÜVEL KOMŞU COĞRAFYALARA DEMİR ATMIŞ, BİZİM NEYİMİZ EKSİK?"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu. Devlet Bahçeli, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Katar'da konuşlandırılmasıyla ilgili anlaşmanın TBMM Genel Kurulundan geçtiğini anımsatarak bu duruma tepki gösterenleri eleştirdi. Bahçeli şunları söyledi: "Fren tutmayan bazı şuur ve akıl yoksunları, Mehmetçiğe lejyoner diyecek kadar çıldırmış ve çılgına dönmüşlerdir. Türk askerine lejyoner demek bühtan olması şöyle dursun, su katılmamış bir alçaklık, ayağımızın altında çiğnediğimiz isnattır. Türk düşmanlarına paralı gece bekçiliği, kiralık kalem nöbetçiliği, tasmalı siyasi sözcülük yapanların Mehmetlerimizin haysiyetiyle oynaması utanmazlığın daniskası, ahlaksızlığın dik alasıdır. Bu hayasız suçlama muhataplarına dönmüştür. Katarla tarihsel bağlarımız vardır. Normal olmayan Katar konusunun kimi zaman abartılması kimi zaman da istismar edilmesidir. Katar'la imzalanan anlaşmaların TBMM'de 8 Haziran günü rutin onayı, görülen odur ki, birden bire bazı çevreleri rahatsız etmiştir. Katar'da kurulacak Türk üssünün körfez ülkelerinin güvenlik ve istikrarına destek vermekten başka bir hedefi yok iken, durduk yere bir kaşık suda fırtınalar koparanları anlamak şüphesiz mümkün değildir. Dünya Doha'dadır. Yedi düvel komşu coğrafyalara demir atmıştır. Peki Türkiye, üstelik eski hakimiyet havzalarında niye olmayacaktır? Neyimiz eksik, neremiz yetersizdir? Bilinmelidir ki, korkak talihinden kaçar, kahraman tarihini kavrar. Korkak bakar ve batırır; kahraman yapar ve yaşatır. Türk milleti ise hamd olsun kahramandır, kahramanca bir maziden kutlu bir istikbale kanatlanmıştır. Gerçi başka da çare yoktur. Aman bana değmeyen yılan bin yıl yaşasın diyenler, yılanın bir gün dönüp dolaşıp kendilerini sokacağını iyi bilmelidirler. Türkiye, bekasının müdafaası amacıyla yedek kulübesinde değil sahada olmalıdır; kıyıda, köşede, kenarda değil bölgenin kalpgahında, gerekirse, gücü yeterse kaptan köşkünde bulunmalıdır. Bunun neresi mahsurludur? Bunun neresinde sakınca vardır? İddialı olmayalım mı? İrademizi göstermeyelim mi? Aktif, çok yönlü, başkent Ankara merkezli, dünyaya Türkçe bakan bir dış politika istemeyelim mi? Bu nedenle Doha'da üs kurmak Körfez ülkelerine meydan okumak şeklinde yorumlanmamalıdır. Önce diyalog, önce mutabakat, önce diplomasi kanallarının açık ve çalışır olmasıyla sertliğin yumuşatılması, gerginliğin giderilmesi lazımdır. Görebildiğimiz kadarıyla hükümet de bunu yapmaktadır. Ve doğru çizgidedir. Konu siyaset üstüdür. Konunun hükümeti aşan bir yönü de vardır. Milliyetçi Hareket Partisi ne Katar'ın safında, ne de bu ülkeye tavır alan ülkelerin karşısındadır. Biz yalnızca ve yalnızca Türkiye'nin hak ve çıkarlarının yanındayız, yanında olmaya da kararlılıkla devam edeceğiz."
"CHP'YE SORUYORUM: KİMLERİN HESABINA ÇALIŞIYORSUNUZ"
Türkiye'nin Doha'da üs kurmasını eleştiren CHP'ye yüklenen Bahçeli şöyle devam etti: "Özellikle ana muhalefet partisi CHP'deki var olan kompleks, aşağılık duygusu, her şeye kulp takma kurnazlığı nasıl ve ne şekilde izah edilecektir? Ne yapsaydık, ülke olarak bölgesel ve küresel gelişmelerin akıntısına hiçbir irade göstermeden kendimizi teslim mi etseydik? Türkiye'nin sınır ötesi askeri veya siyasi faaliyetleri hukuki ve meşru sınırlar çerçevesinde olduktan sonra, bunu karalamak, kötülemek bir defa gayri milliliktir. Aslında siyasetimizin en temel sorunlarından birisi de budur. Türkiye'nin Ortadoğu'da ne işi var diyen, Doha'da ne yapacak tartışması çıkaran başta CHP olmak üzere, malum çevrelere açıklıkla sormak istiyorum: Türkiye'nin bölgede pozisyon alması gözünüze batıyor da, ABD'sinden Almanya, Fransa ve Birleşik Krallığı'na kadar birçok ülke niçin dikkatlerinizden kaçıyor? Kimlerin nam ve hesabına çalışıyorsunuz? Kimlere sözcülük yapıyorsunuz? Eğer yürekliyseniz, eğer minderden kaçmayacaksanız, eğer sıkıyı görüp araziye uymayacaksanız; ABD'ye ne işiniz var Ortadoğu'da deyin de endamınızı görelim, adamsınız diyelim. Bakın biz söyledik, yine söylüyoruz, yine söyleyeceğiz. CHP'nin cesareti varsa, Rabia polemiğine değil, emperyalizmin bölgeye kurduğu kanlı rampalara kafa yorsun, bunu dert edinsin. Diyorlar ki, Katar yönetimi teröre destek veriyormuş. Biz meselenin burasında değiliz. Madem asıl suçlamalardan birisi teröre destek çıkmaktır; o halde, insanlık vicdanı adına bölgesel ve küresel planda teröre kimin destek vermediğinin öncelikle dişe dokunur araştırma ve açıklamasını süratle yapmak şarttır."
"MİLLİ TAKIMDA KAVGA, HER YERDE REZALET DİZ BOYU"
Bahçeli, Türkiye'nin henüz arzulanan sosyal ve ekonomik gelişmişliğe ulaşamadığını, anlaşmazlık ve şiddetin yaygın olduğunu bildirerek şunları söyledi: "Milletimiz huzursuz ve memnuniyetsizdir. Ailede kavga, sokakta kavga, milli takımda kavga, ekranlarda kavga, her yerde rezalet diz boyudur. Toplumsal güven erimektedir. Buna engel olmak acil bir ihtiyaçtır. Adalet ve ahlaktaki gerilemeler inanılmaz boyutlardadır. Türk-İslam medeniyetinin insanlığa örnek olduğu, istikamet çizdiği dönemlerde akıl ve duygunun ahengi gerçekten de gıpta edilecek düzeylerdeydi. Biz, sözün kalpten gelmeden hasbi olmayacağını, akli davranmadan ihlasa ulaşılmayacağını muhterem ecdadımızdan öğrendik. Bugünkü şartlarda yaşadığımız krizleri, karşılaştığımız buhranları aşmanın yolu ilk olarak ortak aklı çalıştırmaktır. Çalkantılardan kurtulmanın reçetesi müşterek ve milli aklı harekete geçirmektir."
"HASTAYMIŞ, ADRESİ BELLİYMİŞ BAHANELERİYLE SERBEST BIRAKILANLAR MİLLET VİCDANINI SIZLATMAKTADIR"
Devlet Bahçeli, FETÖ'nün hücrelerinin aktif olduğunu savunarak şu ifadeleri kullandı: "Ne kadar inkar edilse de, algılar ne denli denetim altında tutulmaya ve yönlendirilmeye uğraşılsa da FETÖ'nün kalıntıları faal, hücreleri aktiftir. Adaleti diri tutmalıyız. Milletimizin hakkına hukukuna saygı duymalıyız. Hatırlıymış, arkası sağlammış, sırtı kaviymiş, imtiyazlıymış, onun damadı, bunun akrabasıymış diyerek hiçbir suçlunun, hiçbir failin adalete kıymasına izin veremeyiz, vermemeliyiz. Yok hastaymış, yok adresi belliymiş bahaneleriyle tutuklanıp serbest bırakılanlar millet vicdanını sızlatmaktadır. Hukuk karşısında herkes eşittir, hukuk herkese lazımdır. Türkiye ihanetle, terör örgütleriyle, 15 Temmuz işgal teşebbüsüyle hesaplaşıp yüzleşecekse bunu kesinlikle hukuk yoluyla yapacak ve bu konuda ayrıcalıklı hiç kimse olamayacaktır. Halen Türk devletinin önemli ve karar verici mevkilerinde FETÖ'cü varsa ve bunlar sürmekte olan davaları sulandırıp savsaklıyorsa vebal herkesin üzerindedir. Günaha göz yummak günahtır. Yanlışa sessiz durmak ayıptır, milletimize de saygısızlıktır. Bir devletin yıkımını sırf ülke kaybıyla ifadeye imkan yoktur."
"BARZANİ'NNİN CAYIR CAYIR YANMASININ ÖNÜNÜ AÇMAK TÜRK DEVLET HAYSİYET MESELESİDİR"
Barzani'nin Türkmen yurtlarına göz diktiğini savunan Bahçeli, önümüzdeki 25 Eylül'de referandum yapacağı haberlerine ilişkin şu düşünceleri paylaştı: "Barzani, 25 Eylül'de bağımsızlık referandumu yapacakmış. Türkmen yurtlarına göz dikmiş. Kürdistan kurulup coğrafyalar deprem geçirecekmiş. Bunların hepsi fasa fisodur, fuzuli ve bayat laf enflasyonudur. Aç tavuk kendini darı ambarında sanacaktır. Haklı olarak Irak'ın toprak bütünlüğünü savunan Türkiye Cumhuriyeti kapısının önünde kaçak bina dikmeye, çadır kurmaya, gecekondu yapmaya kalkışanları hizaya getirip Aybüke ve tüm şehitlerimizin emanetini korumaya hem görevli, hem mecbur, hem de buna kudretlidir. Barzani ateşle oynamaya meraklı ve bunda ısrar ediyorsa, cayır cayır yanmasının önünü açmak, hatta bunu çabuklaştırmak Türk devletinin beka ve haysiyet meselesidir. Erbil oradaysa Ankara burada, fitne oradaysa faziletli millet iradesi ayaktadır.Büyük bir tarih damarının beslediği Türk milleti, yaslandığı derin köklerin ebedi güvencesine sahiptir. Ve şirret komplo bozulacaktır. Hiçbir küresel senaryo, çağın hiçbir art niyetli projesi Türk milletinin tarihsel köklerine, dallarına ve budaklarına zarar veremeyecektir. Bedel neyse bunu ödemeye hazır kahramanlar tetikte beklemektedir."